Çanakkale merkeze bağlı Tevfikiye köyünde bulunan ve Avrupa'dan iki yıl üst üste prestijli ödüller alan Troya Müzesi, büyük bir kültür hazinesi olmasıyla binlerce yıllık geçmişi, geleceğe aktarıyor.
Troya Müzesi, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 1998'de Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilen 5 bin 500 yıllık geçmişe sahip Troya Antik Kenti'nin girişinde yer alıyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca yarışmayla belirlenen proje kapsamında yapımına 2014'te başlanan ve 2018'in ekim ayında ziyarete açılan 90 bin metrekare büyüklüğe sahip 3 katlı Troya Müzesi, ziyaretçilerini Antik Çağ'da yaşamış ozan Homeros'un Troya Savaşı'nı anlattığı "İlyada Destanı"nın 6 dilde hazırlanan beyitleri ile karşılıyor. Müzede bölgedeki kazılardan çıkan eser ve buluntular da sergileniyor.
Teşhir, depolama, idari birimler, sosyal donatı mahalleri ile açık teşhir, peyzaj ve ziyaret alanlarından oluşan müzede ziyaretçiler, her teşhir katına rampadan çıkarak ulaşabiliyor.
Ziyaretçiler müzeyi gezerken "Troas Bölgesi Arkeolojisi", "Troya'nın Tunç Çağı", "İlyada Destanı ve Troya Savaşı", "Antik Dönem'de Troas ve İlion", "Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi", "Arkeoloji Tarihçesi", "Troya'nın İzleri" başlıklarından oluşan hikayeleri takip ediyor.
"2020 Avrupa Yılın Müzesi Özel Takdir Ödülü"nün ardından "2020/2021 Avrupa Müze Akademisi Özel Ödülü"nün sahibi olan Troya Müzesi, Avrupa'daki en prestijli ödülleri alan ilk Türk müzesi oldu.
AMACIMIZ "MADE İN TROY" MARKASI YARATMAK
Müze Müdürü Rıdvan Gölcük, AA muhabirine, bu yapının Çanakkale bölgesine ait geniş bir koleksiyonu barındırdığını söyledi.
Ziyaretçilerin, Troya'nın yanı sıra Assos'tan çıkarılan eserleri, Çanakkale Savaşları’nda kullanılmış bazı malzemeleri görebildiğini belirten Gölcük, "Troya Müzesi'nin ana hedeflerinden biri, yaşadığımız toprakların mirasına sahip çıkmak olduğu gibi bizlere bu mirası ve kimliğimizdeki yerini hatırlatmaktır. Müzemiz, dünya vatandaşlarına Troya hikayesini anlatmak istediği kadar bunu yerli ziyaretçilerimizle de paylaşmayı, kültürümüzdeki Troya kimliğini göstermeyi, ülkemiz adına müze dışında iyi bir marka olmayı hedefliyor. Amacımız kuvvetli bir 'Made in Troy' markası yaratmak." dedi.
Gölcük, İlyada metninin 2 bin 700 yıldır var olduğunu, Troya Savaşı'nın 3 bin sene önce yaşandığını, Troya kazılarının ise 150 yıldır devam ettiğini hatırlattı.
Bunların yanında 2018'de ortaya çıkan bir müzenin bugüne kadar söylenmemiş neleri anlatılabileceğini kendilerine sorduklarında, ödül kazanma konusunu riskli gördüklerini aktaran Gölcük, şöyle konuştu:
"2019 yılı gösterdi ki Time dergisi tarafından 'dünyada mutlaka görülmesi gereken 100 yer listesi'ne seçilmemiz, hemen ardından British Müzesinin, ‘Ben de bir Troya sergisi yapacağım’ demesi, bir oyun firmasının 'Ben bir Troya oyunu çıkaracağım' demesi... Sonuçta 2019 yılında Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'nde finale kaldık; bu harika bir şeydi. Bir yıl sonra da 2020'nin 'Avrupa Yılın Müzesi Özel Takdir Ödülü'nü alan müze olduk. Troya Müzesi bu çok eski hikayenin içinde yeni ne söylemiş oldu? Troya Müzesi, Troya'nın, bu kültürün Anadolu için ne ifade ettiği ve bizim kimliğimizde nerede yer aldığını dünyaya gösterdi. Düşünün ki bir destan adına dikilmiş bir müze; dünyada bunun örneği yok. Bana kalırsa bizim Troya konusunda en büyük hazinemiz bu müze."
Gölcük, ikinci ödülle ilgili sürece değinerek, raportörler ve jürinin bu değerlendirme için Troya Müzesi konusunda çok heyecan duyduğunu vurguladı.
Anadolu'nun sesi olmaya çalışan müzenin, dünyadaki örneklerinden ayrıldığını kaydeden Gölcük, "Jüri tam olarak şunu söyledi: 'İlham verici, öncü ve dünya müzelerine örnek bir müze olabilmeyi başarmış.' İkinci ödülü de almak ve bunun Türk müzeciliğinde ilk olması ülkemiz adına çok büyük bir gurur." ifadesini kullandı.
SANATSAL ÖZELLİKLERİ VE ÖYKÜSÜ DİKKAT ÇEKİYOR
Rıdvan Gölcük, Troya Müzesi'nde önemli eserlerin sergilendiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En çok ilgi çekenlerden biri, Polyksena Lahdi. Hem lahdin sanatsal özellikleri hem de üzerinde anlattığı öykü, öne çıkan eser gruplarından biri. İkincisi, 1873 yılından beri İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde koruduğumuz, 2. Dünya Savaşı'nda Hitler tehlikesinden korumak için daha sonra 1939'da Niğde'ye naklettiğimiz ve bu müzenin açılışında da bize gönderilen işçi hazineleri, zemin katta sergilenen Troya Hazineleri. Eserler öyküsüyle beraber çok öne çıkıyor. Özellikle Avrupalı ziyaretçiyi heyecanlandıran eserlerden biri. Eser koleksiyonumuzun dışında çevre köylerle kurduğumuz ilişki konusunda çok büyük bir heyecan duyuyorlar. Dikkat çeken şey koleksiyondur ama Troya Müzesi aynı zamanda müze mimarisi bir anıt özelliği taşıyor. Ulusal Mimarlık Ödülü de almıştı geçtiğimiz yıl ülkemizde. Müze mimarisinin kendisi de oldukça dikkat çekiyor."
AA