Türkiye 'Yıldız Avcısı'nın peşinde! ABD'nin skandal kararının ardındaki bahane...
Türkiye’den kaçırılan tarihi eserlerin ülkemize iadesi için Kültür Bakanlığı tarafından yoğun bir çalışma yürütülüyor. En nadir Anadolu eserlerinden Guennol Yıldız Avcısı’nın ABD’den iadesi için de yıllardır süren mücadele, skandal bir kararlarla sonuçlandı. Prof. Dr. Kadir Pektaş, Guennol Yıldız Avcısı’nın çok nadir bir eser olduğunu dile getirerek esere dair önemli açıklamalar yaptı. Ulaştığımız mahkeme kayıtlarında ise Yıldız Avcısı'nın kaçırılmasına dair olası 2 senaryo dikkat çekti.
Mine Bozkurt - posta.com.tr | Kültür Bakanlığı, Türkiye’den kaçırılan tarihi eserlerin ülkemize geri kazandırılmasına yönelik çalışmalarına devam ediyor. ABD'ye kaçırılan Guennol Yıldız Avcısı (Stargazer) adlı idolün iadesiyle ilgili başlatılan çalışma sonuçlandı. Anadolu kazıları haricinde dünyanın hiçbir yerinde bulunmamış olan Kilya tipi 6 bin yıllık Guennol Yıldız Avcısı’nın sürgün hayatı, 1961 yılında Türkiye’den kaçırılmasıyla başladı. O dönem Türkiye’den kaçırılan Lidya hazinelerini satmasıyla bilinen JJ Klejman adlı sanat taciri, Yıldız Avcısı’nı sanat koleksiyoncuları Alastair ve Edith Martin’e sattı. Yıllarca eseri koleksiyonlarında tutan çiftin ardından ünlü idol, son olarak milyarder Michael Steinhardt'ın koleksiyonuna girdi.
2017’de ünlü Christie's Müzayede Evi tarafından satışa çıkarıldığında bize ait olanı geri almak için Türkiye ciddi bir mücadele başlattı. Kültür Bakanlığı'nca yürütülen müzakereler ve ardından gerçekleşen duruşmalar sonrasında Yıldız Avcısı’nın akıbeti belli oldu. New York’taki duruşmada ABD Temyiz Mahkemesi 2. Dairesi skandal bir karara imza attı. Türkiye ve Christie's Müzayede Evi arasındaki davanın kayıtlarında, Yıldız Avcısı’nın nadir ve önemli bir arkeolojik bulgu olduğu belirtilerek, günümüzün Türkiye topraklarındaki Anadolu, Kulaksızlar (Manisa)’da yapıldığı ifade ediliyor. Ancak tüm bunlar, Yıldız Avcısı’nın Türkiye’ye iade edilmesine yeterli olmadı.
Mahkeme kayıtlarında Yıldız Avcısı'nın özelliklerinden bahsedildi.
YILDIZ AVCISI NASIL KAÇIRILDI?
Yıldız Avcısı’nın Türkiye’den ABD’ye nasıl kaçırıldığına dair bilgiler davada kısmen açığa kavuşturuldu. Ulaştığımız mahkeme kayıtlarında yer alan bilgilerde Yıldız Avcısı hakkında şu ifadeler yer alıyor:
“Yıldız Avcısı’nın tarihi gizemini sürdürüyor. Bulunduğu yer, zaman ve kazan kişiye ait hiçbir kanıt yok. Bildiğimiz şey; 1961’de sanat taciri J.J. Klejman, idolü New York City’deki koleksiyoncular Alastair ve Edith Martin’e sattığı. Ancak Klejman’ın Yıldız Avcısı ile ilk kez nasıl karşılaştığı, nasıl ele geçirdiği ya da Yıldız Avcısı’nın New York City’e nasıl geldiğini bilmiyoruz.”
Fotoğraf: Christie's Müzayede Evi
‘AVCI’NIN 22 YILLIK TUTSAKLIĞI
Satışın ardından Yıldız Avcısı’nın kökeni daha da netleşti. Martin’ler, Alastair Martin'in oğluna ait Buttercup Beta şirketine devretmeden önce, idolü yirmi iki yıl boyunca ünlü Guennol Koleksiyonu’nda tuttu. 1993 yılında ise şirket, Yıldız Avcısı’nı Merrin Galerisi’ne sattı ve onlar da idolü aynı yıl Steinhardt ve eşi Judy Steinhardt'a sattı.
SON DURAK MÜZAYEDE
2017'de Steinhardts, Yıldız Avcısı’nı açık artırmayla satması için Christie’s Müzayede Evi’ne verdi ve idol burada “Olağanüstü Satış” kategorisinde öne çıkarıldı. Yıldız Avcısı’nı ele veren müzayede bu oldu ve Türkiye arkeolojik eserin iade edilmesi için çalışmaya koyuldu. Yıldız Avcısı’nın ait olduğu topraklara iadesi için Türkiye ve Christie’s Müzayede Evi arasında hukuki mücadele başlatıldı. Yıldız Avcısı müzayedede 12 milyon 700 bin dolara satıldı ancak alıcı eseri almaktan vazgeçtiği için satış gerçekleşemedi.
MAHKEMEDEN SKANDAL KARAR
Yıllar süren davanın ardından mahkemeden karar çıktı. ABD Temyiz Mahkemesi 2. Dairesi yargıcı Rosemary Pooler, Türkiye’nin Yıldız Avcısı’nın ABD’de olduğunu bildiğini ancak gerekli adımları atmak için geç kaldığını ve çok uzun süre beklediğini belirterek ünlü idolün geri iadesini reddetti. Üstelik mahkeme, Yıldız Avcısı’nın kökeninin Anadolu olduğunu da kabul etti.
Mahkemenin kararı şaşkınlık yarattı.
Mahkeme kayıtlarında Yıldız Avcısı’nın 1960’lardan beri varlığının gizlenmediği ve o dönemden beri birçok yerde sergilendiği ifade ediliyor. Örneğin Martin’ler idolü Metropolitan Sanat Müzesi’ne bağışlamış ve 1968’den 1993’e kadar burada sergilenmesine izin vermişlerdi. İdol ayrıca 1969-70’te Guennol Koleksiyonunun Yüzüncü Yıl Sergisi’nde yer almıştı. Bu sergide eserin kökeninin Anadolu olduğu vurgulanmıştı. Eseri sonradan satın alan Steinhardt 1999'dan 2007'ye kadar Metropolitan Müzesi’nde sergilenmesine izin vermişti ve eserin Anadolu’ya ait olduğu burada da vurgulanmıştı.
OLASI 2 SENARYO
Mahkeme, Yıldız Avcısı’yla ilgili 2 senaryo olabileceğini öne sürüyor. Bunlardan biri, Yıldız Avcısı’nın 1960'larda bulunduğu ve hemen piyasaya sürüldüğü yönünde. Diğeriyse idolün 1906'dan önce keşfedildiği, ancak yıllarca akademisyenlerin veya koleksiyonerlerin ilgisini çekmeden bir yerlerde varlığını sürdürdüğü şeklinde. Zira 1906 yılında Osmanlı’nın kararnamesi, Osmanlı topraklarında bulunan keşfedilmiş olsun ya da olmasın bütün tarihi eserlerin devlete ait olduğunu vurguluyordu.
Yıldız Avcısı’nın Anadolu’ya ait olduğu hem mahkemede hem de sergilendiği yerlerde vurgulanmasına rağmen ABD’nin ısrarla eseri Türkiye’ye iade etmemesi, arkeoloji çevrelerince şaşkınlık yaratmaya devam ediyor.
TÜRKİYE’NİN AVUKATINDAN AÇIKLAMA: PEŞİNE DÜŞECEĞİM
Davada Türkiye’nin avukatlığını yapan Lawrence Kaye, Hyperallergic’e verdiği demeçte hayal kırıklığına uğradığını ve ‘gecikme’ kararının yanlış olduğunu söyledi. Kaye, bu kararın ‘daha önce keşfedilmemiş çalınan eserlerin kurtarılması için çabalayan diğer ülkeler üzerinde olumsuz bir etkisi’ olacağını belirtti. Kaye, “Çalınan kültürel nesnelerin agresif bir şekilde peşine düşeceğim” dedi.
İÇLERİNDE EN NADİR OLANI
Yıldız Avcısı idolleri, şimdiye dek Anadolu’nun birkaç bölgesindeki antik kazılarda gün yüzüne çıkarılabildi ancak İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Kadir Pektaş, ABD’deki Yıldız Avcısı idolünün nadir olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Kadir Pektaş, ABD’deki Yıldız Avcısı’nın özelliklerinden, “Söz konusu idol, şu ana kadar tüm uzuvları ile bütün halde ele geçen nadir bir eserdir. Bu tarz eserler kırık halde ele geçen benzer eserlerin kıyası ve bilimsel açıdan ele alınıp doğru bir şeklide yorumlanması açısından önemli. Bu topraklara aidiyeti kesin olan eserin yasa dışı yollarla ulaştığı son yer Amerika Birleşik Devletleri’dir” diyerek yurt dışına kaçırılan eserlerin geri alımına dair çalışmaların kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini belirtti.
YILDIZ AVCILARI
Prof. Dr. Kadir Pektaş, Batı Anadolu’daki Yıldız Avcısı idollerinin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilinerek kayıt altına alındığını ifade ederek, “Arkeolojik kazılar ve yüzey araştırmalarıyla bulunan idollerin yanı sıra yaratıldıkları mermer atölyelerinin varlığı da idollerin üretimi, yayılımı ve Batı Anadolu’daki bölgesel bağlantılara ışık tutuyor. Çanakkale’deki Kilya Antik Kenti’nde ele geçen ilk buluntular ışığında Kilya Tipi Figürin ya da Kilya Tipi İdol olarak adlandırılmıştır” dedi.
Pektaş, Kilya İdollerine yeni bakış açısı getiren gelişmenin Kilya İdollerinin üretim atölyesi olduğu düşünülen Manisa yakınlarındaki Kulaksızlar Mermer Atölyesinin 1995 yılında keşfedilmesi olduğunu söylüyor. “Bu keşif sayesinde üretim atölyesi ve dağılım bölgeleri arasındaki ilişkiler ve ulaşım ağları yeniden yorumlanmaya başladı. İzmir Arkeoloji Müzesi ve Dr. Kemal Uğurlubil Koleksiyonları başta olmak üzere çok sayıda eser mevcut olsa da, ince ve kırılgan boyun yapısı sebebiyle Kilya Tipi İdollerin baş ve gövdesinin bütün olduğu eser yok denecek kadar az.”
Yıldız Avcısı idollerinin özelliklerine değinen Prof. Dr. Pektaş, şu bilgileri verdi:
“Genel tipolojik özellikleri; oval ve yassı baş, ince bir boyun, yuvarlak omuzlar, gövdenin iki yanından aşağı doğru inen birer kol, üçgenimsi bir kadınlık organı ve birbirine bitişik ayaklara uzanan alt gövdeden meydana gelmesidir.”
“İdollerin genel tipolojik özellikleri ekseninde başın yukarı, gök yüzüne bakar şekilde betimlenmesi sebebiyle “stargazer”, Türkçede “Yıldız Avcısı” olarak adlandırılmıştır. Ancak Kilya Tipi İdol şeklinde isimlendirmek daha doğru.”
NE AMAÇLA YAPILDILAR?
Yıldız Avcısı idollerinin ne amaçla yapıldığına yönelik bilgi veren Prof. Dr. Pektaş, “Bu tip idollerin üretimine ilişkin yaygın kanı Orta ve Geç Kalkolitik Dönemde üretildikleri ve Batı Anadolu kıyısı boyunca yayılım gösterdiği şeklindedir. Kültürel tabakalanmaya bağlı ele geçen idollerin sayısı oldukça azdır. İn-situ buluntu ise Aphrodisias’tan ele geçen bir idol başına aittir. Bu sebeple 20. yüzyılın başlarında tanımlanmış olmasına rağmen kesin kullanım amacı şu ana kadar netlik kazanamamıştır” dedi.
Şimdiye dek ele geçirilen Yıldız Avcısı idollerinden bazıları Hanay Tepe, Aphrodisias, Güney Batı Anadolu’da Adalia Antik Kenti, Antalya yakınlarındaki Karain Mağarası, Manisa Gavurtepe Höyüğü, İzmir Ulucakhöyük, İzmir Selçuk yakınlarında Çukuriçi Höyük’de ve Aydın Çine Tepecik Höyük’de de keşfedildi.
Beçin Kalesi’nde bulunan Kilya Tipi İdol
Prof. Dr. Pektaş, “Türkiye’deki buluntu koleksiyonuna, en son sistematik kazılarını yürüttüğümüz Beçin Kalesi Kazıları’nda sadece baştan ibaret olan bir eser ile yeni bir buluntu merkezi eklenmiş oldu” dedi.
Yıldız Avcıları’nın Anadolu haricinde hiçbir yerde bulunmadığı iddialarına yönelik Pektaş, “Bu tür idoller 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren biliniyor ve sadece Batı Anadolu'nun çeşitli antik ve tarih öncesi yerleşimlerinde ele geçmektedir. Orta ve Geç Kalkolitik ile birlikte Erken Tunç Çağında üretildiği görülen bu eserlerin Ege Adalarında üretilen ve Kiklad İdolleri olarak ifade edilen Tunç Çağı mermer idollerin öncüsü olabileceğini belirtmekte yarar var” dedi.
Beçin Kalesi’nde bulunan Kilya Tipi İdolün çizimi
- Memur maaşı zammı ile sosyal destekler artıyor! 65 yaş aylığı, evde bakım maaşı, engelli yakını aylığı...
- Dünya havacılık tarihinde bir ilk! Bayraktar TB3'ün gemiden uçuş testi başarıyla tamamlandı
- TOKİ, 44 ilde 882 arsayı açık artırmayla satacak
- 'Afrika'yla ticaret hacmimiz 7 kat arttı'
- Bakan Bolat: Türk iş dünyası Basra ile yakın temaslarda olacak