8. Yargı Paketi'nde ne var? Bakan Tunç'tan önemli açıklamalar
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Hakan Çelik'in sunduğu Hafta Sonu programında merak edilenleri yanıtladı. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasındaki anlaşmazlık nasıl çözülecek? 8. Yargı Paketi hangi düzenlemeleri içeriyor, ne zaman yürürlüğe girecek? Kamuoyunun yakından takip ettiği davalarda süreç nasıl işleyecek? Bakan Tunç, milyonlarca vatandaşı yakından ilgilendiren önemli başlıklarI CNN TÜRK canlı yayınında değerlendirdi.
Bakan Tunç'un açıklamalarından satır başları şöyle:
Biz Alper Gezeravcı'nın uzaya çıkış yolculuğunu Bursa'da çocuklar ve gençlerle beraber izledik. Özellikle gençler ve çocuklar çok merak ediyorlar. Bu noktada özellikle Türkiye'nin uzay yolculuğunun başlamış olması tarihi bir an. Türkiye Yüzyılı'na başladığımız bir dönemde bunun gerçekleşmiş olması da çok anlamlı.
14 gün sürecek bir yolculuğa çıktı. İnşallah sağ salim döner. Alper Gezeravcı orada deneyler yapacak. 13 tane deney yapacak. Döndüğünde onlar Türk gençlerine, çocuklarımıza, milletimize anlatacak.
Türkiye bilim ve teknolojide, özellikle hem savunma sanayiinde hem de uzay teknoloji ile ilgili attığı adımlar gerçekten bugün belki çok farkına varılmayabilir ama gelecekte çok yakın bir zamanda bunun meyveleri de alınacaktır.
8. YAGRI PAKETİ NE ZAMAN ÇIKACAK?
Öncelikle henüz taslak aşamasında. Taslağın son şekli verilmek üzere. Biz Adalet Bakanlığı'nda uzun bir süredir bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'ın başkanlığında da bu konuları değerlendirdik heyet halinde ve bu taslak daha sonra milletvekillerimizin takdirine yakın bir zamanda sunulacak.
Çok uzamaz. Şu anda seçim takvimi içerisindeyiz ama ayrılmadan, Meclis ara vermeden Mart'a kalmaz. Şubat ayı ortaları gibi Meclis'te görüşülür.
Kamuoyuna yansıyan ana hatlarıyla çok sayıda kanunda değişiklik yapılıyor. Yargı Reformu Strateji Belgemiz vardı 2018-2023 yıllarını kapsayan. O belgenin yüzde 70'i hayata geçti.
"CEZASIZLIK ALGISINI ORTADAN KALDIRACAK DÜZENLEMELERİMİZ VAR"
Tabi bir takım sebeplerle hayata geçmeyen düzenlemeler de var orada. Özellikle deprem, afet ile karşı karşıya kalmıştık. Meclis'in çalışma takvimi aksamıştı. Dolayısıyla gerçekleştiremediğimiz yasal düzenlemeler var. Bunları içine alan AYM'nin iptal kararları doğrultusunda uyum düzenlemeleri var.
Bir defa önem verdiğimiz toplumda cezasızlık algısı yaygın. Bunu ortadan kaldırmamız lazım. Cezasızlık algısını ortadan kaldıracak düzenlemelerimiz var.
Bizim İnfaz Kanunumuz ve Ceza Mahkemesi Kanunumuzda denetimli serbestlik var, bir de koşullu salıverme var. İki yıl ceza alan birisi bunun koşullu salıvermesi yarısıdır. Ama bazı suçlarda 4'te 3'tür. Terör, cinsel suçlar ve uyuşturucuda 4'te 3'tür. Ama diğer suçlarda yarısıdır. 2 yıl ceza almışsa birisi 1 yıl sonra koşullu salıverme süresi dolar. Koşullu salıverme süresi 1 yıl olduğunda, denetimli serbestlik süresi de 1 yıl... O zaman 2 yıldan yatacak hiçbir ceza kalmaz. Dolayısıyla 2 yıl ceza alan hiç cezaevinde kalmamış olur.
Böyle bir durumda tabi cezası 2 yılın altında 3 yılın altında suçlar bakımında 'Suç işledi, yanına kar kaldı' algısı var. Tabi rahatsızlık yaratan bir durum. Burada yaptığımız düzenleme 1 yıllık denetimli serbestlik yerine oran getirmek istiyoruz. Şöyle; Eğer 1 yıl ceza almışsa birisi bunun 6 aydır koşullu salıverilmesi. 6 ayın sadece 5'te 1'i denetimli serbestlik olsun diyoruz. Yani bunun en az 5 ayını cezaevinde kalmış olsun. Taslaktaki önerimiz bu. Tabi milletvekillerimizin takdirinde.
Meclis'e gidince meclis grubu da muhalefet ile görüşüyor. Toplumun genelini ilgilendiren siyasi tarafı olmayan konular bunlar. Meclis'e gidince komisyonlarda tartışılıyor. Parti temsilcileri ile tartışılıyor ve karara bağlanıyor. Bir takım değişiklikler olabiliyor. En doğru kararı verebilmek en önemlisi. Başka düzenlemeler de var. 70'e yakın madde. Temyiz süreleri bunlardan biri. Farklılık arz ediyor bu süreler. Tamamını standarda bağlıyoruz. 2 hafta diyoruz. Sadeleşme olmuş olacak. Hukuk profesörleri ile çalıştık. Bir kısmı tebliğden bir kısmı yüze karşı okunmadan başlıyor bu ayrımı da kaldırdık.
TAZMİNAT KOMİSYONU
AYM bir karar verdi, tazminat komisyonu oluşturuyoruz. Vatandaş AYM'ye gitmeden önce adalet bakanlığındaki bu komisyona başvuracak. İnfaz kanunlarında geçmişte de değişiklikler yapıldı ve bu uygulanmalarda da zorluklara neden oluyor. Tekrar tekrar suç işleyenler var. Denetimli serbestliklerdeki oranlarda öneriler var. Burada haklı yaklaşım da var. Bu talebi de değerlendiriyoruz.
Yasama, yürütme yargı... Buralarda güvenin zedelenmemesi gerekiyor. Bir davanın iki tarafı var. Bir taraf kazanıyor bir taraf kaybediyor. Yargıya güveni yüzde yüzden başlatırsak yanlış sonuca ulaşabiliriz. Güven veren adalet sloganda kalmasın diye önemli çalışmalarımız oldu. TBMM'de bunlar büyük uzlaşma ile geçti. Bunlar siyasi niteliği olmayan metinler. Tamamı yenilendi. Mevzuatın ihtiyaca cevap vermesinde eksikliğimiz yok. Fiziki mekanlarda sıkıntımız yok. Burada da en ileri ülkelerdeniz.
"BUGÜNKÜ YARGIMIZLA GURUR DUYMAMIZ LAZIM"
Hakim ve savcılarımızın daha donanımlı olması için çalışmalar yapıyoruz. Hatalı karar ilk derecede verilince infial uyanabiliyor ama bu hatalı kararlar 24 bin hakim arasında birkaç tane oluyor. Burada basını bilgilendirmek lazım. Bazı dosyaların içeriği bilinmeden kulaktan dolma yayılıyor. Kamuoyunu bilgilendirmek lazım. Yargıya güven konusunda kasıtlı propoganda yapılıyor. Kürsüye çıkanlar yargıya yönelik eleştiri yapılıyor. Hukuka güven endeksi diye çalışmaları var. Bunu öne sürüyorlar.
'Kara leke' diyebileceğimiz demokrasinin, milli iradenin yanında durmayan millet adına karar vermesi gereken yargı kurumlarımızın geçmişte nerede durduğunu hatırladığımızda gerçekten bugünkü yargımızla da gurur duymamız lazım.
27 Mayıs'ta bir yargı düzeni vardı. Darbe gerçekleşmişti. O günkü yargı darbecileri yargılaması gerekirken ne yaptı? Darbecilere destek verdi, darbe mağdurlarını yargıladı. Başbakan'ı, bakanları idama mahkum etti.
12 Eylül'de yargı ne yaptı, nerede durdu? Darbecilerin yanında durdu. Yine darbe mağdurlarını idama mahkum ettiler. 18 yaşından küçük çocukların yaşını büyüterek idam ettiler, 'Bir sağdan, bir soldan' dendi. O günkü yargıları hatırlayalım.
28 Şubat yargısı... Hep beraber hatırlayalım. Nerede durdu? Postmodern darbecilerin yanında durdu. Darbe mağdurlarını daha da mağdur etti, aleyhinde karar verdi.
15 Temmuz'a geldiğimizde... 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı ilk harekete geçen evet milletimiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde meydanlara koştuk. Ama yargımız da millet meydanlara koşarken adliyelere koştu. Darbeciler hakkında gözaltı kararları verdiler, tutuklama kararları verdiler ve darbecileri yargıladılar. Darbe mağdurlarının, milletin hakkını savundular. O nedenle biraz da hazmedilemeyenin bu olduğunu düşünüyoruz.
Türkiye, demokratik hukuk devleti bakımından öyle 116. sıralarda filan değil. Hukukun üstünlüğü bakımından çok daha üst sıralarda hatta dünyada hakkaniyeti ve adaleti savunan bir ülke noktasındayız.
AİHM KARARLARINA UYMA ORTALAMAMIZ YÜZDE 89
Demirtaş, Kavala kararı gündeme getirilerek eleştiriye maruz kalıyoruz. Avrupa İnsan Hakları kararına tüm ülkeler bakımından34 bin ihlal kararı var. 25 bin 407 karara tüm ülkeler bakımından uyulmuş. Tüm ülkelerin uyma ortalaması yüzde 79. 4374 ihlal kararı var. Türkiye'nin kararlara uyma ortalamamız yüzde 89. Tüm ülkelerinkinden fazla. 2012'den bu yana Türkiye için mahkemeye 90 bin başvuru var ve 1054 ihlal kararı verilmiş. Türkiye için mahkemeye 90 bin başvuru var ve 1054 ihlal kararı verilmiş
"AİHM SİYASİ YAKLAŞIYOR"
AİHM'nin bu davalara (Kavala-Demirtaş davası) siyasi yaklaşıyor. Kararı ortaya çıkaran deliller hukuki açıdan değerlendirmiyor. Türk yargımız bu davalardaki kararlar Yargıtay'dan geçmiş olan kararlar.
AYM-YARGITAY ARASINDA CAN ATALAY POLEMİĞİ
Anayasamızda yüksek mahkemelerimiz var. AYM de yüksek mahkemeler kısmında sayılıyor. Hepsinin görev alanları belli. AYM Yargıtay arasındaki görüş farkı sebebi anayasamızın bazı maddelerinin son değişikliklerle bireysel başvuru ile birtakım sorunlar ortaya çıktı. Kanun koyucu sorun çıkmasın diye hükümler de koymuştu. Anayasada vekillerin tutukluluğu konusunda suçüstü olan ağır cezalık suçlar hariç deniyor. Atalay'ınki seçimden önce başlayan bir dava. Anayasal düzene karşı suçlar Atalay'ınki.
Ceza Mahkemesi'nde yargılamanın yenilenmesinde AİHM kararı verildiğinde, yargılama yenilenmesi dosyasını açar, ilk derece mahkemesi eski hükmü onaylayabilir ya da değiştirebilir.
Burada ise Anayasa Mahkemesi 'Bizim yöntemimiz farklı' diyor. 'Anayasa Mahkemesi kanunun 50. maddesine dayandırarak bu kararı veriyoruz' diyor. Bu iki kanun arasında bir farklılık var. Dolayısıyla bunun düzeltilmesi gerekir. Meclis düzeltebilir.
Vatandaşlarımıza şu soruyu sormamız lazım; Seçimden önce işlenen bir terör suçu dokunulmazlık kapsamında olsun mu, olmasın mı? Kişinin sabıkası yok ama yargılaması devam ediyor, terör suçu var, aday olabildi, YSK da kabul etti. Yargılama süreci de devam ediyor.
Seçimden önce işlenen terör suçu dokunulmazlık kapsamında olsun mu, olmasın mı? Anayasa 83 diyor ki; 'Olamaz, dokunulmazlığın istisnasıdır' diyor. 'Burada bu suçun neler olduğunu anayasaya ya da metinde yazmanız lazım' diyor. Yargıtay, 'O metin var zaten' diyor. Bu şekilde iki yüksek mahkememiz arasında bir görüş farkı söz konusu.
"İKİ MAHKEMEMİZİN DE YIPRATILMAMASI LAZIM"
(TBMM bir düzenleme yaparak bu sorunu çözebilir mi?) Çözebilir. TBMM'nin çözemeyeceği hiçbir sorun olamaz. İki mahkememizin de yıpratılmaması lazım. AYM kararları kadar Yargıtay kararları da bağlayıcıdır. Verilen bir karar noktasında iki mahkememiz anayasa maddelerini farklı yorumluyor. Sorunun kaynağı anayasa. 184 kez değişiklik yapıldı. AYM'nin yapısında adliye mahkemelerinde verilen kararların da gitmesini sağlarsanız süper bir uygulama olur. AYM'ye gelen bireysel başvuruları Yargıtay ve danıştay'dan gelen üyeler incelesin diye bir hüküm olabilir.
Basın önemli. Herkesin düşüncesini özgürce ifade edebilmesi lazım. Gazetecinin suç işleme özgürlüğü yok. Yazdığı suç teşkil ediyorsa, gazeteci için de yargı söz konusu oluyorsa. terör propagandası olursa bu özgürlük kapsamında değerlendirilemez. Kimsenin suç işleme özgürlüğü yok. Dünyada kanunlarla basın özgürlüğü belirlenmiştir sınırları. Meclis'imiz de düzenlemeler yaptı. Haber sınırını aşmayan düşüncelerin suç teşkil etmeyeceği ifadesini kanuna koyduk. Öyle yazılarla karşılaşıyoruz ki, vatandaşı rahatsız eden, hakaret içeren açıklamalar oluyor. Dezenformasyon da söz konusu olabiliyor. Halkı yanıltıcı bilgiyi yayanlara karşı yargı olaya el koyar.
HRANT DİNK CİNAYETİ
90'lı yıllar boyunca gazeteci cinayetini yaşadık. Hrant Dink cinayeti ile de acı yaşadık. Tetikçi 18 yaşından küçük olduğu için çocuk statüsünde yargılandı. 22 yıl ceza aldı. İnfaz süresini tamamlayınca oradaki iyi halli olmaması gerekçesi ile, oradan da ceza aldı. 24 yıla varan cezası oldu. Denetimli serbestlikten de yararlanmadı. Lehe olan hükümlerden yararlanmadı. İnfaz süresini tamamlayınca da tahliye oldu. FETÖ'den dolayı bir dava daha açılmıştı. O yargılamada da hüküm verildi. Samast'ın dosyası ile ilgili yeniden suç duyurusunda bulunuldu. Terör örgütüne yardım ve yataklıktan yargılamaları devam ediyor. Tekrar cezaevine girmesi yargılamanın vereceği karar. Böyle bir karar da olabilir.
EV SAHİBİ-KİRACI DAVALARI
8 milyon civarında dosya var bu konuda. Bunlar devam eden davalar. Burada sayının artmasının bir takım sebepleri var. Özellikle nüfusun artması, ticaretin artması, yeni suç tiplerinin ortaya çıkması gibi...
DOLANDIRICILIĞA KARŞI UYARI
Dolandırıcılık konusunda vatandaşlarımız çok dikkatli olmalı. Vatandaşı telaşlandıracak mesajlar atıp şifresini ele geçiriyorlar. Suç teşkil eden paylaşımları vatandaşlar içeriğini okumadan paylaşıyor. Sosyal medyada da hakaret bir suçtur. Yazdığımıza çizdiğimize dikkat etmek lazım. Soruşturmaların en zirvesindeki sosyal medya yolu ile hakaretler sonrasında da dolandırıcılıklar geliyor.
KİRA DAVALARINDA ARABULUCULUK
Kira hukukuyla ilgili davaları biz arabulucu kapsamına aldık. Kira davası açmadan önce vatandaşlarımız 1 Eylül'den itibaren arabulucuya başvurmak zorunda. Dava şartı kapsamına aldık. 2018 yılından bu yana arabulucuk sistemimiz var bizim.
(Dava açmadan önce arabulucuya gitmek zorunlu mu?) Önce iş davalarında, ticari davalarında, tüketici davalarında zorunluydu 2018'den beri. Şimdi kirayı da ekledik, ortaklığın giderilmesini ekledik, komşuluk hukukundan doğan davaları da zorunlu arabuluculuk kapsamına eklemiş olduk.
Amacımız iş yükünü azaltmaktan ziyade dostane bir şekilde, barışçıl bir şekilde, daha az masrafla ve daha kısa süre içerisinde vatandaşlarımız hakkını savunsun, taraflar uzlaşsın.
52 BİN KİRA DAVASI UZLAŞMAYLA SONUÇLANDIRILDI
1 Eylül'den itibaren kira uyuşmazlıklarından dolayı 106 bin 265 başvuru oldu. Bunun 52 bini anlaşmayla sonuçlandırıldı. Kira davasında 52 bin uzlaşma demek 100 bin insanın mahkeme kapısına düşmemesi demek.
Arabulucu çözüm önerisi dikte etmiyor. Tarafları bir araya geliyor, konuşarak belli noktaya varmaya çalışıyor. Kira artışını yüzde 25 ile sınırlamıştık. Fahiş artışlar olmuştu. Burada 1 Eylül'den itibaren arabuluculuk ile kira fiyatı ve tahliye konularında uzlaşıldığını görüyoruz. Kiracı ile kiralayan genelde aynı ortamı paylaşıyor. Husumet çıkabiliyor.
Adliyeleri ziyaret ettiğimizde hakim ve savcıları dinliyoruz. Uygulamalarımızı genişletiyoruz. Çok genç bir kadromuz var yargıda. Tecrübe açısından da Adalet Akademisi'nde yeni uygulama başlıyor. 3 kez eğitime katılma zorunluluğu getirildi. Hukuk fakültesi bitildikten sonra sınava girme şartı getirildi. Hakim savcı yardımcılığı getirdik.
HUKUK FAKÜLTELERİNDEKİ ARTIŞ
İstanbul Hukuk'a girdiğimizde 5 profesörümüz vardı. Fakülteler çoğalınca bu profesörler vakıf üniversitelerine dağıldı. Kontenjanları azalttık. İlk 125 bine girme şartı getirdik. YÖK ile çalıştık. Akademisyen yetiştirme konusunda hukuk fakültelerimizin ağırlık vermesi gerkiyor. 2 yıllık Adalet MYO vardı. Buralardan hukuk fakültelerine geçiş bu sene kaldırıldı.
ADLİYE KORİDORLARINA YANSIYAN 'ŞERİAT' SLOGANLARI
Atatürk'e hakaret ve diğer hususlar ile ilgili soruşturmalar açılıyor. Eğer oradaki ifadeler suç teşkil ediyorsa bunu değerlendirecek olan oradaki Cumhuriyet Savcılarımızdır. Bu konuda da çok sayıda duruşma, dosya açıldığını görüyoruz.
O son olayla ilgili, ben açıklamayı tam görmedim o sloganları... Sloganlar eğer suç teşkil ediyorsa buna elbette ki Cumhuriyet Savcılarımız el koyacaktır. Özellikle Atatürk'e hakaret teşkil eden konularla ilgili çok sayıda da soruşturma var. Özellikle sosyal medya aracılığıyla bunlar gerçekleşiyor.
(Genellikle nasıl sonuçlanıyor?) Orada kanunun verdiği bir ceza miktarı var. Zaman zaman tutuklamalar gerçekleşiyor.
SOSYAL MEDYA FENOMENLERİNE DAVALAR
Basının da ilgisi var bu konuya. Sürekli gündemde yer işgal ediyor. Bunlar biraz daha öne çıkıyor. Orada soruşturma devam ediyor. MASAK ile birlikte yürütülen soruşturmalar. Diğer davalarda da dolandırıcılık iddiası var. (Seçil Erzan). Yargı şikayetçileri dinleyip hesap hareketlerine bakıyor. Hepsinin değerlendireceği yer yargımız. Kim yanlış yapmışsa cezasını alacak. Yavaş davranılsa bu davalar açılmazdı. Yargı kimseden çekinmez. Ortada delil varsa yok etmek mümkün değildir. Savcı şuraya gönderildi deniyor, konuyu bilmiyorlar. Tek bir savcı yoktur. Bu bir kişinin yaptığı soruşturma değildir.
MAHKUM AFFI OLACAK MI?
Şu anda disiplin affıyla ilgili şu anda herhangi bir çalışma söz konusu değil. Sicil affı diyenler var... Geçmişte karşılıksız çekten, bir takım mali sebeplerle sicili şey olan ve bankalardan kredi alamayanlarla ilgili sorular geliyor. Sicil affı ile disiplin affını karıştırmamak lazım. Disiplinden kasıt eğer bir kamu görevlisi bir disiplin suçu işlemişse bu noktada onun yaptırımı verilmiş ve suç uygulanmış. Görevine devam ediyor. Bununla alakalı bir çalışma da söz konusu değil.
Sicil affıyla ilgili zaten Meclis'te yasal düzenlemeler yapıldı. Özellikle bankaların uygulamadığı yönünde eleştiriler var. O konuda uygulamada bir problem varsa onun düzeltilmesi gerekiyor.
NAFAKA
Nafaka değil de aile hukuku ile ilgili sempozyum yaptık. Medeni kanunu değiştirecek misiniz? deniyor... Medeni kanun 2001'de değişti zaten. Boşanma davalarının uzun sürmemesi için talepler var. Boşanma davalarının nafaka ve tazminattan ayrılarak hızlı sonuçlanarak taraflar mağdur olmamalı. Çekişmeli davalar zaman alıyor. Nafaka ile ilgili hem nafaka borçlusunu ve alacaklıyı mağdur etmeden denge gözetmek gerekiyor. Medeni kanunda bir tarafın kusuru diğer taraftan ağır ise, kusuru çok olan nafaka ödemek zorunda. Her dosyada tarafların sosyal durumuan yönelik yargılama ortaya çıkmalı.
15 TEMMUZ'A KARIŞAN ERLER
O yargılamalar adli süreçten geçen yargılamalar. Erlerin hepsi mahkum oldu diye bir şey yok. O gece bilmeden gitti şeklinde eleştiriler var. Darbeye karışanları tespit ederek karar verdi. Hepsi mahkum olmadı.
İNFAZ KORUMA MEMURLARI
Onlar bizim cezaevindeki personelimiz. Güvenlik hizmetleri sınıfına geçmek istiyorlar. O konuda da bir çalışma yapmak isteriz. Bu konuda onların taleplerine duyarlı olmak istiyoruz. Onların bir de kurtarma timi var. CEKUT... 376 kişilik ekip bu.
CEZAEVİNDEKİ ŞARTLAR
Eski sistem cezaevini kapattık. İnsani ihtiyaçlara uygun hale getirdik. Yoğunluk var, bunu kabul ediyoruz. Yeni yatırım programımıza aldığımız cezaevleri var. Hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili eleştiriler var. Burada belli şartlar var. Adli tıp raporu ile o kişinin cezası ertelenebiliyor.
SİLAH TAŞIMA SUÇU
Bu ceza ağırlaştırılacak. Meclis'te çalışma yapılıyor.
TRAFİK SUÇLARI
Trafikte insan hayatını tehlikeye düşüren, olası kasta varanlara yönelik gerekli soruşturmaların açılması lazım.
- Asgari ücrette konuşulan zam oranı belli oldu! İlk rakam Türk-İş'ten geldi, gözler işverenin teklifinde
- Bakan Şimşek'ten dijital gelir idaresi vizyonu açıklaması
- Asgari ücret için hükümet devreye giriyor! İşte işverenin zam için düşündüğü rakam
- 2025 aidat tarifesi devreye girecek! İşte 5 soruda bilinmesi gerekenler
- Mağdur tüketiciye 'Hakem' rehberi