Türkiye'nin ilk bor karbür tesisi açıldı! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Dünyada söz sahibi ülkeler arasına giriyoruz
Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi Açılış Töreni'nde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan bor karbür üretim tesisi ülkemizin ilk, dünyanın sayılı işletmelerinden olacaktır.' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir'in Bandırma ilçesinde açılan Bor Karbür Üretim Tesisi'nin dünyanın sayılı işletmelerinden biri olacağına dikkat çekerek, "Bu tesis sayesinde Türkiye sadece sahip olduğu bor madeninin katma değerini yükseltmek ile kalmıyor; aynı zamanda ülkemiz dünyanın en sert üçüncü malzemesinin üretiminde ve satışında önemli bir oyuncu haline gelecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bandırma Eti Maden Bor Karbür Üretim Tesisi Açılış Töreni'nde konuştu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) iş birliğinde, Eti Maden ve SSTEK şirketlerinin ortaklığında kurulan TRBOR şirketinin tesisine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin stratejik ürünleri arasında yer alan bor madeninin, katma değerini cevherden mücevhere anlayışıyla 300 kat arttıracak tesisimizin açılışı vesilesiyle bir aradayız. Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan Bandırma Bor Üretim Tesisi, bu alanda ülkemizin ilk, dünyanın da sayılı işletmelerinden biri olacaktır. Bilindiği gibi bor karbür, sıcaklık ve mekanik dayanıklılığı itibarıyla birçok farklı endüstriyel uygulamalarda aranan ve tercih edilen bir üründür. Bor karbür özellikle zırh, aşınmaya dayanıklı mekanik parça üretimi, nükleer tesislerde tutucu gibi uygulama alanlarıyla, savunma sanayinin vazgeçilmezidir. Uçaklardan taktik araçlara, personel yeleklerinden korunaklı levhalara kadar pek çok yerde, bu ürünü görmek mümkündür. Bandırma tesisimizde yapılacak yıllık bin ton üretim, kullanıldığı alanlarda da 2 bin kata kadar varan değer artışları sağlamaktadır" dedi.
'GİZLİ AÇIK AMBARGOLARIN YAŞATTIĞI KAYIPLARI BİLİYORUZ'
Bor Karbür Üretim Tesisi ile Türkiye'nin dünya pazarında önemli bir oyuncu haline geleceğine dikkat çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu tesis sayesinde Türkiye sadece sahip olduğu bor madeninin katma değerini yükseltmek ile kalmıyor; aynı zamanda ülkemiz dünyanın en sert üçüncü malzemesinin üretiminde ve satışında önemli bir oyuncu haline gelecek. Bugünkü açılışımızın önemi, tesisin yatırım ve üretim rakamlarının ötesinde, ülkemize sağladığı stratejik katkıyla ilgilidir. Geçmişte bu tür ürünlerin stratejik önemi dikkate alınmayıp, sadece fiyat unsurlarıyla dışarıdan tedariki yoluna gidildiği için kriz dönemlerinde ciddi sıkıntılar yaşadık. Savunma sanayimizin ihtiyaçları başta olmak üzere kritik her üründe maruz kaldığımız, gizli açık ambargoların ülkemize yaşattığı vakit ve hamle kayıplarını gayet iyi biliyoruz. Bunun için artık her alanda önce kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak, onunla birlikte dünya pazarlarında pay sahibi olmamıza katkı sağlayacak yatırımların tamamını destekliyoruz. Sadece Eti Maden bünyesinde yürütülen çalışmalar bile başlı başına birer başarı hikayesidir. Bor karbür yanında sıvı karbürden lityum üretimi konusunda da yakında somut adımlar atılacaktır. Aynı şekilde temeli atılan çeliğin dayanıklılığını artırma başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan ferro bor tesisimiz de bu sene içinde hizmete girecektir. Nadir toprak elementleri konusunda iyi bir rezerve sahibiz. Eskişehir'de keşfettiğimiz 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi, yıllık bin 200 ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz. Ham maddeyle başlayıp nihai ürüne kadar uzanacak bir sistemle, ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız."
'TÜRKİYE YÜZYILI' VİZYONUYLA EN BÜYÜK 10 EKONOMİ ARASINA GİRECEĞİZ'
Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına gireceğini söyleyen Erdoğan, "Diğer alanlarda da güzel gelişmeler yaşanıyor. Esasen dünyada küresel tedarikleri belirli yerlere terk edip, sadece fikri mülkiyet haklarının kazancıyla yetinme devri geride kalmıştır. Amerika'sından Avrupa'sına kadar yüksek istişare ve işletme maliyetleri sebebiyle, üretimi angarya görerek uzak coğrafyalara taşıyan ciddi bir paradigma değişikliği başlamıştır. Türkiye hem gelişme ve gelişmiş ülke pazarlarına yakınlığı hem lojistik avantajları hem yetişmiş insan gücü ve ham madde potansiyeliyle küresel üretim merkezlerindeki değişimde avantajlı bir yerde duruyor. Geçtiğimiz 20 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal güvenliğe kadar her alanda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapı, bu avantajın temellerini oluşturuyor. 'Türkiye Yüzyılı' vizyonuyla ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına çıkarma hedefimize, sıkı sıkıya bağlıyız. Ne küresel sağlık ve güvenlik krizleri ne yaşadığımız tabii afetler ne de önümüze çıkartılan diğer engeller bizi bu hedeften uzaklaştırabilir" dedi.
'SON YILLARDA MİLLETÇE ZORLU SINAMALARDAN GEÇTİK'
Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Son yıllarda milletçe zorlu sınamalardan geçtiğimiz bir gerçektir. Covid-19 salgını sebebiyle 2 yıl sıkıntı çektik. Tam bu badireyi aşmışken kendimizi faiz, kur, enflasyon şer üçgenine sıkıştırılarak taviz vermeye zorlandığımız bir başka mücadelenin içinde bulduk. Bu sıkıntının da üstesinden gelirken, asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin yıkıntıları arasında kaldık. Aşırı yağışların sebep olduğu seller, deprem bölgemize felaket üstüne felaket getirdi. Depremlerde ve sellerde yitirdiğimiz canların acıları yüreklerimizi yakıyor. Rabbi'm hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize rahmetiyle, merhametiyle muamele eylesin diyoruz. Bugüne kadar önüne çıkan hiçbir tehdide, maruz kaldığı hiçbir saldırıya, yaşadığı hiçbir zorluğa teslim olmamış, hepsine karşı da inançla ve cesaretle direnmiş bir milletiz. Bugün de öyle yapıyoruz. Bir yandan depremin enkazını kaldırıyor diğer yandan geçici barınma alanlarını özellikle kuruyor, öte yandan kalıcı konutların inşasına başlıyoruz. Bir taraftan çadır kentler, diğer taraftan özellikle konteyner kentler, bir diğer taraftan özellikle yine bakanlıklarımızın müştereken attıkları adımlarla bir an önce vatandaşlarımızı şu kar kışta, aç açıkta bırakmayalım. İnsanlarımızın yaralarını sararken umutlarını güçlendiriyor, hayata bağlanmalarını temini sağlamaya çalıştırıyoruz. Sanayicisiyle, esnafıyla, işletmecisiyle, çiftçisiyle, deprem bölgesindeki üreticilerimizi destekleyerek istihdamı canlandırıyoruz. Yaşanan sarsıntıların yol açtığı huzursuzluk yüzünden başka yerlere giden insanlarımız, yavaş yavaş şehirlerine dönüyor. Milletçe yürek yüreğe, kol kola vererek Allah'ın izniyle bu felaketin izlerini de sileceğiz. Deprem bölgelerinde 1 yıl izin istedim. Bize 1 yıl müsaade edin. İnşallah 1 yıl içerisinde kalıcı konutları da bitireceğiz. Çadır kentten konteyner kentlere ve bu konteyner kentlerle birlikte bir taraftan da dikkat ederseniz prefabrik kentler yapıyoruz. 3 ayrı çeşit. Derdimiz ne? Derdimiz vatandaşlarımızı açıkta bırakmayalım."
'BENİM İNSANLARIM BUNLARA BIRAKILABİLİR Mİ'
Muhalefeti eleştiren Erdoğan, "Dolaştığımız bu deprem kentlerinde elhamdülillah vatandaşlarımın şu ifadeleri sorumluluğumuzu artırıyor. 'Baba, bizi bunlara bırakma.' Mümkün mü? Bunların ne yapacağını zaten gayet iyi biliyoruz. Bunlara benim vatandaşım, benim insanım bırakılabilir mi? Bunların derdi başka. Biz can derdindeyiz, onlar mal derdinde. Onun için de sağ olsun bütün bakan arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım, valilerim, bütün STK'larımız hepsi, deprem bölgelerinde her gün sabahtan akşama 7/24 çalıştılar, çalışıyorlar. Bizler de Cumhur İttifakı olarak gerek şahsım gerekse Devlet bey birlikte bölgeyi dolaştık, dolaşıyoruz, dolaşacağız. Konutlarıyla, iş yerleriyle, altyapısıyla, üstyapısıyla, yeni, güvenli, huzurlu, yerleşim yerleri kurarak şehirlerimizin tarihi ve kültürel zenginliklerini ihya ederek 'Türkiye Yüzyılı'na doğru yürümeyi sürdüreceğiz. İşte bunlar onlarla uğraşırken, biz neyle uğraşıyoruz? Biz de işte bor madeniyle alakalı, onun çeşitlendirilmesi olan bor karbürünün bugün dev tesisi açıyoruz. Aramızdaki fark bu. Bütün bunları başarana kadar bize durmak, dinlenmek başka yöne bakmak; haramdır" diye konuştu.
'TOGG REKOR TALEBE ULAŞTI'
Türkiye'nin yerli otomobili Togg'a değinen Erdoğan, "Elbette Türkiye'nin bir kısmında yaşanan sıkıntının çözümü için ülkenin tamamının yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle, ayakta kalması, güçlü olması şarttır. Bunun için deprem bölgesindeki şehirlerimizi ayağa kaldırırken; ülkemizi hedeflerine yaklaştıracak diğer projelerimizi de ihmal etmiyoruz. Milletimizin 65 yıllık hayali olan Türkiye'nin otomobili, bunlardan biridir. Geçtiğimiz günlerde Togg, ön siparişleri almaya başladı. Hamdolsun çok kısa sürede de rekor bir talep oranına ulaştı. Ay sonundan itibaren teslimatları peyderpey gerçekleştireceğiz" dedi. Kütahya Emet'te de yeni bir bor karbür tesisi kurulacağını söyleyen Erdoğan, "Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle Kütahya Emet'te, 5 bin ton üretim kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi daha kuracağız" diye konuştu.
'MİLLETİME ŞİKAYET EDİYORUM’
6 Şubat depremleri nedeniyle Karadeniz gazının bağlanmasında gecikme yaşandığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Projedeki personelimizin depremzedelerimizin yardımına koşması sebebiyle, yaşanan birkaç haftalık gecikmeye rağmen, Karadeniz gazını yakında milli sisteme bağlıyoruz. Doğal gaz boru hatlarımızı geliştirme, doğal gaz depolama tesislerimiz bunlardan biridir. Ülkemizi taşıması, ticareti ve üretimiyle bir doğal gaz merkezi yapma yolunda hızla ilerliyoruz. Önümüzdeki aylarda ilk ünitesini devreye alacağımız Akkuyu Nükleer Güç Santrali'miz bunlardan biridir. Tüm üniteleri devreye girdiğinde, bu nükleer santral ülkemizin kesintisiz ve dengeli elektrik üretiminde önemli bir role sahip olacaktır. Ana muhalefet yanındakilerle beraber Akkuyu Nükleer Santrali'ni gezmek istiyor. Arkadaşlara, 'Buyurun, gezdirin' diyorum. Gidiyorlar, geziyorlar. 'Muhteşem bir eser' diyorlar. Dönüp geldikten sonra da 'Yaptırmayacağız' diyorlar. Ya bu ne mantıktır? Bu ne kafadır? Bu ne anlayıştır? Dünya enerjiden yeşil enerjiye nasıl ulaşacağız diye bunun mücadelesini verirken; yeşil enerji noktasında özellikle gerek doğal gaz gerekse Akkuyu Nükleer Enerji, bütün bunlarla yeşil enerji noktasında adımlar atıyoruz. Bunlarsa 'Hayır yaptırmayacağız' diyorlar. Milletime şikayet ediyorum. Bunlara bu fırsatı inanıyorum ki; 14 Mayıs'ta benim vatandaşım vermeyecek. İşte buyurun, dünyanın en yüksek barajlarından Yusufeli, bunlardan biridir. Yusufeli Barajı, bir yeşil enerjidir. Bir hidroelektrik santrali. Ama bütün bunlarla beraber aynı zamanda bu baraj bizim sulamada da istenildiği şekilde kullanılacak bir imkandır. Hamdolsun. Ülkemizin su kaynaklarının önemli bir kısmını son 20 yılda devreye alarak, bu alandaki potansiyelimizi hakkıyla kullanabilir hale geldik. Güneş ve rüzgar başta olmak üzere şu anda güneş enerjisinde de çok iyi bir yerdeyiz. Destlerde, rüzgar enerjisinde de gayet iyi bir yerdeyiz. Ges, res, bütün onlarla beraber dünyada artık parmakla gösterilen bir ülke konumundayız. Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı hızla geliştirme çabalarımız artarak devam ediyor. Bu konuda kat ettiğimiz mesafenin en güzel örneği; ülkemizin yenilenebilir enerjide dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeye hazırlanmasıdır."
'TÜRKİYE YÜZYILI' VİZYONUMUZLA ARAMIZA GİREMEYECEKLER'
Türkiye'nin önde gelen savunma sanayi tedarikçileri arasına girdiğini söyleyen Erdoğan, "Artık Türkiye, dünyanın önde gelen savunma sanayi tedarikçileri arasına girdi. Hatırlayın göreve geldiğimizde, milli savunma olarak, savunma sanayide yüzde 20'ydi bizim yerli ve milli potansiyelimiz. Şimdi yüzde 80. Nereden, nereye? İnşallah yakında hep birlikte şahitlik edeceğimiz yeni gelişmeler, yeni müjdelerle bu konumumuzu daha da pekiştireceğiz. Bu örnekleri üretimin her alanına teşmil etmek mümkündür. Hiçbir kaybın, hiçbir tuzağın bizi yolumuzdan alıkoymasına izin vermeden; devletiyle, milletiyle, dostlarımızla tek yürek, tek bilek olarak yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Başkaları ne yaparsa yapsın, hangi siyasi hesaplar peşinde koşarsa koşsun, Hakk'ın ve halkın rızası için halkımıza aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz. İnançla, sabırla, dirayetle çalışarak, milletimize ne söz verdiysek Allah'ın izniyle hepsini Cumhur İttifakı olarak tek tek hayata geçireceğiz. 'Türkiye Yüzyılı' vizyonumuzla aramıza hiç kimsenin, hiçbir engelin, hiçbir siyaset mühendislik projesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz" diye konuştu.