Münevver Karabulut'un ölümü sonrası prosedür değişti
Sosyal medyadan paylaşılan bir fotoğrafla 14 yıl sonra yeniden gündeme oturan Münevver Karabulut cinayeti, olayın vahşetinin yanı sıra skandal otopsi raporuyla da çok konuşulmuştu. Münevver’in iç çamaşırı ve şortuna başka bir cesetten kan ve sperm bulaşmış, bu da otopsi raporunda yer almıştı. Skandalın ardından Adli Tıp Kurumu’nda otopsi prosedürü değiştirildi.
Münevver Karabulut’un başı kesilmiş haldeki cesedi Etiler’deki bir çöp konteynerinde 3 Mart 2009’da bulundu. Türkiye kamuoyu daha önce tanınmış bir ailenin çocuğu tarafından işlenmiş bu kadar vahşice bir cinayete tanık olmamıştı. Münevver ve Cem’in isimleri, fotoğrafları artık tüm gazetelerin manşetlerindeydi. Soruşturmayla ilgili tüm detaylar merak ediliyordu. Adli Tıp Kurumu’nda Münevver Karabulut’a detaylı otopsi yapıldı. Uzman Doktor Nurettin Nezih Anolay, Dr. Yavuz Kabakuş ve otopsi yardımcısı Bekir Bayrak’ın imzalarını taşıyan otopsi raporu, 30 Haziran 2009’da savcılığa ulaştı. Raporda genç kıza işkence uygulandığını gösteren bulgular ile çamaşırı ve üzerine giydiği şortta 3 adet kan ve sperm örneği bulunduğu yer aldı.
BAŞKASININ DNA’LARI ÇIKTI
Ancak Münevver bakireydi ve vücut içinde sperm ya da DNA örneği tespit edilememişti. Cem’in babası, amcası, yeğenleri ve sık görüştüğü arkadaşlarından 20 kişi, Münevver’in üzerinde bulunan örneklerle eşleştirilmek üzere DNA örneği verdi. Bunlardan hiçbiri Münevver’in üzerindekiler ile eşleşmedi. Ancak Adli Tıp Kurumu’nun veri tabanında, Münevver’in üzerindeki kan ve sperm DNA’ları aynı gün Trafik kazasında ölen ve otopsisi yapılan N.C.’ nin bulgularıyla eşleşti. Yani Münevver’in iç çamaşırlarına otopsi sırasında başka bir cesetten kan ve sperm bulaşmıştı. Sebebi de otopsi teknisyeni Ahmet Şahin’in her iki otopsi sırasında da aynı eldiveni kullanmasıydı.
OTOPSİ TEKNİKERİNE CEZA
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, sperm skandalıyla ilgili açtığı soruşturmayı dönemin Cumhuriyet Savcısı Rahmi Tan yürüttü. Savcı, raporda imzası bulunan doktorlar Yavuz Kabakuş ve Nurettin Nezil Anolay ile otopsiye katılan teknisyen Ahmet Şahin’e ‘görevi ihmal’ suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istedi. Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda iki doktor beraat ederken, otopsi teknisyeni Ahmet Şahin’e 5 ay hapis cezası verildi. Şahin’in sabıkasının olmaması nedeniyle hükmün açıklanması geri bırakıldı.
225 BİN TL TAZMİNAT
Münevver’in ailesi, Adalet Bakanlığı’na ‘özensizlik ve ihmal’ gerekçesiyle 250 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 2010 yılında Adalet Bakanlığı’nın Karabulut Ailesi’ne 25 bin TL manevi tazminat ödemesine karar verdi. Münevver’in ailesinin avukatı Rezan Epözdemir bu karara itiraz etti. Danıştay 10. Dairesi verilecek tazminatın benzer olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve cezalandırıcı bir miktarda olması gerektiğini belirterek, kararı bozdu. İstanbul 4. İdare Mahkemesi davayı yeniden görerek, Adalet Bakanlığı’nın aileye faziyle birlikte 225 bin TL ödemesine karar verdi.
PROSEDÜR DEĞİŞTİ
Sperm skandalının ardından Adalet Bakanlığı’nın talimatı üzerine Adli Tıp Kurumu’ndaki prosedür değiştirildi. O güne kadar sadece fotoğrafla belgelenen otopsiler kamerayla da kayıt altına alınmaya başlandı. Ayrıca otopsilerin topluca değil tek tek yapılması, hijyen kurallarına dikkat edilmesi kararlaştırıldı.
BÜYÜK HATA
Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz: “O dönemlerde şu anki standart otopsi uygulamaları yoktu. Otopsi sırasında tek bir eldivenle birden fazla otopsi yapılabiliyordu. Bu büyük bir hataydı. Otopsi teknikerleri alaylı olarak yetişmişti. Münevver Karubulut olayında yapılan yanlışlar bugünkü standartların gelmesini sağladı. Şu anda üniversitede otopsi teknikerliği bölümü var. Otopsiye katılan teknikerlerin hepsi üniversite mezunu. Olay yeri incelemesi de çok önemli. Bizde Adli tıp uzmanları olay yerine çok gitmiyor. Türkiye’deki sıkıntılardan biri de bu. Adli tıp uzmanları mutlaka olay yerine gitmeli savcıyla birlikte, otopsiyi de o uzman yapmalı. Polisler, adli tıp uzmanları, savcıların bir ekip halinde çalışması gerekiyor.”
CEM GERÇEKTEN ÖLDÜ MÜ?
Cem Garipoğlu 10 Ekim 2014 sabahı Silivri 5 No’lu Cezaevi’ndeki tek kişilik koğuşunda kendisini asmış olarak bulundu. Garipoğlu’na aynı gün İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda otopsi yapıldı.
Cem, Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedildi. Cinayetten 197 gün sonra yakalanan ve vahşetin nedenini hiç anlatmayan Cem Garipoğlu’nun ölümü kamuoyunu tatmin etmedi. Cem’in ölmediği, başka bir ülkeye kaçırıldığı iddiaları gündeme geldi. Münevver’in ailesi de bu iddialarla ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Başsavcılık Otopsi sırasında ve cezaevindeki kamera kayıtlarının incelendiğini, Cem’den alınan örneklerin de bire bir aile üyeleriyle uyuştuğunu belirterek başvuruyu takipsizlikle sonuçlandırdı. Yani Cem’in hem otopsisi kayıt altına alınmış hem de otopsi sırasında alınan DNA örnekleri aile üyeleriyle karşılaştırılmıştı.
Eyüp Serbest / Hürriyet
- Memur maaşı zammı ile sosyal destekler artıyor! 65 yaş aylığı, evde bakım maaşı, engelli yakını aylığı...
- Dünya havacılık tarihinde bir ilk! Bayraktar TB3'ün gemiden uçuş testi başarıyla tamamlandı
- TOKİ, 44 ilde 882 arsayı açık artırmayla satacak
- 'Afrika'yla ticaret hacmimiz 7 kat arttı'
- Bakan Bolat: Türk iş dünyası Basra ile yakın temaslarda olacak