Biri besteci, aranjör, söz yazarı ve yapımcı İskender Paydaş, diğeri Rock grubu Manga’nın 10 parmağında 10 marifet solisti Ferman Akgül. Bildiğiniz gibi bu iki yetenekli insan özel bir proje için bir araya geldi. İskender Paylaş, bu yıl 100. yılı kutlanan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için ‘100 Kere 23 Nisan’ şarkısını yazıp besteledi, Ferman Akgül ise seslendirdi. Biz de müzik dünyasının ‘Büyük İskender’i ve Manga’nın Ferman’ı ile insanlığın geleceğini, yeni projelerini ve haklarında merak edilenleri konuştuk. Bekir Saçar / bekir.sacar@posta.com.tr #pazartesipostası
Ev karantinasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
F.A.:Evde olmak benim açımdan iyi oldu. Günün büyük bölümünü çocuklarımla geçiriyorum. Onlar uyuduktan sonra işlerime bakıyorum. Kaydettiğimiz ama sözlerini henüz bitiremediğim parçalar vardı. Hem onlara konsantre oluyorum hem de yeni şarkılar yapıyorum. Fakat eninde sonunda stüdyoda buluşup şarkıları son haline getirmemiz gerekecek. Ayrıca seyircimizi, festivalleri, grubumu çok özledim.
İ.P.:Ben bu nahoş karantina sürecini fırsata çevirenlerdenim. Yapmam gereken birçok çalışmamın yarım kaldığını fark ettim ve şu an onları tamamlıyorum.
Sizce bu süreç gece kulüplerini ve eğlence mekanlarını nasıl etkileyecek?
F.A.:Müzisyenleri, organizatörleri ve teknik ekibi zor bir yıl bekliyor. Bizler bir şekilde sosyal medya aracılığıyla projeler üretip gelir elde edebilecek bir yol bulabiliyoruz. Fakat sahada çalışanlar ve seyirci gelirleriyle ayakta kalanlar için durum hiç iyi değil. Eğlence sektörü ciddi yaralar aldı. Aşı bulunduktan sonra eğlence sektörü eski günlerine hızlıca geri dönecektir ama bunun için daha zaman var.
İ.P.:Ben bu süreçten sonra eğlence hayatının, gece kulüplerinin ve konserlerin geleceğini hayli parlak görüyorum. Çünkü insanlar yalnızlıktan çok sıkıldı. Dostlarıyla, arkadaşlarıyla bir araya gelip eğlenmek isteyeceklerdir. Çok yakında değil ama belki üç ay sonra her şey normale dönecek ve sosyal yaşam yeniden başlayacak.
Bir müzisyenin gelir kapısı ve en sevdiği oyun bahçesi sahnedir. Konserlerin durması size ne hissettiriyor?
F.A.:Sahneyi elbette özlüyorum fakat bunun eninde sonunda geçeceğini bilmek bana iyi hissettiriyor. Yine de müzisyenler, konserler dışında gelir sağlamanın farklı yollarını bulmak zorunda. Amerika, İngiltere Almanya gibi dünyadaki popüler müziğe yön veren ülkelerde müzisyenler, konser sonrasında gocunmadan şapkasını, tişörtünü, albümünü satar. Ekstra gelir elde eder.
Bütün büyük grupların web sayfaları birer dükkan gibidir. Ürettiklerini farklı yollarla gelire dönüştürürler. Ama Akdeniz ülkelerinde ve bizde bu kültür daha geç gelişti. Hem müzisyenler hem de dinleyiciler bu duruma daha hızlı adapte olmalı.
Kendimizle baş başa kaldıkça yetersiz olduğumuzu anladık
Korona günlerini anlatan bir şarkı yapmayı düşünüyor musunuz?
İ.P.:Bir süreci yaşarken onunla ilgili bir şey yapmak pek benim tarzım değil. Süreç yaşandıktan sonra sezgilerim bir şekilde beni bir yere götürecek ve yaptığım müziklerde ortaya çıkacak diye düşünüyorum.
F.A.: Enteresandır ki, daha bugünleri yaşamadan önce bir albüm konsepti üzerinde çalışıyorduk Manga ile. Dünyanın insanla olan mücadelesini anlatan bu albümümüzün adı ‘Antroposen’ olacak. Albüm maskotumuz maskeli olacak. Çizim taslakları bile hazır. Bir de kısa film yapmaya başladık. Zorlu Caz Festivali’nde ‘Antroposenfoni’ adında senfonik bir konserle sunacaktık. Maalesef içinde bulunduğumuz durumdan dolayı ertelendi. Bir aksilik olmazsa 2021 için planlanıyor.
Sizce salgın bittikten sonra insanları nasıl bir gelecek bekliyor?
F.A.: Kötü günler yaşayan milyonlarca insan zaten hep vardı. Açlık nedeniyle hayatını kaybeden birçok insanı bugüne kadar görmezden geldik. Çünkü ne de olsa açlık bulaşıcı değildi. Dünyaya verdiğimiz zararı da görmezden geldik. Tükettikçe tükettik. “Bize bir şey olmaz” düşüncesiyle yaşadık hep.
Demek ki oluyormuş. İzlediğimiz bilim kurgu filmlerinin içinde yaşıyoruz artık. Umarım yaşadıklarımızdan ders çıkarabilmişizdir. Hepimizin hataları var. Gelecekte, iyi ve kötünün daha net ortaya çıkacağı bir dünya olacak. Kendimizi daha çok keşfedeceğimiz, kendimizle daha çok yarışacağımız bir dünya bizleri bekliyor.
İ.P.: İnsanları ne gibi bir gelecek bekliyor, bilemiyorum. Hatırlarsanız, bir dönem AIDS için “Dünyanın sonu geldi, insanlık ölüp bitecek” demişlerdi. Sonra ebola, sars, Covid-19 girdi hayatımıza. Onlar gibi bunu da atlatıp her şeyin normale döneceğini sanıyorum.
Pandemi müzik dünyasına ne öğretti?
İ.P.:Biraz da olsa evde oturmak akılların başa gelmesine sebep oldu. Kendimize gelip gerçek kimliklerimizi bulduk. Başı ve sonu olmayan bir hengamede farklı şeyler yapmak için koşuşturuyorduk. Asıl ihtiyacımız olan kendi özümüze dönüp yaratıcılığımızı ortaya koymaktı. Şimdi böyle bir şansımız var buradan iyi şarkılar çıkabileceğini sanıyorum.
F.A.:Bence bu yaşadığımız süreç; bilim, kültür ve sanatın kıymetini daha da artıracak. Çünkü kendimizle baş başa kaldıkça ne kadar yetersiz olduğumuzu anladık. Daha öğrenecek çok şey var!
Aranjörler için “Sesi güzel olmayan birinin sesini harika bir sese dönüştürebiliyorlar” deniyor. Bu doğru mu?
İ.P.:Sesi güzel olmayan birinin sesini bir yere kadar güzel yapabiliyoruz. Notasının doğru çıkmasını ve doğru söylüyormuş havasını vermeyi beceriyoruz. Ama dinleyiciye yaşatacağı hissi asla veremeyiz. Henüz öyle bir teknoloji yok. Tabii ki müzik dünyasında çok entrika dönüyor. Arada küçücük başarılar elde edilse de işin temeli şu; sözü ve müziğiyle çok iyi bir şarkın varsa artık başka bir şey yapmana gerek yok.
Hayranlarınıza yeni bir şarkı ya da albüm müjdeniz var mı?
F.A.: Bu ay ‘Zor’ adında bir single çıkartıyoruz. İsmi de hayli ironik oldu. Dinleyicilerimizin görüntüleriyle ve kendi ev hallerimizle bir klip hazırladık. Daha sonra bir single daha çıkarıp bahsettiğim ‘Antroposen’ projemize devam edeceğiz. Şu dönemde ağır parçalar paylaşacağız ama ‘Antroposen’de daha hızlı ve senfonik parçalar olacak.
İ.P.:Meslek hayatımda hayalimdeki birçok şeyi yaptım ama ‘Zamansız Şarkılar’ adında senfonik bir projem var. Bunu hem Türkiye’de hem dünyada hayata geçirmek ve yabancı müzisyenleri de buna dahil etmek istiyorum.
Eskisi kadar albüm, plak, CD yapılmıyor. Müzik dünyasının artık tamamen dijitale kayması öngörülüyor. Bu müzisyenlerin işine gelir mi?
F.A.: Dijital erişim dinleyici için hem kolay hem de çok ucuz. Yalnız unutmamak gerek ki, elle tutulur ürünlere her zaman talep olacaktır. Dijital üretimi, az sayıda da olsa CD ve plakla desteklemek gerekiyor.
KONSERİNE GİTTİKLERİ SANATÇILARIN CANLI YAYINDA PİJAMAYLA KONSER VERMESİ İŞİN DEĞERİNİ DÜŞÜRÜYOR
Sosyal medyada yapılan canlı yayın konserleri için ne diyorsunuz?
İ.P.: Instagram, YouTube gibi yerler evde kalanlara farklı hizmetler sunmaya başladı. İnsanların bilet alıp konserine gittikleri sanatçıların, canlı yayında pijamayla konser vermesi, gitar çalması, şarkı söylemesi işin değerini düşürüyor. Müzikseverleri de bıktırır.
DİNLEYİCİLERİMİZİN TEPKİSİNİ CANLI OLARAK GÖRMEDEN ŞARKI ÇIKARMAK ÇOK TATSIZ
Normalde yeni şarkılar ya da albümler konserlerde duyurulur ama bu yaz büyük ihtimalle konserler olmayacak. Dinleyicilerinizden fiziksel olarak uzakta olmak heyecanınızı azaltıyor mu?
F.A.: Bizi en çok üzen şeylerden biri, şarkılarımızı dinleyicilerimizle uzaktan paylaşmak. Biz neredeyse senenin yarısını yolda geçiren bir performans grubuyuz. Dinleyicimiz hayatımızın bir parçası. Onların tepkisini canlı olarak görmeden şarkı çıkarmak çok tatsız geliyor açıkçası.
Düzen değişti. Artık kaç albüm sattığınız değil şarkınızın ne kadar tıklandığı önemli. Yeni şarkılarınıza ne kadar ilgi bekliyorsunuz? Tıklanma sayısı sizi strese sokuyor mu?
F.A.: Kaygısız olduğumuz söylenemez ama bizim için kıstas konserlerimiz ve festivallerdir. Yeni bir parça yaptığımızda, ne kadar tıklanacağından daha çok konserde alacağı tepkiyi önemsiyoruz.
- Kapadokya’nın yeryüzü ve yer altı hikâyesi Milliyet Arkeoloji'de
- Sanat Sohbetleri’nin ilki Çanakkale Bienali’nde yapıldı
- ‘Çocuklar için kurduğumuz kitap kulübünde her hafta farklı yazarları ağırlıyoruz’
- Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 45. sayısı bu pazar bayilerde!
- Mağaradaki 86 bin yıllık yaşam Milliyet Arkeoloji'de