Gözde Cığacı: Yaralarımızdan öpenler vardır hayatta, bana en seksi gelen şey budur

Nasılsınız? Şu sıra nasıl hissediyorsunuz kendinizi?

Bu ara çok dingin ve dengeli hissediyorum. Genelde çok hareketliyimdir ve dışarıya da çok yansır bu. Ama kendimi dengelemek istediğim bir dönemdeyim ve içim nasılsa dışım da aynı.

Bunda 30 yaşına girmenizin etkisi var mıdır?

Belki vardır ama buna herkesin 30’da ayıldığına emin değilim. Kimisi 25’inde, kimisi 35’inde ya da 45’inde ayılır. Kimisi de hiç ayılamadan göçüp gider. (Gülüyor) Ama kendimle ilgili bence asıl sebebi, bilinçli yapmasam da yakın zamanda hayatımın en büyük travmalarından biriyle yüzleşmiş olmam.

Nasıl bir yüzleşme?

Dalmayla ilgili çocukluktan gelen bir travmam vardı. Yedi yaşında bir boğulma tehlikesi geçirmiştim. Travmamın nedeninin bu olduğunu bilmiyordum ama suyun içine bakamazdım, su altında nefes alamazdım. Şimdi, dalış okuluyla bu travmamı iyileştirdim ve doğru, dengeli bir şekilde nefes alıp vermenin aslında bir sürü şeyin ilacı olduğunu fark ettim.

İLK KEZ BİR ROMANTİK KOMEDİ FİLMİNDE OYNAYACAĞIM

‘Sefirin Kızı’ bitti, çok ara vermeden yeni bir sinema filmine başlıyorsunuz. Nasıl bir film olacak ‘Masal’?

‘Masal’, bir romantik komedi. Çekimler için yakında Kıbrıs’a gideceğiz. Şimdilik çok ayrıntı veremiyorum ama benim için en güzel yanlarından biri, ilk kez bir romantik komedide oynayacak olmam ve çok yakın arkadaşım Nilay’la (Deniz) çok yakın iki arkadaşı oynayacak olmamız.

‘ŞANSLIYDIM’ DERSEM YETENEĞİME HAKSIZLIK ETMİŞ OLURUM

Bugüne kadar hep başarılı işlerde izledik sizi. Şanslı mısınız biraz?

Bence şans kavramı sadece doğru seçimler yaptığımızda devreye giriyor. Ortamı biz hazırlıyoruz. “Yüzde yüz şanslıyım” dersem, kendime ve yeteneğime haksızlık etmiş olurum.

Şu an olduğunuz yer sizi tatmin ediyor mu?

Her zaman daha fazlası ve daha iyisi vardır. Ben sınırlarımı zorlamayı seviyorum. Kendi potansiyelimin sınırlarını daha iyi görebilmek istiyorum ve şu sıra bunun için çaba gösteriyorum.

BİR DAHA BİR ERKEĞE EVLENME TEKLİFİNDE BULUNMAM

FARKETTİM Kİ KARŞIMDAKİNİN ERİL ENERJİSİNİ ELİNDEN ALMIŞIM

Kendinizi “Biraz serseri ruhluyum” diye tarif etmişsiniz. Serserilik ne sizin için?

‘Çingene’ diyelim ona, bayılırım en sevdiğim şeydir. Ben iki buçuk yaşında böbrek ameliyatı geçirdim. Uzun süre kan bulamamışlar ve sonra bir Romen vatandaş bana kan vermiş. O yüzden babam bana hep “Senin damarlarında zaten Çingene kanı dolaşıyor” der. Serserilik benim için, içindeki şeyleri dışına çok küçük hareketlerle yansıtabildiğin nahif bir tavır. Yoksa serserilikten kastım, öyle büyük çılgınlıklar değil.

Bugüne kadar yaptığınız en güzel serserilik neydi?

Çok var ama ilk aklıma gelen Tümer’le (Gülümserler) altı aylık sevgiliyken, ilk sarhoş olduğumuz gün… Oturduğumuz bankta, sushi söyleyip, yanına da şarap açmıştık. Büfeden bir kasa alıp, onun üzerine sofra kurduk. O gün, orada ona evlenme teklifi etmem bence müthiş bir serserilikti. (Gülüyor)

Oysa genelde kadınlar, “İlk adımı hep erkek atmalı” düşüncesiyle hareket eder. Bugün olsa aynı şeyi yine yapar mıydınız?

Yapmazdım. Hayatta kadın erkek eşitliğini yüzde yüz savunan biriyim fakat herkesin rolleri olmalı hayatta. Herkesin eril ve dişil enerjisi, kendi içinde karşısındakiyle eşit derecede ilerlemeli. O zaman, o benim için güzel bir ifade yöntemiydi ama şimdi baktığımda; aslında karşımdaki insanın eril enerjisini komple elinden aldığımı ve onun bana karşı yürüyeceği bir alan bırakmadığımı fark ediyorum.

Ne kadar doğru bir şey söylediniz…

E öyle çünkü… “İlk çiçeği Gözde aldı, ilk daveti Gözde yaptı, ilk adımı Gözde attı.” Tamam, çok güzel. Hiç gocunmam ama bir noktadan sonra, aslında bunları dengeli paylaşmadığında ileride sıkıntı yaşayabildiğini görüyorsun. Pişman değilim, iyi ki de yapmışım ama bir daha yapmam.

KARI KOCA İLİŞKİSİNİ BECEREMEDİK AMA İNSAN İLİŞKİSİNDE BAŞKA BİR SEVİYEYE YÜKSELDİK

Tümer Gülümserler’den çok güzel ve sevgiyle bahsediyorsunuz. Ama geçtiğimiz günlerde ayrıldınız ve boşanmak üzere olduğunuz konuşuluyor. “Neden olmadı?” sorusunun bir cevabı var mı?

Bu cevabı ben kendime verebiliyorum şu an ama biz daha karşılıklı oturup bir veda yemeği yemedik. Henüz ona bile söylememişken, burada paylaşmak beni üzer ama kendi hissimi söyleyebilirim. Onu çok seviyorum ve iyi ki hayatıma girdi. “Hayattaki şansım” dersin ya bazen, o benim hayattaki şansımdı. Hala hayatta en güvendiğim insan. Karı koca ilişkisini başaramamış olabiliriz ama biliyorum ki insan ilişkisinde bir seviye atladık.

‘HAYIR’ CEVABIM ÇOK NETTİR, BİR KEZ ‘HAYIR’ DEDİYSEM KİMSE İKİNCİ KEZ SORMAZ

“Ben kadında kusur severim” demişsiniz. Kendinizde bir kusur görüyor musunuz? Kusurlu ve güzel yüz tarifiniz nedir?

Nadine Labaki, aynı zamanda şu hayatta en kıskandığım kadındır. Lübnanlı yönetmen ve senarist. Keşke hayatta, her konuda onun kadar açık olabilsem… Kendime gelirsem, kusursuz bir yer bulamıyorum. (Gülüyor) Ama davranış biçimi ve düşünce yapısı olarak istemediğim şeylerle ilgili kusursuz netimdir. Benim “Hayır”ım çok nettir. Bir şeye bir kez “Hayır” dediysem, kimse bana onu ikinci kez sormaz. Çünkü cevabımın değişmeyeceğini bilir.

Peki, “Kusurlu, aynı zamanda seksidir” anlamına da geliyor mu sizin için?

Kesinlikle evet! Ve o kusurlu bulduğumuz yer nereyse, hem fiziksel hem psikolojik olarak, işte oralarımızdan öpen insanlar vardır hayatta. Bana en kıymetli ve seksi gelen şey budur. Çünkü bir insanın zaten görünür yerlerini öpmek çok kolaydır. Görünmeyen, kusurlu, hatalı, karanlık yerlerini öpmenin o insanın kendi karanlığı ile barışmasını sağladığına inanıyorum.

Fotoğraflar: Ozan GÜZELCE