Hekimoğlu'nun Dr. Zeynep Can’ı Damla Colbay: Asla hata yapamayız
Bu haftaki konuğum Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Hekimoğlu’nda Bağışıklık Sistemi ve İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Zeynep Can’ı canlandıran Damla Colbay. Damla Colbay ile bir hastane dizisinde oynamanın zorluklarından İzmirliliğe uzanan birçok şey konuştuk... Uğur Alkapar / ugur.alkapar@posta.com.tr
Damla boyun 1.73, güzellik desen maşallah. Oyunculuktan önce mankenlik teklifleri almadın mı?
Lisede güzellik yarışmalarına katılsana diyenler oldu. Ancak o taraflara hiç ilgim yoktu. Zayıftım ama kendimi o kadar güzel bulmuyordum. Herhalde her zayıf olana söylüyorlar diyordum.
Gal Gadot’a benzetiyorlar seni...
Ben çok benzetmiyorum ama ailesine düşkünlüğünü, sakinliğini ve hayat tarzını benzetiyorum. Enerjisi muhteşem. Benzetilmek aşırı hoşuma gidiyor tabii, hayranıyım çünkü.
‘Hekimoğlu’nun neden bu kadar sevildiği hakkında bir fikir yürütmek mümkün mü?
İlk 10 bölümü çekerken sorsaydın başka sebepler söyleyebilirdim. Ama şimdi diğer dizilere bakınca farklı bir iş yaptığımızı düşünüyorum. İster istemez bir kıyaslama yapıyorum. Farklı bir ışığı, konusu var. Çok steril ilerliyoruz. Uzun bakışmalar eklemeden konuyu net bir şekilde işliyoruz. Bu kadar temiz anlatabildiğimiz için başarılıyız. İçinde bulunduğum için gurur duyuyorum. Tabii Kanal D’de olmamızın da bu başarıda payı büyük. Kanalın genel imajı da Hekimoğlu’na çok uyuyor. Başka bir kanalda
Setten gelen karelerde çok ciddi çalıştığınız görülüyor genelde. Hiç eğlenmiyor musunuz?
Tabii ki eğlendiğimiz oluyor ama ciddi ve işe odaklı bir setiz genelde. Asla hata yapamayız çünkü hastalık, tıp konuşuyoruz. Senaristlerimizin yazdıklarının üzerinden defalarca geçiyoruz sahneleri çekmeden önce. Kakara kikiri yapabilecek bir ortamımız yok.
Birçok ünlü oyuncu konuk oldu. Favorin kim ve kimin gelmesini isterdin?
Oyunculuklarına hayran olduğum Gün Koper, Ece Dizdar ve Başak Daşman ile çalışma şansı yakaladığım için çok mutlu olmuştum. Engin Günaydın bir bölümümüze konuk gelse rüya gibi bir şey olurdu.
Dizinin orijinali ‘House MD’deki ‘Alison Cameron’ bizde Zeynep Can. Uyarlamada çok şey değişti mi?
İnan bana karakteri ayni bırakmak için elimden geleni yaptım. Başlarda zorlandık elbette ama 20. bölümden sonra daha oturdu diyebilirim.
Dekor da olsa hastane depresif bir yer olabilir. Etkileniyor musun?
Aslında hiç hoşlanmam. Ölmüyorsam hastaneye gitmem. Bu kadar kaçarken içine düşmek ironik oldu. Tabii ki platoda çektiğimiz için o kadar etkilenmiyorum. Ancak çok fazla hastalık konuşuyoruz. Bu kadar hastalığın içinde olmak başkaymış. Normal bir dizi çekiyoruz hissinde değilim.
Tıbbi terimlerle dolu repliklerde zorlandığın oluyor mu?
Çok değerli danışman doktorumuz var. Başar Bey. En başından beri bize yardımcı oluyor. Sette de bir hemşiremiz sürekli bize bilgi veriyor.
‘EDEBİYAT İÇİMDE KALDI’
İzmirli olduğunu, 9 Eylül’de oyunculuk okuduğunu ama dondurduğunu biliyoruz. Sık gidip geliyor musun?
Ailem İzmir’de. Karşıyaka’da yaşıyoruz. Ben de çok sık gelip gidiyordum. Korona döneminde gidemedim. Anne babamı risk altında bırakmak istemedim. İzmir’in havasını çok seviyorum. Değişik kokuyor bence. İnsanın içi huzur doluyor.
Hep oyuncu mu olmak istiyordun peki?
Çocukluğumda böyle bir hayalim yoktu. Lise son sınıfta artık bir meslek seçmem gerekiyordu. Oyunculuk çok cazip geldi. Aile içinde de “Hadi bir taklit yapsana” denen kızdım. Bunlardan keyif alıyordum. Pamukkale Üniversitesi’nde edebiyat bölümünü kazandım. 9 Eylül’de oyunculuğu kazanınca orayı tercih ettim. Edebiyat içimde kaldı. Okusam mutsuz olmazdım.
Edebiyata ilgin var o zaman...
Bir kitap yazdım. En güzeli olsun öyle çıksın diye tutuyorum. Zannediyorum bu yaz sonu yayınlayacağım. İçinde şiirlerin de olduğu büyüklere masallar kitabı. Kişisel gelişim tadında, hayattan aldığımız dersleri masallaştırarak anlattım.
‘UTANACAĞIM BİR ŞEY YOK’
Biyografine bakınca kariyerinin başından beri neredeyse hiç boş durmamışsın. Boş vakit bulduğunda ne yapıyorsun?
Sadece ‘İçerde’den sonra çok yorulmuştum. 1 yıl kendimi dinlenmeye aldım. O dönemde yurtdışına gittim, arkadaşlarımla vakit geçirdim. Bana çok güzel geldi ve yetti. ‘Hekimoğlu’na çok dinlenmiş ve hevesli olarak başladım. Şu anda da haftada 1 ya da 2 gün boşum oluyor onlarda da işlerimi hallediyorum. İkili ilişkilerime vakit ayırıyorum.
Kendine nasıl bakıyorsun?
Sigara kullanmıyorum. Alkolden uzak duruyorum. Günde 3 litre su içiyorum. En büyük faydayı onun sağladığını düşünüyordum. Sihirli iksirim su. Bir de uykumu mutlaka alırım. Akşam 11-12 gibi yatarım. Ödüm kopar gece 1’e kadar uyanık kalmaktan.
Magazin sayfalarında çok görünmüyorsun. Bilinçli bir seçim mi?
Yok, öyle denk geldi. Diğer türlüsünün de işime zarar vereceğini sanmıyorum. O insanın kendi seçimi. Oyuncular neyin haber yapılıp yapılmayacağının farkında. Bunu bilmezlikten gelmek “Aa haber mi olmuş” demek dürüst değil. Benim utanacağım bir şey yok hayatımda. O bilinçte olduğum için sakladığım bir şey yok. Zaten ev kuşuyum.
- İbrahim Saraçoğlu'nun favorisi! Kaşık kaşık tüketince vücuda enerji veriyor, kan şekerini dengeliyor, vücudu dipçik gibi yapıp yüze renk katıyor!
- Türkiye'de kendiliğinden yetişiyor! Kanı saniyesinde temizliyor, safra kesesi ve karaciğerdeki toksinleri temizliyor, vücudu dipçik gibi yapan bitki
- Ihlamuru sakın böyle tüketmeyin! Böbrekleri bitiriyor...
- Aydın Dağları’nda son yılların en verimli hasadı yapıldı! En güçlü antioksidan: Kalbe giden damarlarda yağ çözücü etkisi yaratıyor
- Karlı ve yağmurlu havalarda tabak tabak için! Vücudu soba gibi ısıtıyor: Böbrek ve karaciğere kalkan oluyor