Sinema yazarımız Kerem Akça En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dallarının galiplerini 5 ay önceden bildiKEREM AKÇA / kerem.akca@posta.com.tr
05 Mart 2018 , Pazartesi 09:57
Toronto’dan Oscar yarışında 15 film
90. Oscar Ödülleri, Akademi’nin değişen yapısıyla ‘kadın tacizcileri’ne de, ‘ırkçılık’a da, ‘Meksika karşıtlığı’na da, ‘Putin’e de mesajı olan bir törenle noktalandı. Büyük oranda iki film arasında gibi gözüken yarışı “Suyun Sesi” (“The Shape of Water”) kazandı. “Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü” ile birlikte Oscar kazanan iki fantastik film arasına girdi. Jimmy Kimmel geceye damga vurdu, Harvey Weinstein’la ilgili espri çok lezzetliydi…
‘Kadın merkezli sinema sevgisi’, ‘taciz karşıtı söylem’i yendi
Oscar törenini Telluride-Venedik-Toronto zaferiyle noktaladık. Toronto Film Festivali, 2006’dan beri 13’te 11, Telluride 2011’den beri 8’de 8 yaptı. Venedik’te “Brokeback Dağı” (“Brokeback Mountain”, 2005) sonrası tılsıma dönüşen ‘Altın Aslanlı film Akademi zaferine ulaşamıyor’ istatistiği ortadan kalktı. Fox Searchlight kendi kendiyle yarıştı. “Milyoner”, “12 Yıllık Esaret” ve “Birdman”den sonra dördüncü zaferine göstere göstere ulaştı. Oscar’ın esas kaynağının Ağustos sonunda Telluride girişi olduğu yine ispatlandı.Şirketin ikinci ümitli olduğu film “Üç Billboard Ebbing Çıkışı, Missouri” (“Three Billboards Outside Ebbing, Missouri”) büyük oranda hayal kırıklığı yaşadı. Belki de Telluride’de gösterilmemenin sıkıntısını çekti. Zaten ‘kara komedi’ Akademi’ye göre hiçbir zaman olmamıştı. En İyi Film’in “Suyun Sesi”ne (“The Shape of Water”, 2017) kaptırılması, “Artist” (“The Artist”, 2011) için evet, “Aşıklar Şehri” (“La La Land”, 2016) için son dakikada hayır denilen ‘oyuncaklı bir sinema fetişizmi’nin bu kez onay almasını sağladı.
Demek ki ‘En İyi Yönetmen’e de aday olmamasıyla küçük bir zümreyi etkisi altına alan ve ‘bembeyaz dünyası’ ile bu dönemin filmi değildi “Üç Billboard”. ‘Irkçı polis’ tartışmasının filmi yaralaması McDonagh’nın sonu oldu. ABD’de Oyuncular Birliği ve Altın Küre zaferleri yetmedi. BAFTA İngiliz yaratıcının İngiliz tesellisi gibi kaldı.
En İyi Özgün Senaryo’da ise “Kapan” (“Get Out”), yani ana karakterleri siyah olan bir film tercih edildi. Irkçılık problemine eleştiri oklarını damardan yönlendirmesiyle bir ‘korku-gerilim’ omurgası kurmasıyla sarsıcı bir işti. Akademi, ‘taciz skandalı’nı elbette buna ‘#metoo’yu kurarak karşı çıkan Mira Sorvino ve Ashley Judd’ı unutmadı. Onlara özel yer ayırdı. Frances McDormand sahneye çıktığında bütün kadın sanatçıları ayağa kalkmaya davet etti.
“Suyun Sesi”nin kadın karakter merkezli ve ‘kadın dünyası’nın üzerine kurulu olması, belki de “Annie Hall”dan (1977) bu yana bu tercih açısından en cüretkar ödülü duyurdu. Bu senenin meselesi ‘kadın hikayeleri anlatma’ idi. Bu temaya uyum sağlamak geçerli oldu. ‘Kadın yönetmen’ olmasa da erkeklerin dünyalarına mahkum Oscar galiplerinin arasından sıyrılacak bir ‘feminist irade’yi ortaya koydu.
Cesaretli kararlar alındı mı?
LGBT filmi “Beni Adınla Çağır” (“Call Me By Your Name”), yıllardır Oscar alamamış eşcinsel James Ivory’ye uyarlama senaryo zaferini 90’ında tattırdı. Ve onu en yaşlı Oscar kazananı yaptı. Özgün senaryoda ilk kez bir Afro-Amerikalı isim zafere ulaştı. Ama uyarlama senaryoda daha önce kazanan üç Afro-Amerikalı vardı (“Precious”, “12 Yıllık Esaret”, “Ay Işığı”). Bir trans birey filmine ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisinde ödül vermek ve Daniela Vega’yı sahneye sunum yapmaya çıkarmak da bu durumun bir parçasıydı sanki.
Bunun yanında geçen sene taciz skandalı sebebiyle tartışılıp aklanan Casey Affleck’in törene gelmeyeceğini açıklamasıyla ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ve ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülleri sırasıyla Jane Fonda-Helen Mirren ve Jennifer Lawrence-Jodie Foster ikilisine verdirildi. Normalde önceki sene ‘kadın oyuncu’yu kazanan ismin ‘erkek’e, ‘erkek oyuncu’yu kazanan ismin ‘kadın’a vermesi geleneğinden geri adım atıldı. Bu sebeple de Emma Stone En İyi Yönetmen’i verdi.
Roger Deakins’in 14. adaylığında ödüle ulaşması törenin en duygusal anıydı. “Coco”nun da Trump dönemine çok uygun bir dışavurumcu Meksika atmosferi yaratması sebebiyle ödüle doludizgin gitmesi şaşırtmadı. Del Toro’nun Meksikalı olması da bu devirde ‘mantıklı’ karşılandı.
Ama sanki siyahi trans yönetmenin çektiği “Strong Island” En İyi Belgesel’de, Afro-Amerikalı lezbiyen yönetmen-senarist Dee Rees’e En Uyarlama Senaryo’da ödül verme fırsatları tepildi. Sürprizlere açık En İyi Belgesel’de ‘ikonik kadın yönetmen’ (“Mekanlar, Yüzler”), ‘ABD’ye son dakikada girebilen Suriyeli ekip’ (‘Last Men in Aleppo”) ile ‘Putin nefreti’ (“Icarus”) arasından sonuncusu galip geldi.
Oscar tarihinin ikinci fantastik film galibi nasıl olunur?
Böylece bütün gece kadınların gecesi gibi gözüktü. Fakat ödüllerle hem ırkçılık problemine, hem Meksika problemine, hem Putin’le olan atışmaya yorum getirilmiş oldu. Geçen sene Kimmel töreni “Aşıklar Şehri” temasına uygun videolarla donatmıştı, final öyle gelişmemişti. Bu sene “Suyun Sesi” böylesi bir sinema fetişizmi sonrası ‘politika değil sinema kazandı!’ deyişiyle bir noktalanma yaşandı. Akademi’nin ne yapacağı belli olmaz!
“Suyun Sesi”, “Cesur Yürek”ten (“Braveheart”, 1995) bu yana Oyuncular Birliği’nde Oyuncu Kadrosu dalına aday olmayıp Oscar’a uzanan ilk film oldu, geçen sene “Aşıklar Şehri” bu püf noktasında kaybolmuştu.
Rita Moreno gibi yıllanmış kadın oyuncuların es geçilmemesi bir yana Kimmel’ın Oscar töreninin ilk yapıldığı Roosevelt Hotel’e yolculuk sözü vermesi sinema nostaljisi getirdi. Belki de Del Toro’nun filminin unutulup gitmiş filmlerin fetişizmini ‘fantastik aşk filmi’ üzerinden yapma arzusu, böylece prim gördü. Müzikal ve politik taraflarıyla da performansa eşlik etme duygusunu yarattı. ‘Yüzüklerin Efendisi’nin üçüncüsünden sonra ilk kez bir fantastik film Oscar’a ulaştı. Ama içinde ‘destansı aşk’ olduğu için! Faye Dunaway ile Warren Beatty’nin En İyi Film ödülünü verirken geçen seneki yanlışı düzeltmesi ve sonrasında bir çeşit ‘saha komiseri’nin kontrole gelmesi de iyi oldu.
Haberin Devamı
BUNLARI DA OKUYUN
- Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 46. Sayısı Bu Pazar Bayilerde!
- Kapadokya’nın yeryüzü ve yer altı hikâyesi Milliyet Arkeoloji'de
- Sanat Sohbetleri’nin ilki Çanakkale Bienali’nde yapıldı
- ‘Çocuklar için kurduğumuz kitap kulübünde her hafta farklı yazarları ağırlıyoruz’
- Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 45. sayısı bu pazar bayilerde!