Aşk, tehlikeli bir duygu insana yolunu şaşırtır

Çok yakışıklı ve son dönemde gördüğüm en nahif insanlardan biri. Büyük bir hayran kitlesi olmasına rağmen son derece mütevazı. 90’lı yıllarda ‘Delikanlım’ klibinde izledik, ardından da ‘Çılgın Bediş’ ile girdi hayatımıza. Genç kızların prensi oldu. Şimdi uzun bir aranın ardından ‘Esaret’ dizisiyle ekrana döndü. Cenk Torun’la sohbetimize buyurun.
Alev Gürsoy Cimin röportajı
Nasılsın Cenk?
İyiyim. Yoğun bir dönem. Dizimiz gayet güzel gidiyor. En önemlisi sağlığımız yerinde. Huzur ve sağlık varsa gerisi boş.
Zaman sana hiç uğramamış gibi. Hiç 50 yaşında gibi görünmüyorsun. Bunun özel bir formülü var mı?
Zaman elbette işliyor ve ben de yaşlanıyorum, daha doğrusu yaş alıyorum ama bunu olabildiğince yavaşlatmaya çalışıyorum sadece. Bakarsanız bağ bakmazsanız dağ olur. Spor yaparak sağlıklı yaşamaya çalışıyorum. Biraz ruhu da dinç tutmak lazım. Ben pozitif olmaya çalışıyorum.
Şöhretin tam zirvesindeyken bir anda kayıplara karıştın. Neden bu kadar uzak kaldın ekrandan?
Aslında çok etken vardı. Hayat bazen sürprizler getiriyor ve bunların hepsi iyi yönde olmayabiliyor. Mesela ben talihsiz bir şekilde 2003 yılında babamı kaybettim. Babamın intihar etmesi beni çok etkiledi. Ve çok sıkıntılı bir dönem geçirdim. Büyük bir travma. O dönem her şeyden uzaklaştım. İşler zaten o zamanlarlar kişisel bağlantılarla yürüyordu, onları kaybedince sektörden uzaklaşmak zorunda kaldım. Hayat devam ediyor ve yaşamak için para kazanmanız gerekiyor. Ben de başka işlere yöneldim. Ama kendimi hep hazır tuttum, bir gün ekranlara döneceğimi biliyordum.
KÖPRÜDEN İKİ YIL GEÇEMEDİM
Baban Salih Torun’un intiharının nedenleri nelerdi?
2003’te, şu anki adıyla ‘15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden atlayıp intihar etti. Askerden terhis olduğum gündü. Telefon geldi, babamın intihar ettiğini söylediler. Hayatımız alt üst oldu. Yıllarca çalışamadım. Köprüden iki yıl geçemedim. Hâlâ kötü oluyorum, yolumu değiştirmek istiyorum.
Nasıl bir babaydı? İletişiminiz nasıldı?
Gayet iyiydi. Annem İstanbul’da babam Ankara’daydı ve ben uzun yıllar babamla yaşadım. Askerden terhis olduğum gün babamı aradım. “Bitirdim, geleceğim” dedim. Özlemimizden bahsettik. Sonra o günün akşamı kardeşim aradı. “Ağabey babam intihar etti” dedi. Anlam veremedim. Şok haliydi. Çok zorlu bir dönemden çıkıyorsun. Sonuçta 550 gün, uzun dönem askerlik yaptım. O psikolojiyle ne yapacağını bilemiyor insan. Allah düşmanıma bile vermesin. Benim bunu atlatmam çok uzun sürdü. Ve nedenini halen öğrenemedik. Sadece çok kısa bir not bırakmıştı. Uzun süre sorguladım.
SİSTEM DEĞİŞTİ
Dizide büyük bir aşk var. Gerçek hayatta aşka bakışın ne?
Gerçekte aşk bana tehlikeli bir şeymiş gibi geliyor. Çünkü insanı olduğu karakterin dışına çıkartabiliyor bazen. Tehlikeli bir hale dönüştürüyor. Kendini aşka çok kaptırırsan yolu şaşırırsın. O yüzden aşkta temkinli olmak lazım.
Kadınla erkeğin aşkı sanki farklı oluyor? Kim daha güzel sever sence?
Kadınla erkek birçok konuda birbirinden çok farklı bence. Kadın bence üstün bir varlık. Ve kadınlar bence çok daha güzel ve nahif severler. Ben mesela kontrollüyümdür aşkta bile.
‘Çılgın Bediş’ 90’lı yılların en popüler dizilerindendi. Bugün öyle bir dizi yine çekilebilir mi?
Bence çekilemez. Çünkü artık başka bir zaman dilimi. İnsanlar, tercihler değişti. Sistem değişti. O zaman popüler olan şeyler artık değil. Bence çekilse aynı tadı vermez. Her şey zamanında güzel.
HERKESİN ESARET DUYGUSUNA KAPILDIĞI BİR DÖNEM VARDIR
‘Esaret’ çok sevildi. Sektöre tekrar dönüş hikayen nasıl gelişti?
Aslında benim bu işe dahil olmam biraz enteresan oldu. Hiç böyle bir şey gündemde yoktu. Yapımcımız Nazmiye Hanım’la bir gün mesajlaştık, bir kahve içelim diye. O zaman ben antrenörlük yapıyordum. İçildi o kahve. İki gün sonra beni tekrar aradı. “Gelsene, seni çok sevdiğim bir yönetmenimizle tanıştırmak istiyorum” dedi. Gittim, Ayhan hocayla tanıştım. Ama bir girdim içeri, bir sürü kişi oturuyor. Şimdiki sevgili partnerim Mahassine de orada. Önüme bir text koydular, “Bunu bir oynar mısın” dediler. Böyle başladı hikaye.
Hiç gerçek hayatta esareti yaşadığın oldu mu?
Herkesin esaret hissine kapıldığı bir dönem olmuştur. Ama bizim dizimiz çok farklı bir hikâyeyi anlatıyor. Çok imkânsız bir durumdan doğan büyük bir aşkı anlatıyor. O yüzden çok sevildi.
Turizm okurken oyunculuk nasıl girdi hayatına?
Aklımın ucunda yoktu. Annem Nurdan Torun, Türk Sanat Müziği sanatçısı. Bir gün okuldan eve geldim, annemin menajer arkadaşları vardı evde, sohbet ediyorlardı. Beni çağırdılar, “Yeni bir kız çıkıyor. Çok güzel sesi ve parçaları var. Bir klip çekeceğiz ona. Seni oynatalım” dediler. Asla istemedim. Sonra o kadar ısrar ettiler ki kıramadım. Hayatımın tamamen değiştiği an Yıldız Tilbe’nin ‘Delikanlım’ klibidir. Ben çok başka hayaller kurarken bambaşka bir olayın içinde buldum kendimi. Klip yayınlandıktan sonra “delikanlım” diye bağırıp yolumu kesiyorlardı. Bu benim hayatımın dönüm noktası. İkinci dönüm noktası ‘Çılgın Bediş’ oldu, üçüncü dönüm noktası da ‘Esaret’ dizisi.
Mahasinne ile uyumunuz nasıl?
Çok iyi. İlk başlarda nasıl olacak diye çekinmiştim ama inanılmaz iyi Türkçe konuşuyor. Bazen benden bile iyi konuştuğunu düşünüyorum. Çok yetenekli. Karşınızdaki ne kadar iyi oyun verirse siz de o kadar devleşiyorsunuz karşısında. Şanslı hissediyorum.
MÜTEVAZI YAŞAMI SEVİYORUM
90’ları özlüyor musun?
Daha nahif, daha samimi, daha özel yıllardı. Arkadaşlıklar ve dostluklar sosyal medya üzerinden yürümüyordu. Her şey çok sanallaştı. Ben bile bu akıma kapıldım. Çoğu arkadaşımla görüşmek yerine mesajlaşıyorum ama doğru değil. Birebir iletişimin yerini tutmaz. Gerçek duyguyu vermez bunlar.
Süreçte evlendin mi?
Evlendim, 17 yaşında bir oğlum var. Hatta oğlum benim gençliğime de epey benziyor. Çok da iyidir iletişimimiz. Çok akılı bir oğlum var ve çok şanslıyım.
Çok beyefendi ve ağır başlısın. Hep böyle sakin misindir?
Genelde sakinimdir. Çok sinirlenmem. Olaylara daha temkinli yaklaşırım. İnsanları kırmayı sevmem. Daha sade, mütevazı bir hayatı tercih ediyorum.
En kuvvetli C vitamini kaynağı! Kıymeti bilinmeyen meyve: Sindirdim sistemini uykusundan uyandırıyor
Hatay'dan Rusya'ya kilo kilo yollanıyor! Kilosu 15 TL: Dünyanın en güçlü antibiyotiği, kan şekerini terazi gibi dengeliyor! Kolesterolün kökünü kazıyor
Doğal mide koruyucu! Kaşıkla ezip tahine ekleyin: Kalsiyum ve magnezyum ambarı, kemikleri taş gibi yapıyor
Osmanlı'nın favori bitkisi! İltihabın kökünü kurutup insülin direncini baskılıyor, harıl harıl çalışan bağırsakların sırrı
Uyumadan önce 1 bardak için! Bağırsakları fokur fokur çalıştırıyor: Kemiklere K2 ve kalsiyum yüklüyor