Bazen hayatın “Pause” tuşuna basmak gerekli. Akıllar karışık, hayat karışık, iş stresi, koşturmaca derken hayatı kaçırdığımız günlere “Corona virüs” sayesinde bir süreliğine ara verdik. Biz de kendimizi izole ettik, sağlığımız için Türkiye’nin sağlığı için evde kalıyoruz; işlerimizi evden sürdürüyoruz. Elif Demirtaş Bilir / elif.demirtas@posta.com.tr
Corona virüs önlemleri kapsamında "Evde Kal" çağrısıyla karantina günlerinde sosyal medyada daha çok vakit geçirir oldum. Fırsat buldukça kitap araştırması yaparken sosyal medyada karşıma güzel bir hasthag çıktı: #KitapOkuTürkiye…
Sosyal medyada dalga dalga yayılan hasthag
#EvdeKalTürkiye çağrıları sonrasında yeni bir akım başladı. 2009’dan 2019’a kadar kitap okuma oranında yüzde 42 bir artış olmuş. Birçok sosyal medya fenomeni de #KitapOkuTürkiye hashtagine destek vermeye başladı. Yeni yeni kitaplar ve kişiler keşfettim.
Bu kitaplardan bir tanesi “Ne Bileyim Seviyo Sandım.” Instagram'ın fenomenlerinden Kadriye Altınbaşak’ın kitabı... Bir kadının çaresizliği, sonrasında azmi, çalışmasıyla yeniden yeşeren bir hayatı anlatıyor kitap. Ben de Kadriye Altınbaşak ile kısa bir online söyleşi yaptım.
Annelere destek olmak için yola çıktı
Evli ve iki kız çocuğu annesi olan Kadriye Altınbaşak, ilk çocuğunun yaşamış olduğu alerjik bir durum yüzünden hem kendi çocuğuna hem de kendisi gibi sorunlar yaşayan annelere, “Yalnız değilsiniz.” demek adına, açtığı Instagram hesabıyla sesini annelere duyuran bir isim.
Bu sayfada her biri kendi alanında uzman olan onlarca doktorla birlikte çalışarak ek gıda tarifleri veren bir fenomen haline geldi. Oyun terapisi, masal terapisi gibi eğitimler alıp seminerler veren Altınbaşak, tüm kadınlara destek olması için de “Ne Bileyim Seviyo Sandım” isimli kitabını yazdı. Buyurun kısa röportajımıza:
Kadriye, seni tanıyabilir miyiz?
Kadriye Altınbaşak ben. İzmir’in kurtuluş gününde Amasya’da doğdum. Çiçekçilik yapan bir adamın ve evlatlarını geçindirmek için uzun yıllar evlere temizliğe giden bir kadının en büyük çocuklarıyım. 2 kızım var; biri 9, diğeri 4 yaşında.
Küçük kızım doğduktan sonra diplomasını çekmeceye kaldırmış, hayatı kaçırdığını sandığı yerden sımsıkı tutmuş biriyim. Zorluklar yaşamış ama asla yıkılmamış bir kadınım. Şimdilerde birçok sosyal sorumluluk projesinde, özellikle kadınlarla ve çocuklarla ilgili konularda gönüllü hizmet veriyorum.
“Bu kitabı basıyoruz”
Kitabın çıktı, 40 binin üzerinde bir satış rakamına ulaştı. Neler söyleyebilirsin?
Bu kitabı yazarken niyetim kadının gücünü göstermek, yıkılsa bile nasıl ayakta durduğunun canlı örneğini sergilemekti. Yayınevine kitabı sunduğumda “Bu kitabı basıyoruz” yanıtını aldığım gün çığlık attım sevinçten.
Çünkü benim amacım hep kadınlara destek olmaktı. Bunu da başarabildiysem ne mutlu bana. Ayrıca ülkemizin bu zor günlerinde çok da iyi satış rakamları alıyoruz.
Kitabın kahramanı Melike, Hakan’la yaşadığı evlilikte her türlü sıkıntıyı görüyor. Melike ile Hakan kim?
Melike, herkesten biraz aslında. Biraz ben, biraz siz, dedim ya belki anneniz belki ablanız kardeşiniz. Öyle ki kitabı okuyup yorumlayan birçok kişi “Ben sana ne zaman hayatımı anlattım da sen kitabını yazdın” demişlerdi.
Melike, eşinden hem fiziksel hem psikolojik şiddet gören bir kadın. Hayatı zorluklarla geçmiş, yeri geldiğinde aç kalmış, şiddet görmüş, hor görülmüş, psikolojik şiddete maruz kalmış bir kadın Melike.
Şiddet, pek çok kadının ortak sorunu
Çok can alıcı bir sorunla ilgili yazılmış kitap... Bu durumu ele almak nereden aklına geldi?
Sosyal medyada bir sayfam var. Bana her gün 1000-2000 mesaj gelir. Bu mesajların birçoğu “Kadına yönelik şiddet, aldatılma, tehdit hele de çocukla tehdit ve daha bir sürü huzursuzluk” içerir. Ben bu konuda uzman değilim, bunu oldukça başarılı şekilde yürüten uzmanlarımız var.
Hemen hemen her gün okuduğumuz haberlerde veya makalelerde, daha anlamını bilmediğimiz birçok yabancı terimlerle “kadına şiddeti” önlemek adına birçok şey yazılıp çiziliyor ama bu yazılanları maalesef damdan düşmeyen anlamıyor. Bu yüzden “Ben de damdan düştüm, halinizden ancak ben anlarım” diyerek yazmaya başladım.
"Şiddetin hafifletici hiç bir sebebi olamaz"
Şiddet mağduru kadınlara neler söyleyebilirsin? Ne yapmalılar?
Dediğim gibi ben bu konuda uzman değilim. Ama şiddetin hafifletici hiç bir sebebi yok. Sinirlenmiştir, bir keredir, bir daha asladır, çok pişmandır gibi hafifletici hiçbir sebebi yok gözümde. Şiddet bir tek el kaldırma, moraran göz veya kırılan burunla da belli olmaz.
Psikolojik şiddet denilen bir durum var ki evlerden ırak. Ama kadınlar unutmasınlar, hiçbir kadın hiçbir zaman güçsüz değildir sadece biraz yorulmuştur. Bu kendi gücünüzü görebilmeniz için bazı anlarınızı noktalamalısınız ki, yeni hayatınıza başlarken büyük harflerle başlayabilesiniz.
Babalar Günü’yle fenomen oldum
Instagram'da dolaşırken keşfettim seni. Instagram'da fenomenliğe giden süreçten biraz bahseder misin? Nasıl fenomen oldun?
Ben aslında nasıl fenomen oldum bilmiyorum. Bundan 3 yıl önce küçük kızım ek gıda dönemine geçtiğinde Instagram’da bir sayfa açıp yaptığım mamaları oraya koyuyordum. Hatta öyle ki, ilk zamanlar beni takip eden tanımadığım kişileri engelliyordum. Sonra bir gün bir mesaj geldi ve “Kızınıza yaptığınız yemekleri detaylı anlatır mısınız?” diyordu.
Derken sayfayı açıp her gün yemek tarifleri atarak sayfam 1 ayda 10 bin kişiye ulaştı. Ama asıl keşfedildiğim resim, Babalar Günü’nde eşim ve kızlarımı çektiğim bir resimle oldu. Bir gecede 50 bin takipçiye ulaştım. İkisinin arasındaki sevgi herkesin dikkatini çekti ve ben bugünlerde 430 bin takipçiye ulaştım.