Ata'ya olan aşkını Latife Hanım'dan dinlemek isterdim
Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan "Son Akşam Yemeği" filminin başrol oyunculardan Aslı Tandoğan, Atatürk'e duyduğu sevgi ve saygıyı anlattı. Oyuncu, "O dönemden Atatürk'ün eşi Latife Hanım ile tanışmayı çok isterdim" dedi.
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN / Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE
28 Ekim’de vizyona girecek olan ‘Son Akşam Yemeği’ isimli sinema filminin başrol oyuncularından Aslı Tandoğan’la buluştuk. Güzel oyuncuyla hem rolünü hem de Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i konuştuk. Diyor ki: Ata’mızın isminin geçtiği her filmde, 10 saniyelik rol bile verseler, oynarım.
ATATÜRK’Ü ANLATAN FİLMDE BİR FİGÜRANI BİLE OYNARDIM
‘Son Akşam Yemeği’ filmi, Cumhuriyet’in kuruluşunun bir gün öncesine odaklanıyor. Böylesine özel bir projede yer almak size ne hissettirdi?
Feci heyecanlandım. Gözlerim doldu ve çok da şaşırdım çünkü Atatürk’le ilgili çok fazla film çekilmiyor. Son dönemlerde biraz artsa da bu kadar önemli bir lideri çok çok daha fazla filmle anlatmak lazım.
SENARYOYU İLK OKUDUĞUMDA HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIM
Senaryo elinize geldiğinde nasıl bir duygu oluşturdu sizde?
Hüngür hüngür ağladım. Her satırında tüylerim diken diken oldu. Sonrasında fragmanı izlediğimde aynı duyguları çok daha fazla yaşadım. İnsanın kalbine bir şey oturuyor. Hüzün, umut, özlem ve daha nice his…
Son dönemin en çok öne çıkan kadın oyuncularından birisiniz ama bu filmde başrol olmanıza rağmen aslında kısa bir rolünüz var. Buna hiç takılmadınız mı?
Atatürk’ün, Cumhuriyet’imizin anlatıldığı filmin bir köşesinde olmak, tek saniye dahi görünmek bile benim için gurur verici. Teklif gelir gelmez cevabım evetti. Atatürk’ün isminin geçmesi bile yetti. Figüran olacak olsam bile bu projeye “Hayır” demezdim.
CUMHURİYET’İN KURULMASINDAN BİR GÜN ÖNCESİ İLK KEZ BEYAZPERDEYE TAŞINDI
Milli duygular işin içine girince rolün büyüklüğü küçüklüğü önemli değil, öyle mi?
Küçük rol yoktur. Onu ne kadar, nasıl taşıdığınız önemlidir. Ayrıca benim hiçbir zaman öyle kaprislerim olmaz. Bu film zaten bambaşka bir şey, onun içinde olayım yeter düşüncesindeydim.
Çok duygusal bir roldesiniz, canlandırdığınız karakteri nasıl anlatırsınız?
Bir köy evinde, o yoklukta kızı Elif’le birlikte yaşayan ve başka kimsesi olmayan bir kadına hayat verdim. Oynadığım sahne oldukça etkiliydi. Son nefesini vereceğini bile bile evladına eski hikayeler anlatıyor… O son nefesini verirken hikaye akıyor ve bizi Çankaya Köşkü’ne taşıyor.
Atatürk’ün ve Cumhuriyet’imizin hikayesinin çok farklı dönemleri var. Film hangi döneme odaklanıyor?
Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Arkadaşlar, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” dediği ve Cumhuriyet düşüncesinin artık ete kemiğe büründüğü 28 Ekim 1923 akşamı, Çankaya Köşkü’nün mutfağında ve yemek salonunda gelişen olayları konu ediniyor. Mutfakta, tarihi anlara tanıklık eden mutfak çalışanlarının, hüzünlü olduğu kadar umut dolu anları, o 24 saat ilk kez beyazperdeye yansıyor.
ATATÜRK’E BARIŞI NASIL SAĞLAYACAĞIMIZI SORARDIM...
O masaya ışınlanma şansınız olsa, Atatürk’e, ne söylemek, ne sormak isterdiniz?
Onu çok özlediğimizi, ona her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğunu söylerdim. Onun “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözü üzerinden, “Yurtta sulh sağlandı ama cihanda sulh nasıl sağlanacak?” diye sorardım. Filistin’in hali ortada ve kahroluyoruz. Savaş görüntülerini izlemeye dayanamıyorum. O görüntüler gerçekten bizi mahvetti. Bitsin artık, dursun bu savaş.
Onur Tuna, Atatürk’e ne kadar benzemiş sizce?
O gözler, delici bakışlar… Onur Tuna bu role gerçekten çok yakıştı. Çok başarılı buldum.
SETTE ÇOK PROFESYONELİM DUYGULARIMI, İŞİME YANSITMAM
Dönem filmlerini sever misiniz?
Çok severim ama hassasım, çok etkileniyorum. İçerisinde biraz daha fantastik şeyler olmalı ki izleyeyim ve o gerçeklik duygusundan uzaklaşayım… Yoksa diğer türlü çok duygulanıyor ve izlemekte zorlanıyorum.
Çok mu duygusalsınız? Atatürk’ü anlatırken de ağladınız mesela. Setlerde de ağlar mısınız?
Çok hassasım ama her şeye ağlamam. Çok önemli şeyler ağlatır beni. Mesela dünyanın gözleri önünde şu an bir savaş yaşanıyor, bu ağlatır beni. Atatürk’ün geçtiği bir film ağlatır. Ama ben setteyken işime profesyonel bakarım. Yansıtmam duygularımı.
LATİFE HANIMLA TANIŞMAK ATA’YA OLAN AŞKINI ONDAN DİNLEMEK İSTERDİM
Filmin konu aldığı dönemden en çok kiminle tanışmak isterdiniz?
Atatürk ilk başta. Bir de Atatürk’ün karısı ile tanışmak isterdim. Latife Hanım çok akıllı bir kadınmış, o dönem göre inanılmaz eğitimli ve çok ileri görüşlü. Merak ederdim, o dönemde kadın olmak nasıl bir şey ve aynı zamanda Ata’ya olan aşkını ondan dinlemek isterdim.
Atatürk’ün hayatındaki kadınlardan en çok kimi oynamak isterdiniz?
Annesi Zübeyde Hanım’ı oynamak isterdim. Bu filmler çok daha artmalı, biz sadece bir gecesini anlattık filmde ama o kadar çok şey yapmış ki… Binlerce ayrı sinema filmi çıkar her birinden. Her günü ayrı film olabilecek bir lider…
Atatürk’e yönelik sert eleştiriler de yapılıyor zaman zaman… Bunlara ne dersiniz?
Şu an bu kadar özgür yaşayabiliyorsak, başka ülkelerin boyunduruğu altına değilsek, onun sayesinde. Minnettarız kendisine. Görevimiz de onun yolunda, ışığında ilerlemeye devam etmek, cumhuriyetin kazanımlarını korumak.
İLERİDE ÇOCUKLARIMI RAHATSIZ EDECEK ROLLERDE OYNAMAM
Dijitalde çok daha cesur işler yapılıyor, kırmızı çizgileriniz, “Asla oynamam” dediğiniz roller var mı?
Çocuklarımı ileride rahatsız edecek, onların hoşuna gitmeyecek rollerde oynamam. Senaryoya bağlı biraz da.
Eski oyuncular sizin jenerasyonunuzu sürekli eleştiriyor. Oyunculukları beğenmiyorlar. Siz ne söylersiniz?
Her dönemin starları ve hitap ettiği kişiler farklı. Bence çok başarılı oyuncular var. Çoğu rolünün hakkını fazlasıyla veriyor ve çok iyi işler yapılıyor.
ARTIK BOTOKSU OLMAYAN BAKIMSIZ SAYILIYOR
Son dönemde oyuncuların estetik yaptırması da çok eleştiriliyor. Siz nasıl bakıyorsunuz estetik konusuna?
Zaman içinde bütün estetik değerler değişiyor. Eskiden tombul kadın beğenilirken şimdi zayıf kadın tercih ediliyor. Şu an botoksu olmayan ya da dolgusuz bir kadın görseniz ona bakımsız dersiniz. Ya da solgunsun, yorgun musun dersiniz. Yeni moda bu ve böyle kadınlar görmeye alışkınız. Ben yadırgamıyorum. Bunu artık yaptırmayan yok.
- Sakın çöpe atmayın! Çamaşır suyu lekesini 5 dk içerisinde yok ediyor...
- Kıl köklerini kurutuyor! Gece sürünce etkisi sabaha kadar devam ediyor, 100 yıllık doğal epilasyon, cildi bebek gibi yapıyor
- Türkiye'de kendiliğinden yetişiyor ! Kanı temizleyip, organları yeniliyor: Vücudu dipçik gibi yapan bitki
- Siirt'te yetiştirilip dünyaya satılıyor! Kilosu 900 TL: Fiyatı pahalı ama ciltteki yaraları tarihe karıştırıyor, bitki değil doğal ilaç
- 1 hafta boyunca için! 7 günde 7 kilo verdiriyor, aç kalmadan zayıflatıyor, kaşık kaşık yiyince yağları cayır cayır yakıyor