Osmaniye'den ABD'ye film gibi hikaye! Duygusal anlar ve aksiyon bir dakika bile eksilmedi
29 Ağustos tarihinde Haytap’ın Instagram sayfasından fare yapışkanı dökülmüş kartona yapışan minik bir kedinin içler acısı hali paylaşıldı. Osmaniye’den paylaşılan görüntüler yürekleri sızlattı. Bu görüntüleri gören, Amerika’da yaşayan Ülkü Gözen Stewart hemen harekete geçti. Ve minik kedi için film gibi bir hikaye ortaya çıktı.
Gizem YETİL/Posta.com.tr Fare yapışkanına yapışan yavru bir kediyi gören Amerika’da yaşayan Ülkü Gözen Stewart, Haytap’ın İstanbul temsilcisi Zuhal Arslan’a ulaştı. Ülkü Stewart, kediyi görünce o kadar etkilendi ki hemen harekete geçti.
OSMANİYE’DEN BURSA’YA…
Osmaniye’de bir klinikte tedavi gören minik kedi iyileşir iyileşmez nakil aracı ile Bursa’ya gönderildi. Yurt dışına uçma işlemleri için de gerekli hazırlıklar başladı. 17 Eylül’de Bursa’ya gönderildi. Amerika’ya gidip gitmeyeceği belli değildi ancak gerekli hazırlıklar da yapılıyordu. Bursa’da tedavisi tamamlanan kedi, İstanbul’a gönderildi. Zuhal Hanım geçici olarak evine aldı.
HER YERDEN ÇAĞRI YAPTI
Bu sırada Ülkü Gözen Stewart, kediyi Amerika’ya yanına almak için mücadele etmeye devam etti. Her yere haber bırakıldı. Sosyal medyadan çağrılar yapıldı. Amerika’ya uçacak biri aranıyordu. Bir uçuş gönüllüsü… Bir anda herkes gönüllü oldu! Çünkü olay farklı algılanmıştı. Vizesi bile olmayanlar, “Ben getiririm!” diye mesaj atmaya başladı. Yani vizelerini de, uçak biletini de onlar alacak sandılar. Oysaki aranan bir uçuş gönüllüsüydü… Hali hazırda ABD’ye yolculuk eden kişinin işlemleri tamamlanmış kediyi sadece uçağa bineceği havaalanında teslim alıp ineceği havaalanında evlât edinene teslim etmek… Gönüllü olacak kişinin prosedürle ilgili hiçbir yükümlülüğü yok. Yapılması gereken ne varsa aracı tarafından yapılıyor. Meşakkatli ve stresli bir prosedür içeriyor.
TEDAVİYİ HAYTAP KARŞILADI
Klinik tedavisini Haytap karşıladı. Yurt dışına uçuş prosedürü doğrultusunda yapılması gereken aşı ile bazı testleri ve mikroçipini Haytap İstanbul temsilcisi Zuhal Arslan Hanım yaptırdı. Zuhal Hanım, “Hiç sorun yok, ben hallederim. Desteğe hiç gerek yok. Kuduz ve çip nedir, benim de katkım olsun. Lafı bile olmaz.” diyerek tüm süreç içerisinde “İnşallah kavuşacaksınız.” mesajları yolladı.
“ULTRASONDA BEBEĞİMİ GÖRMÜŞ GİBİYDİM”
Zuhal Hanım, kendi evinde çektiği fotoğrafları ve videoyu Ülkü Hanım’a yolladı. O sırada yolda olan Ülkü Hanım, otomobilini kenara çekip bakarak hüngür hüngür ağladı. Ülkü Gözen Stewart, yaşadığı o duygusal anı “Ultrasonda bebeğimi görmüş gibiydim” sözleriyle dile getirdi.
ZUHAL ADINI VERDİLER
Daha önce hiç cinsiyetini sormayan Ülkü Hanım, kediciğin dişi olduğunu öğrenince bu evlât edinme yolunda onlara elinden gelen tüm desteği sağlayan Zuhal Hanım’ın adını verdiler. Artık kediciğin adı Zuhal’di. Bu süreçte yolları Amerika’da yaşayan ve Türkiye’de sayısız kedi ve köpeği yurt dışına gönüllülerle uçurup sahiplenenlere teslim eden Serpil ve Sevil Gülşen kardeşlerle birleşti. Serpil Hanım’la bunu nasıl yapabileceklerini konuştular. Postlar açıldı. Epeyce konuştuktan sonra Serpil ve Sevil Gülşen kardeşler, “O kedi buraya gelecek!” dedi. Kesin konuşsalar da üzülmemek için Ülkü Hanım'ı ümitlendirmek istemedi. Bir yandan da çok heyecanlanmıştı.
“ZUHAL HEYECANLA GELMEYİ BEKLİYOR”
Serpil Hanım’ın kız kardeşi Sevil Hanım, 9 köpek ve Zuhal kedi hariç 1 kediyi Amerika’ya göndermek üzere İstanbul’a gidecekti. O zaman Zuhal kedi için de uçuş gönüllüsü arayacaklarına söz verdiler. Aradan bir süre daha geçti. Serpil Hanım’la durmadan istişare halindeydiler. Netleşmeden onlar da ümitlendirmek istemiyordu ama minik Zuhal’in gelmesini tüm kalpleriyle herkes istiyordu. Haytap İstanbul temsilcisi Zuhal Hanım 5 Ekim’de “Zuhal heyecanla gelmeyi bekliyor.” diye mesaj yolladı. Kalbinde bir ateş topu oluştu. Serpil Hanım’a da sordu. Tarih vermeden teyit etti. İnanılmaz heyecanlandı ve bu defa çok ümitlendi.
6 Ekim’de de son işlemlerinin cuma günü yapılacağı söylendi. (Tarım İlçe Md.’nden alınacak olan onay. Mikroçip karşılaştırmasını yapıp onaylıyorlar.)
BİLİNMEZLİĞİN VE AKSİLİKLERİN STRESİ…
Ve sonunda Zuhal’in pazartesi günü uçacağı müjdesi verildi. Uçuş gününden bir gün önce korkunç stresli anlar başladı. Ayın 11’inde mi, 12’sinde mi uçacağı binecekleri belli değildi. Onlar da kendilerine göre tarihi organize etmeliydi. Gün farkına göre de ya Washington DC’ye ya da New York’a uçacaktı. 11’i netleşince trafik ve diğer sorunlar vardı… Havaalanına doğru yola çıkmıştı, evrakı da Beylikdüzü’nden yola çıkacaktı, Zuhal kedi Sevil Gülşen’e teslim edildi ama evrakın yetişmesi beklendi. Diğer uçacak köpeklerle ilgili oluşan aksiliklerden dolayı son anda uçuramayacağı 9 köpek yüzünden Sevil Gülşen hüngür hüngür ağlıyordu.
VE ZUHAL UÇAĞA BİNDİ!
En sonunda… Uçuş gönüllüsünü check-in işlemlerinde son anda yakaladılar. Zuhal kedinin uçuş ücreti ve check-in’i yapılıp uçuş gönüllüsüne teslim edilip pasaport kontrolüne gönderildi. Oradan da uçağa... Ülkü Hanım ve eşi Oğuz Bey, uçağın kalkış anından iniş anına kadar rotayı takip etti. Anı anına haritadan nerede olduğunu izlediler. Zuhal kedi Washington DC’ye inecekti. Myrtle Beach’ten Washington DC’ye 6 saat 40 dakika araba kullandılar. “Beklerken heyecandan neredeyse ölecektim” diyen Ülkü Hanım, “Çenem hiç durmadı. Oğuz beni o gün bırakıp gitmediyse daha hiç gitmez!” dedi. Nihayet çıkış kapısında uçuş gönüllüsü Şennur Fahrali Hanımefendi kucağında Zuhal kedinin içinde olduğu açık mor renkli kedi çantası ile göründü.
ZUHAL’E KAVUŞMA ANLARI…
Ülkü Hanım ağlayarak kediyi kucağına aldı. Kalbi yerinden çıkacaktı. Uçus gönüllüsü Şennur Hanım’a durmadan teşekkür ediyordu. Şennur Hanım, “Bunu yapmak şerefti” dedi. Ülkü Hanım, eşi Oğuz Bey ve yeni evlatları Zuhal, otomobillerine binerek yeni evlerinin yolunu tuttular. Özet olarak Zuhal kedi Osmaniye’den Bursa’ya, Bursa’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Washington DC’ye, Washington DC’den de Mytrle Beach’e geldi. Ve artık onu çok seven bir ailesi var.
OĞUZ VE ÜLKÜ HANIM’IN DUYGULARI…
Ülkü Gözen: Sosyal medyada her gün sayısız mağdur canın paylaşımları oluyor. Kahroluyorum ama gönül istese de her birini kurtarmak mümkün değil. Haytap’ın sayfasında Zuhal’i gördüğümde onu kalbime ilk düşüren, çaresiz miyavlaması ve bakışları. Haytap bu serüvenin Türkiye ayağı. Haytap’la hiçbir bağlantıları olmadığı halde Zuhal için iş birliğinden kaçınmayan bir de Serpil ve Sevil kardeşler olarak Amerika ayağı var ki onların tüm canlar adına mücadeleleri, özverileri göz ardı edilemez. Onların mücadelesi tek başlarına. Yaptıkları masraf para olarak ödenir ama o özverinin hakkı ödenemez! Eli- kolu yetebilecek olan makamlı hayvanseverlerin “Uçuş Melekleri” diye isim koyduğum bu iki kadınla iş birliği içinde olmalarını istiyorum. Bu göz ardı edilemeyecek bir hayat kurtarma işi. Umarım duyarlar ve umarım buna da koşarlar! Zuhal artık bizimle. Yuvasında. Huzur içinde. Cafer oğluma ve Cıva kızıma kardeş geldi. Çok mutluyum.
Oğuz Stewart: 1999 depreminde Amerika’da CNN kanalında oradaki çocukların çığlıklarını duyduğumda, elleri, sesleri, o tarihteki tekniğin ve teknolojinin bu kadar gelişmiş olmadığı halde insanların bir uğraş ve çaba içerisinde olduklarını gördüğümde kendime orada olmam gerektiğini söyledim. Onca acil kurtarma eğitimini demek ki bir şeyler için almıştım. “O zaman, bu zaman!” dedim. Oradaki insanlara bir nebze olsun faydam olabilmesi için elimden gelen çabayı gösterip ekibimi de yanıma alarak Türkiye’ye deprem bölgesine gidebildim. Bu kedinin de fare yapışkanına bulanmış halde çığlık seslerini duyduğumda gözümün önüne 99 depremindeki o insanların yardım çağırışlarını geldi.
"KAPIMIZ DA GÖNLÜMÜZ DE HER ZAMAN AÇIK"
Bu kedinin gerçekten oradan alınabileceğini, buraya gelebileceğini belki birçok insan tahmin etmeyebilirdi ama bu dünyada insanın yapamayacağı hiçbir şey yok, yeter ki istesin, yeter ki hedefine ulaşmak için her yolu denesin. Bunu yapan başarır. Başarısızlık diye bir şey yok. Bu süreçte Ülkü’yü takip ettim. 99 depreminde verdiğim uğraşıların aynısını Ülkü’de gördüm. Kapımız da, gönlümüz de bu tarz şeylere her zaman açık. Sonuç itibarıyla çocuğumuz buraya geldi. Çıtı pıtı bir şey. Çok sevimli, çok sevilgen bir çocuk; insanın yiyesi geliyor. Allah’ın verdiği onurlu bir görevi daha üstlenmekten, bu çocuğa baba seçilmekten de onur duyuyorum.
UÇUŞ GÖNÜLLÜSÜ OLMAK NEDİR?
Sokaklardan, ormanlardan, barınaklardan kurtarılmış ve yeniden yaşam ve yuva bulma şansına kavuşmuş kedi ve köpekleri onlara yuva olacak ailelerine ulaştırmak için köprü olan kişilerdir. Tek yapılması gereken, onların uçuşlarını sağlayan kurumsal ya da bireysel yetkililerle uçuş günü havaalanında buluşup tüm resmi belgeleri tamamlanmış, ülke giriş ve çıkış vergileri dahil olmak üzere tüm masrafları ödenmiş masumları havalanırken himayelerine almak. Bazı kediler dışında seyahat kutularına uçuş gönüllüsü elini bile değdirmeye gerek kalmadan sadece pasaportlarını uçuş için kendi isimleriyle uçuşa almaları hayat kurtaracaktır. Yolculuk yapacak kedi ve köpekler her türlü güvenlik kontrollerinden geçirilmekte ve de havayolu şirketi sorumlu olmaktadır. Bu bir kurtarma projesidir. Kanuni, insani ve uçacak evcillerin her birine ayrı ayrı, her iki ülkenin ilgili resmi mercileri tarafından düzenlenmiş güncel ve uluslararası resmi evrak, aşı evrakı ve gümrük evrakı ile belgeli olup asla ve asla ticari değildir.
- Bakan Kurum duyurdu! Hatay'da yeni yuvaların anahtar teslimi başlıyor
- Haluk Görgün, Bayraktar TB2'nin 1 milyon uçuş saatine ulaşmasını kutladı
- Ticaret Bakanlığı, İsrail’le ticaretin durdurulma sürecini kronolojik olarak paylaştı
- 'Asgari ücret ne kadar olacak?' sorusuna en güçlü cevap belli oldu!
- Ev alacaklar dikkat! Sıfır faizli kampanyalar ilgi görüyor, işte konutta yıl sonu fırsatları