Bağımsızlık destanımız Büyük Taarruz'un yaktığı ateş 101 yıldır devam ediyor
Türk ordusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Kurtuluş Savaşı'nı tam 101 yıl önce bugün kazandı ve hiç sönmeyen bağımsızlık ateşini yaktı. Dünyanın görüp görebileceği en büyük kahramanlık destanı bu topraklarda yazıldı. Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı bu zaferin yıldönümünde Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi, gazilerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde 101 yıl önce yakılan bağımsızlık ateşinde din, dil, ırk, mezhep ayrımı gözetmeden Türk ulusunun her bir ferdinin imzası var. Çağdaş, modern, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı bu zaferin yıldönümünde Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi, gazilerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz...
Tarihin en kanlı savaşlarından birine şahitlik eden bu topraklarda Birinci Dünya Savaşı Sonrası İtilaf Devletleri'nin Anadolu'yu işgali devam ediyordu. Bundan tam 101 yıl önce kazanılan bu zafer, Türk milletinin kaderini değiştirdi. 30 Ağustos günü kazanılan zafer tarihe dünyanın en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak geçecekti...
KANLA, ATEŞLE ZAFERE YÜRÜLEN YOL
İşgal altındaki Anadolu'da Türk milleti tüm bu baskılara karşı yeniden ayağa kalkmak için adım adım ilerledi. Sakarya'da 22 gün 22 gece süren savaşta, Türk ulusu kanla, ateşle, süngüyle zafere doğru yürüdü.
Sakarya Meydan Muharebesi'nde kazanılan bu zaferden sonra, Türk milletinin orduya güveni ve geleceğe ümidi arttı. Yunan ordusu, çok kayıp verdiği için savaş gücü azaldı. Aynı zamanda, İtilaf Devletleri’nin Yunanlılara güveni azaldı. Sadece ordunun değil, Meclis ve millet de savaş psikolojisine hazırlanmalıydı.
Misak-ı Milli hedefine ulaşmak için bazı adımlar atılsa da küresel camiada yanıt bulamadı. Rusya, Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan ve Fransa ile çeşitli anlaşmalar yapıldı.
ŞARTLARI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL
1922’nin başlarına gelindiğinde Ankara hükümeti barış için görüşmeler yapılmasını gündeme getirdi. İtilaf Devletleri de mütareke şartlarını bildirdi.
- 10 kilometre tampon bölge oluşturulacak,
- Yunanlılar Anadolu’yu boşaltacak,
- Edirne ve Kırklareli Yunanlılarda kalacak,
- Ücretli Türk ordusunun Sevr Antlaşması’ndaki 50 binlik asker sayısı 85 bine çıkarılacak.
Bu şartların üstüne TBMM hükümeti de Yunan ordusunun 4 ay içinde Anadolu’dan çekilmesini istedi. Ancak İtilaf Devletleri bu kararı kabul etmedi. Anadolu için geriye tek bir seçenek kalıyordu o da Büyük Taarruz. Sakarya Zaferi’nden sonra 100 bin olan asker sayısı 200 bine çıkarıldı. Tüfek, makineli tüfek ve top sayıları da bir bir artırıldı. Ancak silah açısından Yunan kuvvetleri üstünlüğünü koruyordu.
HERKES ÇAY PARTİSİ BEKLİYORDU
Türk ordusu moral bakımından çok üstündü, 10 aylık aralıksız çalışma sonucu eğitim yönünden çok ilerledi. “4-5 ayda anca geçilir” denilen yerler saatler içerisinde geçilecekti. Basına 20 Ağustos 1922’de Çankaya Köşkü’nde bir çay ziyafeti verileceğinin haberi yansıdı. Herkes Mustafa Kemal Paşa’nın çay partisi vermesini beklerken o çoktan Büyük Taarruz’u başlatmak için Ankara’dan ayrılmıştı. 20’sinden önce de bu çay partisi iptal edilmişti.
Büyük zaferin adım adım yaklaşması:
14 Ağustos
Afyon güneyinde hareketin arttığı bir gündü. Plana göre 1. Kolordu 15. Tümeni, Deresinek’ten hareket ederek Selevir-Bulanık bölgesine doğru yola çıktı.
15 Ağustos
İsmet Paşa, Başkomutanlığa ağır bataryaların mühimmatının henüz cepheye ulaşmadığının bilgisini verdi ve bunun çok mühim olduğunu belirtti.
16 Ağustos
Genelkurmay Karargahı Akşehir’e gelerek görevini sürdürdü. Mustafa Kemal Paşa ordunun gerek duyduğu cephane ve donanım konusunda son ikmal hazırlıklarını yaptı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, herkes tarafından Ankara’da sanılırken gizlice Akşehir’deki Batı Cephesi Karargahı’na geldi.
21 Ağustos
Mustafa Kemal Paşa, Akşehir’deki karargahta Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, I. Ordu Komutanı Nurettin Paşa ve II. Ordu Komutanı Yakup Şevki Paşa’yla bir araya geldi. Harita üzerinde paşalara Büyük Taarruz planını anlattı ve kesin saldırı emrini verdi.
24 Ağustos
Büyük Taarruz için son hazırlıklar tamamlandı. Başkomutanlık Karargahı ile Batı Cephesi Karargahı Akşehir’den Afyon’un güneyindeki Şuhut kasabasına taşındı.
25 Ağustos
Başkomutanlık ve Batı Cephesi karargahları Kocatepe’nin güneybatısındaki Çadırlı Ordugaha nakledildi.
Kimi yerlerde düşman birliklerine 400 metre kadar yaklaşan askerler, Büyük Taarruz için Mustafa Kemal Paşa’nın emrini beklemeye başladı.
26 Ağustos
Başkomutan Mustafa Kemal, sabah saatlerinde Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile muharebeyi yönetmek üzere Afyonkarahisar sınırlarında kalan Kocatepe'de yerini aldı. Ardından saldırı emrini verdi.
Büyük Taarruz sabah saat 05.30’da topçu ateşiyle başladı. Türk askeri, sabahın ilk ışıklarıyla hücuma geçip Tınaztepe'yi ele geçirdi ve Belentepe ile Kalecik Sivrisi'nden düşmanı uzaklaştırdı.
Taarruzun ilk gününde 1. Ordu birlikleri, Büyük Kaleciktepe ile Çiğiltepe arasında 15 kilometrelik alanda, düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçirdi. 5. Süvari Kolordusu, düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulundu, 2. Ordu ise cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü.
27 Ağustos
Sabah saatlerinde, Türk ordusu gün ağarırken tekrar bütün cephelerde taarruza geçti. Yunanlıların direnmesi karşısında topçu desteği yetersiz kaldı, Çiğiltepe düşürülemedi.
Bu arada Tümen Komutanı Yarbay Reşat, kolordu komutanından "öğleye kadar tepeyi al" emrini aldı. Çünkü cephedeki bütün tümenler, hedeflerini tek tek ele geçiriyordu. Taarruzu gelişmeyen sadece bu tümen kalmıştı. Bu emir üzerine Yarbay Reşat, tekrar taarruz ediyor, ancak yine netice alınamıyordu. Bunun üzerine başarısızlığı gururuna yediremeyen onurlu tümen komutanı tabancasıyla intihar etti. Aradan birkaç saat geçtikten sonra Çiğiltepe de düştü... Yarbay Reşat, vefatından sonra albaylığa yükseltildi.
Afyonkarahisar, 8'inci Tümen tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. Halk sevinç gözyaşlarıyla askerlere sarıldı.
28 Ağustos
Başkomutanlık Karargahı ve Batı Cephesi Karargahı Afyon’a taşındı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa da Afyon’a geldi. Türk ordusu güneyden ve doğudan ilerleyerek Yunan kuvvetlerini birbirinden ayırdı.
Şiddetli çarpışmalar gün boyu devam etti. Yunan ordusu iyice dağıldı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, durum değerlendirmesi yaptı. Paşalar, zafer için muharebenin bir an önce bitirilmesine karar verdi.
30 Ağustos
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi belde olan Kütahya'nın Altıntaş ilçesine bağlı Zafertepe Çalköy'de birliklere taarruz emrini verdi.
O'nun bizzat yönettiği Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri, General Trikopis, General Diyenis ve birçok Yunan komutanı kaçtı.
Yunan ordusu büyük hezimete uğradı. Sağ kalan düşman askerlerinin bir kısmı teslim oldu, diğerleri ise İzmir yönüne doğru kaçmaya başladı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında şimdi belde olan Kütahya'nın Altıntaş ilçesine bağlı Zafertepe Çalköy'de birliklere taarruz emrini verdi. Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri, General Trikopis, General Diyenis ve birçok Yunan komutanı kaçtı.
ORDUYA VERİLEN TAARRUZ EMRİ
Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz’un son safhası tarihe “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olarak geçti.
Bu zaferin ardından Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 1 Eylül'de Dumlupınar'da, Batı Cephesi'ndeki tüm subay ve erlere okunmak üzere bildiri yayımladı.
''Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi'nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakarlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu, geleceğine güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı ve fedakarlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme için Başkumandanlığa öneride bulunulmasını, Cephe Kumandanlığına buyurdum. Bütün arkadaşlarımın, Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!''
27 Ağustos’ta Afyonkarahisar, 30 Ağustos’ta Kütahya, 1 Eylül’de Emet ve Tavşanlı düşman işgalinden kurtarıldı. 9 Eylül’de İzmir’de Yunan ordusunu denize döken Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşa’nın emrini büyük bir başarıyla yerine getirdi.
Yunan ordusu büyük bir hezimet yaşadı ve uzun süre toparlanamayacak şekilde imha edildi. Büyük zafer, Türk topraklarının işgal kuvvetlerinden tamamen temizlenmesini sağladı. “Anadolu işgal edilemez” düşüncesi doğrulandı.
Türk milletinin esir edilemez bir millet olduğu yeniden ispatlandı. Türk’ün büyük devlet adamları ve komutanlar yetiştiren “asker millet” olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.
Askeri güçle kabul ettirilmek istenen Sevr Anlaşması, muharebe sahasında yırtılmış oldu. Lozan Barış Anlaşması'nın yapılmasını sağladı. Türkiye Misak-ı Millî'nin coğrafi hedeflerine ulaştı.Askeri güçle kabul ettirilmek istenen Sevr Anlaşması, muharebe sahasında yırtılmış oldu. Lozan Barış Anlaşması'nın yapılmasını sağladı. Türkiye Misak-ı Millî'nin coğrafi hedeflerine ulaştı.
Zaferden 2 yıl sonra…
Büyük Önder Mustafa Kemal, 30 Ağustos 1924'te Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı'nın temel atma törenine katılmak üzere Zafertepe Çalköy'e geldi. Törene katılanlara iki yıl öncesini hatırlattı ve Büyük Zafer'i şu cümlelerle anlattı:
''Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil dünya tarihine yeni bir adım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. Türk ulusu burada kazandığı zaferle, açığa vurduğu gücü ve istemiyle, bu belli gerçeği bir kere daha tarihin bağrına çelik kalemle koymuş bulunuyor.''
Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz’un son safhası tarihe “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olarak geçti.