Yıldırım'ın yeni projesi: İstanwood film platosu

Cumhur İttifakı’nın AK Partili İstanbul adayı Binali Yıldırım ile Arnavutköy ilçesindeki Nuri Pakdil Kültür ve Sanat Merkezi’nde buluştuk.

Binali Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması halinde hayata geçireceği ‘Gıda Merkezleri’ ve ‘Yüzen Sahneler’ gibi yeni projelerini hatırlattı önce. Ardından da Arnavutköy’de kurulmasını planladıkları ‘Film Platosu’ projesini anlattı...

Hollywood ve Bollywood’a rakip olacak

İstanbul ve tabii Türkiye için çok önemli, bir ilk niteliğinde, dev bir projemiz var. Bir film platosu... Amerika’da Hollywood var, Hindistan’da Bollywood... Bizimki de ‘İstanwood’ olur diyor arkadaşlar...

Bu çok önemli ve büyük bir proje. Bakın, Türk film ve dizileri dünyada gözde oldu. Güney Amerika’dan Körfez ülkelerine kadar dünyanın her tarafında en çok izlenen yapımlar arasında yer alıyor. Sektör, o kıt imkanlarıyla, 140 ülkeye satıyor ürettiği dizi ve filmleri. 350 milyondan fazla insan izliyor bunlar.

Türkiye bu alanda, 300 milyon dolar ihracat yapıyor. Önemli olan sadece elde edilen bu gelir değil. Ayrıca bu film ve dizilerde kullanılan mekanlar, sanatçıların kostümleri, takıları... Bütün bu görsel unsurlar bu şehrin, bu ülkenin zenginliğini gösteriyor. Bu da İstanbul’a, Türkiye’ye ilgiyi artırıyor. Dolaylı olarak turizmi daha da canlandıracak bir boyut bu. Ülkemizin, özellikle de İstanbul’un marka değerini daha da artıracak... 204 futbol sahası

Arnavutköy’de kurmayı hedeflediğimiz film platosuyla Türkiye’nin bu alandaki yıldızı daha da parlayacak. Dizi ve film ihracatını 500 milyon dolara çıkarmayı hedefliyoruz.

Film platosu 204 futbol sahası büyüklüğünde bir alana kurulacak. (Yıldırım’ın ‘204 futbol sahası’ şeklinde ifade ettiği arazi yaklaşık 1500 dönüme tekabül ediyor.)

Çekim alanlarının yanı sıra, deniz sahneleri için yapay dalga üretim merkezi, görsel sanatlar müzesi, sinema kompleksi, sinema akademisi ve sinema atölyelerinin de yer alacağı film platosu, sektöre yepyeni bir soluk getirecek.

Televizyon dizileri ve sinema filmlerinin çekileceği stüdyolardan, sinema televizyon bölümlerinde okuyan öğrenciler de faydalanacak. Burası istihdama da büyük fayda sağlayacak. 4 bin kişi çalışacak.

YARIŞ 31 MART’TA SONA ERER

Büyükşehir belediye başkanıyla farklı partiden ilçe belediye başkanlarının ilişkilerinde zaman zaman sorunlar yaşanabiliyor. Geçmişte Ankara’da olduğu gibi mesela... Seçimi kazanmanız halinde, rakip partilere mensup ilçe belediye başkanlarıyla sizin aranızda bu tür problemler yaşanabilir mi?

Evet biliyorum geçmişteki bazı örnekleri ama bizde hiç problem olmaz. Çünkü benim anlayışımda hizmette siyaset olmaz. Bana bir adım gelene ben iki adım giderim. Bu kampanyalar, bütün bu gürültü patırtı seçime kadar. 1 Nisan itibariyle oturulur, çalışılır. Bu şehre hep beraber hizmet veririz. Gönül arzu eder ki bütün ilçeleri biz kazanalım ama olmasa da fark etmez. Demokrasinin çeşitliliği, zenginliği bakımından rakiplere de yer kalmalı.

500 BİN KİŞİYE İŞ HEDEFİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan sizin için “Eser siyasetinde ülkemizin markası” dedi.

Sağ olsun, Cumhurbaşkanımızın öyle bir değerlendirmesi oldu, evet.

Bu sözler beklentiyi ve sorumluluğunuzu artırmıyor mu?

Öyle tabii ama geçmişte müktesebat olduğu için benim açımdan çok zorlanacağım bir husus değil. Hizmet, insanların beklentileri, sorunların çözümü noktasında herhangi bir problemimiz yok. Hepsini çalıştık, biliyoruz. Bunlar halledilebilecek işler. Daha fazlasını hedefliyorum ben.

Nedir o daha ötesi?

Bu şehrin marka değerinin yükseltilmesi. Hayatı kolaylaştıran, yaşam kalitesini artıran ve şehrin cazibesini daha da yükselten bir icraat planlıyoruz. İstanbul milli gelire 232 milyar dolar katkı sağlıyor. Bunu bir dönem içerisinde 300 milyar dolara çıkarmayı hedefliyorum. Ve İstanbulluya doğrudan 500 binin üzerinde iş imkanı sağlamak istiyorum. Ağırlıklı olarak da gençlere...

KAZANIRSA İLK İŞİ NE OLACAK?

Binali Yıldırım’a, seçimi kazanması halinde 1 Nisan sabahı ilk işinin ne olacağını, ilk olarak nereye gideceğini sordum. Her zamanki esprili üslubuyla, “Sonuçlar belli olduktan sonra 10 saat izin isteyeyim diyorum. 10 saat deliksiz bir uyku uyuyayım ki kendimi toparlayıp dinç olarak güne ve mesaiye başlayayım” dedi gülerek. Hemen ardından da, yılların tecrübesiyle önemli bir noktaya dikkat çekerek başladı sözlerine:

Yapacağım ilk iş brifingler almak. Ama öyle alışılmış şekilde, belediye yöneticilerinden falan değil. Çünkü bizde biliyorsunuz, göreve gelen hemen çalışanları toplar. Çalışanlar da bakanı veya başkanı büyülerler. Ondan sonra da tabii gerçekleri görmek daha da zorlaşabilir.

Biz alışılanın tersini yapacağız. İstanbullulardan brifing alacağız. Sivil toplum kuruluşlarından, hemşehri derneklerinden, iş aleminden, çalışanlardan... Yani İstanbul’un bütün paydaşlarından, 'İstanbul için benim de söyleyecek sözüm var' diyen herkesten, bütün kesimlerden... Detaylı şekilde onları dinleyeceğiz, bilgiler alacağız. Ondan sonra kendi kadrolarımızla değerlendirme yapacağız. Hizmet alanlarla hizmet verenlerin gündemleri ne kadar örtüşüyor, bunu göreceğiz.