GündemDepremde enkazda kalan kızının elini bırakmayan babadan yürek yakan sözler!

Depremde enkazda kalan kızının elini bırakmayan babadan yürek yakan sözler!

Paylaş
Depremde enkazda kalan kızının elini bırakmayan babadan yürek yakan sözler!

Depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş'ta, enkaz altındaki kızının elini tuttuğu fotoğrafla gündeme gelen baba Mesut Hançer'in acısı ilk günkü gibi tazeliğini koruyor. Depremin ikinci yılında kızının mezarını ziyaret eden acılı babanın sözleri yürek yaktı.

Türkiye, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen 6 Şubat depremlerinin acısını ilk günkü gibi yaşıyor. Depremin etkili olduğu şehirler ile Türkiye'nin çeşitli noktalarında, hayatını kaybeden vatandaşlar için anma törenleri gerçekleştirildi. Depremlerin ‘kara’ simgesi olarak adlandırılan ve yaklaşık bin 400 kişinin hayatını kaybettiği Ebrar Sitesi'nde de depremin ikinci yıl dönümünde hüzün hakim oldu. Öte yandan depremlerde hayatını kaybedenler, Gaziantep, Hatay ve Adıyaman'da 'Sessiz Yürüyüş' ile anıldı. Depremlerde yaşamını yitirenler saat 04.17'de depremin merkez üssü Pazarcık'ta da anıldı. Vatandaşlar Pazarcık'ta saat kulesine karanfil bıraktı.

Haberin Devamı

6 Şubat 2023'te 04.17'de Pazarcık-Kahramanmaraş ve 13.27'de Elbistan-Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde hayatını kaybedenlerin acısı yüreklerdeki tazeliğini hala koruyor.

Yaklaşık 50 bin vatandaşın hayatını kaybettiği ve 100 binden fazla kişinin yaralandığı depremlerin ikinci yıl dönümünde ülkenin birçok noktasında anma törenleri düzenlendi.

DERNEK BAŞKANINDAN DUYGUSAL PAYLAŞIM

Ankara'da 2019'da TAMGA Uluslararası Arama ve Kurtarma Derneği'ni kuran Yağız Kızılkaya, 6 Şubat depremlerinde ekibiyle 300'e yakın kişiyi sağ kurtardı. Cumhurbaşkanlığı tarafından devlet üstün fedakarlık madalyası ve nişanı verilen Yağız Kızılkaya, Hatay'daki kurtarma çalışmalarında enkazda yengesi Niran Kaya'yı sağ kurtarıp, eşi Murat Kaya ve oğlu ile onun arkadaşının cansız bedenlerini çıkardığı anın fotoğraflarını depremin 2'nci yıl dönümünde ilk kez paylaşarak, "Murat abi ailemizin en temiz üyesiydi. Hep onu çok sevdim Geldiğimde çoktan hayatlarını kaybetmişlerdi oğlu Uğur Buğra ve arkadaşı Mehmet Ali. Çok üzgünüm. Üçüne de rahmet diliyorum. 6 Şubat'taki travmamı hala atlatamadım" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Profesyonel dağcı olan Yağız Kızılkaya, Ankara'da 2019'da TAMGA Uluslararası Arama ve Kurtarma Derneği'ni kurdu. Afetlerde arama kurtarma çalışmalarına destek olan Kızılkaya, memleketi Hatay'ın da içinde olduğu 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde ekibiyle birlikte arama kurtarma çalışmalarında görev aldı. 5 farklı bölgede çalışma yapan Kızılkaya'nın ekipleri, 300'e yakın kişiyi enkazdan sağ kurtardı, 60 da ceset çıkardı. Kızılkaya, memleketi Hatay'daki çalışmalarda ekibinin başında yer aldı. Kızılkaya, arama yaptıkları enkazda tesadüfen kuzeni Murat Kaya, eşi Niran Kaya ve oğlu Uğur Buğra'nın bulunduğunu öğrendi. Kızılkaya ve ekibi, öğretmen olan yengesi Niran Kaya'yı sağ kurtarırken, Murat Kaya ve Uğur Buğra ile onun arkadaşı Mehmet Ali'nin cansız bedenlerini çıkardı.

Depremde enkazda kalan kızının elini bırakmayan babadan yürek yakan sözler

2 YIL SONRA PAYLAŞTI

Cumhurbaşkanlığı tarafından, 6 Şubat depremlerindeki çalışmaları nedeniyle devlet üstün fedakarlık madalyası ve nişanı ile ödüllendirilen Yağız Kızılkaya, yengesi Niran Kaya'yı elinden tutarak, enkazdan çıkardığı anın fotoğrafı ile kuzeni ve yeğeninin fotoğraflarını depremin 2'nci yıl dönümünde ilk kez sosyal medya hesabından paylaştı. Kızılkaya paylaşımında "6 Şubat depreminden bu güne bu paylaşımı 2 senedir yapamadım. Niran ablayı Murat abiye istemeye İskenderun'dan Antakya'ya gittiğimizde çocuk yaştaydım. Murat abi ailemizin en temiz üyesiydi. Hep onu çok sevdim. Geldiğimde çoktan hayatlarını kaybetmişlerdi oğlu Uğur Buğra ve arkadaşı Mehmet Ali. Çok üzgünüm. Dışarıdan iyi görünsem de 6 Şubat’taki travmamı hala atlatamadım" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Depremde enkazda kalan kızının elini bırakmayan babadan yürek yakan sözler

'PERDELER İLE KEFENLEDİK'

DHA'ya konuşan Yağız Kızılkaya, 6 Şubat depremlerinde pek çok yakını ve arkadaşını da kaybettiğini söyledi. Bir Hataylı olarak deprem bölgesine ulaştıklarında bir terör saldırısı olduğunu düşündüklerini belirten Kızılkaya, "O an depremin bu kadar büyük olacağını tahmin etmemiştim. Şehre atom bombası atıldığını bile düşündüm. Bölgeye geldiğimde ilk etkilendiğim şey ise yardım çığlıkları olmuştu. Karanlığın da vermiş olduğu izlenimden kaynaklı kendimi kabusun içerisinde hissettim. Depremin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen ben ve ekip arkadaşlarım hala travmalarını yaşamaktayız. Bizler ekip olarak profesyonel davranmak zorundayız. Ailem, akrabalarım ve arkadaşlarımın kaygısına düşsem de diğer insanları da kurtarmak zorundaydım. Kurtarma operasyonumuz başladığında Adıyaman, Malatya, Hatay, Arsuz ve İskenderun’da toplam 300’e yakın vatandaşımızı kurtardık. Toplam 60'a yakın cenaze çıkarıldı. Bunun yanı sıra ise 16’ya yakın hayvan dostumuzun da kurtulmasına vesile olduk. Cenazelerin karışmaması ve kaybolmaması için bulmuş olduğumuz perdeler ile vatandaşlarımızı kefenledik ve yakınlarını bularak teslim ettik" dedi.

Haberin Devamı

Depremde enkazda kalan kızının elini bırakmayan babadan yürek yakan sözler

'ACI BİR TECRÜBE OLDU'

Kızılkaya, kurtarma çalışmalarında en büyük acının kuzeni ve ailesine denk gelmesi olduğunu söyleyerek, "Kendisi öğretmen olan Niran Kaya yengem oluyordu. Enkaz altından onun sesini duymak bize şok yaşattı. 6 metrelik bir tünel kazarak yengeme ulaştım. Sonra ise amcamın oğlu Murat Kaya ve oğlu Uğur Buğra Kaya’nın cenazelerine ulaştım. Bu benim için çok acı bir tecrübe oldu. Bir arama kurtarma başkanı olarak iki büyük operasyonda kendi yakınlarınızın cenazesine ulaşmak içler acısı bir durum. Telsiz üzerinden ise bu sırada İskenderun'da yaşayan akrabalarımın ve arkadaşlarımın vefat haberlerini almaya başladım. Vatanımıza ve milletimize olan sevgimiz ile birlikte hiçbir duyguya yer vermeden oradaki vatandaşlarımız ve diğer canlıları kurtarmak için mücadele verdik" ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Depremde enkazda kalan kızının elini bırakmayan babadan yürek yakan sözler

'HALA GÖRÜŞÜYORUZ'

Kızılkaya, yıkılan binalarda sırayla operasyonlara gittiklerini anlatarak, "Çinçin ailesi de beni çok etkiledi. Eş Kenan ve 2 çocuğu enkaz altında öldüler. Yağmur ve Sevim’i ise ölmek üzereyken kurtardık. Afetin 58'inci saatinde onlara ulaşabildik. O kadar zor şartlarda arama kurtarma yaptık ki her an bir artçı depremde bizler de enkaz altında kalabilirdik. Fakat Yağmur ve Sevim'i orada bırakamazdık. Bina köhne bir taşıyıcı kolon üzerinde duruyordu. Dışarıda bekleyen baba Fatih Bey’e evlatlarını kurtaracağımızın sözünü verdik. Önce Sevim'i kurtardık. Sevim’in bacağı çok kötü durumdaydı. Sonra Yağmur’u kurtardık. Onlar ile hala görüşüyoruz. Bir aile gibi olduk. Arama kurtarma çalışmalarında ise bacağımıza ipler bağlayarak oluşacak bir deprem sonucunda bizlerin cenazelerine ulaşmaları için bir yöntem bulduk. Bu ipler sayesinde ekibimiz bizlerin başına gelecek bir felakette bize ulaşacaktı. Biz kız çocuğu ve annesinin birbirine sarılarak enkaz altında kaldığına şahit oldum. Annesini kaldırdığımızda ise vefat ettiğini gördüm. O kız çocuğu anladığım kadarıyla Suriye uyrukluydu. Aynı dili konuşmuyor; fakat aynı duyguları paylaşarak iletişim kurabiliyorduk. 7 yaşındaki bir kız çocuğunu kurtardığımızda yüzünü sildiğimizde aslında cenazeye ulaştığımı düşünmüştüm. Çocuk gözlerini açtığında ise dizlerimin bağı çözülmüştü. O an şok geçirdim. Bir daha milletimizin böyle bir acı yaşamamasını temenni ediyorum ve ölenlere rahmet diliyorum" diye konuştu. - Gizem CENGİL- Samet ÖKSÜZ/ANKARA, (DHA)

ENKAZ ALTINDAKİ KIZININ ELİNİ BIRAKMAYAN BABADAN YÜREK YAKAN SÖZLER

Depremlerin merkez üssü Kahramanmaraş'ta, enkaz altındaki kızının elini tuttuğu fotoğrafla gündeme gelen baba Mesut Hançer'in acısı ilk günkü gibi tazeliğini koruyor.
Ebrar Sitesi'nde enkazın altında kalan 16 yaşındaki kızı Irmak Leyla Hançer'in elini tuttuğu fotoğraf karesiyle akıllara kazınan acılı baba Hançer, depremin ikinci yılında kızının mezarını ziyaret etti.

Baba Hançer, 6 Şubat depremlerinin etkisini halen yaşadıklarını belirtti.

O günleri atlatamadıklarını dile getiren Hançer, "2 sene oldu bugün.

Ateş hiçbir zaman sönmüyor, daha beter alevleniyor. Kızımın mezarına sürekli ziyarete geliyoruz. Çok zor bir şey, acısı hiçbir zaman geçmeyen bir şey." dedi.

Kızıyla çok iyi anlaştığını belirten Hançer, "Şu an evladımın kabrine çiçek dikip suluyoruz. Ona dua ettik, ömrü yetmedi kızımın. Burada yatması bile çok zor geliyor. Böyle olmasını beklemiyorduk. 6 Şubat hiçbir zaman geçmiyor.

Daha beter, kötü oluyoruz günden güne. Her taraftan (kızımı) bekliyoruz. Geldi gelecek diye gözümüzün önünden gitmiyor." diye konuştu.

PROTEİN TOZU İÇEREK ENKAZ ALTINDA 198 SAAT GEÇİRDİLER

Kahramanmaraş'ın Dulkadiroğlu ilçesinde 6 Şubat 2023'teki depremlerde yıkılan binanın enkazından 198 saat sonra kurtarılan Enes Yeninar, depremde yakınlarını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor.

Merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlere Sütçü İmam Mahallesi Salman Zülkadiroğlu Bulvarı'ndaki Pınar Apartmanı'nda yakalanan 18 yaşındaki Yeninar, ailesiyle enkaz altında kaldı.

Babası, ağabeyi ile bazı yakınlarını depremde kaybeden Yeninar, diğer ağabeyi Baki Yeninar ile enkaz altında protein tozu içerek hayata tutundu.

Ekiplerin çalışması sonucu 198 saat sonra enkazdan çıkarılan Enes ve Baki Yeninar, önce Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık Uygulama Hastanesi'nde, daha sonra Kayseri Şehir Hastanesi'nde gördükleri tedavilerin ardından taburcu edildi.

Enkazdan 5 gün sonra çıkarılan, sağ elinin 4 parmağı ile sağ bacağını kaybeden annesi Ayşe ve ağabeyi Baki ile Savunma Sanayi Konteyner Kent'te yaşayan Yeninar, enkaz altında kaldığı anları unutamıyor.

"KAHRAMANMARAŞ'TA BAŞKA KİMSEMİZ KALMADI"

Buruk bir sevinç yaşadığını belirten Yeninar, ağabeyiyle enkazda hayatta kalma mücadelesi verdiklerini söyledi.

Her şeyin aniden gerçekleştiğini, ağabeyiyle uyuduğu odanın ortadan ikiye bölündüğünü anlatan Yeninar, şöyle devam etti:

"Sonra her yer karardı. Çok hatırlayamıyorum. Ağabeyim hayatta olmasa ben ölmüş olabilirdim çünkü ben üst tarafta ezilmiştim. Ağabeyim beni ayağımdan tutup aşağı çekti. Önceden sporla uğraşıyordum. Protein tozu çok içerdim ama ailem izin vermediği için yatağın çekmecelerine saklardım. O sırada aklıma gelince çıkartıp içmek zorunda kaldık. Onlar bizi hayatta tuttu galiba. Birbirimizi 'şimdi çıkacağız' diye sürekli avutmaya çalıştık. Tabi ölümü hissediyorsun. Altı gün kaldığımızı biliyorduk ama telefonların şarjı bitince kaç gün olduğunu anlayamadık. Ben onuncu ya da on birinci gün çıksam ölmüş olabilirdim çünkü ben çok kötüydüm. Elimi bile hareket ettiremiyordum. O sırada bağırdılar, kazdılar. Yanıma gelip bizi çıkaranlar askerlerdi. Biz çıkınca askerler 9 gün olduğunu söyledi."

Yeninar, uzun süre enkaz altında karanlıkta kaldıklarını ve bu yüzden kurtarılıp dışarı çıkarıldıklarında gün ışığından hiçbir şeyi göremediğini ifade etti.

Enkazdan çıkarıldıklarında sevinç çığlıklarını duyduğunu belirten Yeninar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Herkes çok sevinmişti. Şükürler olsun ama o gün gibi bir günü yaşamayı kimse istemez. Çok kötü zamanlardı. Şu an üzüntümü yaşayamayan bir insanım. Ne üzülebiliyorum ne ağlayabiliyorum. Her şeyi içimde yaşıyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. Çıkarken seviniyorsun ama 'ailem nerede' diye sorunca herkes hastanede olduğunu söylüyor fakat bakıyorsun herkes rahmetli olmuş. Şu an sadece 3 kişi kaldığımız için el ele, sırt sırta hayata tutunmaya çalışıyoruz. Kahramanmaraş'ta başka kimsemiz kalmadı."

"DEVLETİMİZ BİZİ HİÇBİR ZAMAN YALNIZ BIRAKMADI"

Ayşe Yeninar da çok zor günler geçirdiklerini, 5 gün göçük altında kaldığını dile getirdi.

Kayseri'de 6 aylık bir tedavi süreci geçirdiğini ifade eden Yeninar, şunları kaydetti:

"Sağ elimdeki 4 parmağım ve sağ ayağım dizden ampute oldu. Binlerce kez Allah'a şükürler olsun. Rabbim 9 gün sonra 2 evladımı bana bağışladı. Onların karşısında güçlü olarak ayakta durmak zorundaydım. Bugünümüze şükürler olsun. Devletimiz bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Yıl dönümü gelince insanın içinde yine o korku oluyor. Kulaklarımda üst komşumun çocuklarının sesi gitmiyor. Çığlık ve yıkıntı sesleri, bir yere kıpırdayamamam, hepsi çok zordu."