Bugün ve gelecek için yaşanabilir bir dünya
Yalnızca çevreyi korumakla sınırlı olmayan sürdürülebilirlik, aynı zamanda sosyal ve ekonomik açıdan da dengeli bir geleceğin temelini oluşturuyor. Her alanda kaynakların verimli kullanımı, ekonomik büyüme, çevresel iyileşme ve toplumsal refahın artmasıyla gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılabilir.
Sürdürülebilirlik; kaynakların sömürülmemesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu, insan ihtiyaçlarını, isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanmasıdır. Sürdürülebilirliğin 3 boyutu; ekonomik, çevresel ve sosyal bileşenlerden oluşmaktadır. Bu 3 temel unsuru da eşit ölçüde göz önünde bulundurmak, bütüncül bir yaklaşım sağlamaktadır.
ÇEVRE KİRLİLİĞİ
Böylece, geleceğe güvenle bakmanın önü açılır. Sürdürülebilirliği ele alırken kalkınma sürecinde uygulanan faaliyetlerin gelecek nesillere nasıl bir etki bıraktığı üzerinde durulmalıdır. Örneğin, ekonomik faydanın çevresel ve sosyal değerlerin önüne geçmesi, geri dönüşü olmayan küresel sorunlara yol açabilir. Bu sorunlara örnek olarak iklim değişikliği ve çevre kirliliği verilebilir. Sürdürülebilir bir dünya için yapabileceğimiz birçok şey var. Öncelikle, doğal kaynakların daha etkili kullanılmasına odaklanabiliriz. Bunun yanı sıra, atık yönetimi ve geri dönüşümü iyileştirebiliriz ve çevre kirliliğini azaltabiliriz. Ayrıca, sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik edebiliriz ve karbon emisyonlarını azaltabiliriz. Ayrıca, insanların sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemelerine ve doğal çevreyi koruma konularına bilinçlendirmelerine destek olabiliriz.
EKONOMİK BÜYÜME YETERSİZ
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları yoksulluğun son erdirilmesi, çevrenin korunması, iklim krizine karşı önlem alınması, refahın adil paylaşımı ve barışı hedefliyor. İlk olarak, 1987 yılında, Dünya Ekonomik Kalkınma Komisyonu (WCED), ‘Our Common Future’ Brundtland raporu ile sürdürülebilir kalkınma kavramının 3 boyutuna vurgu yapmıştır. Günümüzde, Birleşmiş Milletler, 2030’a kadar gerçekleşmesi hedeflenen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ile sürdürülebilirliğin 3 boyutunun da eşit bir şekilde önemli olduğunu vurgulamıştır. Alt başlıklara ayrılsa da tüm sürdürülebilirlik unsurları birbiriyle ilişki içinde bulunuyor. Sosyal açıdan yeterince çevre bilincine sahip olmayan toplumlar ekonomik açıdan büyüse bile sürdürülebilirlikten uzak kalabiliyor.
ÖNCE GERİ DÖNÜŞÜM
Sürdürülebilirlik temelleri üzerinde inşa edilmeyen ekonomiler mevcut kaynakları sınırsızmış gibi kullanıyor. Madenler ve ağaç, hayvan gibi canlı unsurları içeren kaynakların aşırı tüketimi, canlıların bugününü ve geleceğini tehlikeye atıyor. Bunun en basit örneği son zamanlarda çeşitli elektronik cihazların üretiminde gözleniyor. Yapımında maden kullanılan elektronik bileşenlerin piyasada bulunurluğu geçmişe kıyasla daha zor hale geliyor. Bunun temel sebepleri arasında yoğun tüketim sonucu bitme noktasına gelen maden kaynakları yer alıyor. Ancak sürdürülebilir bir ekonomi ve üretim modeli bu problemin önüne geçebiliyor. Sürdürülebilir üretimde bozulan cihazlar geri dönüşüm tesislerinde işleniyor. Böylece işe yaramaz atık miktarı neredeyse sıfır seviyesine getiriliyor ve yeni cihazların üretimi için maden ocaklarına bağlılık azaltılıyor. Geri dönüşüm işlemi üretim faaliyetlerinin çevreye olan olumsuz etkisini de oldukça düşürüyor.
‘İYİ’ BİR GEZEGEN
Herkes için daha iyi bir gezegen oluşturmayı amaçlayan sürdürülebilirliğin ilkelerinden bazıları şu şekilde sıralanıyor:
Tüketirken diğer canlıların ihtiyaçlarını da hesaba kat.
Yalnızca gerektiği kadar satın al ve tüket.
Eylemlerinin sonuçlarını hesaba katarak ilerle.
Atık üretimini sıfırla veya atıkları farklı bir fayda üretmek için kullan.
Enerjiyi verimli kullan ve yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih et.
Geri dönüşüme katılabilen ürünleri kullan.
KURAKLIĞA DAYANIKLI REKORTMEN BUĞDAY ÇEŞİDİ GELİŞTİRİLDİ
Küresel İklim değişikliklerinin belirgin etkileri olan, kuraklık, yağış rejimi ile hava sıcaklıklarındaki düzensizlik ve istikrarsızlıklar dünya genelinde hissedilmektedir. Ülkemizin de son yıllarda yoğun olarak hissettiği kuraklık, birçok ülkede tarımı olumsuz yönde etkilemektedir. Alfa Tohum tarafından geliştirilen ve kurak şartlarda yüksek verim kabiliyeti gösteren buğdaya TREND ismi verildi. Tahıllar başta olmak üzere yoğun bir şekilde ıslah faaliyeti yürüten Alfa Tohum Ar-Ge Islah Bölüm Yöneticisi Resul Engin, “Yenilikçi çözümler üretmeyi kendine ilke edinen Alfa Tohum tarımdan kazandığını tarıma yatırarak, ‘Güçlü Ar-Ge, Güçlü Gelecek’ ilkesini benimsemiş ve kurulduğu günden bu yana Ar-Ge yatırımlarını devamlı arttırarak güçlü bir Ar-Ge yapısı kazanmıştır” dedi. Amaçlarının çiftçinin alın terinin son damlasına kadar karşılığını alması olduğunu dile getiren Resul Engin, “Biz bir tarım coğrafyasındaki, tarım toplumuyuz ve her zaman en iyisini bu ülkeye kazandırmak için durmadan çalışmaya ve yenilikler üretmeye devam edeceğiz. Ayrıca şirketimiz tarafından geliştirilen TREND ismi verilen beyaz taneli ekmeklik buğday çeşidi Tarım Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalarda, tüm yerli yabancı çeşitler içerisinde birinci olmuştur” diye konuştu.
‘OTİZMLİ BİREYLER İŞ GÜCÜNDE’ İSTİHDAM MODELİ BÜYÜYOR
Eker Süt Ürünleri, Bursa’daki fabrikasında Tohum Otizm Vakfı danışmanlığında sürdürdüğü ‘Otizmli Bireyler İş Gücünde’ istihdam modelini büyütmeye devam ediyor. İstihdam modeli, otizmli yetişkinlerin bir fabrika ortamında uygun koşullar sağlandığında ve doğru yöntemlerle eğitimleri tamamlandığında iş koçlarının desteği ile çalışabileceklerini gösteriyor. 2018’de 2 otizmli personel ile başlayan yolculuk, 2024’te 13 çalışanla devam ediyor. Eker Süt Ürünleri, iş modelini kamu ve özel sektörde yaygınlaştırmaya odaklanıyor. Eker, hali hazırda bu hizmeti almak istediğini söyleyen firmalara danışmanlık vererek, iş birliklerini güçlendiriyor.
‘Otizmli Bireyler İş Gücünde’ istihdam modeli, otizmli gençlerin topluma kazandırılmasını ve ailelerinin geleceğe yönelik kaygılarının giderilmesini amaçlıyor. İş modeli sayesinde; otizmli gençlerin iş hayatına katılması, emeklerinin karşılığında gelir elde etmesi, özgüven kazanması ve bağımsızlaşması sağlanıyor. Otizmli çalışanlar Eker fabrikasında; paketleme, ambalaj, ayıklama gibi bölümlerde istihdam ediliyor; ayrıca veri giriş sorumlusu olan bir otizmli çalışan da var.