6 yaşında çocuğun istismarı skandalında yeni gelişme! Ailenin ifadesi ortaya çıktı
Geçtiğimiz hafta Türkiye'yi sarsan H.K.G.'nin 6 yaşında evlendirilmesi skandalında aile genç kadını suçladı. Aile H.K.G.'nin nüfusa 3 yaş geç yazdırdıklarını ve kızlarının bir süre sonra değişen tavırlarının altında yatan nedeni de açıkladı.
Türkiye’yi sarsan istismar skandalında ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. H.K.G.’nin çocuk yaşta evlendirilmesine dair ilk soruşturma 2012’de başlamış ve hastaneden alınan raporla da bitirilmişti. H.K.G.’nin 2012’deki soruşturmada verdiği ifade de soruşturmanın bitirilmesinin gerekçelerinden biri olmuştu.
Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in 6 yaşında kızı H.K.G.'yi 29 yaşındaki Kadir İstekli ile dini nikahla evlendirdiği iddialarına ilişkin iddianame geçtiğimiz günlerde kabul edildi. İddianamede Kadir İstekli hakkında 30 yıldan az olmamak, baba Yusuf Ziya Gümüşel ve anne Fatıma Gümüşel hakkında da 18 yıldan az olmamak kaydıyla hapis cezası istendi.
YAŞ TESPİT RAPORU ORTAYA ÇIKTI
17 Ağustos 2012 tarihinde H.K.G. adet düzensizliği şikayetiyle hastaneye gitmiş, muayene eden doktorun yaşının küçük olması nedeniyle durumu polis ekiplerine bildirmişti. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, H.K.G.'dan yaş tespiti raporu istenmişti.
Baba Yusuf Ziya Gümüşel'in başkanı olduğu vakıfta çalışan Mehmet Emin M. ile birlikte Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne giden H.K.G., burada röntgen filmi çekilmesi için beklediği sırada, yerine başka birisinin girdiği, kendisine herhangi bir işlem yapılmadığını söylemişti.
7-8 yaşlarında da tecavüzlerin sürdüğünü belirten H.K.G. şöyle devam etti:"Sapanca’da bir evimiz bulunuyordu, oraya gitmiştik. Babam beni o gece Kadir’in odasına yatağına gönderdi. Ben odasına gittiğimde Kadir kapıyı kilitledi. Tekrar bana ‘oyun oynayalım mı’ dedi. Ben ‘hayır, abime gitmek istiyorum’ dedim, ağladım. Kadir bağırdı, azarladı. Sonra tekme attım, o da sinirlendi, bana saldırdı. Zamanla her şey normalmiş gibi davranılmaya başlandı. Ben çocuklar küçükken evleniyormuş gibi, herkes böyleymiş gibi düşünüyordum. 10 yaşına gelince Arifiye ilçesinde cemaatin Kur’an kurslarından birine yazıldım. Kurstaki hocalarımdan birine ‘Hocam ben evliyim’ dedim. Hocam üzüldü, bana sarıldı. 13 yaşlarıma geldiğinde nişan yapmaya karar verdiler. 14 yaşımda da düğün yaptılar.
ANNESİNİN İFADELERİ ORTAYA ÇIKTI
H.K.G.’nin annesi Fatıma Gümüşel de, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na şüpheli olarak ifade verdi. Anne Gümüşel şunları söyledi:Benim kızım 16 yaşındayken Kadir İstekli annesiyle beraber H.K.G’yi istemeye geldiler. Kadir İstekli benim eşimin talebelerindendir. Hatırladığım kadarıyla Kadir İstekli’yle kızımın arasında 18-19 yıl yaş farkı vardı. Kızım bu yaş farkını hiç sorun etmedi. Ben ve eşim de bu yaş farkını sorun etmedik. Çünkü Kadir İstekli genç görünüyordu. Kızım H.K. ve diğer çocuklarımın hepsi Kadir İstekli’den Kuran dersleri alıyorlardı. H.K. 7-8 yaşlarından itibaren 10 yaşına kadar Kadir İstekli’den ders aldı. 10 yaşından sonra H.K.’yı Sakarya’nın Arifiye İlçesi’ndeki başka bir medreseye gönderdik. Yaklaşık 3 sene Arifiye’de kaldı. Kızımın anlattıklarının hepsi yalandır.
NÜFUSA GEÇ YAZDIRILDI
İndependent Türkçe'de Cihat Arpacık'ın haberinde 6 yaşındayken evlendirilen H.G.K.'nin ailesi iddialara yanıt verdi. Aile genç kadını nüfusa 3 yıl geç yazdırdıklarını belirtti. Aile ifadelerinde "28 Şubat döneminde aileler, çocukları eğitim hayatına başlamadan hafızlıklarını bitirsin diye yaşlarını küçük yazdırmaya çalışırlardı. Diğer kardeşler gibi H.K.G de küçük yazıldı." diyerek açıkladı. Ailesi dava dosyasındaki, "H.K.G. 8 Mart 1998’de özel bir hastanede doğdu. Sapanca nüfusuna kaydettirildi. Savcı, Sapanca Kaymakamlığı’ndan nüfus kayıtlarına dair MERNİS tutanağını da aldı." bilgisini bu şekilde reddetmiş oldu. Ailesinin bu iddiasına göre doğum ve nüfus kaydı da sahte.
TAVIRLARI BİR ANDA DEĞİŞTİ
H.G.K.'nın tavırlarının bir anda değiştiğini belirten aile "Genç kadının bir süre sonra K.İ'ye ailesine ve cemaate yakın olmak istemediğini ve başka bir yerde yaşamak istediğini söyledi. Fakat K.İ bu isteği kabul etmedi. K.İ, evden ayrılmadan 1,5 yıl önce tekrar hamile kaldı ancak hamileliğinin 5. ayında çocuğunu kaybettikten sonra onda psikolojik sorunlar baş gösterdi. İlaç kullanmaya başlayan H.K, evde başka varlıklar gördüğünü söylemeye, kendisine zarar vermeye ve kardeşlerine ve çocuğuna karşı da şiddete varan hareketler sergilemeye başlamıştı. Baba Y.Z.G diğer aile fertlerine 'H.K zor bir süreçten geçiyor. Ona yardımcı olalım', K.İ'ye de 'Kızım ne isterse yap, maddi anlamda zorlanırsan bizden yardım iste' dedi. Ancak o güne kadar başka şehirlere tatile giden, umre ziyareti yapan, AVM'lerde alışverişe çıkan H.K, kocasıyla bir yere gitmek istememeye başladı." dedi.
"EVDE ÖZEL DERS ALDI"
H.K.G'nin eğitimini evde özel hocalar vasıtasıyla aldığını kaydeden aile, İngilizce dair bütün dersleri evde gördüğünü söyledi. Genç kadın evden ayrılınca nasıl bir süreç yaşandı? Habere göre birisi aileye genç kadının İzmir'de olduğunu belirtti.
Aile, genç kadının evden kaçıp sığınma evine gittiğine ve bazı aile üyelerinin kadını bu evden kaçırmaya çalıştığına ilişkin resmi kayıtlara yönelik değerlendirmede bulunmadan, aşağıdaki iddiaları aktardı:
1 yıl sonra H.K.G'nin K.İ'den boşanmak istediğine dair bir haber aldıklarını aktaran G. ailesi bu talebinde de hiçbir zorluk çıkarmadıklarını söyledi.
Anlaşmalı yapılan boşanmada çocuğun velayetinin annede kaldığını, H.K.G'ye bir de nafaka bağlandığı bilgisini veren aile boşanma davasının görüldüğü günü ilişkin açıklamasında, "Annesi, bir yıldan beri görmediği kızını görme umuduyla mahkemeye gitmişti. H.K.G onlarca polisin arasında geldi. Tesettürünü çıkarmıştı. Annesi bu durumu görünce fenalaştı. Boşanma davası olsa da ortada bir çocuk vardı ve hem babası hem de H.K.G'nin ailesi ara ara çocuğu görmek istiyorlardı. Bir gün G. ailesine biri kızlarının İzmir'de olduğunu söyledi." ifadelerini kullandı.
Aile, çocuğun eksende olduğu olayları ise şu şekilde anlatıyor:"Anne, abi ve iki kız kardeş İzmir'e gitti ve hem H.K.G'yi hem de çocuğunu gördüler. H.K.G kalkmak isteyince annesi F.G, torununun biraz daha yanında kalmasını istedi. H.K.G bunu duyunca tek başına masadan kalkarak gitti. Çocuğu annesine abisi alıp götürdü. Bu olaydan birkaç gün sonra hem anne hem abi hem de kardeşler hakkında uzaklaştırma kararı geldi. Kararı görünce bir daha H.K'yi rahatsız etmedik. Ancak babası avukatı aracılığıyla kızına aylık para gönderdi. Ancak mahkeme 15 günde bir babaya çocuğunu görme hakkı tanımıştı. Bu süre bazı günler için daha fazlaydı. K.İ bu zamanlarda çocuğu İzmir'den alıp İstanbul'a götürüyordu. Çocuk babasında kaldığı günlerin sonunda annesine "biz neden fakiriz, bizim neden evimiz yok, benim neden oyuncağım yok" diye sormaya başlamıştı. Bir süre sonra H.K, çocuğu babaya göstermemek için direnmeye başladı. Hatta bir defasında çocuk polis tarafından alınarak babaya verildi. H.K.G, bakanlıkça koruma altında alındığı kurumdan kendi rızasıyla ayrılmış ve başka bir yerde yaşamaya başlamıştı.
"SUÇLU AKILLI TELEFON"
Haberde yer alan ifadelere göre ailesi genç kadının akıllı telefon sonrası değiştiğini düşünüyor. Haberde bu durum şöyle anlatıldı:
"Ailesine göre sürecin en hassas noktası H.K.G'nin "akıllı telefonla tanışması" ve "son gittiği psikiyatrın profili" oldu. İddiaya göre o psikiyatr, H.K.G'ye "Senin bir kimliğin yok. Çarşaftan çıkmazsan, boşanmazsan, ailenden uzaklaşmazsan huzur bulamazsın" dedi. H.K.G., o psikiyatrın etkisinde kaldı. Bir diğer iddia ise H.K.G'nin İzmir'de bir radyoda çalışan biriyle yeni aldığı telefondan sürekli yazıştığına yönelik. G. ailesi, durumu K.İ'ye anlatmadıklarını ve H.K.G'ye böyle şeyler yapmaması konusunda ısrarcı olduklarını öne sürüyor.
Aile, H.K.G'nin bu radyocuyla yaptığı konuşmaları okuduklarını ve söz konusu ismin H.K.G'ye "Sen paraları ve altınları al gel, biz sana yer hazırladık" dediğini iddia ediyor ve şöyle devam ediyor:
"H.K.G, bazı kişilerin yönlendirmesi ile ailesinden ve ailesinin benimsediği yaşam tarzından kaçmaya hazırlanıyordu. Evden kaçınca hem baba Y.Z.G hem de K.İ onu aramaya başladı, emniyete haber verdi. Akşam emniyetten aradılar, 'Kızınız bulundu ama size yerini söyleyemeyiz' dediler. Bir gün sonra baba Y.Z.G ve K.İ. ifade vermek üzere emniyete çağrıldı. Emniyette 'Kızınız sizden şikayetçi' denilerek nezarethaneye alındılar. Önce savcılığa sonra mahkemeye sevk edildiler. Hakim aksi delilleri görünce imza vermek kaydı ile iki ismi de serbest bıraktı. Bir süre sonra H.K.G'nin Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'nde (ŞÖNİM) olduğunu öğrendik. Defalarca dilekçelerle müracaat etsek de bir yanıt alamadık. Bakanlık H.K'ye avukat atamıştı. Avukat aracılığıyla H.K'nin sesini duymak istesek de duyamadık."