İlayda Aydın harika bir Türk genci. Henüz 16 yaşındayken, kendi deyimiyle ‘daha farklı bir eğitim anlayışı’nın peşine düşüyor ve Türkiye’den gidiyor. Önce Hindistan’da sonra Avustralya ve Rusya’da okullara devam ediyor. Üniversite için durağı ABD oluyor. Şimdi 23 yaşında. Bilim insanı Aziz Sancar’ı örnek alarak çıktığı yolda ilk kitabı yayımlandı bile. Uzay bilimi üzerine yazdığı ‘Geopolitics of Other Space: Global Security and Development’ (Uzay Jeopolitikası: Küresel Güvenlik ve Kalkınma) kitabı Temmuz’da Amerika’da çıktı. Amazon’da da satılıyor. İleride ismini sıkça duymayı umduğumuz İlayda Aydın’la Türkiye’de buluştuk.
Alev Gürsoy Cimin
alev.gursoy@posta.com.tr
Kitabın için tebrikler. Önce seni bir tanıyalım.
Lise ikide, sadece ham bilgi ve öğretim değil, daha kapsamlı, bütünsel bir eğitim arayışıyla 2014’te IB (International Baccalaureate) sisteminin kurucusu UWC’ye (United World Colleges) başvurdum. 14 okuldan oluşan bu sistemde ilk tercihim Hindistan oldu. Akademik garantisi olan, dünyanın her yerinden insanlarla birlikte okuyabileceğim bu fırsatı bana perspektif katabilecek bir yerle değerlendirmek istedim. İlk tercihime girdim. İki yıl Hindistan’da okudum.
16 yaşında bilmediğin bir ülkede yalnız yaşamaktan korkmadın mı?
Evet, tek başımaydım ve korkularım oldu tabii. Ama okulun kendisi güven verdi, beklentilerimi karşıladı.
Hindistan, Türkiye’ye hiç benzemeyen bir ülke, değil mi?
Benzediği ve benzemediği yanlar var. Büyük bir çeşitliliğe ev sahipliği yapıyor. Sosyo-ekonomik, kültürel, eşitsizlik burayla kıyaslanabilir değil. Fakat yine de bir Türkiyeli oraya gittiğinde Kuzey Avrupa’dan birinin yaşayacağından daha az şok yaşar. Türkiye’de kendi güvenli baloncuğumda gözlemleyemediğim, deneyimleyemediğim şeylerle yüz yüze geldim. Bunun yanında, yaklaşık 120 ülkeden insanla paylaştığım bir deneyim oldu. Değişik ülkelerdeki demokrasi algısını karşılaştırma fırsatı buldum.
Hindistan’da ne okudun?
Felsefe, biyoloji ve İngilizce üzerine eğildim. Lisans eğitimimi tam burslu olarak Colorado College’da tamamladım. Uluslararası İlişkiler odaklı Siyaset Bilimi ana dalı, ve Rus ve Avrasya Bilgileri yan dalı yaptım. Bir yıl da Avustralya’da, Sydney Üniversitesi’nde jeopolitika ağırlıklı bir eğitim aldım ve yan dalım için iki ay Rusya’da bulundum.
EZBERLEMEK YERİNE DÜŞÜNMEK İSTEDİM
Neden Türkiye’de eğitim almak istemedin?
Ezberden çok araştırmaya, bilgiyi işlemeye, düşünce becerilerimi geliştirmeye yönelik bir eğitim arayışında olduğumdan Türkiye’de okumak istemedim. Ama Türkiye’de olmak istiyorum. Kendi isteğimle döndüm. Eğitim için tekrar yurt dışına gitmeyi düşünüyorum ama işler yolunda giderse yine dönüp burada ülkeme katma değer yaratmak istiyorum. Hâlâ İstanbul’dayım, iş bulamadım, görüşmelerim devam ediyor.
Türkiye’deki eğitim sistemini nasıl buluyorsun?
Bence buradaki eğitim yaratıp üretmekten çok var olan bir takım olguların benimsenmesi üzerine kurulu. Kısa vadeli sonuçlar gözetiliyor. Bu benim sınırlı görüşüm,eminim ki bundan çok daha fazlası vardır. Mesela NASA’dan MIT laboratuvarlarına, dünyanın pek çok yerinde inanılmaz işler yapan Türkler var. Bu da bir şeylerin doğru yapıldığına dair kanıt olmalı.
Kaç dil konuşabiliyorsun?
Türkçe ve İngilizceyi ana dilim gibi konuşabiliyorum. Rusça ve İspanyolca da biliyorum ama artık konuşmakta zorlanıyorum. Temel düzeyde de Fransızca biliyorum.
Sana bakınca küçük bir Aziz Sancar görüyorum. Doğrumu?
Keşke! Benim bilimle ilişkim büyük oranda sosyal bilimlerde kaldı. Ama kendisi çok imrenerek, saygı duyarak baktığım biri.
BİRİKİMİMİ İNSANLARA SUNMAK İSTEDİM
Bu yaşta sana böyle bir kitabı yazdıran neydi?
Uzay konusu Avustralya’da okuduğum dönemde karşıma çıktı. Doğal kaynak arayışına alternatif bulmak, hızlı kalkınmak gibi arayışların uzay teknolojilerinde artarak vücut bulduğunu gördüm. Mezuniyetim yaklaştıkça fark ettim ki, yıl boyunca devam eden araştırmalarım birikmiş ve güzel bir materyal ortaya çıkmış.
Bunun üzerine kitabım Geopoliticsof Outer Space: Global Securityand Development (Uzay Jeopolitikası:Küresel Güvenlik ve Kalkınma)ortaya çıktı.
Sana kimler destek oldu?
Profesörüm David Hendrickson bana çok büyük destek verdi. Nihayetinde, Çin-Amerika ilişkileri ve uzay gibi güncel konuları özgün bir şekilde inceleyen çalışmam, yaklaşık bir yıl süren uzun bir formatlama sürecinden sonra D.C. merkezli Policy Studies Organization tarafından kitaplaştırıldı. Şu an Amazon’da erişilebilir halde.
Kitaptan kazancın oldu mu?
Telif haklarından bir şeyler gelmesi gerekiyor ama elime bir şey geçmedi henüz. Bu kitabın basılmasındaki amacım para kazanmaktan ziyade öğrendiklerimi, birikimimi ilgilenebilecek başka insanlara sunmaktı. Şu an bu gerçekleşiyor, o yüzden mutluyum.
Türkiye’de basılması gibi bir hayalin var mı?
Evet. Henüz bu yolda bir adım atmadım ama planlıyorum.
Ne kadar ilgi görür sence?
Belki de tahmin edildiğinden çok daha ilgi görür. Uzay teknolojileri, politikası ve hukuku üzerine ilgi artıyor. Havacılık ve uzay mühendisliği, uydu teknolojileri gibi konular üzerine Türkiye’nin ileri üniversite ve kurumlarında çalışmalar hızla devam ediyor. Birkaç ay önce Türkiye İnovasyon Haftası’nda en yoğun katılım alan panellerden biri NASA’da görev yapan Astrofizikçimiz Umut Yıldız ve eski NASA roket mühendislerinden Kevin Debruin’inki oldu. Geçtiğimiz yıl Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Eylül sonunda, Birleşmiş Milletler, Asya- Pasifik Uzay Kooperasyonu Organizasyonu, Tübitak ve Türk Uzay Ajansı’nın birlikte organize ettiği Uzay Hukuku ve Politikası Konferansı İstanbul’da yapılacak.
Şimdi Türkiye’de ne yapmak,kendini nerede konumlandırmak istiyorsun?
Uluslararası bir danışmanlık şirketinin devlet ve kamu sektörü danışmanlığı hizmetlerinde kısa bir iş analistliği deneyimim var. Araştırma, yazma ve analiz yeteneklerimi kullanabileceğim bir pozisyonda düşünce kuruluşlarında, STK’larda, danışmanlık şirketlerinde veya devlet dairelerinde katma değer sunabilirim.
Bu yaşta bu kadar eğitim aldın, ülke gezdin, böyle önemli bir konuda bir kitap yazdın ama Türkiye’de fark edilmeme korkun var mı?
Tabii ki var. Bundan sonrası için çekincelerim yok değil. Savunma sanayiinde bir fırsat bulmak için epey uğraştım ama olmadı.
Ne güzel ki her şeye rağmen seni destekleyen,çabalarına inanan bir ailen var.
Evet çok şanslıyım gerçekten. Her konuda bana inanan ve beni destekleyen bir ailem var. Annem, anneannem ve dayım benim her şeyim. Bizimkiler aslında Bulgaristan göçmeni ve hamurlarında mücadele var. Hepsi çok çalışkan ve bana da bunu aşıladılar. Bir o kadar da eğlenceliler. Annem, dayım ve yengem opera sanatçısı, anneannemin halk oyunu geçmişi var, dedem ve kardeşleri müzisyen... Ben de Ankara’da müzikle, sanatla dolu bir çocukluk geçirdim.
BEYİN GÖÇÜ ÇOK CİDDİ BOYUTTA
Beyin göçü konusunda nasıl düşünüyorsun? Senin gibi yetenekli gençleri Türkiye’de tutmak için ne gerekiyor sence?
Beyin göçü maalesef çok ciddi boyutta. Bu konuda komik bir hikaye anlatmak istiyorum. Benimle aynı zamanlarda, tersine beyin göçü olarak Türkiye’ye dönen, London School of Economics mezunu, Cambrigde Üniversitesi yüksek lisanslı biyogenetik uzmanı çok yakın bir arkadaşım var ve şu an işsiz. Nerelerde konumlandırılabileceği gayet açık olan bu kadar kalifiye birinin Türkiye’de tutunamayıp gitmeyi düşünmesi büyük talihsizlik.
- Dünyada bardak bardak içiliyor ama Türkiye'de değerini bilen yok! Magnezyum, mineral ve kalsiyumun kralı: Tıkalı bağırsakları coşturuyor
- Kahvenin içine kaşık kaşık ekleyin! Tıkalı bağırsakları motor gibi çalıştırıyor: Metabolizma hızını yüzde yüze çıkartıyor
- Terk Edilen Köy, Sanatçıların Yeni İlham Yuvası Oldu
- Evde Hazırlayabileceğiniz Enfes Kış Çayı Tarifleri: İçinizi Isıtacak Lezzetler
- 1 aylık demir ihtiyacını saniyesinde karşılıyor: Halk arasında 'Süper besin' olarak biliniyor, kemikleri beton gibi yapıyor