Tercih değil zorunluluk

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, son 30 yılda 420 milyon hektar orman alanının kaybedildiğini, dünya genelinde ise 2.2 milyar insanın güvenli içme suyuna erişemediğini hatırlatarak “Doğayı korumak artık bir tercih değil, bir zorunluluktur. Doğal varlıklarımızı korumak ortak sorumluluğumuz” dedi.

Ataç, su döngüsünün ayrılmaz bileşeni olan, yer altı ve yer üstü su varlıklarını besleyen ormanların, iklim kriziyle mücadelenin de odağında yer aldığını belirterek, “Toprağı, suyu ve biyolojik çeşitliliği koruyan, iklimi düzenleyen; akarsuları, sulak alanları ve akiferleri besleyen, sel ve taşkınları önleyen ormanlar, aynı zamanda beslenmede önemli rol oynayan ekosistemlerdir. Beş milyardan fazla insan doğrudan ya da dolaylı olarak ormanlardan geçimini sağlıyor” diye konuştu.

ISINMA HIZLANIYOR

Tüm canlıların en temel yaşam kaynağı olan su döngüsünün de iklim krizi nedeniyle bozulduğunu belirten Ataç, buzul alanları küçülen bir dünyada ısınmanın daha da hızlandığını, yükselen deniz seviyeleri ve eriyen dağ buzullarının ise gıda ve su güvenliği açısından ciddi bir risk oluşturduğunu dile getirdi. Ataç, “Buzullar giderek küçülüyor. Bu da tarım, enerji üretimi ve içme suyu temini açısından ciddi riskler yaratıyor” dedi.

HER GÜN DERİNLEŞİYOR

Türkiye’deki mevcut duruma da dikkat çeken Ataç, şunları söyledi: “Cilo Dağları’ndaki buzullar son 30 yılda yarı yarıya, Ağrı Dağı’ndaki buzullar ise yüzde 40’tan fazla küçüldü. Kuraklık artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Kış aylarında dahi susuzluk yaşanıyor. Bugün, Konya Ovası’nda bulunan barajlardaki düşük seviyeler nedeniyle su krizi her geçen gün daha da derinleşiyor. Bu kriz, gıda krizini de tetikliyor.”