Yaşar Kemal sözleri ve şiirleri ile Türk edebiyatının yeri doldurulamayan yazarları arasında yer alıyor. Hayata bakış açısı ve umut dolu sözlere de imza atan Yaşar Kemal’in aşk, mapushane ve yalnızlık üzerine edilmiş en güzel sözlerini bir araya getirdik…
15 Eylül 2021 , Çarşamba 13:56
Yaşar Kemal, hayatı boyunca eserleri ile pek çok ödüle layık görüldü, adı dünya çapında duyuldu. Aşk, mapushane, yalnızlığa dair Yaşar Kemal sözleri ise birbirinden etkili ve derin anlamlara sahip olması nedeniyle pek çok kişi tarafından aranıyor. İşte, Yaşar Kemal’in en güzel aşk, mapushane, yalnızlık sözleri
Haberin Devamı
YAŞAR KEMAL’İN EN GÜZEL AŞK, MAPUSHANE, YALNIZLIK SÖZLERİ
- Dünyanın ucunda bir gül açmış, efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak, sarp kayadan geçen yele merhaba.
- Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler.
- İnsan, evrende gövdesi kadar değil, gönlü kadar yer kaplar.
- Dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir; her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile, tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur.
- Hayat, umutsuzluktan umut yaratmaktır.
- Bir toplum, hoşgörüsü kadar güçlü, sağlam, haklıdır. Zulmü kadar zalim, zayıftır. Irkçılık ise en korkunç hastalıktır.
- 'O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna insanın piçine kaldık.
- İnsan soyu canavar olmuş da bizim haberimiz yok...
- İnsan, düşleri öldüğü gün ölür.
- Ateşi yandıran kavdır. Demiri dövdüren tavdır.
- Hep işe yüzeyinden bakmak, işte bu kötü. Neyi alırsak alalım elimize, derinine inmiyoruz. Derine gitmek bir çaba işidir. Dışta ne görürsek ne gözümüze çarparsa, işte bu budur deyip işin içinden sıyrılıyoruz.
- Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.
- El eli yıkar, elde döner yüzü yıkar.
- İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.
- Bir kimseden mi kaçıyorsun, bir düşman mı bekliyorsun, koy kulağını toprağa dinle. Karşı, uzak tepenin arkasından giden atın nal seslerini yanındaymış gibi duyarsın.
- Sende bu korku, bende bu doğruluk varken biz bir araya gelemeyiz. . .
- Düşünmek en küçük anlamda, var olmak demektir.
- Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıp da içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
- Her bir şey onarılır, aşağılanmış, kendi gözünde kendini aşağılamış, dedikodu namussuzluğuna başvurmuş insanın çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu onarılmaz.
- Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu da zalimler için böyle derler.
- İnsan, evrende gölgesi kadar değil, yüreği kadar yer kaplar.
- Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle, hakkı yenenlerle, sömürülenlerle, acı çekenlerle, yoksullarla birlikteyim.
- Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpına aynasıdır. Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızsa o şehrin çöplükleri bin misli daha pis kokar. Leş gibi...
- Belki bir yerlerde, bir köşelerde kuş alıp salıverecek kadar yüreği yufka birkaç insan kalmıştır, kim bilir belki.
- Demir olsam çürürdüm, toprak oldum da dayandım.
- Dağın öte yüzü güneşe bakıyormuş çocuklar. De hadi davranın, Güneşle sohbetimiz var. Geç kalmayalım.
- İnsan çürümedikçe şiir çürümez.
- Dünyada boş olan, işe yaramaz olan hiçbir şey yok. Uğraşmak haktır. Savaşmak haktır. Dövüşmek, boş olmaz, haktır.
- "Bu dünyada tekmil yaratıklar birbirlerinin dilinden anlarlar." dedim.
- Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır...
- Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye.
- Gülümse bitsin karanlık, Gülümse karamsarları şaşırt, Gülümse güller açsın yüzünde, Gülümsemenle yayılsın ışık, Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.
- İri gövdeli bir çınar gibi karşımda dikelmiş ihtiyarın gözlerinden kara bir keder bulutu geçti. Yaşardı gibi.
RESİMLİ YAŞAR KEMAL SÖZLERİ
- Bir gün uyurken gördüm onu... Uyurken, bir uyansın, bir uyansın, bir uyansın Kerem Usta, bütün dünyayı uyanır uyanmaz herkese anlatacak, bir uyansın. Bu duyguyu her adamda bulamazsın. Ayrıcalığı olan adamlar böyledir.
- Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır, bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.
- Bütün insanlar kuşkusuz, korkusuz, çıkar düşünmeden, düşmanlık geçirmeden içlerinden baksalar birbirlerine... İnsan, ne olur biliyor musunuz sıcacık bir bahar güneşinin bahtiyarlığında duyar kendisini... Bahar güneşinde bir sevinç içinde gerinir. İnsan bir bahar çiçeği temizliğinde olur.
- Şu insanlar, şu dünyada var oldukça her şeye akıl erdirecekler, kartalın uçuşuna, karıncanın yuvasına, ayın, günün doğuşuna, batışına, ölüme, kalıma, her şeye akıl sır erdirecekler. Karanlığa ışığa, her şeye, her şeye.
- O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık.
- Türkiye sorumsuzluklar ülkesidir. Kafası az gelişmiş aydınlar ülkesidir.
- Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu’da zalimler için böyle derler.
- Türküler tıpkı kırk bin yıl su altında kalmış, yıkanmış, cilalanmış çakıl taşı gibidir.
- Taze ekin, güneşli ekin kokusu başkadır. Günlerce adamın genzinde kalır. Nereye gidersen git, seni taze bir ekin kokusu yeşil yeşil kovalar.
- O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler ve çekip gittiler.
- Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır. Bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır...
- Belki umuttur. Belki de bir özlemdir. Özlem sıcacıktır. Özlem bir dost, bir sevgilidir. Sarıverir insanı sıcaklığı.
- Zulmedenler kafirdir. Zulüm görüp de karşı koymayanlar, seyredenler, boyun eğenler de kafirdir. Cennet zulme karşı koyan, kötülüklere, ne için olursa olsun karşı koyan kişinin ayağının altındadır.
- "İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli."
- Sen aleviyle yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa ulaşmaya çalışan bir pervane…
- Günün birinde İstanbul’un tarihi yazılırsa, kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmesi gerekir, onlar olmadan İstanbul’un tarihi çok yavan olur.
- "İşte böyle kedim" dedi, "İnsanı insan eden ne kadar içimizdeki sevgiyse de tanrı bunu böyle söylemişse de ondan daha çoğu acımadır. İnsanı insan yapan da sevgiyi sevgi yapan da acımadır. Öyle değil mi arkadaş?" diye seslice söylendi.
- Ne olursa olsun kadın konuşmuştu. Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıp ta içine gömüldü müydü, sonu felakettir.
- O insana güvenmeyen, bu insana güvenmeyen, her insanda bir kötülük gören, insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.
- Şu hayat dedikleri de ne güzel şey!
- Dünya da çok şey kolay da insan olmak zor.
- Bunca sıkıntıdan sonra yatacak bir yerimiz vardı işte. Şu hayat dedikleri de ne güzel şey!
- Kuşlar unutkan olurlar, gene gelecekler.
- İnsanın içindeki adalet duygusunu köreltirsek, insanın insana saygısı kalmaz. İnsanın insana itimadı, hürmeti kalmayınca da bir yerde insanlık çok şey kaybeder, hayat çirkinleşir.
- Vurulursa, neresinden vurulacaktı? Ölümü nasıl olacaktı? Ölüm gelirken nasıl gelecekti, bir karanlık mıydı ölüm, nasıl bir karanlıktı? Uyku gibi mi? Çok mu sızlardı ölüm yarası?
- Bir türkü duyulur... Gecede başka türlü, gündüzde başka türlüdür. Çocuk söylerse başka tatta, kadın söylerse... Dağda söylenirse başka, ovada, ormanda, denizde başka türlüdür. Hep ayrı ayrı tattadır. Sabahleyin başka, öğle, ikindin, akşamleyin başkadır.
- Koca adamların çocukları dövdüğü, ötekilerin de bön bön baktığı bir ülke çürüktür, ölmüştür.
- Ceviz ağacı çok değerlidir ama altında uyumayacaksın. Gölgesi ağırdır. Bir de ceviz ağacının bir huyu vardır, budaklarından birisi oluşurken yakınında kim varsa ne varsa hemencecik budağın içine resmini nakşediverir. Zamanla budakla birlikte resim de büyür.
BUNLARI DA OKUYUN
- Kapadokya’nın yeryüzü ve yer altı hikâyesi Milliyet Arkeoloji'de
- Sanat Sohbetleri’nin ilki Çanakkale Bienali’nde yapıldı
- ‘Çocuklar için kurduğumuz kitap kulübünde her hafta farklı yazarları ağırlıyoruz’
- Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 45. sayısı bu pazar bayilerde!
- Mağaradaki 86 bin yıllık yaşam Milliyet Arkeoloji'de