Bahar Öztan: Gençken gerçekten de çok güzeldim, fırtına gibiydim
O, Türk sinemasının gamzeli güzeli Bahar Öztan. Hem oyunculuğu hem de güzelliğiyle bir döneme damga vurdu. Uzun zamandır kanser tedavisi görüyordu ama mücadele etti, yılmadı ve kazandı. Şu an sağlık durumu gayet iyi. Nostalji yolculuğumuzda bu hafta deneyimli oyuncuyu konuk ettim. Kimlerin kulağını çınlatmadık ki! Şahane bir Yeşilçam sohbetine buyurun… Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr
“Yeşilçam’ın gamzeli güzeli” nasıllar?
Gayet iyiyim. Bodrum’da rahatım. Burası insana pozitif enerji veriyor. Pandemiden dolayı içim çok buruk ama bugünler de geçecek.
Sağlık durumunuzu çok merak ediyoruz...
Şükür, her şey yolunda. Kontrollerim devam ediyor. Çok sinsi bir hastalık bu, “Tamamen bitti” diye bir cümle kuramam. Çünkü birden yenileyebiliyor ama mücadele ediyorum. Kendimi iyi hissediyorum. Ruhsal anlamda da bedensel anlamda da çok iyiyim. Ufak tefek tedaviler görüyorum ama kemoterapi bitti, şu an tamamen koruyucu yani tekrarlamaması için tedavi görüyorum.
Yumurtalık kanseriydi değil mi?
Bu çok sinsi bir şey. Ben de gerçekten en sinsi olanına yakalanmışım. 2015 yazıydı. Sürekli hazımsızlık ve şişkinliğim vardı. Denize giriyoruz, üşütüyoruz diye düşündüm. Sonra kilo kaybı başladı. Yumurtalık kanseri çıktı. Mücadele ettik tam “Bitti” derken bir yıl sonra hastalık bu kez bağırsaklarda ortaya çıktı. Epey mücadele verdim o günden bu yana.
Neticeye bakalım, iyi ki mücadele etmiş, yenilmemişsiniz.
İyi ki… İyi ki… Bu kelimeyi sonsuz kere kurabilirim. Üzüntüleri içe atmak kanser ediyor! Bunu öğrendim. Küçük şeylerden büyük dertler çıkaran biriyim. Sanırım beni kanser eden bunlardı. Hayat, üzülmek için çok kısa. Pozitif olmalı, her şey kafaya takmamalıyız. Hastalığın bana öğrettikleri bunlar.
Kendinizi bıraktığınız bir dönem olmadı mı hiç?
Başta psikolojik olarak çok kötü etkilensem de kendimi hiç bırakmadım. “Allah beni benimle sınasın, sevdiklerimle değil” dedim. Ve bugün gerçekten çok güçlüyüm. Beş yıl uğraştım bununla, her seferinde bitti derken yeniden başladı ama şu an kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyorum.
YURT DIŞINDA OYUNCULAR ÖLENE KADAR ÇALIŞIYOR, BİZDE BİRAZ YAŞLANANIN YÜZÜNE BAKILMIYOR
Hayatta da hep güçlü bir kadın mıydınız?
Hep! Her daim mücadeleci ve çalışmayı seven biri oldum. Koşturan, yorulmak bilmeyen bir kadın olarak hatırlayın beni. Zaten yakın arkadaşlarım da bana atom karınca derdi. Halen de öyleyim.
Madem öyle neden bizi sizden mahrum bırakıyorsunuz? Ne dizilerde ne sinemadasınız…
Benim tercihim değil ki bu. İyi bir teklif geldi de ben mi reddettim? Bizim zamanımda benim tek boş günüm yoktu, her güne bir iş gelirdi. İki ay öncesinden günlerim dolardı. Şimdi devir değişti. Yine de isterim tabii. Bana uygun bir dizide ya da sinema filminde neden olmayayım? Ama maalesef Türkiye’de bizim sektörümüzde durum tuhaf. Dünyada böyle değil. Misal Amerika’da bir oyuncu ölene kadar sanatını yapabiliyor, bizde biraz yaşlananın yüzüne bakılmıyor. Hep gençlere talep var. Yapımcılar zaten hep alıştığı kişilerle çalışıyor.
İyi de hikayeler sadece gençlerle kurulamaz ki…
Elbette öyle. Anne rolü de olur anneanne, babaanne rolü de olur, her şey olabilir. Neticede ben her rolü hakkıyla oynayabilecek bir oyuncuyum, bu konuda hiç mütevazı olamayacağım. Zaten Yeşilçam olarak o kadar az kişi kaldık ki, sürekli de azalıyoruz. Neyse ki halk bizim kıymetimizi çok iyi biliyor. Hastalık sürecimde en büyük desteği hayranlarımdan gördüm. Dualar eden, enerji gönderen, taa cezaevlerinden telgraf çekip gönderenler vardı. Bu, inanılmaz bir sevgi. Halk bizi seviyor ve onlar da aslında ekranda bizleri görmek istiyor.
Siz özlüyor musunuz kameraları?
Tabii ki özlüyorum ama eskisi kadar da yoğun çalışamam. Ama iyi bir projede yer almak isterim. Bu benim mesleğim ve en iyi yaptığım iş.
BENİ FAHRİYE EVCEN İLE KARŞILAŞTIRAN ÇOK
Genç oyunculara bakınca “İşte ben” dediğiniz bir isim var mı?
“İşte ben” diyemem ama Fahriye Evcen ile çok karşılaştıran var. Ben de beğeniyorum kendisini. Başarılı. Hande Erçel’i de benzeten var. Hepsi güzel kadınlar tabii.
Güzellik tamam ama sizce, sizler gibi star ışığı var mı onlarda da?
O şimdi belli olmaz. Mesela ben en az 100 filmde oynamışımdır. Dizilerde oynadım. Onları bir iki dizi ile star yapamam ama “Kötü oyuncular” da diyemem. Buna yıllar karar verecek.
YEŞİLÇAM OYUNCULARI ÖLÜNCE BİLE UNUTULMUYOR
Sizin dönemin farkı neydi?
Her şey daha nahifti. Para ikinci plandaydı. Hep sabır göstermiş, fedakarlık etmişiz. İnsanlar halen seyrediyor ve bıkmıyor ve halen oynuyor o filmler. Biz çok şanslıyız çünkü ölümsüzüz, yani ölsek de unutulmuyoruz. Çok seviliyormuşuz. Halk bizi çok seviyor ve tutuyor.
Çok seçici miydiniz? “Soyunmam öpüşmem” gibi kurallarınız var mıydı?
‘Türkan Şoray kanunlarım’ yoktu ama benim de kendime göre hassasiyetlerim vardı. Gelen film tekliflerini ince eler sık dokurdum. İçime sinmeyen işlerde olmazdım. Müziği de seviyorum, sahneye de çıktım, sesim de iyiydi.
BEN ÇOK İYİ PARA KAZANDIM
Sizin döneminizin oyuncuları şimdikiler gibi iyi para kazanabildi mi?
Kendi adıma ben çok iyi kazandım. Har vurup harman savurmamak lazım. Başrol oyuncuları “Kazanmadım” diyemez, herkes kazandı. Ama parayı tutmak da önemli. Ben hep tutumlu oldum. Öyle gezip tozmadım. Bir de ben sahneden de çok kazandım. Bugün hep onları yiyorum.
Oteliniz var diye biliyorum...
Evet, Bodrum’da 26 odalık bir otelim var. Başka biri işletiyor, benim de içinde kendime ait bir evim var. Birikimler yaptım ve şimdi onlar sayesinde rahat yaşıyor, geleceğe kaygı ile bakmıyorum. Şükür kimseye muhtaç değilim. Her zaman her işte insan sonrasını düşünmeli.
Birlikte oynadığınız bir sürü değerli arkadaşınızı kaybettik…
Maalesef Ayşen Gruda’yı, Kemal Sunal’ı ve ismini sayamadığım daha nice güzel insanı çok özlüyorum. Güzel insanlardı. Güzel çalıştık, keyifli günlerdi.
En çok kimlerle başrol paylaştınız?
Kemal Sunal, Cüneyt Abi (Arkın) gibi dev isimlerde çalıştım ve hepsinden bir şey öğrendim. Kadir İnanır’la oynadım mesela, defalarca Cüneyt Abi ile oynadım. İşin ilginç yanı, benim çocukken izlediğim Kartal Tibet, ben büyüyüp oyuncu olduktan sonra yönetmenim oldu. Hayatta çok ilginç şeyler olabiliyor.
CÜNEYT ARKIN’I GÖRDÜĞÜMDE DÜNYA STARI SANDIM, O KADAR YAKIŞIKLIYDI
Unutmadığınız anılarınız ne çoktur…
Olmaz mı! Siz sorunca film şeridi gibi geçti gözümden. Mesela Cüneyt Abi’yi ilk gördüğümde şok olmuştum. Birlikte başrolümüz vardı, bir film için bir araya geldik. “Allah’ım, bu nasıl yakışıklı bir adam böyle?” dedim. Gerçek değil gibi geldi. “Dünya starı bu herhalde” dedim. Yani televizyonda gördüğümüzün bin katı yakışıklıydı. Tabii ben onu tanıdığımda o, orta yaşlardaydı. Hatta saçları hafif kırlaşmıştı, bir müddet boyamıştı. Çok sevmiyordu boyamayı. Ben de “Cüneyt Abi’ciğim, işimiz için bir müddet daha sık dişini” demiştim” (Gülüyor). Çok keyifliydi.
Kamera arkasında karakterler de bizim sandığımızdan farklıdır değil mi?
Evet. Mesela Kemal Sunal, çok komik, Türkiye’nin en güldüren adamı ama kamera “Stop” dediği an, ondan daha ciddisi yoktu. İnanılmaz disiplinli biriydi. Sertti de. Mesela Mehmet Ali Erbil’le de film çektik, o hem set önünde hem set arkasında eğlenceli biriydi. Kemal Sunal sadece kamera önünde gülerdi.
BİZ FARKLIYDIK, HİÇBİRİMİZDE ESTETİK YOKTU. DUDAKLARIMIZ ŞİŞ DEĞİLDİ, DOĞALDIK VE GÜZELDİK
Yeşilçam’ın tek gamzeli güzeli sizdiniz…
Sorma, o bir tek bana has. O konuda çok mutluyum. Güzel bir lakap. Özelliğini taşıdığınız şeyin dillere düşmesi güzel bir şey.
Aynaya baktığınızda yaş alma durumu size ne hissettiriyor?
Üzmüyor... Ama şöyle diyorum ki; “Ne fırtınaymışım ya! Ne kadar güzelmişim” diyorum. Gençlik zaten başka bir şey ama gerçekten de çok güzelmişim. O dönem çok farkında olmuyorsun. Cidden çok güzel bir kadınmışım.
Kendinizi güzellik olarak, Türkan Şoray ya da Gülşen Bubikoğlu ile kıyaslar mıydınız mesela?
Herkes çok ama çok güzeldi. Türkan Abla zaten benden büyük ama Yeşilçam’da herkesin yeri çok farklı ve Yeşilçam kadınları da bir başkaydı. Hepsi çok değişik güzeldi. Bir kere hiçbirimizde estetik yoktu. Dudaklar şişmiyordu o zaman (Gülüyor). Botoks yoktu. Şimdikiler öyle değil. ‘Badem göz’ diye bir şey çıkmış mesela, herkes onun için kuyrukta. Ne gereksiz. Estetiğe karşı değilim ama doğal güzellikleri de bozmamak gerekiyor.
İçinde ukde kalan bir rol var mı?
Aştım ben bunları. Hiç öyle içimde kalan bir şey yok. Onlarca filmde her rolü oynadım.
KADİR İNANIR’I ÇOK BEĞENİRDİM AMA PLATONİKTİ, ONA HİÇ İTİRAF ETMEDİM
Sizin döneminizde aşk yaşadığınız ünlü biri ya da platonik olarak aşık olduğunuz bir oyuncu oldu mu?
Öyle ilişkilerim olmadı ama platonik durumlar oldu. Mesela herkes gibi ben de Kadir İnanır’ı çok beğenirdim. Sektöre girmeden evvel acayip beğenirdim, çok yakışıklı ve karizmatikti. Ama sonrasında beraber başrol oynadık. Tabii ki artık hayranlıktan çıkmış meslektaş olmuştuk. Hiç kendisine itiraf etmedim. O zaman her şey çok masumdu.
PEŞİMDEN ÇOK KOŞAN VARDI AMA BEN ÇAPKIN BİR KADIN DEĞİLDİM
Sizin peşinizden çok koşan var mıydı?
Olmaz mı! Çok koşarlardı hem de ama ben çapkın bir kadın değildim. Gözüm işten başka bir şey görmezdi. İşkoliktim.
YENİDEN EVLENMEK AKLIMA BİLE GELMEDİ
20 yaşında bir oğlunuz var, onun dışında özel hayatınızı pek bilmiyorum…
Çok bir şey yok ki. Öyle fırtınalı aşklarım hiç olmadı. Zaten şimdi de dingin bir hayatım var. Sakinliği seviyorum. Oğlum her şeyim zaten. Boşandıktan sonra daha da her şeyim oldu. Onun en iyi olması için elimden geleni yaptım. 1993’te evlenmiştim, 2008’de de medenice boşandık.
Neden tekrar evlenmediniz?
Hiç düşünmedim. Aklıma bile gelmedi. Oğlum vardı ve ona adadım kendimi. Tek hayatım o oldu. Oğlum mesela evlenmemi isterdi hatta dile çok getirdi ama ben istemedim. Mutluyum böyle.
- Ilık suyun içine ekleyin! Safra kesesindeki toksinleri atıyor: Kolesterolü damardan kazıyıp atıyor
- Hastalık kapıyı çalmadan deneyin! Boğazdaki balgamı anında kesiyor, hırıltı ve kuru öksürüğün kökünü kurutuyor
- Evde kokusuz balık için bu yöntemi kullanın! Her zerresini emiyor, hem pratik hem lezzetli
- 2 kaşığı kolesterolü damardan siliyor! İmmün sistemini güçlendiriyor: Vücudu protein deposuna çeviriyor
- Kuru kuru öksürüğe son veriyor! Babaannelerimizin yaptığı tarif: Meğer böyle 100 yaşına kadar yaşıyorlarmış