Üst üste 3 kez BBC tarafından "Avrupa'nın En İyi Sanatçısı" ödülüne layık görülen Fado’nun Divası Mariza, Beyoğlu ve Başkent Kültür Yolu Festivalleri kapsamında yarın Türkiye’ye geliyor.
Ferhat Çilli / Posta.com.tr - UNESCO’nun Kültürel Miras listesinde olan fado kültürüne kendi yorumunu da katan Mariza, İstanbul ve Ankara’daki dinleyicilerine unutulmaz bir gece yaşatacak. Grammy Ödülleri’ne aday gösterilen ilk Portekizli sanatçı olan Mariza, fado müziğini ve geleneklerini yaşatıyor. Mariza ile fado ve Türkiye üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Fado müziğinin tarihinden bahseder misiniz? Fado nasıl doğdu?
Fadonun kökleri 19. yüzyıla dayanıyor. Bence dünya müziği içerisinde bu kadar sağlam ve köklü bir yeri olmasının en önemli tarafı Fado’nun ayrılığı ve acıyı en içten anlatan müzik türü olması ve hikayelerinin Lizbon kıyılarına dayanması… Fado, dünya müziği içerisinde özellikle Amalia Rodrigues'ten sonra sınırları aşan ve geniş kitlelerce tanınan bir müzik türü halini aldı. Güzel bir kadını anlatan, tutkulu bir aşkı anlatan, Lizbon’u anlatan şarkılar var. Fado insanlığın ortak duygularını anlatıyor.
Günümüzde Fado kültürüne bakış açısını nasıl buluyorsunuz? Portekiz gençleri, özellikle Z jenerasyonu bu kültüre nasıl yaklaşıyor?
Fado Portekiz'in ruhunu taşıyor. Sadece Portekiz’de değil dünyanın birçok ülkesinde de Fado çok sevilen ve takip edilen bir müzik türü. Genç nesilden de çok güzel fado söyleyen isimler var. Tabii ki günümüzde müzik çok fazla çeşitlendi daha füzyon çalışmalar da yapılıyor. Ama Fado her zaman var olacak.
Mozambik’e dayanan kökeninizin müziğinize bir etkisi oldu mu? Fado’ya Afrika tınılarını aşılıyor musunuz?
Kesinlikle. Zaten o tarz müzikler dinlemekten de çok keyif alıyorum. Farkında olmadan bazı düzenlemelerde bu tarz ritmleri kullanmışım.
Şarkılarınızda size ilham veren nedir? Bu büyülü şarkıların ilhamını nereden alıyorsunuz?
Yine Fado’ nun kendisinden çünkü sahnede gözlerimi kapatıp bir hikâye anlatıyorum. Hep acı olarak bilinse de mutlu ya da övgü dolu Fado şarkıları da var bu yüzden sahnede şarkı söylerken her duyguyu yaşıyorum.
Amalia Rodrigues'in ardından günümüzde en tanınmış fadista sizsiniz bu size nasıl hissettiriyor?
Amalia benim idolüm. 20.yılımda onun şarkılarından oluşan bir albüm hazırladım. Amalia harika bir şarkıcı olmasının yanında bu müziği dünyaya tanıtan bir isim. Hepimiz onun açtığı yoldan yürüyoruz. Kariyerimde onun adını taşıtan bir ödül de almıştım. Elbette hissettiğim şey gurur. Küçük bir çocukken onu dinleyerek büyüdüm ona olan hayranlığımın müziğimin üzerinde yadsınamaz bir etkisi oldu.
Fado evlerindeki özel kurallardan biraz bahseder misiniz?
Bir akşamınızı Fado’ya ayırın, zamanında gidin ve tüm gece kendinizi fadistaya bırakın!
Eski bir röportajınızda “Türk dinleyicilerimle aramda çok özel bir bağ var” demiştiniz. Karşılaştırma yaparsanız fadoya olan ilgiyi nasıl buluyorsunuz?
Dünyanın birçok ülkesini geziyorum. Birçok ülkede Fadoya olan ilgi beni mutlu ediyor. Ama Türkiye bu konuda bir başka. Şarkı söylerken gözlerimi kapatıp açtığımda karşımda benimle birlikte sessizce kendini müziğe bırakmış ne söylediğimi anlamasa bile ortak duyguda buluştuğumuz bir dinleyici kitlesi görüyorum.
İstanbul’a geldiğinizde neler hissediyorsunuz? Şehrin kozmopolit yapısı sizi evinizde hissettiriyor mu?
Benim için İstanbul’da olmak ile Lizbon’da olmak neredeyse aynı. Kendimi çok yakın hissettiğim bir şehir İstanbul.
Türk mutfağından en çok hangi yemeği seviyorsunuz?
Bu en zor soru olabilir çünkü her seferinde daha önce denemediğim yemekleri deniyorum ve konser sonrası akşam yemeklerini sabırsızlıkla bekliyorum. Sadece glutensiz beslenme üzerine bir diyetim olduğu için seçici davranıyorum. Türk yemeklerinin her biri çok lezzetli.