30 yaşına gelmeden evlenmeliyiz sonra seçici oluyoruz
Onur Büyüktopçu ve Burcu Binici, ‘Freud’un İnsanları’ adlı tiyatro oyununda yedi farklı çiftin hikayesini anlatıyor. İkisiyle buluştuk ve hem bu esprili oyunu hem de ilişkiler ve cinsellik konusundaki düşüncelerini konuştuk.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR / Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE
Onur Büyüktopçu ve Burcu Binici, Freud’un psikoseksüel gelişim teorisini, ‘Freud’un İnsanları’ adıyla, esprili bir dille tiyatro sahnesine taşıdı. Oyunda yedi farklı çiftin yedi farklı hikayesini izliyorsunuz. 70 dakika boyunca hem eğleniyor hem de ikili ilişkiler ve cinsellikle ilgili sık sık, “Aa! Evet ya!” farkındalığı yaşıyorsunuz. Buluştuk, ‘Freud’un İnsanları’nı ve ikilinin ilişkilere yaklaşımını konuştuk.
SOSYAL MEDYA ÇIKTI MERTLİK BOZULDU
‘Freud’un İnsanları’ hikayesiyle nasıl buluştunuz? İkili olarak nasıl bir araya geldiniz?
Onur Büyüktopçu: Öneri bana yapım tarafından geldi. Henüz partnerimin Burcu olacağı belli değildi. Hikayeyi okuduğumda çok beğendim ve daha okurken çok eğlendim. Günümüz kadın-erkek ilişkilerini mizahi bir dille anlatan bir hikayede yer almayı zaten çok istiyordum ama bir dizi üzerine düşünüyordum. Önüme tiyatro oyunu seçeneği çıkınca daha da mutlu oldum.
Oyunun temelinde kadın-erkek ilişkileri ve cinsellik var. Henüz izleme fırsatı bulamayanlara tam olarak ne vadediyorsunuz?
O.B.: Freud’a göre insanların, çocukluktan yetişkinlik evresine kadar farklı gelişim aşamaları var. Bu aşamaları sağlıklı bir şekilde tamamlayamayan insanların, ilerleyen zamanlarda kendi ilişkilerinde karşılaştıkları sorunları anlatıyoruz. Erkekler kadınları neden anlamıyor? Kadınlar, erkeklerden daha fazla ne istiyor? Özellikle çift olarak gelip izleyenler, kendi ilişkilerine dair farkındalık da yaşayabilirler.
Burcu Binici: Biz, hemen hemen her çiftin yaşadıklarını, oyunda gerçeklerden ayrılmadan mizahla anlatıyoruz. Bunu da ‘bel altı komedisi’ne çevirmeden, daha kaliteli bir şekilde canlandırıyoruz.
ARTIK KİMSE, KİMSENİN ÇAYINA KAÇ ŞEKER ATTIĞINI BİLMİYOR
Kadın-erkek ilişkileri denilince, yaygın olarak akla gelen üst başlıklar var. Mesela erkeklerin kadınlara oranla gün içinde seksi daha fazla düşündüğü, erkeklerin kadınlara oranla daha fazla aldattığı fikri… Bunlara katılıyor musunuz?
B.B.: Ben, bunlardan da ziyade, günümüz ilişkilerini hiçbir şekilde samimi bulmuyorum. İlişkiler artık çıkar ve menfaat üzerine kurulu olduğu için, kimsenin ilişkisine aşk temelinden bakamıyorum. Neredeyse tüm evlilikler çıkar ve menfaat üzerine kurulu. Artık kimse, kimsenin çayına kaç şeker attığını bilmiyor bence. Herkes birbirinin etini, kemiğini sömürme derdinde.
O.B.: Bence erkekler kadar kadınlar da aldatıyor ama kadınlar bu konuda konuşmuyor çünkü genelde aldatmak erkek için skordur, kadın için daha çok duygusal boşluktur. Erkek aldatır ve eve gidince yine karısına çok aşık gibi davranabilir ama kadının aldatması erkekle arasında gerçekten bir mesafe oluştuğunu gösteriyor.
İLİŞKİDE, PARTNERLERİMİZLE CİNSELLİĞİ RAHAT RAHAT KONUŞMALIYIZ
Cinsellik hâlâ toplumda tabu olarak görülüyor. Siz kendi ilişkilerinizde cinsellik hakkında rahat konuşabiliyor musunuz?
O.B.: Ben yıllar önce televizyonda, bir erkek ve bir kadın birbirini öperken bile gözümüzü yana çevirdiğimizi hatırlıyorum. Ataerkil toplumun özelliği. Kendi ilişkilerimde partnerimle rahatça konuşurum. Şahsen kendi adıma kısmen daha şanslı hissediyorum çünkü ergenliğimde bile annemle konuşabiliyordum. İnsanların daha sağlıklı bir cinsel yaşamının olabilmesi için, küçük yaşlardan itibaren bunun eğitiminin verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
B.B.: Birlikte olduğun insanla neyi isteyip istemediğini konuşmak kadar doğal bir şey yok. Ne isteyip istemediğini söylediğinde, ikili ilişkide bu anlamda ne kavga ne iletişimsizlik ne de şiddet olur.
BURCU BİNİCİ: BAKKALDAN EKMEK ALIP DÖNERKEN, POŞETİN İÇİNE ÇİÇEK KOYAN ADAMLAR ARTIK YOK
Güven sorunu yaşıyor musunuz? “Aşık olmakta zorlanıyorum” diyenlere katılıyor musunuz?
B.B.: Ben zaten bir yıldır bıraktım o işleri. Çok zor… Eski aşklarımı özlüyorum. Onlarla ne kadar samimi bir yerden buluştuğumuzu hatırlıyorum. Sabah bakkaldan ekmek alıp dönerken, o poşetin içine çiçek sıkıştıran adamlarla vakit geçirdiğim için, şu an insanların birbirine sadece ismi üzerinden yaklaştıklarına şahit oluyorum ve bunu içler acısı buluyorum. Artık kimse birbirini kalpten sevmiyor.
İNSANLAR 30 YAŞINA GELMEDEN EVLENMELİ SONRA SEÇİCİ OLUYORSUN
Evlilikle ilgili ne söylersiniz? Artık tek eşliliğe inanmayan çok insan var…
O.B.: Ben 41 yaşındayım ve benim için artık çok uzak bir fikir. Daha seçici oluyorsun zamanla. Söylerlerdi de inanmazdım. O yüzden bence insanlar evlenecekse 30 yaşına gelmeden evlenmeliler. Bir de özellikle kadınların, evlilik arifesinde ruh sağlıklarının çok bozulduğunu düşünüyorum. Erkekler zaten evliliğe kadınlar kadar anlam yüklemiyor ama kadınlar sırf düğün merasimi için bile öyle bir kusursuzluk çabasına düşüyor ki… Haliyle onlar için her şey çok yıpratıcı oluyor.
B.B.: Ekonomik durum ortada olduğu için belki birlikte kirayı ödemenin daha kolay olması fikriyle olabilir. (Gülüyor) Hayat kaygısı artık çok yüksek. Evlilikler de zorlanmaya başladı.
ONUR BÜYÜKTOPÇU: SEVGİ VE AŞK, KISKANÇLIĞIN DERECESİYLE ÖLÇÜLEMEZ
Aşkı, “Ne kadar seviyorsan o kadar kıskanırsın” diye tanımlayanlar var; katılıyor musunuz?
B.B.: Ben kendi özelimde hiç kıskanç değilim. Telefonuna bile bakmam. Hiç bakmadım hayatımda. Ama günün sonunda geldiğim nokta şu oldu; artık kimden ne çıkacağı belli değil. Haliyle herkese şüpheyle yaklaşıyorsun.
O.B.: Sevginin, aşkın, kıskançlığın derecesiyle ölçüleceğine inanmıyorum. Kendi özelimde, bu partnerime göre değişiyor. Biri, kıskanmanıza yol açacak hiçbir davranışta bulunmayabilir mesela. Bazıları da size onu ister istemez hissettirir. Ben kıskanırım ama belli etmem.
Kendi deneyimleriniz üzerinden bakınca, sizce bir ilişkinin sonunu ne hazırlıyor?
B.B.: Bence sosyal medyaya dayalı. Sosyal medya çıktı, mertlik bozuldu. Mesela bir kadına, erkek arkadaşı hiç çiçek almıyor diyelim; diğer yandan sosyal medyada başka biri ona büyük vaatler sunuyor, her gün “Çok güzelsin” yazıyor. Kadın ona çekiliyor. Seçenek o kadar fazla ki… Kimsenin sabretmek, emek vermekle alakası yok.
O.B.: Sosyal medya gerçekten günümüzde ilişkileri en çok zedeleyen unsur çünkü Burcu’nun da dediği gibi, herkesin çok fazla alternatifi var. Ama bu arayış nereye kadar? Bunun sonu yok ki… Bunun bilincine varamıyor insanlar.
- Tadını sevmeseniz de yiyin! Karaciğerde biriken yağı eritiyor: Zeytinyağlısını yapıp kaşık kaşık yiyin
- Haftalık burç yorumları ( 17.11.2024)
- Doğanın kalsiyum kralı! Kahvaltıdan eksik etmeyin: Saniyesinde kemiklere işliyor, kalsiyum depolarını dolduruyor, kemikleri betona çeviriyor
- Dünyanın en sağlıklı meyvesi! Adeta antioksidan ambarı: Enerji depolarını fullüyor
- Dilim dilim yiyin! Vitamin eksikliğini saniyesinde gideriyor, el ve ayaklardaki titremenin kökünü kurutuyor, ilaç kadar etkili, doğanın potasyum kralı