Uzman isim Yunanistan ve Rum kesiminin ‘karın ağrısı’ listesini sıraladı! 'Kara propaganda kirli planın tetiği olabilir'
Dünya gündemine bomba gibi düşen ve tarihi gerçekleri çarpıttığı gerekçesiyle oldukça tepki çeken Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ortak yapımı 'Famagusta' tartışılmaya devam ederken Milli Savunma Bakanlığı, tarihi gerçekleri yansıtacak '50'nci Yıl Belgeseli'nin hazırlanacağını duyurdu. Öte yandan Posta'ya açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, dizinin büyük bir kara propaganda olduğunun altını çizerek hazırlanmak istenen zemini anlatarak asıl gerçekleşebilecek tehlikeli senaryoya dikkat çekti.
ÖMER FARUK EKİNCİ / POSTA.COM.TR | Netflix’te yayınlanacak ‘Famagusta’ dizisi, 1974 yılında Mağusa kentinde yaşananları Rum perspektifi ile anlattığını öne sürse de dünya kamuoyunda büyük bir tartışmayı başlattı. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50. yılında yayınlanmaya başlayan dizi, ağır propaganda içerdiği ve tarihi gerçekleri çarpıttığı gerekçesi ile protesto edilirken diziye Türkiye ve KKTC’den de tepkiler gecikmedi.
KKTC: GERÇEĞİ YANSITMIYOR
KKTC Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, dijital bir platformda 20 Eylül 2024'te yayımlanacağı duyurulan Kıbrıs Rum yapımı "Famagusta" dizisinin fragmanının, Kıbrıs Adası'nda yaşanan olayları tamamen gerçek dışı bir kurgu ile yansıtan kan dondurucu görüntüler içerdiği bildirildi.
Kıbrıs Rum tarafının alışılagelmiş propagandası çerçevesinde, Kıbrıs meselesinin 1974 yılında bir "savaş" ile başladığı iddia edilen görüntülerde, şanlı Türk ordusunun, sivillerin hayatına kasteden taraf olarak çirkin bir şekilde karalanmaya çalışıldığı vurgulanan açıklamada, "Bu dizinin yapımcılarını ve yayınlanacağı dijital platformu şiddetle kınıyor, yalan, yanlış ve yanlı savlara dayanan dizinin yayınlanmaması için çağrı yapıyoruz." ifadesi kullanıldı.
DIŞİŞLERİ’NDEN TEPKİ: KARA PROPAGANDAYA HİZMET EDİYOR
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, "Dijital bir platformda yayınlanacak olan 'Famagusta' adlı dizi, tarihi gerçekleri çarpıtmak suretiyle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kara propagandasına hizmet etmektedir. Bu dizi, 1963-74 yılları arasında gözlerini kan bürümüş Kıbrıslı Rum çeteler tarafından katledilen Kıbrıs Türkleri'nin aziz hatıralarına büyük bir saygısızlık teşkil etmektedir. Gerçekleri olduğundan farklı yansıtmaya dönük bu tip nafile girişimler, Milli davamız Kıbrıs konusundaki mücadele azmimizi daha da güçlendirmektedir. Kıbrıs gazilerimizi saygı, şehitlerimizi rahmetle anıyoruz" ifadelerine yer verildi.
MSB: TARİHİ GERÇEKLERİ BELGESELLE YAYINLAYACAĞIZ
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise bölgede yaşananların tüm gerçekliğiyle ‘50’nci Yıl Belgeseli’ ile birlikte dünyaya sunulacağı duyuruldu.
MSB’nin konu ile ilgili açıklaması şu şekilde:
Tarihi gerçekleri çarpıtarak Rum çeteler tarafından acımasızca katledilen Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin aziz hatıralarına büyük saygısızlık içeren ve dijital bir platformda yayınlanacağı duyurulan kara propaganda amaçlı 'Famagusta' adlı dizi ve benzeri provokatif girişimlerin Rum tarafı dahil kimseye yarar sağlamayacağı açıktır. Her iki tarafa barış ve huzur getiren Kıbrıs Barış Harekatı'nı karalayan, çözümsüzlüğe hizmet eden bu tarz beyhude çabalar; adada sağlanan güvenlik ortamına zarar vermektedir. Öte yandan, bakanlığımız tarafından hazırlanan Kıbrıs Barış Harekatı'na giden süreçte uydurma senaryoların değil, yaşanan gerçeklerin anlatıldığı '50'nci Yıl Belgeseli' İngilizce alt yazılı olarak çeşitli platformlarda yayınlanacaktır.
"ULUSLARARASI VE İÇ KAMUOYUNU ETKİLEME ÇALIŞMASI"
Konu ile ilgili Posta.com.tr’ye konuşan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Milletlerarası Hukuk Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, Famagusta yapımının Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın ortak ürünü olduğunu söyledi ve dizinin tarihi çarpıtarak 200 milyon kişiye erişimi olan Netflix platformunda yayınlanmasının altından farklı manalar çıkarılabileceğinin altını çizdi.
Doç. Dr. Gözügüzelli şöyle devam etti:
‘Netflix üzerinden amaç ve hedef kitle nedir?’ diye baktığımızda platform üzerinden Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, kendi iç kamuoyunu özellikle de Kıbrıs davasında zemin kaybetme ile karşı karşıya kalmaları ve bu doğrultuda iktidara yönelik eleştirilerin (Maraş ve Mağusa meseleleri) yoğunlaşması ve baskının artmasının önüne geçmek amacı güdülüyor.
Özellikle Maraş konusunda Kıbrıs Türk tarafının açılımları, Türk turizmcileri tarafından otellerin yeniden yapılandırılma faaliyetlerine izin verilmesi gibi önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde bu konuda ‘Famagusta’ adı altında tamamıyla planlı bir algı operasyonudur.
"TÜRKİYE'NİN JEOPOLİTİK KONUMUNDAN RAHATSIZ OLUYORLAR"
Famagusta yapımının uluslararası kamuoyunu yanıltarak Türkiye, Türk askeri ve Kıbrıs Türklerine karşı itibarsızlaştırma adına atılan bir adım olduğunu belirten Doç. Dr. Gözügüzelli, atılan bu adımın sebepleri olarak ise şunları saydı:
- Türkiye’nin vermiş olduğu somut destek ile KKTC’nin hukuki statüsünün uluslararası alanda daha görünür hale getirileceği çalışmalara hız verilmesi ve Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci ülke yapılması gibi sebeplerden bu itibarsızlaştırma adımı atıldı.
- Türkiye’nin kararlı bir şekilde KKTC’nin diplomatik ilişkilerin geliştirmesi adına kurmuş olduğu diplomatik ağ da Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın rahatsız olduğu konulardan biri.
- Türkiye jeopolitik anlamda çok güçlü bir pozisyona gelmesi ve Mavi Vatan doktirini ile birlikte ‘Piri Reis’i sahaya sürmesi, Piri Reis ile Türkiye’nin Akdeniz, Karadeniz ve Ege Denizi’nde jeopolitik dengeleri değiştirecek bir pozisyona geçmesinden ötürü de rahatsızlık duyuyorlar.
Yunanistan kamuoyunda yapılan yüklü silah ve mühimmat alımlarına karşı büyük tepki olduğunun altını çizen Doç. Dr. Gözügüzelli, ‘NATO ülkesi üzerinde kullanılmama’ şartının hükümeti zorladığını ifade etti.
Güney Kıbrıs ve Yunanistan’ın almış oldukları silahları Türkiye’ye karşı kullanmama şartı ile aldığına dikkat çeken Doç. Dr. Gözügüzelli, “Bunları kullanma durumunda ise bambaşka bir senaryo ve sonuçlar ortaya çıkacaktır” dedi.
Famagusta dizinin Türk askerini yıpratmak ve dünya kamuoyunda itibarsızlaştırmak adına yapılan bir kara propaganda olduğunu belirten Doç. Dr. Gözügüzelli, “Kıbrıs meselesinin özünü sözde bir işgal meselesi göstermek adına dünyaya bunu yeniden hatırlatma amacı hissettikleri için hazırlanmış bir yapım” ifadelerini kullandı.
ASIL TEHLİKE: KİRLİ PLANIN TETİĞİ OLABİLİR
Öte yandan dizinin siyasi amacının dışında çok daha tehlikeli olabilecek bir noktasına değinen Doç. Dr. Gözügüzelli, şöyle konuştu:
Tüm bu siyasi amaçların dışında KKTC’ye karşı Güney Kıbrıs’ın silahlandırılması ve geçmişteki gibi Kuzey Kıbrıs’ı sözde ‘işgalden kurtarma’ adı altında canilerin ellerine verilen silahlarla masum halkın üzerine bir saldırı hazırlığının habercisi de olabilir.İsrail’in bölgeyi sürüklediği ateş çemberini fırsat sayarak dahil olmak istekleri bile olabilir. Bu tarz ağır propaganda içeren yapımları romantik ve duygusal olarak ele almamak gerekir. Böyle yapıtların arkasında daha büyük yıkımlar yaşatmak için işlenmiş bir plan da bulunabiliyor.
"TÜRKİYE'NİN TAZMİNAT HAKKI BULUNUYOR"
Hukuki zeminde bakıldığı zaman Türkiye’ye büyük bir tazminat hakkının doğabileceğinden bahseden Doç. Dr. Gözügüzelli, “Bu bir iftira meselesidir. Netflix’in buna aracı olması, bu olayla taraf olması anlamına gelir. Böyle bir yayın prensibinin sözleşme özelinde ihlalinin gerçekleştirilmiş olacağından ötürü bunları söyleyebiliyorum. Tarihi gerçeklikten uzak, tamamen insanların duygularını hedef alarak yapılan bu tarz yapımlar büyük art niyet içermektedir” şeklinde konuştu.