"İtibar teröristleri de FETÖ kadar tehlikeli"

RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN

alev.gursoy@posta.com.tr

15 Temmuz gecesi neler yaşadınız?

O akşam 55 yıllık geleneğimiz, Silivri Yoğurt festivalimizin ikinci günüydü. Saat 22.30 gibi haberler gelmeye başladı. Tankların Boğaz Köprüsü’ne çıktığını söylediklerinde, darbe girişimi olduğuna ihtimal bile vermedik. 2016’da darbe olacağı akıl alır gibi değildi.

Ama ilerleyen saatlerde işin ciddiyetini anladık. Festivalimizi hemen iptal ettik, insanları evlerine gönderdik.

Amacımız, provokasyona sebep olacak kalabalık bir görüntü vermemekti. Sonrasında derhal Kaymakam Bey’i aradım. Jandarma komutanımız, emniyet müdürümüz, cumhuriyet başsavcımızla bir araya geldik ve sabaha kadar süreci takip ettik. Olayları dehşetle izledikçe, bunun emir komuta zinciri içinde değil de, bir çetenin terörist faaliyeti olduğunu farkettik.

Peki nasıl önlemler aldınız?

Halk sokağa çıktıktan sonra Trakya’dan gelmesi muhtemel birlikler vardı. Herhangi bir kalkışmaya sebebiyet verecekler diye belediye araçlarıyla o yolların kapatılmasını sağladık. Halk merak içinde kaymakamlığın ve partilerin önünde toplanmıştı.

Halkımızı sakinleştirdik, olayın yatıştırıldığını ve kontrol altında olduğunu anlattık. Çünkü biz 12 Eylül’ü yaşadık. O gecenin 12 Eylül’den çok farklı olduğunu anladık.

Bunun bir iç savaş provası olduğunu, Türkiye’nin geleceğine, Cumhuriyetine, parlamenter sistemine nişan alındığını gösteren emareler olduğunu gördük. Hem siyasilerimiz hem halkımız o gece önemli duruş sergilediler. Hepsine şükran borçluyuz.

‘TÜRKİYE BİRLİK VE BERABERLİĞİ 15 TEMMUZ İLE YAKALADI’

15 Temmuz gecesi bize ne öğretti?

“Bir musibet bin nasihatten evladır” sözü geçerli oldu. Bizim bizden başka dostumuz, dayanacağımız kimse yok. Bu toprakların üzerinde hepimizin eşit birer vatandaş olduğumuzu ve Cumhuriyetin değerlerini koruyarak var olabileceğimizi bir kez daha gördük.

En önemli çimentomuzun Cumhuriyet olduğunu, ikincisinin TBMM, üçüncüsünün de laiklik olduğunu anladık. Dinin siyasete alet edilirse ne kadar tehlikeli hal alabileceğini, örgütlü bir yapıya dönüşen cemaatlerin ne kadar tehlikeli olabileceğini gördük.

Yapılanın, FETÖ’nün kalkışması olduğu kesin. Ama daha tehlikelisi asker, hakim kılığına girmiş bu soysuzların, dini değerleri kullanarak bugüne gelmiş olmaları. Hukuk ve eğitim sistemimizde taşeron kullanılmamalı. Yurtlar, Kredi Yurtlar Kurumu’nun dışında hiçbir kuruma ve kişiye açtırılmamalı.

Çünkü buradan beslendiler. Adaletin ne kadar önemli bir kurum olduğunu ve adil yargılanmanın ne kadar önemli olduğunu gördük. 1980 yılında da darbelere karşıydık bugün de karşıyız. Zaten buna darbe denemez. Bu bir işgal planı.

Silivri’de birçok dava takip etmiştiniz. Balyoz ve Ergenokon’un FETÖ kumpası olduğu ortaya çıktı. Ne düşünüyorsunuz?

Silivri’de görülen Ergenekon ve Balyoz’da tüm davaları izledim. Orada 150 masum generalin mahvolduğunu gördüm. Bir genelkurmay başkanının 5 sene çete liderliğinden yargılandığına tanık oldum.

Tuncay Özkan’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığında, “Bari idam verseydiniz” dediğini hiç unutamıyorum. O kararı okuyan hakim şimdi FETÖ’den hapiste. Yaşadığımız travmaya bakar mısınız? Atatürkçü ve milliyetçi o komutanlar sayesinde bu kalkışma önlendi.

‘YENİKAPI'DA MÜTHİŞ BİR DİRİLİŞ VARDI’

Yenikapı Mitingi’ni nasıl buldunuz?

Bana göre bir milat. Tüm dünya Türkiye’nin büyük bir millet ve derin bir kimliğinin olduğunu gördü. Gerektiğinde bu milletin bir araya gelebildiğini gördü. Yenikapı’da şu resim çok ilginçti. Dekolte giymiş kadın da, başı kapalı kadın da, kulağı küpeli aktivist genç bir grup da, sakallı cübbeli vatandaşlarımız da oradaydı. Yan yana ve omuz omuza. Vatan, millet, Cumhuriyet sevgisini, Atatürk’ün ideallerini hatırladık.

Yenikapı’da o büyük ruhu gördük. Devlet Bahçeli ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması şahaneydi. Genel başkanım diye söylemiyorum. 12 maddelik ve altına herkesin imzasını atabileceği manifesto çok önemliydi. Devlet Bahçeli, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan hepsi müthiş bir diriliş ve şahlanış göstergesi oldu.

Silivri’de Demokrasi Nöbetleri nasıl geçti?

Silivri halkı 15 Temmuz’dan bu yana omuzlarımı kabartıyor. Meydanlar demokrasi için doldu taştı. Birlik ve beraberliğin resmi hiç eksilmedi. 22 Ağustos’ta bir toplantı yaptık. Belediye başkanı olarak tüm partileri davet ettim.

Kaymakam bey ve bütün partiler toplanıp, belediyenin önünden başlayan demokrasi yürüyüşü yaptık. Yaklaşık 200 metrelik bayrağımızı açtık. Herkes o bayrağı tuttu.

24’ünde de CHP Taksim Mitingi yapıldı. 26’sında da Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş Silivri’ye geldi. İlçe başkanlarımız önce birer konuşma yaptı. Sonra Kaymakamımız ve ben miting havasında geçecek büyük bir toplantı yaptık.

Orada da ortak değerlerimizin çok fazla olduğunu gördük. Çoğunluğu AK Parti ya da başka partilerden olan hemşerilerimizin beni coşkuyla dinlediklerini ve alkışladıklarını gördüm.

‘BANA iFTiRA ATTILAR’

Şahsınıza yönelik iddialara ne diyeceksiniz?

Bunlar, bizimle husumeti olan, rantı ve çıkarları bozulan insanların ortaya attığı çirkin iftiralar. son dönemde birçok insana itibar suikastı yapılıyor. Başıma gelen bu. Biz demokrasinin, adaletin, insan sevgisinin, eşitliğin, yüce dinimizin değerlerini yıllarca savunduk. Yaşadığım olay bir muhtardan kaynaklandı. Değirmenköy Mahallesi’nin muhtarı, sosyal medyadaki paylaşımından dolayı savcılıkta soruşturmaya uğradı. Daha sonra tutuklanma istemiyle mahkemeye çıkarıldı. Denetimli serbestlikle serbest bırakıldı. sayın Kaymakamımız olağanüstü hal bürosuyla muhtarımızı görevden uzaklaştırıldı ve soruşturma başlattı. Paylaşımın FETÖ ile ilgili değil, Cumhurbaşkanı’na hakaret olduğunu sonradan öğrendik.

'SUÇLULAR CEZASINI ÇEKMELİ'

Değirmenköy muhtarımıza FETÖ’cü yakıştırması yapılmasının şık olmadığını, kendisini yıllardır tanıyıp bildiğimizi söyledim. “Eğer somut bir suçu varsa cezasını çeksin ama kendisi Fetullah Gülen’i görse kim olduğunu tanımaz” dedim.

Ama bilgi ve belge olmadığı halde daha sonra bazı gazetelerde o toplantıya katılan Fenerköy muhtarının FETÖ’cü olduğuma dair yalanları yayıldı.

Bunun sebebi de köy tüzel kişiliği kapandıktan sonra teslim aldığım Fenerköy Muhtarlığı’nın belgelerindeki usulsüzlükleri dava konusu yapmamdı. Dava süreci 2 yıldır sürüyor.

Bu muhtar, bir milyona yakın kamulaştırma bedelini yok ederek, kamu kaynaklarını kendi çıkarları için kullandı. Attığı tüm iftiralar, dava sürecini devam ettirmemden kaynaklanıyor.

'BU YAPI İLE TOZ KADAR İLİŞKİM OLMADI'

FETÖ örgütüyle hiç ilişkiniz oldu mu?

Son dönemde insanların birbirini yaftalaması, asılsız iftiralarla linç etmeye, hedef göstermeye çalışması moda oldu. Allah iftiradan korusun. Bu ve buna benzer hiçbir yapıyla toz kadar ilişkim olmadı, olamaz da. Bunlar legal olarak eğitim veriyorlardı. Kursları, okulları, işletmeleri, dernekleri vardı. Toplum içine 40 yıl boyunca sızmışlar. Bir belediye başkanı, görevi ve sorumluluğu dışında bunlarla bir araya gelmez.

Görev gereği bir açılış ya da yılsonu eğitim töreninde iftara çağırdıklarında gidersiniz. Kaymakamımız, emniyet müdürümüz hepimiz gittik. Bu iftar toplantıları 2009 ile 2011 yıllarında olmuştur. Ne zamanki 2013’ten sonra bunların iç yüzünü gördük, daha temkinli davranmaya başladık. Siyasi görüş olarak bunlarla uzaktan yakından alakamız yok.

Belediyenizde o yapıya yakın insanlar var mı, inceleme yapıyor musunuz?

Tüm kurumlarda inceleme başladı. Bize de bakanlığımız ve kaymakamlığımızdan gelen talimatlar var.

Tüm birimlerimize bildirdik. Bu tarz insanlar, bizim yapımıza da siyasi düşüncemize de aykırı. O nedenle belediyemde böyle insanların olduğu ihtimalini çok zayıf görüyorum. Somut bir bilgi ve belgesi olan varsa değerlendirmeye açığız.