Fİ’nin yıldızları Ozan Güven ve Tülay Günal: Bütün Türkiye sevişmeden çocuk yapmış gibi davranıyor!
Herkesin dilinde bir ‘Can Manay’dır gidiyor, herkes onu konuşuyor. Kimdir Can Manay?
RÖPORTAJ: ŞİRİN SEVER
FOTOĞRAF: BAHADIRHAN ERKOÇ
MEKAN: SOFA HOTEL NİŞANTAŞI
Çok satan kitaplar listesinden uzun süre inmeyen, Azra Kohen imzalı ‘Fi, Çi, Pi’ serisinin psikiyatr olan karakteridir kendisi. Hem üniversitede ders veren bir hoca, hem televizyonda program yapan çok ünlü ve sözü geçen bir terapist. İnsanları istediği gibi yönlendiren, onlarla oynayan, takıntılı, dengesi bir kadın yüzünden bozulan, ruh hastası bir kişilik. Ruh hastası derken lafın gelişi sanmayın.
Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde üç yıl yatmış bir psikaytrdan bahsediyoruz!! İşte kitap sayfaları arasında kendi halinde duran bu karakter; serinin ilk kitabı ‘Fi’ internet dizisi olunca ve Ozan Güven de bu karakteri oya gibi işleyince fenomen oldu.
Anlayacağınız kimler geldi kimler geçti ama hiçbir psikopat onun kadar sevilmedi! Bu hasta ruhlu psikaytrın doktoru, mentörü ve dostu ‘Eti karakterine ise tiyatronun usta isimlerinden Tülay Günal hayat veriyor. İkiliyi bu kez ben psikaytr koltuğuna yatırdım…
- ‘Fi, Çi, Pi’ kitaplarının fanı olarak, psikopat Can Manay’ı oynayacağınızı duyduğumda “Budur! Müthiş seçim” diye yazı yazmıştım. Bunu demem iyi bir şey mi bilemedim…
Ozan Güven: Bunu tetikleyen ne acaba? Kişiliğimle ilgili mi, oyunculuğumla ilgili mi söyledin acaba? (kahkahalar)
- Bilmem! Sadece bu role cuk oturduğunuzu düşündüm…
Ozan Güven: Cuk dediğine göre dışardan öyle göründüğümü düşündün! (kahkahalar) ‘Aa Ozan müthiş oynar’ deseydin başka…
- Şaka bir yana… Can Manay olmak nasıl bir şey?
Ozan Güven: Karşıdan göründüğü gibi değil… Yani rolüm Can Manay. Yazar Azra Kohen’in kitabında tarif ettiği bir adam. Onun verdiği ipuçları, benim de üzerine koyduğum bir takım şeylerle haftanın belli günleri, belli saatlerde gidiyorum onu oynuyorum, sonra hayatımdan çıkıyor.
- Bu kadar mı yani! Çok kısa sürede fenomen bir karakter yarattınız. Ben de herkes gibi Ozan Güven’i değil, Can Manay diye birini izliyorum resmen. Onu nasıl tanımlıyorsunuz?
Ozan Güven: Her insan gibi defoları olan biri... Belki de çok hasta bir adam bilmiyorum. Hasta olduğunu bilmeden ortalıkta dolaşan binlerce insan gibi. Ben sadece bunu gerçek ve inandırıcı kılmaya çalışıyorum. İnsanların bu karakteri sevmesini istiyorum.
- Can Manay oynadığınız en sıradışı karakter mi?
Ozan Güven: Yoo ben robot da oynadım, sadrazam da oynadım, Sırp bir tecavüzcüyü de oynadım. Bunu şımarıklıktan söylemiyorum. Başka işlere ne kadar önem verdiysem, buna da o kadar önem verdim. Ama bu adamın malzemesi bol.
Tülay Günal: 120-130 dakikalık dizilerde izlemeye alıştığımız o sündürme durumu olmadığı için, farklı ve gerçek bir iş ortaya çıkıyor. Hikaye uzadığında, gerçeklik kalmıyor ki! Son dönem Türk dizilerine bakın… Seyirci aynı karakterleri, aynı oyunculukları görmekten sıkıldı. Dizi bu bakımdan ayrı bir yerde duruyor.
Ozan Güven: Dizi gibi dizi işte. 60 dakika, başı var, sonu var. Karakterler boş boş konuşmuyor, o yüzden boş sahne yok. Olması gerektiği gibi.
- Ama bu rol, bir oyuncu için kaymaklı ekmek kadayıfı değil mi?
Ozan Güven: Değerlendirebilirsen evet. Bazı karakterlerin klavyesinde 4 tuş vardır, bazılarında 32 tuş. İntihar etmiş, sonrasında hastanede hiç konuşmayan bir adama ne katabilirsiniz? Oysa Can Manay tuhaf biri. Bir insan, ilk kez gördüğü biri için evini taşır mı? Saplantılı bir adam. Bunları normalize etmeye çalıştığım için üzerinde çok fazla çalışıyorum. Bu adamı sevdirmek zorundaydım. Sevmeseler, bu dizinin dört ayağından biri düşerdi.
OZAN BU İŞİN 1-0 ÖNDE BAŞLAMASINI SAĞLADI
- Siz oynadığınız ‘Eti’ karakterini anlatsanıza…
Ozan Güven: Ben bir cingılla anlatabilir miyim? Psikolog denince aklaaa, tamam şimdi buldum: Eti eti eti … (kahkahalar)
Tülay Günal: Sette hep bu esprilere maruz kalıyorum. Eti, Can Manay’ın mentoru ve dostu. Onu tanıyan ve onu kontrol edebilen tek insan. Hikaye ilerledikçe, Eti’nin Can Manay’ın hayatında nerede durduğu da ortaya çıkacak. Çok kritik bir rol olduğu için çok da ipucu veremiyorum.
Ozan Güven: Kitabı okuyanlar ‘meseleyi biliyoruz’ demesin! Can Manay-Eti ilişkisi kitaptakinden farklı şekilde yol alacak. Çünkü işin içinde biraz aksiyon olmalıydı. Dizide ilişkimizin hiç tahmin edilemeyen bir boyutu var.
Tülay Günal: Can 14 yaşındayken tanışmışlar. Can’ı büyüten, bugünlere getiren, gusto sahibi yapan, ona kimlik kazandıran biri Eti. O yüzden aralarındaki ilişki çok özel ve derin.
- Peki Ozan Güven sizce nasıl bir Can Manay oldu?
Tülay Günal: Çok başarılı. Bence Ozan bu işin 1-0 önde başlamasını sağladı.
Ozan Güven: Tülay’ın bazı endişeleri vardı. Tabii… Yıllardır birlikte tiyatro yaptıkları için Genco Erkal’ı önermişti aslında. Ama yaştan dolayı Genco Abi olamadı. (Kahkahalar)
Tülay Günal: Buradan selam yollamış olalım Genco Abi’ye. Ozan, işini ciddiye alan bir oyuncu ve çalışkan. Bu role de çok yakıştı.
- Sahi nasıl çalıştınız bu role? Neler yaptınız da dışarda herkes bu saplantılı adama hayran oldu!
Ozan Güven: Dışarı çıksak göreceğiz! Şaka bir yana, daha önce bir sürü şey oynadım. ‘Rüstem Paşa’, ‘216’, ‘İstanbul Masalı’nda Demir Arhan, ‘Annemin Yarası’nda Borislav... Daha öncekiler niye bu kadar dikkat çekmedi ya da çekti bilmiyorum. Seyirci neyi görüyorsa, neyi izliyorsa, onu moda yapıyor galiba. Bu kadar basit. Ama ben önce işin bütününe bakıyorum, sonra karakter için ne yapabileceğime kafa yoruyorum.
Bu adamın, Can Manay’ın yapacağı çok şey var çünkü ekstrem bir karakter. Sadrazamı oynarken yapacakların sınırlıdır. Mesela saatine bakamazsın çünkü o dönemde saat yok! Oysa bu adamın üzerine bir sürü şey ekleyebiliyorsun. Ne bileyim adamın keskin dönüşleri, su içmesi, mimikleri…
Tülay Günal: Ozan, Mimar Sinan mezunu, dans eğitimi almış, vücut dilini de çok iyi kullanıyor. Bu da onun oyunculuğunu daha da yükseltiyor.
'SEVİŞME SAHNELERİYLE ÖNE ÇIKAN DİZİ' LAFINA GICIĞIM!
- Siz de ekranda az ama öz varsınız. Tiyatro ağırlıklı çalışıyorsunuz. Bu rol sizin için ne ifade ediyor?
Tülay Günal: Yaptığım her işi kıymetli buluyorum, kıymetli bulduğum için oynuyorum. Oynadığım her role de, tiyatro oyunundaki bir karaktere nasıl hazırlanıyorsam aynı ciddiyet ve disiplinle hazırlanıyorum. Eti karakteri de karmaşık, derinlikleri olan ve oynamaktan zevk aldığım bir karakter oldu. İşin en zevkli kısmı karakter yaratmaktır. Rolün içine öyle bir girersin ki, Ozan’ın Can Manay’da yaptığı gibi, yeni bir beden yaratırsın. Ben de Eti’yle hala uğraşıyorum, onu keşfetmeye çalışıyorum.
Ozan Güven: E bitiyo dizi! (kahkahalar)
- Dizi teklifinden önce kitabı okumuş muydunuz?
Ozan Güven: İlk olarak 1.5 sene önce bu fikir ortaya atılmıştı. Yani cast oluşturulmadan önce bahsetmişlerdi bana. Ben de genç kızlar gibi okumaya başladım kitabı. Sonra ‘Bundan dizi olmaz’ dedik çünkü içinde aksiyon yoktu. Aslında bu bir kişisel gelişim kitabı ama alameti farikası karakterlerle anlatılıyor olması. Herkes birbiriyle felsefi konuşmalar yapıyor ve bunu senaryoya dökmek zordu. O yüzden Nükhet Bıçakçı’nın başardığı şey az buz değil.
- Bu iş televizyonda olsa başarılı olur muydu?
Tülay Günal: Bilmiyorum, ama internet ortamındaki anlatım şüphesiz daha farklı.
Ozan Güven: Bu dizi başarılı çünkü sokakla aynı. Hangi iş sokaktan uzaklaşırsa karton oluyor. Tülay Günal: Biz farklı yapan dizide söylenemeyecek bir çok şeyin söylenmesi ya da gösterilmeyen şeylerin gösterilmesi değil. Bu diziyi hikaye, oyunculuklar, reji, çekimler farklılaştırıyor.
- Yani küfürlerden, sevişme sahnelerinden mi bahsediyorsunuz?
Ozan Güven: Evet. ‘Sevişme sahneleriyle öne çıkan dizi’ lafına da gıcığım. Ya bunu öne çıkaran sensin zaten! Dünyanın genelinde de bu böyle ama topu topu üç ya da dört sevişme sahnesi. oldu Hiç de öyle bahsedildiği kadar önemli değil. Ayrıca bütün Türkiye sevişmeden çocuk yapmış gibi davranıyor ya, ben en çok da buna şaşırıyorum!
İNTERNETTEYİZ DİYE HİÇBİR ŞEYİ SUİSTİMAL ETMİYORUZ
- İnternette dizi Türkiye için yeni bir şey. Oyuncu böyle bir durumda daha özgür, daha yaratıcı mı oluyor; iş iştir, fark etmiyor mu?
Ozan Güven: Can Manay her su içtiğinde bir bardak viski de içebilirdi. İnternette bunu yapma özgürlüğümüz vardı, bu bizim elimizdeydi. Ama biz içki içmeyi tercih etmedik. Yani bu özgürlüğü suistimal etmiyoruz.
- Elbette bu sevişme sahneleri öne çıkarılacaktı çünkü yıllardır zihnar sevişmeyen öpüşmeyen oyuncularımız bir bir sevişiyor bu dizide! Buna hazırlıklı değil miydiniz?
Ozan Güven: Emin ol, oraları hiç düşünmedik. Bir karakterin sevişmesi gerekiyorsa sevişmeli! Bunu yapmaması yani kamera bilmem ne açıdan çeksin de öpüşüyorlarmış gibi görünsünler durumu hiç de inandırıcı olmuyor. Bir süre sonra oyuncu da buna inanmamaya başlıyor, reji de, yönetmen de.
Tülay Günal: Dünyanın her yerinde bu böyle. Biz bildiğimiz işi, inandığımız şekilde yapmaya devam ediyoruz, çok ilgilenmiyoruz yazılan çizilenle. Ozan Güven: Bu dizi sadece sevişmeden mi ibaret? “Orada bir sürü emek var, onu görmüyor musunuz?” demek de insani bir şey olurdu.
- Bu iş ekranda yer alsın ister miydiniz?
Tülay Günal: Nerede gösterildiğiyle ilgili bir derdimiz yok.
- Peki sizce ekranda böyle işler izlemeyi daha çok mu bekleriz?
Ozan Güven: Dünyada bu kadar şey değişmişken, değişiyorken, televizyonda işlerin değişmemesi imkansız. Ya moda bile değişiyor her sene!
KADINLAR KİMİN DENGESİNİ BOZMUYOR Kİ...
- Can Manay’ın dengesini hep bir kadın bozuyor. Hayatta sizin dengenizi ne bozar?
Ozan Güven: Her türlü haksızlık benim dengemi bozar. Oğlumun okulundaki bir şey, benim iş hayatımda bir şey, ilişkide bir haksızlık bile olabilir bu…
- Kadınlar hiç dengenizi bozar mı?
Ozan Güven: Kadınlar kimin dengesini bozmuyor ki! (Kahkahalar)
- Abartmayın!
Ozan Güven: Yani eğer birine aşık olduysan, o kişi dengeni de bozabilir, bozulmuş dengeni de toparlayabilir. Spesifik olarak kadınlar benim dengemi bozuyor diye bir şey söyleyemem.
- Yaş aldıkça daha mı az dengesi bozuluyor insanın peki?
Ozan Güven: İlgi alanlarınızla ilgili bu. Mesela daha iyi biri olmaksa ilgi alanınız, denge meselesiyle daha çok ilgileniyorsunuz. Hiçbir derdiniz yoksa, dengesiz olduğunuzu fark etmeden ömrünüz bitebilir! Yaş aldıkça, ‘insanlar beni sevsin ya da sevmesin’ konusuyla da çok ilgilenmiyorsunuz. Arkadaşlarım bana yeter, onlar beni sevsin ya da eleştirsin. Herkes beni ilgilendirmiyor. Ama gençken böyle düşünmüyorsun elbette.
KADINLAR CAN MANAY GİBİ ADAMLARI MI SEVİYOR?
- Can Manay’ın bir kadına duyduğu saplantılı, hastalıklı sevgiden bahsediyor dizi. Çevremizde bunlardan çok yok mu? Eğitimlisi, eğiti
Tülay Günal: Dediğiniz gibi bunun eğitimle alakası yok. Ozan Güven: Ama en alt gelir düzeyinden en üst gelir düzeyine kadar bir çok erkeğin bünyesinde Can Manaylık yatıyordur. Ama her vücutta tezahürü farklıdır bunun. Mecnun da belki hastalıklı seviyordu! Yani o kadar yolu gidip dağları deldiğine göre…
- Can Manay’dan bir Mecnun çıkarmayalım rica ederim!
Ozan Güven: Ama bakın, nereye koysan oraya yakışıyor. Şemsle Mevlana arasında da böyle ihtiraslı bir ilişki vardır. Halbuki onlar bir öğretide bulunuyor ama hastalıklı sevmek etiketini oraya koy, orada da oluyor, köyde kız kaçırmış adama da oluyor.
- Can Manay bunun modern hali yani?
Ozan Güven: Yani herkesin yaşadığı kendine diyorum. Gör bak, yakında ‘Can Manay gibi seviyorum’ diyenler, ‘Hani Can Manay’a hastaydın, Ozan yapınca oluyor ama’ diyenler bile çıkar…
Tülay Günal: Kadınlar Can Manay gibi adamlar mı istiyor? Emin değilim. Ama onun yaptıkları, davranışları kimi kadınların hoşuna gidiyor. Hayatta tutku, gerçek sevgi azaldıkça, saplantılı davranışlar öne çıkıyor galiba…
Ozan Güven: Diziyi çekmeye başladıktan sonra 3-4 tane kız arakadaşım böyle şeyler anlattı bana. “Böyle bir adam bana da musallat olmuştu, sonunda sevgili olduk” diye. Çok enterasan.
DİZİDE SÜREKLİ SU İÇİNCE REKLAM TEKLİFLERİ GELDİ
- Can Manay’ın size benzeyen özellikleri var mı?
Ozan Güven: Bunu hep soruyorlar. Nasıl olsun ki! Bu kadar cüretkar biri olabilir mi ya?
- Yakında kadınlar korkacak sizden...
Ozan Güven: Neyse ki 216’yı çekiyoruz, ordan yırtarız. (kahkahalar)
Tülay Günal: Can Manay gerçekten fenomen olmuş gibi. Mesela su içmesi bile olay oldu. Her su içişi bir şey anlatıyor aslında, sahneye hizmet ediyor. Sayesinde su içenler çoğaldı, hayırlı bir işe vesile oldu!
Ozan Güven: Benim bulduğum bir şey bu. Gerçek hayatta hiç su içmiyorum, dedim ki şu adama su içireyim!
- Su reklamı gelir yakında…
Ozan Güven: Geliyor geliyor. (gülüyor)
- Peki Can Manay’daki simetri hastalığı sizde de var mı?
Ozan Güven: Bende yok ama bir tablo çok eğri duruyorsa da, düzeltirim.
Tülay Günal: Bende var maalesef!
CEM YILMAZ'IN "ARTIK KOMİK DEĞİLİM" DİYE PSİKİYATRA GELMESİ BENCE ÇOK KOMİK!
- Bu dizinin asıl başarısı da kadrosu galiba…
Ozan Güven: Evet bir cast harikası gerçekten. Bir de konuk oyuncu olarak gelip tıkır tıkır oynuyorlar ya, o müthiş. Bu işte oynamasaydım ve beni konuk oyuncu olarak isteselerdi koşa koşa oynardım. Gerçekten teşekkür ederiz herkese, o kadar değer katıyorlar ki.
Tülay Günal: Başka konuk oyuncular da olacak, sürprizleri bekleyin.
- Cem Yılmaz da oynadı dizide. Birbirinizin işlerinde hep yer alacak mısınız?
Ozan Güven: Cem Yılmaz da kendini oynadı. Psikiyatr Can Manay’a geliyor, sorunlarından bahsediyor, artık komik olmadığından dert yanıyor. Türkiye’nin en ünlü komedyeninin bir psikaytra gelip “Ben artık komik değilim” demesi bence komik! Herkesin önünde birbirimizle dalga geçiyoruz. Bunu da hatıra olsun diye yapıyoruz.
- Liseden arkadaşlarınız sizin Cem Yılmaz kadar komik olduğunuzu söylüyor. Neden komediyi seçmediniz?
Ozan Güven: Evet özel hayatımda güldürürüm ama ben komik değilim. Kaldı ki komediyi de Cem’le yapıyorum zaten. Öte taraftan “Komedi filmlerinde hiç olmamıştı, bak Can Manay’ı nasıl oynamış” diyenler de var. Şunda anlaşalım: Ben oyunculuk yapıyorum ve bir sürü şey denemek istiyorum. Bunu da bu yaşlarda deneyebilirim. Yani dayak yiyeceksem şimdi yiyeyim, ilerde zor olur.
- “Can Manay gibi bir adamı oynadıktan sonra 216 oynanır mı ya!” diyen o kadar çok insan var ki. Fotoğraf ekibinden bile bunu duydum az önce. Ne diyorsunuz buna?
Ozan Güven: Benim mesleğim bu, üzgünüm sizler için! Ben Can Manay değilim. Bu bir oyun.
BİR TEK 'VATANIM SENSİN'
- Ne kadar öz ve öz yer almışsınız ekranda bunca yıldır. Seçmek, durabilmek egoları yenmekle mi alakalı?
Tülay Günal: Bu egoyla değil, ne istediğini bilmekle ilgili. Ben aynı çizgi üzerinden gitmemek, farklı roller denemek için beklemeyi göze alabilirim. Bunun için de gerekirse aç kalırım, oynamam. Genç oyuncuları ‘Görünmezsen yok olursun’ diye korkutuyorlar, panikletiyorlar. Her sezon benzer bir rolle ekrandalar o yüzden.
Ozan Güven: Her oyuncunun kriteri farklıdır oyunculuk yaparken... Hangi projelerde yer almak istiyorsunuz ve hangisi size dokunuyor, o önemli. Oyuncular genelde egosantrik kişilikler olduğu için rolü beğenip projeyi kabul ediyor. Halbuki kötü işin iyi oyuncusu olmak benim için bir meziyet değil. Ben iyi işin kötü oyuncusu olmaya razıyım. Geriye sadece iş kalıyor çünkü. Bir şey yapıyorsam iki-üç sene ara vermeyi tercih ediyorum.
- X TV izleyen biri misiniz genelde?
Ozan Güven: Son zamanlarda bir tek ‘Vatanım Sensin’ izliyorum.
Tülay Günal: Ben malesef izleyemiyorum. Dizi çekimi yoksa tiyatro oyunum oluyor genelde.
- Sezon finali ne zaman?
Ozan Güven: Bu sezon 12. bölümde bitecek. Yeni sezon eylülde başlayacak.
- Bir avuç yiyenin ömrü 10 yıl uzuyor! Vücudu baştan aşağı yeniliyor, Kan şekerini yere seriyor, bağırsakları motor gibi çalıştırıyor
- Nasır, mantar ve egzamanın kökünü kurutuyor! Mantar ve egzamayı 1 günde geçiriyor, 10 dakika bekletince ayakları pamuk gibi yapıyor, sadece 2 malzemeyle yapılıyor
- Böyle saklayanlar kendini zehirliyor! Kaşık kaşık yemek organları bitiriyor, kanserojen etkisini vücuda sokuyor: Bu şekilde yiyorsanız zehre dönüşüyor
- İlk ve son gün 21 Aralık! Sadece 1 tane yetiyor: Para, bolluk ve bereket getiriyor
- Her sabah bir kaşık yetiyor! Kemikleri beton gibi yapıyor, ağrılarınızın tamamını şıp diye kesiyor: Antioksidan deposu olarak da biliniyor