Uzmanlardan dikkat çeken uyarı! 'Düzce depremi 1999 depreminden bağımsız değil'
Deprem gerçeği 23 Eylül 2022 tarihinde saat 04:08’de Düzce’de meydana gelen sarsıntı ile tekrar gündemimize geldi. Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu ve araştırma ekibi, “2022 Düzce depremi 1999 depreminden bağımsız değildir” ifadelerini kullandı. Öte yandan 23 Kasım 2022 Düzce depremi ile erken uyarı sistemleri de konuşulmaya başlandı. Teknoloji yayıncısı Ersin Akman ve Jeofizik Yüksek Mühendisi Övgün Ahmet Ercan, açıklamalarında erken uyarı sisteminin önemine değindi.
İpek Alemdar Göde / Posta.com.tr – Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu ve bölüm araştırmacıları 23 Kasım tarihinde Düzce’de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi. Düzce'de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin 1999 İzmit Depremi kırığının en doğu parçasını oluşturan Karadere Fay Segmenti'nin Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultusunda uzanan bir fay kırılmasının depremi oluşturduğunu söyledi.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu ve bölüm araştırmacıları 23 Kasım tarihinde Düzce’de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depreme ilişkin "Depremin, Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) üzerinde oluşan 1999 İzmit Depremi kırığının en doğu parçasını oluşturan Karadere Fay Segmenti’nin Kuzeydoğuya doğru uzanan ve Düzce Ovası’nı Güneybatıdan sınırlayan fay üzerinde meydana geldi. Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultusunda uzanan bir fay kırılması depremi oluşturdu" açıklamasında bulundu.
5 TARİHİ DEPREM KIRIĞI
Düzce'de meydana gelen kısa süreli korkuya neden olurken Sakarya, Kocaeli, Düzce, Bolu ve İstanbul illerinde hissedildi. Araştırmacılar, tarihsel dönemde çok sayıda büyük ve yıkıcı depremin meydana geldiğini aktardı. Karadere Fay Segmenti üzerinde ise 1999 İzmit Depremi kırığı dâhil 5 tarihi depremin kırığının saptandığını aktardı.
Araştırmacılar yaptıkları son açıklamada "1999 İzmit ve Düzce deprem kırılmaları kaynaklı olan zaman içindeki gerilme değişimler TÜBİTAK destekli bir proje kapsamında hespalandı. Bu hesaplamaların 2022 Gölyaka (Düzce) depremi odağının son 23 yıl içinde yaklaşık 5 bar civarında zamanla artışı azalarak devam eden bir gerilme yüküne maruz kaldı. Bu sonucun, 2022 Gölyaka (Düzce) depreminin 1999 İzmit ve Düzce depremlerinden bağımsız ele alınamaz, 1999 depremlerinin yer kabuğundaki etkisinin azalarak da olsa devam etmesi bekleniyor" ifadelerini kullandı.
DEPREMDE ERKEN UYARI SİSTEMİNİN ÖNEMİ
Öte yandan Düzce’de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki deprem hayatımızdaki deprem gerçeği ile tekrar yüzleşmemizi sağladı. Teknoloji ile birlikte artık depremi saniyeler öncesinde kullanıcılara haber vermek mümkün hale geldi. Düzce depreminde de Android kullanıcıları telefonlarında depremden saniyeler önce deprem uyarısı ile karşılaştı.
Teknoloji yayıncısı Ersin Akman erken uyarı sistemlerinin şimdiye kadar yanlış sinyaller göndermediğini ifade ederek, “Google’nin geliştirdiği Android uyarı sistemi aslında dünya üzerinde kullanılan tüm Android kullanıcının elde ettiği verilerin derlenmesi ile oluşuyor. Android yüklü olan cep telefonlarında bulunan sensörler herhangi bir sismik olay tespit edildiğinde bu bilgi Google’nin sunucularına iletiliyor. Google ise ABD’deki yetkili kurumla birlikte bu sinyallerin analizini yapıyor. Eğer herhangi bir yerde deprem riski görülürse (cep telefonunun bulunduğu bölge çok önemli) telefonlara böyle bir sarsıntı olabileceği bilgisi gönderiliyor. Şirketin burada altını çizdiği nokta bu özellikte henüz finale gelinmiş bir durum olmadığı. Hala üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Dünya üzerindeki farklı depremlerde özellikle son bir buçuk yılda doğru sinyaller üretiyor. Şimdiye kadar yanlış sinyal üretmektense doğru sinyaller ürettiğini görebiliyoruz. Teknolojik anlamda çok çok önemli bir şey” dedi.
YAKINDA BAŞARI HİKAYELERİNİ DUYABİLİRİZ
İlerleyen süreçlerde erken uyarı sisteminde hayatlarının kurtulduğunu ifade eden kişiler duyabileceğimizi ifade eden Akman, “Henüz depremden ne kadar zaman önce bildirimin geleceği belli değil. Henüz böyle bir garantisi yok. Dün akşam Düzce depreminde de görüldüğü üzere bazı vatandaşların telefonlarına bildirim gitti. Tabi uyarıyı alan kişiler arasında zaman farkları olabiliyor. Teknoloji bu noktada deprem bilimi ile birleşerek bazı sonuçlar üretiyor. Özellikle ABD’nin deprem yoğun bölgelerinde yaşayan insanların söylediğine göre de gayet iyi bir uygulama. Neredeyse her sarsıntıdan önce sinyal alabilir hale gelenler var. Muhtemelen bir süre sonra da dünyanın geneline daha sağlıklı veriler aktarılabilecek. Burada da insanların hayatlarını kurtarma noktasında faydalı adımlar olacaktır. Bilim ve teknoloji el ele verdiği zaman felaket olarak adlandırılan bir şey felaket olmaktan çıkabilecek gibi duruyor. Belki de bir süre sonra ‘bana sinyal geldiği için evden çıktım, hayatım kurtuldu’ diyenlerle karşılaşacağız” ifadelerini kullandı.
“İZMİR DEPREMİNDE HENÜZ YOKTU”
Jeofizik Yüksek Mühendisi Övgün Ahmet Ercan erken uyarı sistemleri hakkında “Erken uyarı sistemleri birkaç farklı anlamda kullanılıyorlar. Erken uyarı demek deprem dalgasını depremin olduğu yerde belirledikten sonra deprem dalgası diğer yerler gitmeden telefon, internet gibi çeşitli araçlarla insanlara uyarı gönderiyor. Bunun için iyi bir ağın olması gerekiyor. Ülkenin her yerinde depremlerin olduğu an deprem odağına yakın bir yerde algılaması gerekiyor. Bu noktada deprem oldu dalgalar geliyor gibi uyarabilirsiniz. 2020’de Sisam depreminde dalgaların İzmir’e gelişi 17 saniye aldı. Sisam’da deprem olduktan sonra o dönem erken uyarı sistemi olmuş olsaydı İzmir’e 17 saniye önceden uyarı gitmiş olacaktı. Böylece insanlar daha dalga gelmeden gerekli önlemlerini alabileceklerdi. Deprem dalgaları bir göle atılan taş dalgası gibi ilerler. Yani önce olduğu noktada hissedilir daha sonra çevreye dalga dalga yayılır. Sisam depreminden sonra bir özel şirket Sisam ve çevresine Seferihisar çevresine jeofizik algılayıcılar yerleştirildi. Erken uyarı için başlatıldı bunda da başarılı oldu. Yeni bir depremde de bu uyarıyı yapabilir” dedi.
BİR SANİYE BİLE ÇOK ÖNEMLİ
Ercan deprem öncesinde bir saniyenin bile çok önemli olduğunu belirterek “Erken uyarı sistemleri yaşamımızı kurtarabilir. Bir saniye bile kurtulmak için çok önemlidir. Erken uyarı sistemi evin içinde ya da iş yerindeyseniz dışarı çıkma imkanı sağlar size. Erken uyarı sistemleri deprem merkezinden uzaksanız o kadar fazla zaman kazanacağınız anlamına geliyor. Deprem merkezine çok yakınsanız o zaman uyarılma süresi kısalır” ifadelerini kullandı.
DÜZCE’DE KISA SÜREDE DAHA BÜYÜK BİR DEPREM BEKLENİYOR MU?
Düzce’de tekrar büyük bir depremin beklenip beklenmediği sorusunu yanıtlayan Ercan, “Jeofizik bilimi kısa sürede daha büyük bir depremin gelip gelmeyeceği konusunda bir bilgi sunamaz. Ancak yıllanmış deprem deneyimlerime bağlı olarak Düzce’de olan 6 büyüklüğündeki bir depremden sonra daha büyük bir deprem beklentisi içinde değilim. Bana göre bu bir ana depremdi ve oldu geçti. Artçılarının da yaklaşık 1-1,5 ay en büyüğü 5.2-5.1 olacak şekilde duyabiliriz. Daha sonra da sönümlenip gidecek” dedi.
İYİ BİR SINAV VERDİK
Ercan, “5.9 büyüklüğünde bir depremin olma süresi ile aynı oldu yaklaşık 15-16 saniye süren bir deprem. Düzce iyi bir sınavdan geçti. Bize gösterdi ki 5.9 büyüklüğünde bir depreme Düzce evleri dirençli. Eğer bu deprem Doğu Anadolu’da olmuş olsaydı şu anda belki ölü sayılarından bahsediyor olacaktık. Burada deprem yönetmeliğinin yenilenmesi önemli bir adımdı. İnsanlar artık daha bilinçli nerede yerleşeceklerini biliyorlar. Bu depremin yıkımsız atlatılması alkışlanacak bir başarıdır. Depremden hemen sonra Kızılay’ın afet alanında yaptığı çalışmalar önemliydi. Ancak dikkat çeken bir nokta halkın deprem sonrasında toplanma alanı yerine sokaklarda dolaşıyor olmasıydı. Bu son derece tehlikeli bir durum. Yapıların altlarında, yanlarında dolaşmak tehlikeli” dedi.