Burak Yamantürk: Mutlu ilişkinin sırrını bilsem bunu tüm dünyaya pazarlardım
Burak Yamantürk, birçok insanın yerinde olmak isteyeceği biri. Tam manasıyla ‘iyi şöhret’ sahibi. Başarılı bir kariyeri, Özge Özpirinçci ile çoğu insanın gıptayla baktığı bir evliliği var. Bir de üzerine yakında baba olacak olmanın heyecanını yaşıyor. Cool ama aslında hiç soğuk değil. Mesafeli bir samimiyeti var. “Gerçek cool’lar içten olur” sözünü hatırlattı bana. Şu sıra ‘Elbet Bir Gün’ dizisinde Mehmet Kılıçlı olarak ekranda. Hem yeni dizisini ve rolünü, hem de biraz kendi dünyasını konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
‘Elbet Bir Gün’ geçtiğimiz hafta FOX’ta başladı. Sizi de başrolde Mehmet Kılıçlı olarak izliyoruz. Nasıl anlatırsınız Mehmet’i? Sizi zorlayan yanları oldu mu?
Mehmet’in aşkını korumak için geçmişini gizlemek zorunda kalması, ona karşı merhametimi besledi. Vermek zorunda olduğu kararlarda onu haklı buldum ve bu onu daha iyi anlamamı sağladı. Henüz zorlayan bir yanı yok ama bu kadar sır tutmak her bünyede tepkilere yol açar. İlerleyen bölümlerde Mehmet’in başına neler gelecek, merakla bekliyorum…
Dizi temelde geçmişinden kaçan iki kadının hikayesi aslında. Çok sık olmasa da artık ekranda daha çok kadın hikayesi görmeye başladık. Bu durum ayrıca hoşunuza gidiyor mu?
Ben elime aldığım hiçbir senaryoyu okurken bu kadın, bu erkek hikayesi diye düşünmüyorum. Güzel anlatılmış her hikaye izleyicisiyle buluşmak için doğru zamanı bekler. ‘Elbet Bir Gün’ de çok güzel bir hikaye ve içinde yer alan herkes gibi ben de bu hikayenin izleyiciyle buluşmasında, üzerime düşen görevi layıkıyla yapmaya çalışıyorum.
HANGİ ROL İŞTAHIMI KABARTIYOR? BEN, ONA BAKARIM
Günümüzde hala jön ve karakter oyuncusu kavramı geçerliliğini koruyor. Siz bu tanımlara inanıyor musunuz?
Ben hangi rol benim iştahımı kabartıyor, ona bakarım. Son dönem ortaya çıkan ve izleyici tarafından severek takip edilen işlere baktığımızda artık eski formüllerin değişmeye başladığını görüyoruz. Önemli olan oyuncu karakter eşleşmesinin en işlevsel şekilde yapılmasıdır.
Mehmet’in kolay bir hayatı olmamış. İlerleyen zamanlarda onu daha da zor günler bekliyor gibi. Burak Yamantürk olarak kendi hayatınıza bakınca ne görüyorsunuz?
Buna zor ya da kolay diyebileceğim net bir cevabım yok. Zor zamanlarım tabii ki oldu. Hayatta belli dönemlerden geçiyoruz. O dönemlerde karşımıza çıkan şeyler kimi zaman kolay, kimi zaman zor olabiliyor.
TOPLUMUN BİREYLERE BİÇTİĞİ CİNSİYETÇİ ROLLERDEN ÇIKMAK BİZİM ELİMİZDE
Genel olarak hayatta sizi neler zorlar? Ne olunca devam etmekte zorlanırsınız? Ne olunca devam etme gücü gelir?
Çaresizlik hissi… Bazı durumlarda elinden bir şey gelmez, elin kolun bağlanır. Bu, benim en zorlandığım şeydir. Böyle anlar bittikten sonra sürecin muhakemesini yapınca, hayatta hiçbir şeyin kalıcı olmadığını ve yaşanan her olayın hayatımda bırakacağı izin, bende yaratacağı duygunun asıl olduğunu görmek… Bu da bana ilerleme gücü veriyor.
Dizide Mehmet, yaşadığı zorlukları eşiyle paylaşmakta güçlük çekiyor. Bu genel olarak erkeklerin bariz bir özelliği aslında. Yetişme şekli, aldığı kültür, erkeği hep güçlü olma, en azından öyle görünme çabasına itiyor sanki…
Evet, katılıyorum fakat bunun değişmeye başladığını görmek beni mutlu ediyor. Toplumun bireylere biçtiği cinsiyetçi rollerden çıkmak ve bunu gelecek nesillere aktarmak bizim elimizde. Bir önceki nesilden aktarılan ve artık gelecekte herhangi bir faydası olmayacak şeyleri yeniden şekillendirirken dikkatli ve özverili olmalıyız.
DUYGULARIMI ÇOK BELLİ ETMEYİ, ZAYIF YANLARIMI GÖSTERMEYİ SEVMEM
Siz her koşulda güçlü görünmeye çalışır mısınız yoksa zayıf yanlarını da açık yaşayan ve paylaşabilen biri misiniz?
Güçlü görünmek amacıyla olmasa da duygularımı çok göstermeyi sevmem. Yakınlarım dışında zayıflıklarımı paylaşmayı da sevmem. Bunları genelde içimde yaşamayı tercih ederim.
Eşinize (Özge Özpirinçci) karşı da her zaman böyle misiniz?
Özge, zayıf yanlarımı tabii ki biliyor ve zaten güzel olan da beni bunlarla sevmesi…
“İnsanın kendini tanıması zaman alan bir şey” denir hep. Böyle bakınca bazen kendinizi şaşırttığınız olur mu? “Yeni tanıştım” dediğiniz bir şey var mı mesela?
Her ne kadar huylu huyundan vazgeçmese de hepimiz değişip gelişiyoruz. Önceden yeni tanıştığım insanlarla zaman geçirmekten hoşlanmazdım ama şu an yeni insanları tanımanın güzel bir şey olduğunu fark ettim. Neticede kimden ne öğreneceğini asla bilemezsin…
Başarılı kariyerinizin yanı sıra, herkesin gıptayla baktığı bir evliliğiniz var. İnsanlar artık flörtten ilişkiye geçmekte bile zorlandığını söylüyor. Böyle bakınca sizinki çoğu insan için bir başarı hikayesi aslına. Sizce bunun bir sırrı var mı?
Bu soruya verebileceğim somut bir cevabım olsaydı bütün dünyaya bunu pazarlardım sanırım. Hayatta bazı şeyler zorlamayla olmaz. İki insanı uzun süre bir arada tutan şey bence ilişki içindeyken kendinden önce karşındakinin iyiliğini düşünmek ve bunun karşılıklı olduğunu hissetmek.
ÖZGE İLE İLİŞKİMİZDE YEPYENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR ARAMIZDAKİ BAĞ, DAHA DA GÜÇLENDİ
Yakında baba olacaksınız. Bu süreci nasıl yaşıyorsunuz? İçinizdeki en baskın duygular neler?
Sanırım baba olmak yaşamadan anlatılamayacak bir duygu. Ben de ilerleyen zamanlarda göreceğim, bakalım… Şu anda en baskın hissim Özge ve bebeğimiz için en ideal ortamı oluşturmak ve onları korumak. En ilkel şekliyle beynim öyle çalışıyor. İlişkimizde yepyeni bir dönem başlıyor. Özge’nin hamileliğiyle birlikte aramızda halihazırda çok sağlam olan bağın daha da güçlendiğini hissediyorum. Bu bana çok büyük bir mutluluk veriyor.
PANDEMİDEN SONRA MUTLULUK HEPİMİZ İÇİN YENİDEN TANIMLANDI
Gündeme bakınca neler hissediyorsunuz? Kafanızı en çok meşgul eden konular neler?
Toplumdaki eşitsizliğin artması ve insanların toleransının azalması çok üzücü. Bu mutsuz kalabalığın hissizleşmesi çok karamsar hissettirse de, dönem dönem ortaya çıkan güzellikler içimdeki umudu besliyor…
Dünyanın ya da ülkenin halini bir yana koyarsak, kendi iç dünyanızda mutlu musunuz?
Mutluyum. Sanırım mutluluk özellikle pandemi sonrası herkes için yeniden tanımlandı.
Benim için mutluluk; birbirini olduğu gibi kabul eden sevdiklerimle birlikte, lezzetli bir yemek sofrasında şükrederek bir arada olabilmek… Her günü kendime değerli bir hale getirmek için uğraşmak…
Kısa kısa…
‘KÖYLÜ KURNAZLIĞI’ BENİ SİNİRLENDİRİR
Hayatta en şükrettiğiniz konu ne?
Sağlık.
En büyük tutkunuz ne ya da kim?
Deniz.
Sizi en kolay ne gülümsetir?
Hayvanlar.
Neye karşı öfke duyarsınız?
Köylü kurnazlığına.
Sinirlendiğinde de sakin kalabilenlerden misiniz?
Duygularımı çok belli etmem diyelim.
“Beni büyülüyor” dediğiniz bir şey ve neden?
Denizde olmak çünkü tahmin edilemez…
FOTOĞRAFLAR: Ozan GÜZELCE
- Çaya 1 kaşık bal ekleyin! Faydasını öğrenince çok şaşıracaksınız...
- Fransız askısını solda sıfır bırakıyor! 5 dakikada doğal estetik: Cildi saniyesinde gerip kırışıklıkları ütü gibi düzleştiriyor
- Kandaki şekeri yerle bir ediyor! Kaşık kaşık tüketince damar daralmasından eser kalmıyor: Doğadaki en doğal insülin dengeleyici
- Yumurta ve yoğurtla pişiriliyor! Faydasını duyan tabak tabak yiyor: Soğuk havaların vazgeçilmezi, bağışıklık sistemini güçlendiriyor: Kemikleri beton gibi yapıyor
- Kalbin muhafızı besin! Tüketen doktor yüzü görmüyor, bağırsakların antibiyotiği