Depremde 96 kişinin öldüğü binanın korkunç gerçeği: Asansörün altından su çıkardı
Kahramanmaraş’ta depremde 96 kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Siteleri F Blok’la ilgili 1’i tutuklu, 9 kişinin ‘Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle yargılandığı davada, binadan sağ kurtulanlar betonun çok kalitesiz olduğunu ve toz gibi dağıldığını söyledi. Depremde eşini ve kızını kaybeden bina görevlisi Halil İbrahim Hasırcı, “Apartmanın asansörünün tabanından su çıkardı biz o suyu motorlar dışarı atardık ve biz bunu devamlı yapardık. Suyun niye olduğunu şimdi anlıyoruz, zeminin sulak bir arazi olduğunu, tabanının sulak olduğunu, sağlam olmadığını şimdi anladık” dedi.
Ömer KOÇ/KAHRAMANMARAŞ, (DHA)-
Geçen yıl 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerde Ebrar Siteleri’nde yaklaşık 1400 kişi yaşamını yitirdi. 96 kişinin hayatını kaybettiği yıkılan F Blok ile ilgili yürütülen soruşturma sonunda sitenin kurucusu Tevfik Tepebaşı (81), F bloku yapan Çetin Konut Yapı Kooperatif Başkanı Çetin Kurt (64), Tevfik Tepebaşı’nın damadı Ahmet Doğan (51), Atilla Öz (62), Berra Elbistanlı (48), Mehmet Akif Özgüler (73), Metin Kazancı (60), Mustafa Timurbanga (55) ve Tamer Kurtaran (60) hakkında ‘Bilinçli taksirle ölüme ve yaralama neden olma' suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis istemiyle Kahramanmaraş 5’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın ilk duruşmasına tutuksuz sanık Metin Kazancı, binadan sağ çıkanlar, ölenlerin yakınları ve tarafların avukatları katıldı. Tutuklu sanıklar Çetin Kurt ile başka dosyalardan tutuklu olan Tevfik Tepebaşı, Ahmet Doğan ve Atilla Öz, tutuklu bulundukları cezaevinden SEGBİS sistemi ile duruşmaya bağlanırken, diğer tutuksuz 5 sanık duruşmaya katılmadı.
‘İNŞAATLA İLGİM YOK, YARDIMCI OLMAK İÇİN İMZA ATTIM’
Duruşmada ilk olarak Çetin Kurt savunma yaptı. Suçlamaları kabul etmeyen Kurt, Tevfik Tepebaşı’nın muhasebecisi olduğunu, kooperatifi Miraç Apartmanı’nı yapmak için kurduğunu belirterek, “Bizim inşaatta borçlar nedeniyle ilerleyemez hale gelmişti. Tevfik hoca da sevdiğim bir insan, dürüst insan. Bana geldi, ‘Bana bir kooperatif kur’ dedi. Ben de ‘Hocam bizim kooperatif bitmek üzere’ dedim. Metin Kazancı’nın yönetime geçmesinin sebebi Miraç Apartmanı’nın arsası kendilerinindi, yani hiçbir ilgisi yok arkadaşın, Tamer Kurtaran da öyle. Yani Ebrar’la ilgili, inşaat yapımıyla ilgili hiçbir alakamız yok. Arsayı, parayı kimden aldı bilmiyorum. Arsayı aldı mecburen imzaladık, Metin Bey de imzaladı. Yönetim kurulunda olduğu için yardımcı olmak maksadıyla. Bu inşaatı hangi mühendis yaptı, statikcisi kim bilmiyorum. Deprem anında öğrendim bunları. A’dan Z’ye hiçbir ilgim yok, sadece muhasebesine baktım. Kooperatifin yönetiminde olmak benim suçum. Bunun için vereceğiniz ceza müebbet ise de ben buna razıyım. İnşaatla hiçbir ilgim yok. Ben kooperatifi bitirdim, çevre düzenlemesi var, borcu olan üyeler var. Orayı bitirdikten sonra ben çıkarım sizin adınıza burayı alabilirsiniz dedim ve aldı. Kimden aldı arsayı bilmiyorum. Sonra G Blok’u da almış, G Blok’a da imza attım. Benim suçum bu. İddia ediyorum, oradan bir tane vatandaş çıksın beni tanıyan, bana aidat veren, bana para veren çıksın müebbet hapis verin cezama razıyım” dedi.
Çetin Kurt, “İnşaat yapımıyla ilgili hiçbir bağlantım yok diyorsunuz ama inşaat yapımıyla ilgili tüm sözleşmelere neden imza attınız?” sorusu üzerine ise, “Ben Tevfik Bey için canımı veririm. Yardımcı olmak istedim, hepsi bu. Ben evime ekmek götürmek zorundayım. Yaptık, tamam suç, o suçun cezasını çekmeye razıyım” diye cevap verdi.
‘ÇETİN KURT, ATTIĞI İMZADAN SORUMLUDUR’
Tevfik Tepebaşı ise binanın Çetin Konut Yapı Kooperatifi tarafından yapıldığını ve kendisinin kooperatif üyesi dahi olmadığını ve bu nedenle hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, kooperatifin de görevinin binayı yapacak ekibi bulup malzemeleri temin etmek dışında hiçbir bir sorumluğu olmadığını söyledi. Binanın temelinden bitimine kadar belediye ekiplerince 15 defa denetlendiğini ifade eden Tepebaşı, kendisini şöyle savundu:
“İnşaatın yapım safhasından ve denetiminden benim hiçbir sorumluluğum yoktur. Bundan dolayı bana ve yönetime suç isnat etmek mümkün değildir. Çünkü yasada böyle bir görev yoktur, yasada olmayan görevden dolayı bir insanı suçlamak zaten mümkün değildir. Çetin Kurt’a bu bölgenin fay hattı olduğu, çürük olduğu, altından su çıktığı söyleniyor ve niye öngörmedin, tedbir almadın diye soruluyor. Yöneticinin bu hususta bir ilgisi yoktur. Belediyenin imar komisyonu incelemiştir, DSİ incelemiş, bayındırlık incelemiş burası uygun mu diye. Uygun görüldükten sonra şartlarını belirlemiş belediye meclisinde bu konular görüşülmüş, sonunda da bu başkan tarafından imzalanarak imara açılmıştır. Çetin Kurt teknik eleman değildir, inşattan anlamaz, yasada sen burayı inceleyeceksin diye bir sorumluluğu da yoktur. Ben de orada kooperatife üye değilim, kooperatif yöneticisi de değilim. Bundan dolayı da bana suç isnat etmek mümkün değildir. Benim orada resmi bir görevim yoktur ve hiçbir yerde de imzam yoktur. Çetin bey ‘Ben hatır için yaptım’ diyor ama yönetiyorsa, yönetimden, attığı imzadan sorumludur.”
‘YÖNETİM KURULU ÜYESİ OLDUĞUMU DEPREMDEN SONRA ÖĞRENDİM’
Metin kazancı da suçlamaları kabul etmeyerek dava konusu binanın yapımıyla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını söyledi. Miraç Apartmanı’nı 7 daire karşılığında Çetin Kurt’a verdiğini ve binanın daha iyi yapılması için kooperatife üye olduğunu belirten Kazancı, “Ben ayakkabıcıyım, inşaat işinden hiç anlamam, inşaatın İ’sini bilmem. Arsamı verdim, karşılığında Çetin’den 7 daire aldım. Benim Ebrar’la, F Blok’la uzaktan yakından hiçbir alakam yok. Deprem olduktan sonra yönetim kurulu üyesi olduğumdan haberim oldu. Orada da her şeyi yapan Çetin’di. Bizim inşaatı bize teslim ettikten sonra ne yaptı hiç bilmem. Orayla uzaktan yakından hiç alakam yok. Ben sadece Miraç’ta üye olduğumu biliyorum” diye konuştu.
Ahmet Doğan ile Atilla Öz de F Blok’la hiçbir alakaları olmadığını ifade ederek suçlamaları reddetti.
'BETON TOZ GİBİ ELİMDE DAĞILIYORDU'
Daha sonra duruşmaya katılan ölenlerin yakınlarına söz hakkı verilip şikayetçi olup olmadıkları soruldu. Binada 2 çocuğunu kaybeden Hilmi Çiftçi, sorumlulardan şikayetçi olduğunu belirterek, “Depremden 4 ay önce taşındım. 99 depreminden sonra yapıldığını ve güvenli olduğunu söylediler ama betonu toz gibi elimde dağılıyordu. Fazla demir kullanılmış tamam ama beton özelliği yoktu. Ben deprem anını ayakta yaşadım ve bina 8-10 saniye dayandı” dedi.
'ASANSÖRÜN TABANINDAN SU ÇIKARDI'
Eşini ve kızını kaybeden bina görevlisi Halil İbrahim Hasırcı da binanın 5-6 saniye içinde çöktüğünü ifade ederek, “Zaten dayanıksız olduğu oradan belliydi. Apartmanın asansörünün tabanından su çıkardı biz o suyu motorlar dışarı atardık ve biz bunu devamlı yapardık. Suyun niye olduğunu şimdi anlıyoruz, zeminin sulak bir arazi olduğunu, tabanının sulak olduğunu, sağlam olmadığını şimdi anladık. Kimin yaptırdığını bilmiyorum ama Tevfik Tepebaşı’nın yaptırdığını söylüyorlardı. 7 gün boyunca cenazemizi bekledik. Kepçeler demirleri kaldırırken beton akıp gidiyordu” diye konuştu.
'TABLAYI DEMİRLE KIRDIM'
Muhammed Çetinkaya ise ailesiyle birlikte enkaz altında kaldığını ve kızını kaybettiğini söyledi. 6-7 saniye içinde binanın yıkıldığını belirten Çetinkaya, “Binanın çok kötü dağıldığını betonların un ufak olduğunu gördüm. Enkazdan çıktıktan sonra ölü ya da diri çocuklarımı çıkarmak için balkondan aldığım bir demirle binanın tablasını kırdım başkanım. Ne kadar sağlam olduğunu siz hesap edin artık. Asansörün altından su çekildiğini birkaç defa gördüm. Yöneticimiz rahmetli oldu, binanın bahçesine beni araçla sokmadı. ‘Hayırdır, ne oluyor?’ diye sorduğumda ‘Altı bataklık batarsın, arabayla çökersin’ dedi. Burayı Tevfik Tepebaşı yaptı olarak biliyoruz” diye konuştu.
'TUZ GİBİ DAĞILIYORDU'
Binada babası ve yeğenini kaybeden Ömer Durna da betonun çok kalitesiz olduğunu belirterek, “Ben 04.30 da F Blok’un üzerindeydim. Canlı ve ölü en az 10 kişiyi çıkardım. Beton parçalarını birbirine vurduğumuz da tuz gibi dağılıyordu. Ebrar Sitesi’nde Tevfik Tepebaşı dışında hiç kimsenin ismini duymadık, orayı yapan Tevfik Tepebaşı’dır” ifadelerini kullandı.
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklardan Mehmet Akif Özgüler ile Mustafa Timurbanga hakkında da yakalama kararı çıkartılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.