Seçil Erzan davasının seyrini değiştirecek karar! Mağdurlar için umut ışığı doğdu
Seçil Erzan’ın dolandırıcılık olayında ilk kez bir mahkeme, görev tespitiyle ilgili kesin kararında, davanın “bankacılık işleminden kaynaklanan alacak davası” olduğu yönünde karar verdi. Olayda DenizBank’ın sorumluluğu tekrar gündeme geldi.
Aralarında ünlü futbolcuların da olduğu milyonlarca dolarlık gizli fon dolandırıcılığı davasında yeni bir gelişme yaşandı. Yüksek kar getirisi bulunan güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolcular Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 28 kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen Şube Müdürü Seçil Erzan’ın davasında Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi “bankacılık işleminden kaynaklanan alacak davası olduğu” kararını verdi.
Önceki duruşmada bankanın yönetim kurulu üyesi Tanju Kaya tanık olarak dinlenmişti. Seçil Erzan ile ilk kez 2019 yılında Fatih Terim’i ziyarete gittiklerinde karşılaştıklarını anlatan Tanju Kaya, “Bir de bu olaylar çıktığında ifade işlemi için görmüştüm” dedi.
“FATİH TERİM SEÇİL ERZAN İÇİN, ‘KIZIM GİBİDİR’ DEDİ”
Yaşanan olaylardan Sermin Tekin’in kendisini aramasıyla haberdar olduğunu söyleyen Tanju Kaya, “Ben de Hakan Ateş’i arayarak bilgi verdim. Ertesi gün Fatih Terim, Emre Belözoğlu ve Arda Turan bankaya geldiler. Emre Belözoğlu ve Arda Turan mağdur olduklarını söylediler. Fatih Terim ise henüz banka hesaplarına bakmadığını söyledi. Fatih Terim Seçil hanım için, ‘Kızım gibidir’ dedi.
FATİH TERİM’DEN ALDIĞI PARAYI YERİNE KOYMAK İÇİN FUTBOLCULARDAN ALMIŞ
Seçil Erzan’ın teftiş kurulu için ifadesinin alındığını söylediğini ve kendisinin de orada olduğunu söyleyen Tanju Kaya, “Bize bütün süreci anlatmaya başladı. Fatih Terim’den 300 bin dolar aldığını sonrasında bu parayı yerine koyabilmek için futbolculardan aldığını ve böyle devam ettiğini söyledi” dedi.
“YORGUN GÖRÜNDÜĞÜ İÇİN SERUM TAKTIRDIK”
Seçil Erzan’ın o dönem psikolojisinin çok kötü olduğunu anlatan Kaya, “İsimleri tam hatırlamıyordu. Arda Turan bir liste vermişti. Seçil’in verdiği isimler o listeyle aşağı yukarı uyuyordu” dedi. Seçil Erzan’ın sonraki gün geldiğinde kötü göründüğünü söyleyen Tanju Kaya, “Yorgun ve kötü görünüyordu. Yüzü sapsarı olmuştu. Kendisine vitamin isteyip istemediğini sordum. Sonrasında yakında olan bir hastaneden doktor gelerek kendisine serum taktı. Akşama doğru biraz kendisine geldi” dedi.
“FATİH TERİM FONUYKEN NEDENSE HAKAN ATEŞ FONU OLDU”
İfadesinin ardından Tanju Kaya’ya taraf avukatları soru sordu. Buse Terim’in avukatı Kaya’a, “Bahsedilen fonu, Fatih Terim fonu olarak duyduğunuzu söylediniz. Ancak buraya gelen her müşteki kendilerine, Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu fonu olarak anlatıldığını söyledi. Siz bunu duymadınız mı?” diye sordu.
Bunun üzerine Tanju Kaya, “En başından beri Fatih Terim fonu olarak duydum. Fatih Terim fonu olarak başlayan fon nedense bazı avukatlar sayesinde Hakan Ateş ve Mehmet Aydoğdu fonu oldu” dedi.
“EMRE BELÖZOĞLU’NUN ELİNDEKİ BELGENİN GERÇEK OLMADIĞINI ANLADIM”
Tanju Kaya’nın ardından bankanın teftiş kurulu başkanlığı inceleme ve soruşturma müdürü olan Cenk İzgi tanık olarak dinlendi. Olay günü Seçil Erzan’a ulaşamadıkları için şubeye gittiğini anlatan İzgi, “Emre Belözoğlu’nun elindeki belgeyi gördüm. Bunların gerçek olmadığını anladım. Bana el yazısıyla yazılmış ‘Borcun ödenecektir’ yazılı kağıt gösterdi. Sonrasında ben genel müdürlüğe gittim. Seçil’in bazı vaatlerde bulunup para aldığını ancak hesaplarda para olmadığını öğrendik. Durumu Hakan beye aktardık” dedi.
“SEÇİL’E 2 GÜN ULAŞAMADIK ARDA TURAN ULAŞTI”
Ertesi gün Fatih Terim, Emre Belözoğlu ve Arda Turan’ın bankaya geldiğini anlatan Cenk İzgi, “Paraları elden aldıklarını söylediler. ‘Hoca fonu’ olarak girdiklerini ifade etti. Fatih hocaya sorduklarını ve ‘Seçil güvenilir kızdır’ dediğini söylediler. Biz Seçil hanıma Cuma da ulaşamadık Cumartesi de ulaşamadık. Arda Turan, ‘Ben Seçil ile iletişim halindeyim’ dedi. Bize bir liste gösterdi o listeyi gördüğümüz zaman biz de bir şeyler oturdu. Arda Turan Seçil Erzan’ı aradı. Seçil’in sadece Sermin Tekin’in de olacağı görüşmeyi kabul edeceğini söyledi” dedi.
“YAPILAN ŞEYLER TAM OLARAK SAADET ZİNCİRİ”
Seçil Erzan’ın ifade için bankaya geldiğinde ‘Yıpranmış’ göründüğünü söyleyen İzgi, “Tutar olarak ve hikaye olarak acayip miktarlar vardı. Ancak bankanın sisteminde hiçbir şey görmüyorduk. Yapacağımız tek şey Seçil hanımı dinlemekti. Kendisi buna ‘Sistem’ diyordu. Yapılan şeyler tam olarak bir saadet zinciri. Arda bey’in bize verdiği Seçil hanımın el yazısıyla yazmış olduğu liste vardı. Onun üzerinden gittik. Seçil hanımın söylediklerinden notlar aldık” dedi.
“FATİH BEYİN HESAPLARIYLA İLGİLİ EKSİKLİK YOK”
İfadesinin ardından avukatların sorularını yanıtlayan Cenk İzgi’ye ilk olarak, “Fatih Terim dosyasıyla ilgili inceleme yaptınız?” diye soruldu. Soru üzerine İzgi, “Şubedeki arkadaşlarımız inceleme yaptı. Sesli talimatları ve imzalı evrakları var. Fatih beyin hesaplarıyla ilgili eksiklik yok” dedi.
MÜŞTEKİ: “PARAYI BANKA DIŞINDA DEĞİL SEÇİL’İN ODASINDA MASASINA KOYDUM”
Başka bir avukat ise, bankanın 7 Nisan tarihinde Seçil Erzan’ın yakalanması ve hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulması için başvuru yaptığını hatırlatarak, “Ancak 10 Nisan’da Seçil Erzan’ı bankaya getirip ifadesini alıyorsunuz. Siz bu süreçte bir problem görmüyor musunuz?” dedi. Cenk İzgi ise bu soruya, “Hayır görmüyorum” şeklinde cevap verdi. Banka tarafından hazırlanan raporda müştekiler için kullanılan, “Ortalama zeka seviyesine sahip insanlar” cümlesi de İzgi’ye soruldu. İzgi, “Bu ibare müştekilerle ilgili değil eylemin kendisi ile ilgilidir. Kişilerle ilgili böyle bir kelime kullanmak haddimize değil. Müşteriler sadece Seçil hanımla muhatap olmuş. Paralarını alamamışlar ama başka kimseye sormamışlar” dedi.
İzgi’nin bu cevabı üzerine mahkeme başkanı; “Buraya gelen müştekiler parayı Seçil’e değil bankaya verdiklerini düşündüklerini söylediler” dedi. Paraların banka dışında verildiğini söyleyen İzgi’ye duruşma salonunda olan müşteki Evrim Pınar Güzel söz alarak, “Ben parayı dışarıda vermedim. Paraları bankanın içinde Seçil Erzan’ın masasına koydum” dedi.
“BANKA BANA BUNLARI SORMALIYDI”
Tanıkların beyanlarının ardından Seçil Erzan’a bir diyeceği olup olmadığı soruldu. Bankada güvenlik ihlali olduğunun çok açık olduğunu söyleyen Erzan, “Gişe işlemlerini banka dışı yapmak yasaktı ama biz yapıyorduk. Şubeden valizlerle çıkıldığı güvenlik kamerası, ATM kameralarına yansıyordu. Ben şube önünde para veriyordum. Alan kişi orada hemen ATM'den yatırıyordu. Banka bunu sormalıydı. Ben işten atılırım diye düşünüyordum. Zaten insanlar bu yüzden tehdit ediyordu” dedi.
“PARAYA ÖCÜ GİBİ BAKIYORDUK”
Banka çalışanlarının paraya dokunmasının yasak olduğunu söyleyen Erzan, “Biz paraya öcü gibi bakıyorduk. Ben burada hukuki olarak bana bir zararı olur mu diye düşünmeden her şeyin doğrusunu anlatıyorum” dedi.
Yapılan işlemleri bankanın fark etmesi gerektiğini söyleyen Erzan, “Bankanın bunları görmeme ihtimali yoktu. Bana, ‘Sen ne yapıyorsun?’ demeliydiler. Ancak bana bunu Mart ayında sordular. Benim canımı alsalar ben son 1 yılda çektiğim acı kadar acı çekmezdim. Keşke öyle olsaydı da bu kadar zarar olmasaydı” dedi.
“ARDA TURAN 33 MİLYON DOLAR ÇEKTİ EVRAK VERMEDİ. BANKA ANLAYABİLİRDİ”
Müşterilerin 500 bin lira ve üzeri kredi çekeceği zaman ne için çektiğini belgeli olarak bankaya sunmak zorunda olduklarını anlatan Seçil Erzan, “Arda Turan 33 milyon dolar para çekti. Ancak ne için yatırım yapacağına dair evrak sunmadı. Bölge müdürü beni arayıp, ‘Neden belgesi yok?’ diye sordu. Çünkü dikkat çeken bir olaydı. Her şey belliydi ve anlaşılabilirdi ama her şeyi ben yapmışım. Sistemsel olarak görmemeleri ve bilmemeleri çok zor” dedi.
SEÇİL ERZAN’DAN MAHKEMEYE: “BENİM DOLANDIRICI OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?”
Mahkeme başkanının, “Savunmanı bir sonraki duruşmada alacağım. Son söz her zaman senin olacak. Şu an bir talebin varsa onu söyle, tahliye talebin var mı?” demesi üzerine Seçil Erzan gözyaşlarına boğuldu. Ağlayarak, “Tahliye talebim var tabi ki olmaz mı?” diyen Erzan, “Gerçekten benim dolandırıcı olduğumu düşünüyor musunuz? Ben bu olaydan menfaat sağlamadım. Bu paraları ben almış olsam bir plan yapardım. Herkes aldığı paraları da kabul ediyor” dedi.
“YA BU PARALARI TEFECİLERDEN ALALIM YA DA BANKA BU PARALARI ÖDESİN”
Bankanın üst düzey yöneticilerinin verdikleri ifadede, “Kaçacağını düşündük” dediğini hatırlatan Seçil Erzan, “O gün herkesi bankaya ben çağırdım. Ben o gün kaçmayı değil ölmek istedim. Kaçmak aklımın ucundan bile geçmedi. Ya bu paraları tefecilerden alalım ya da banka bu paraları ödesin” dedi.
Seçil Erzan’ın ardından tutuklu sanık Ali Yörük de tanık beyanlarına karşı konuştu. Dosyada kendisine ait tek bir görüntü olduğunu söyleyen Yörük, “Allah şahit ben bu olaydaki mağdurlardan biriyim” dedi. Yörük’ün bu sözü üzerine Seçil Erzan oturduğu yerden ağlayarak, “Ben de aynısını söylüyorum ben bir şey yapmadım. Bu para neredeyse hep birlikte bulalım” dedi.
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Alınan beyanların ardından ara kararını acıklayan mahkeme Fatih Terim’in de arasında bulunduğu dosyaya dahil olan tüm müştekilerin önümüzdeki celse hazır edilmesine, duruşmaya katılmazlarsa haklarında zorla getirme kararı çıkarılacağının ihtar edikmesine karar verdi. Seçil Erzan'ın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
DAVA TİCARET MAHKEMESİNE TAŞINDI
Son duruşmada bu gelişmeler yaşanırken Milliyet'ten Çiğdem Yılmaz'ın haberine göre Türkiye'nin gündemine oturan davada kritik bir gelişme yaşandı. DenizBank Eski Şube Müdürü Seçil Erzan’ın yüksek gelir getiren fon vaadiyle dolandırdığı iddia edilen isimlerden birisi de iş insanı Bülent Çeviker’di. Banka, Çeviker’in şikayetiyle durumdan haberdar olduğunu öne sürmüştü. Çeviker’in avukatı Prof. Dr. Hediye Ergin, müvekkilinin 2 milyon 118 bin dolar alacağı olduğu gerekçesiyle İstanbul 12. Tüketici Mahkemesi’nde DenizBank ve Erzan’a karşı dava açtı. Ancak dava görevsizlik nedeniyle reddedilip taraflar arasında sözleşmenin “ticari amaçlı” olduğu, bir işlemin tüketici hukukuna tabi sayılabilmesi için tüketicinin ticari veya mesleki amaçla hareket etmemesinin şart olduğu belirtildi. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna karar verildi.
İSTİNAFA TAŞINDI
Tarafların karara itirazı üzerine dosya Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderildi. Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi de “işlemin tüketici işlemi olmadığı”, davanın “bankacılık işleminden kaynaklanan alacak davası olduğu” kararını verdi. Kararda “Davalı bankanın sorumluluğunun bankacılık mevzuatı kapsamında ileri sürüldüğü, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldı” denildi. Prof. Dr. Ergin, kararı “Denizbank aleyhine şimdiye kadar açılmış alacak davalarında kesin olarak ilk defa işlemin bankacılık işleminden kaynaklandığının belirtilmesi bakımından önem taşıyor” ifadeleriyle değerlendirdi.
'KARAR ESASA İLİŞKİN DEĞİL'
DenizBank’ın avukatları tarafından yapılan açıklamada ise şu ifadelere yer verildi: “Bu, istinaf mahkemesinde ilgili dosyanın hangi mahkemede görülmesi gerektiğine dair verilmiş, usule ilişkin bir karardır. Hiçbir şekilde esasa ilişkin bir karar değildir ve yine hiçbir şekilde iddia sahiplerinin haklı olduğunu göstermemektedir.”
Çeviker’e 13 Şubat 2023’te Erzan tarafından imzalanıp verilen, üzerinde “bakiye”nin 2 milyon 195 bin dolar olduğu yazılı bir kâğıt.
'İŞ VEREN DE SORUMLU'
İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Doruk Tutku da karara ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Burada bir bankacılık işleminden ziyade bir dolandırıcılık söz konusu. Sahtecilik bankanın bir çalışanı tarafından yapılmış. Bir çalışanın görevi sırasında dolandırıcılık yapmasından, birine zarar vermesinden kural olarak iş veren olarak siz de sorumlu olursunuz. Burada hazırlanan evrakların da bankacılık mevzuatına göre hazırlanması gerekiyor. Dolasıyla tüm bu davranışların hepsi bankacılık mevzuatında gerçekleşen işlemler. Bu nedenle de mahkeme verdiği kararda, bankacılık mevzuatı kapsamında incelenmesi gerektiğini söylemiş. Bu açıdan bakıldığında kararın doğru olduğu görülüyor. Bankanın bir çalışanın görevini yaptığı sırada birtakım dolandırıcılık filleri söz konusu, dolasıyla iş verenin de bundan sorumlu tutulması olanaklı.”
NE OLMUŞTU?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan'ın, bir bankanın Levent'teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker'den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor.
İddianamede, müşteki Çeviker'e para karşılığında yazılı evrak verildiği, ancak daha sonra Çeviker'in Erzan'a ulaşmaya çalışsa da ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade ediliyor.
Sanık Erzan'ın bu yöntemle futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi olan güvenilir bir fon bulunduğunu ve yine kamuoyunda tanınan Fatih Terim ve Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor.
İddianamede, Erzan'ın, müştekilerin verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup, bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atıp müştekilere teslim ettiği ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydediliyor.