Düşünmekten kaçanlar bu girdaba giriyor! Overthinking sendromuna yakalanmış olabilirsiniz
Kendinizi her gün milyon tane varsayımı düşünerek buluyorsanız overthinking sendromuna yakalanmış olabilirsiniz. Overthinking, çok düşünme hastalığı olarak karşımıza çıkıyor. Genellikle geçmiş ya da gelecekle ilgili herhangi bir konu hakkında gereğinden fazla ve uzun süreli düşünüyorsanız bu durum artık hem çalışma hem de özel hayatınızın olumsuz anlamda etkilenmesine sebep olabilir. Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, Overthinking sendromu ile ilgili merak edilenleri Posta.com.tr okurları için anlattı.
Aydan Durak Posta.com.tr| Gün içinde milyon tane varsayıma sahip olduğunuzu biliyor musunuz? İnsanlar sürekli düşünür. Geleceği, geçmişi, doğruyu yanlışı, hatta yaşadığı hayâl kırıklıklarını... Tabii düşünürlen de yorulur. Sık sık karşımıza çıkan çok ‘düşünme hastalığı’ yada ‘overthinking’ diye duyduğumuz bir sendrom, çoğu insanın başına gelen bir durumdur. Bir konu hakkında fazla ve uzun süre düşünmek anlamındadır. Genellikle negatif hisler barındırdığından, düşünmek istemekten kaçmayı seçenlerin girdabına girdiği bir süreçtir. Overthinking sendromu hayatınızın gidişatını sandığınızdan çok daha ciddi bir boyutta etkileyebilir. Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, Overthinking sendromuna dikkat çekeren yapılması gerekenleri paylaştı.
DÜŞÜNMEKTEN KAÇANLAR BU GİRDABA GİRİYOR
Gün içinde milyon tane varsayıma sahip olduğumuzun altını çizen Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, "Sık sık karşımıza çıkan çok ‘düşünme hastalığı’ yada ‘overthinking’ diye duyduğumuz bir sendrom, çoğu insanın başına gelen bir durumdur. Bir konu hakkında fazla ve uzun süre düşünmek anlamındadır. Genellikle negatif hisler barındırdığından, düşünmek istemekten kaçmayı seçenlerin girdabına girdiği bir süreçtir. Ayrıca çalışanların verimliliğini etkileyen, aile hayatının refahını daraltan, ilişkilere olumsuz etki eden bu durumdan kurtulmak için birçok metaforu hayatına geçirenler çok şanslı. Aksi halde somatik ağrıların başlaması kaçınılmaz olmaktadır." dedi.
Düşünme süreci beynin doğal bir parçasıdır. Dolayısıyla hiçbir şey düşünmeden durmak imkansız bir hal alabilir. Ancak burada önemli olanın düşüncelerin ağırlaşmaması olduğunu söyleyen Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, sözlerine şöyle devam etti.
İnsan, her düşündüğünü eyleme dökmedikçe masumdur kanımca. ‘Ben kötü biri miyim?’ sorusu kötünün sorgulayacağı bir olasılık değildir. Aklınızdan geçen düşünceler size ait olsa da, sizin düşüncelerinizden daha kapsamlı olduğunuzu bilmeniz, rahatsız eden düşüncelerden daha hızlı kurtulmanıza yardımcıdır. İnsan değiştikçe düşünceleri evrilir. O halde; istenmeyen düşüncelerden sıyrıldığınız anda, siz başka bir yapıya bürünürsünüz. Size göre hallettiğiniz her deneyim, toplumsal kurallara uyum gösteriyorsa, başkaları tarafından alacağınız onay ile hissedeceğiniz duygunuz olumlu bir evrim sürecine girecektir.
DÜŞÜNCEDEN ÇOK NEYE ODAKLANDIĞINIZ ÖNEMLİ
Overthinking sendromunu biraz olsun azaltabilmek için düşünceden ziyade neye odaklandığınızın önemli olduğunu söyleyen Yalçınkaya, "Bulunduğunuz odanın tavanında birçok balon hayal etmenizi istiyorum, her biri farklı renkte olan bu balonların sizlere ait birer düşünce olduğunu biliniz. Bir balon siyah renkte olsun ve sizin en olumsuz, kafanıza taktığınız düşünceniz o balonun içinde olsun. Aslında sizin yaptığınız ‘çok düşünme hastalığı’ denilen durum, o siyah balona aşırı derecede sahip çıkmanız ile ilişkilidir. Diyorum ki; o balonların hepsi senin, yani gün içinde aklından geçen düşüncelerin. Ama sen yalnızca siyah olan balona sahip çıkıyorsun. Peki, ya diğerleri? Onlarda senin, fakat dikkatin siyah olanda. O halde şimdi dikkatini hepsini sahiplenerek eşit bir şekilde dağıtmaya çalış. Şuan da dikkatimi diğer balonlara odaklıyorum, gibi… Yalnızca gelip geçen sadece birer düşünce olduklarını fark edeceksin." dedi.
OLUMSUZ KELİMELERİN ZİHNİNİZDE ETKİSİ DAHA YOĞUN
İnsanların düşünürken kaçmaya çalıştığı her şeyin aslında odaklandığı şeyler olduğunu vurgulayan Yalçınkaya, "Kaçtığın şey odağındır. Dikkatin oradadır. Aklına daha çok kaçtığın düşüncelerin gelir. O halde düşüncenin üzerine düşünmeye başlayarak, senin onlardan sıyrılman ile kontrol artık elindedir. Yapamıyorum, başaramıyorum, hep böyle oluyor dedikçe dikkatin aslında hep olmayandadır. Dolayısı ile aklında ordadır. Olumsuz kelimelerin insan zihninde çarpıcı bir şekilde etkisi yoğundur." dedi.
Hemen hemen herkesin sıklıkla yaşadığı bu durumu güzel bir hikaye ile özetleyen Yalçınkaya şöyle diyor;
Bir gün kurbağa yarışı varmış. Yarışın hedefi çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Birçok kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış. Seyircilerin hiç biri kurbağaların kulenin tepesine çıkacağına inanmıyormuş. Duyulan sesler ise ‘Zavallılar, hiçbir zaman başaramayacaklar!’. Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamış. Sadece bir tanesi yılmadan devam etmiş… Seyirciler ‘Zavallılar, hiçbir zaman başaramayacaklar!’ diye bağırmaya devam ediyormuş. Sonunda, bir tanesi hariç, diğer kurbağaların hepsinin ümitleri kırılmış ve yarışmadan çekilmişler. Kalan son kurbağa büyük bir gayretle kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemiş. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş; ‘bu işi nasıl başardın?’ diye. O anda farkına varmışlar ki… Kuleye çıkan kurbağa sağarmış!
İnsanların gün içinde düşündüklerinden değil dikkatinin neye odaklandığından sorumlu olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Derya Yalçınkaya, "İnsan gün içinde düşündüklerinden değil, dikkatini neye odakladığından sorumludur. Akıp gitmesine izin verdiğin her varsayımın yerine yenisi türeyeceğinden, odaklandığınız her şeyin hayatınızı huzurlu kılmasını temenni ederim." dedi.