Doğum izni uzatılacak mı? Uzman isim uyardı: Süreyle ters orantılı azalır!
Çalışan anneler ve anne adayları için en önemli süreç ücretli doğum izni süresi. Hem aile bütçesine katkıda bulunmak hem de bebeğine olabilen en uzun süre bakmak isteyen kadınlar son günlerde gündeme gelen analık izni süresinin uzatılmasını merakla beklemeye başladı. Çoğu ülkede 2 yılı bulan analık izninin ülkemizde uygulanması mümkün mü? Sosyal Güvenlik Uzmanı Dilek Ete, analık izni süresinin uzamasının iş hayatına etkilerini tek tek anlattı.
İpek ALEMDAR GÖDE / ipek.alemdar@posta.com.tr – Ülkemizde çalışan annelerin analık izin süresi 16 hafta. Anne adayları genelde 37. Haftalık gebeyken izne ayrılıp 16 hafta sonunda işe geri dönüyor. Ücretli izin olarak adlandırılan bu süre sonunda işe hemen geri dönmek istemeyen anneler ücretsiz izin alarak bu süreyi 6 ay daha uzatabiliyor. Her annenin hayali kendi bebeğine kendisin bakmasıdır ancak çalışan anneler bebekleri daha küçükken ücretli izin süresi bitiminde işe geri dönmek durumunda kalıyor. Dünyada ise Avrupa ülkelerinin çoğunda ücretli analık izni 2 yılı buluyor. Özellikle nüfus artış hızı düşük olan ülkeler teşvik olarak bu süreleri uzatıyor ve çocuk parası ödüyor.
DOĞUM ORANLARI ETKİLEDİ
Ülkemizde de doğum oranlarının düşmesi ile düğmeye basıldı ve çözüm için dört bakanlık ortak çalışma yürütmeye başladı. 4 ay ile sınırlı olan analık izninin uzatılması ile ilgili çalışmalar başladı. Anneler tarafından olumlu olarak karşılanan bu kararı Sosyal Güvenlik Uzmanı Dilek Ete yorumladı.
Yurt dışından örnekler vererek konuşmasına başlayan Ete, “Almanya’da doğum izni yani annelik izni önceden 3 yıldı daha sonra 2 yıla düşürüldü. Doğumdan sonra iki yıl boyunca devlet annenin sigorta primini yatırıyor. Burada annenin daha önceden çalışıp çalışmadığına bakılmıyor. Aynı şekilde eşler için de izin veriliyor. Onların da sigorta primleri yatırılıyor. Ülkemizde ise kadınların çalışma hayatındaki varlığının oranı yüzde 40’ı geçmiyor. En çok kadın istihdamın yaşandığı yıllarda bile yüzde 40’ı geçmiyor. Ülkemizde de doğum izni süresi artarsa kadınların işle olan bağlantıları gün geçtikçe daha da azalır. İşe dönmeleri de daha zor hale gelir. Çünkü bu uzun süre zarfında yerine başkası ikame ediliyor, unvanı başkasına verilmiş oluyor.
Özellikle beyaz yakalı ise döndüğünde aynı pozisyonu bulamayacaktır. Unvanı aynı kalsa dahi maaş dahil bütün sosyal hakları yeniden düzenlenecek. İşverenler doğum iznine ayrılmış olan kişinin 2 yıl sonra işe geri döndüğünde aynı unvanı, maaşı vermek istemez. Bu da işlerde erkek işçilerin daha fazla tercih edilmesine neden olacaktır. Kadın işverenler de zaman zaman işçi tercihlerinde erkek personeli öncelikli olarak düşünüyor. Yöneticilerin çoğu da kadınların evlenip ayrılacağını, doğum yapıp ayrılacağını düşünerek kadınlara çok fazla işi öğretme taraftarı değildir. Doğum izninin uzaması iş verenlerin elinde zaten çok fazla erkek personel Alternatifi var bu kadınların çalışma hayatından daha da uzaklaşmasına neden olacak” dedi.
İŞ HAYATI ALIŞKANLIKLARI YİTİRİLİYOR
Kadınların uzun süre iş hayatından uzak olmasının olumsuz noktalarına değinen Ete, “İş yerlerinde doğum izni sonrası süt iznini kullanan annelere bile zaman zaman mobbingler uygulanabiliyor. Onlar yarım zamanlı çalışıyormuşlar gibi algılanıyor. Toplantılara katılımdan tutunda proje teslim edilmesine birçok alanda dışlanabiliyorlar. Bir de kadının uzun süre evde çocuk bakımı ile ilgilenmesi hem onu iş hayatı alışkanlıklarından soğutuyor hem de eşi için tek maaş ile geçinme idare etme sürecine alıştırmış oluyor” ifadelerini kullandı.
BEBEĞİNİ BIRAKACAK YERİ OLMAYANLAR İÇİN ÇÖZÜM
Analık izin süresinin uzatılmasının çözüm olmadığını ifade eden Ete çözüm için kreş önerisinde bulundu. Kreşler hakkında konuşan Ete, “Kadınların doğum iznini uzatmak annenin bebekle zaman geçirmesi ancak süreyi uzatmak çözüm değil. Bizim ülkemiz şartlarında tek ve en önemli çözüm kreş sayısının artırılması olacaktır. Çocukları kreşe bırakabilirsek ve orada doğru bakılmalarını sağlarsak hem istihdamı arttırmış oluruz hem de kadınlar doğum sonrasında da çalışma hayatına rahatlıkla dönebilir. İş hayatından bir yıldan uzak kalmak hem yapılan işi unutmaya hem de işe girişlerde iş verenin kadın işçiye soğuk bakmasına neden olur.
Dediğim gibi burada çözüm annenin doğum yaptıktan sonra gerekli koşulların sağlanarak uygun zamanda işe geri dönüşünü sağlamak olmalı. Hemen hemen 5-6 mahallede bir kreş açılması bu süreci olumlu yönde etkileyecektir. Ülkemizde kültür gereği bir çocuk 2-2 buçuk yaşına kadar aile büyükleri tarafından bir şekilde büyütülüyor. Burada bundan sonrası için ve bırakma imkanı olmayanlar için kreşlerin uygun ve yaygın olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
BAŞARILI ÖRNEKLERİ MEVCUT
Kreşlerin sayısının artırılmasının önemine değinen Ete, “İzmir’de yıllar önce müdür Kaya Tuncer tarafından sanayi bölgesine ESBAŞ’ın içine kreş açmıştı. Sanayi bölgesinin, büyük fabrikaların bulunduğu bir bölgeydi burası. Kreş rakamları da uygun tutulmuştu. Orada çalışan beyaz ve mavi yakalı anneler çocuklarını rahatlıkla o kreşe bıraktı yakın olduğu için öğlenleri gidip kontrol de edebiliyorlardı. Bizim artık anneleri iş hayatından uzaklaştırmak yerine iş hayatının içine katmamız gerekiyor. Kadınların iş hayatında olmaması bizim gibi yabancı işçilerin fazla olduğu ülkeler için işlerin yabancılara kaptırılmasına sebep oluyor. Annenin çalışmaması tek maaş ile geçimin zor olması bir süre sonra aile bütünlüğüne de zarar verecektir” dedi.
KREŞ DESTEKLERİ VERİLMELİ
Kadınların aktif olarak çalışma hayatında bulunması gerektiğini belirten Ete, “Yeni bir iş kanunun devreye girmesi bekleniyor. Burada kısmi çalışma, yarı zamanlı ve uzaktan çalışmalar inceleme altına alınacak. Uzaktan çalışmayı iş hayatının içine daha fazla sokmaya çalışıyorlar. Yeni kanun ile kıdem tazminatının da kaldırılması planlanıyor. Kıdem tazminatı fonu kurulacaktır. Dolayısıyla part time çalışma, uzaktan çalışma, annelerin uzun süre iş hayatına dönmemesi çalışanların alacaklarının azalmasına neden olacak. Yarı zamanlı çalışmalarda işçi doğru düzgün yıllık izini kıdem tazminatı ya da ücret pazarlığı yapamaz. Gelişmekte olan ülkeler için uzaktan çalışmanın yaygınlaşması iş gücünü sıkıntıya sokar. Bu çalışma modelleri kadınların dışında erkekleri de iş hayatından uzaklaştırmaya neden olacaktır.
Kreşler için iş yerine destek vermek gerekiyor. Kreş açmak yetmiyor içinde uygun eğitmenin, doktorun, hemşirenin de bulunması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
DOĞUM BORÇLANMASI ÖDEMESİ
Emeklilik için doğum borçlanmasını anlatan Ete, süre uzadıkça ödenmesi gereken meblağın çok yüksek olacağını belirten Ete, “Sigorta ve emeklilik üzerinden incelersek de bu dönem doğum borçlanması olarak geçiyor. Şu anda doğum borçlanmasının bir günlük tutarı 213 TL. İki yıllık bir doğum izni ile çarparsak rakamı çok yüksek bir meblağ karşımıza çıkıyor. Kadınlar emeklilik için bu süreleri kredi çekerek borçlanıyor. Ancak rakam çok olursa bunu ödeyemezler. Kadınları çalışma hayatından uzaklaştırmamak gerekiyor. Ben kadınların aktif olarak çalışma hayatlarında bulunmasından yanayım” şeklinde konuştu.