Türkiye'nin üç kadın valisinden biri Afyon'da: Kübra abla senin gibi olmak istiyorum
Şu an Türkiye’deki üç kadın validen biri Afyonkarahisar Valisi Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı... Göreve geleli üç ay oldu ve şimdiden şehirdeki kadınların gözdesi. “Hâlâ ağız alışkanlığıyla bana ‘Vali Bey’ diyorlar çünkü alışık olmadıkları bir tecrübe. Ama genç kızların bana ‘senin gibi olmak istiyoruz’ diye mesaj atması, kadınların kendilerini daha rahat ve sansürsüz ifade edeceklerine inanmaları çok değerli. Karşılıklı pozitif ayrımcılık uyguluyoruz birbirimize” diyor.
POSTA yazarları ve yöneticileri ile Afyon’u keşfetmek heyecan vericiydi gerçekten. Hep başka yollara giderken teğet geçtiğim bu şehirde onlarca ilginç şeyi, enteresan kişiliği, o müthiş tarihi ve o enfes lezzetleri (hele o manda sütü ve kaymağı unutulmazdı!) öğrenirken/dinlerken; beni en çok heyecanlandıran ise bu şehirde bir kadın vali olmasıydı açıkçası. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcılığı görevini sürdürürken, Afyon Valisi olarak atanan Doç. Dr. Kübra Güran Yiğitbaşı, şu an Türkiye’deki üç kadın validen biri. Ayrıca Türkiye’nin ilk başörtülü, kentin ise ilk kadın valisi. Daha üç aydır bu görevde. Cumhuriyet tarihinde sadece 5 kez şahit olduğumuz ‘kadın vali’ gerçeğine şehirdekiler de adapte olmaya çalışıyor tahmin edersiniz ki! Zira Yiğitbaşı’na sık sık ‘Vali Bey’ diye hitap ediliyormuş, o da gülüyormuş.
1979 Ankara doğumlu Vali Kübra Güran Yiğitbaşı. Çocukluğu ve ilköğretim hayatı babasının kaymakamlık görevi nedeniyle Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde geçmiş. Ankara Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi’nden mezun olmuş. Ardından Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nü bitirmiş. Benim mezun olduğum Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde de doktorasını yapmış.
Tanıştığımızda, hangi hocalardan eğitim aldığımız üzerine bir sohbet kaçınılmaz oldu haliyle. Uzun bir eğitim süreci, belgeseller, kitaplar derken; 2021 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı olarak görevlendirilmiş. Bakanlığın ilgili birimleriyle kadın kooperatiflerinin yaygınlaştırılması, kadına şiddetle mücadele konularında çalışmış. Şu an valilik görevinde de, aynı çalışmaları sürdürmek için uğraşıyor.
HİÇBİR NEGATİF TEPKİ ALMADIM
Vali Kübra Güran Yiğitbaşı, Afyon’da kaldığımız Akrones Otel’de verdiği yemekte “Şehrimize hoşgeldiniz” diyerek başladı konuşmasına. “Şehrin ilk kadın valisi olarak karşınızdayım, üç ay kadar oldu göreve başlayalı. Dolayısıyla ilk davetlilerimiz sizsiniz. Sizin buraya ziyaretiniz bizim için çok kıymetli. Çünkü sizler bizim şehrimizin, bu tarihin, kültürün, bu gastronomi şehrinin sözcüsü olacaksınız. Yani bizim hikayemizi siz anlatacaksınız...”
Bu sözlerle başlayan konuşma, ‘kadın ana’lık vurgusuyla devam etti: “Ben geldiğimden beri yerel basında benden ‘devlet ana’ diye bahsediliyor. Ama özellikle ‘kadın ana’ vurgusu yapılıyor. Anadolu Selçuklu döneminde üç tane kız evladın Konya’dan kaçıp Afyon’a gelmesi ve burayı suyla buluşturmasının hikayesi yüzünden onlara verilmiş bu isim. Bulundukları şehre özveriyle, çalışkanlıkla hizmet edenlere deniliyor.
İnşallah biz de bu görevi layıkıyla yerine getireceğiz...” Bir ara “POSTA ekibinin kaçı kadın?” diye danışmanlarına sorduğunu ve dokuz kadın olarak orada olduğumuzu öğrenince mutlu olduğunun da altını çizdi. Bu konuda hassas olması iyi geliyor hepimize. Ertesi gün valilik binasında, çok sevdiği portakallı kahve ve reyhan şerbeti eşliğinde devam eden sohbetin ana ekseninde de kadınlar vardı yine.
KADINLAR ÇOK ÖZGÜVENLİ
Ama önce merakımı gidermek istedim... ‘Efelik’ damarı da olan, milliyetçi, muhafazakar bir Anadolu şehrinde ‘kadın vali’ye bakış nasıl? Kolay iletişim kuruldu mu? Yiğitbaşı cevap verdi: “Bir gün dışarıya çıktığımda, bir çocuk gözünü dikmiş bana bakıyordu. ‘Gel, söyle neye bakıyorsun, ben kimim?’ dedim. ‘Vali Bey!’ dedi. Genelde bir dil sürçmesi oluyor yani (gülüyor). Ama kadınlar, sosyal medyadan bile her an iletişim kuruyorlar. Ara ara teyzeler mahalleden toplanıp geliyor kapıya, ‘Bakalım sosyal medyada göründüğün gibi misin?’ diye bakıp onaylayıp geri gidiyorlar! (gülüyor) Çok özgüvenliler, kendilerini öyle iyi ifade ediyorlar ki, bu beni çok mutlu ediyor. Erkeklerden de negatif bir tepki almadım hiç. İnsanlar çok candan, çok içten. Herkes birbiriyle tanıdık, akraba zaten. Sizler ne hissediyorsunuz bilemem ama ben büyük şehirlerde bu komşuluğu, mahalle kültürünü çok özlüyordum.”
POSTA Gazetesi ekibi olarak, Vali Yiğitbaşı’nı makamında ziyaret ettik.
KADINLAR, ÇOCUKLAR, ENGELLİLER VE YAŞLILAR..
ÖNCELİK SOSYAL PROJELERDE
Bir kadın valinin, bu şehrin kadınlarına iyi geldiği ortada. Acaba kadın vali olarak kadınlara pozitif ayrımcılık yapacak mı peki? Gayet net yanıt veriyor Vali Yiğitbaşı: “Onların bana karşı bir pozitif ayrımcılığı var açıkçası (gülüyor). Bu da üzerimdeki yükü ve sorumluluğu artırıyor. Hâlâ ağız alışkanlığıyla ‘Vali Bey’ deseler de, sonuçta görmeye alışkın olmadıkları bir tecrübe bu malum. Özel kalem müdürümüz diyor ki, ‘Ben beş valiyle çalıştım, ilk kez kadınların bizim makam aracı geçerken gülümseyerek baktıklarını görüyorum...’
Demek kendilerine yakın görüyorlar, kendilerini rahatlıkla ifade edebileceklerini görüyorlar, bir kadın valinin kadınların sıkıntılarını anlayabileceğini düşünüyorlar.” Hatta bir anekdot ekliyor bu noktada... “İlkokul birinci sınıftaki kız çocuklarına karne töreninde ne olmak istedikleri sorulmuş, onlar da ‘Vali’ diye cevap vermiş. İlk kez böyle bir şey söylüyorlar, örnek gösteriyorlar. Bu beni çok duygulandırdı. Genç kızlar sosyal madyadan ‘Kübra Abla, ben de senin gibi olmak istiyorum, hedefimi yükselttim’ diye yazınca çok mutlu oluyorum. Örnek alınmak çok güzel.”
İLETİŞİMSİZLİK ÇOK ARTTI
“Peki burada önceliğiniz ne olacak?” diyorum merakla. “Bakan yardımcısıyken gelmiştim buraya, valimizi ziyaret etmiştik. Kadınların çalışmalarını, yurtdışına pazarladıkları ürünleri görünce çok etkilenmiştim. Dolayısıyla kadın derneklerini ve kooperatiflerini çok önemsiyorum. Kadınların el emeği ile yaptıkları ürünleri pazarladıkları e-ticaret sitelerini de...
Elbette tanıtımla ilgili, iş dünyasıyla ilgili istekler de var... Şehrin 5-10 yıldır turizm potansiyelinin arttığı bir gerçek. Pek çok sektörde, tarım, hayvancılık ve mermer sanayiinde önemli işler yapılıyor, bunların hepsini işimizin gerektirdiği ölçüde takipteyiz ve destekleyeceğiz, ama ben sosyal projelere çok önem veriyorum. Çünkü bir toplumda en büyük huzursuzluğu, çocuklarla aileler arasındaki iletişimsizliğin ve uzaklaşmanın yarattığını biliyorum. İnternet bağımlılığı, madde bağımlılığı gibi pek çok kötü olay bu nedenlerle artıyor.”
ÜÇ ÇOCUK ANNESİ
Tam bu noktada 3 çocuk annesi olduğunu anlatıyor Vali Yiğitbaşı. Genç yaşta evlenmiş, hem de 20 yaşındayken. En büyük çocuğu üniversite mezunu, ortanca lisede, en küçük ise ilkokulda. Dolasıyla üç yaş grubunun da ihtiyaçlarını biliyor ve şöyle devam ediyor: “Çocuklarla ilgili tek sorumlu anneymiş gibi davranılıyor. Kadın kültür evlerinde çok güzel eğitimler veriliyor mesela, bireysel danışmanlıklar, tecrübe aktarımları yapılıyor ama erkekler yok!
Farklı kurumlarla bu olayı çözmek istiyoruz. İşin özeti şu; ben sosyal konulara eğilmeyi çok istiyorum. Evet, ekonomiye eğilmemiz, ihracat kalemlerini yükseltmemiz lazım ama önce insanların kendilerini değerli hissetmeleri gerektiğini düşünüyorum. Kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar için çok şey yapmamız gerek diye düşünüyorum...”
‘EŞİMİN DESTEĞİ OLMASA BAŞARAMAZDIM’
Peki çok çalıştığı için evde isyan var mı? “Benim iki büyük zaten ‘iyi ki annem evde yok’ havalarında. Ergenlik malum (gülüyor). Üç numara ise 8 yaşında. ‘Yine mi gidiyorsun?’ diye hesap soruyor haliyle. O yüzden onu da dahil ediyorum yaptığım işlere. Mesela ‘Mutluluk Kervanı’ diye bir projemiz var; şimdiye kadar hiç ulaşılmamış köy ve beldelerdeki çocuklara tırlarla gidiyoruz ve çocukların yeteneklerini keşfetmeye çalışıyoruz. Spora, sanata meraklı olanlara dokunmak istiyoruz. İşte bizim ufaklığa bunları anlatıyorum, benim aslında çocuklar için çalıştığımı, onun için eve geç geldiğimi anlatmaya uğraşıyorum...”
Sohbette öğreniyorum, Vali Yiğitbaşı’nın eşi bir doktor. Ortopedi uzmanı ve özel bir hastanede çalışıyor. 28 Şubat döneminde çocukların sorumluluğunu kendisinin aldığını, şimdi ise eşinin devrede olduğunu belirtiyor. Yani evde bir paylaşım ve işbölümü söz konusu. “Kendi çocuklarımı ihmal etmek beni çok üzüyor ama çok şükür eşimden çok iyi destek alabiliyorum. Biz erken evlendik ve eşimin desteği sayesinde eğitimimi devam ettirebildim. Onun desteği olmasa yapamazdım” diyor. “Peki doktor bey mutfakta nasıl?” sorusu geliyor ekipten.
“Çok iyidir, özellikle et konusunda! Kızım da çok yardımcı artık. Yani idare ediyorlar. Aslında benim mutfakta nasıl olduğumu sormalısınız” diyor gülerek. Soruyoruz elbette! İtiraf geliyor; “Buradaki kadınların yeteneklerine bakarsak, çok iyi sayılmam! Geçen gün lokum kesimine gittik, onların kolaylıkla kestiği lokumları çok zor kestiğimi söylemem lazım!”