Gripin: İnsanlı ya da insansız bu dünya elbet yeniden güzelleşecek
Gripin, ismiyle müsemma bir grup. Ağrılara iyi geliyor, sesleri kulaklara şifa veriyor. Günümüzde artık, iki kişinin bile uzun süre bir arada durabilmesine şaşkınlıkla bakılırken, onlar 20 yıldır aynı yolu birlikte yürümeyi başarıyor. En sevdiğim şarkılarından biri ‘Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar’. Şarkı bir müjde gibi dolmuştu kulaklarımıza… Kendi içinde ikna gücü vardı. Gripin, aynı ikna gücüyle yola devam ediyor… Yeni şarkıları ‘Belki Çok da Şey Yapmamak Lazım’ vesilesiyle grubun solisti Birol Namoğlu ile buluştuk. Gripin’e kulak verelim: Belki biraz da dans etmek lazım. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Yeni şarkınız ‘Belki Çok da Şey Yapmamak Lazım’, özellikle şu sıra içinde bulunduğumuz ruh haline çok iyi geliyor… Artık biraz dans edebilme fikri bile çok güzel…
Teşekkür ederiz… Biz de uzun süredir devam eden tatsız pandemi sürecinin içinde buna büyük bir özlem duyduk… Herkes gibi biz de çok karışık duygular içindeyiz ve ne yazık ki şarkının ruhunu doya doya yaşamak bizim için de mümkün olmadı. Dünyada, ülkemizde, her gün bir başka sıkıntıya uyanıyoruz. Ama bu günlerin geçeceğini umut ediyoruz.
Söylediğiniz şarkılar, bir nebze de olsa kendi dertlerinize de derman oluyor mu? “Umutlar derman” derken ne hissediyorsunuz?
Olmaz mı! Bazen içimizi dökmek iyi geliyor, bazen kendimizi ikna etmemize yardımcı oluyor. Hele ki sonucunu, geri dönüşünü aldığınızda… Hayata dokunma duygusu büyük bir mutluluk… Her gün tadımızı kaçıracak bir şey yaşasak da umut her zaman var. İnsanlı ya da insanız, bu dünya elbet güzelleşecek.
DEĞİŞTİK, TOPRAĞA BULANDIK; GEZDİKÇE DUYDUK VE İÇİMİZE KATTIK
“Nefesim şair” sözleri, bana “Günümüz şairleri gerçekten biraz rock müzik söyleyenler” diye düşündürdü. Her şarkınız bir hikaye anlatıyor. Bu rock müziğin genel felsefesiyle mi ilgili?
Söz, bizim için çok önemli. Bir, Gripin şarkı sözü tarzı var diye düşünüyor ve onu korumaya, devam ettirmeye çalışıyoruz.
Türkiye'de rock müzik ya da türevlerini icra eden tüm dostlarımız belirli bir tedrisattan, uzun bar geçmişinden geliyor. Hiçbirimizin yolu kolay olmadı ama bu sayede çok okuduk, dinledik, özümsedik. Sizde ya da genel olarak dinleyicide bu algıyı yaratan şey, bu birikim oluyordur diye düşünüyorum.
Hem yaptığınız müzik, hem durduğunuz yer açısından, Gripin’in ilk yıllarıyla bugünkü arasında ciddi farklar var mı?
Sevdiğimiz bir söz var, “Her şey değişir; virgülden öncesi de.” Elbette değiştik, toprağa bulandık, gezdikçe duyduk ve içimize kattık… Ama değişim devam ediyor. Biz değiştikçe ki aksi mümkün değil; Gripin müziği de değişecek.
“Zamanla değişti” ve “Zamanla hiç değişmedi” dediğiniz neler var?
Zamanla değişen dünya, ülke, yaşam tarzlarımız ve zevklerimiz. Değişmeyen ise; emek verilmeyen, duygu katılmayan hiçbir şeyin, hiçbir koşulda kalıcı olmaması.
GRİPİN, DÖRDÜMÜZDEN DAHA BÜYÜK BİR DEĞER
Gruplara hep bir gün dağılacak gözüyle bakılır genelde. Başarabilenler de sayılı zaten. Kolay olmasa gerek. Sizi 20 yıldır bir arada tutan şey ne?
Nazar değmesin tabii! (Gülüyor) Açıkçası zor ve ara ara daha da zor oluyor. Ama hem sağlam bir geçmişimiz hem de kardeşliğimiz var. Bir de her ne olursa olsun, Gripin'in dördümüzden çok daha büyük bir değer olduğunun farkındayız.
İKİLİ İLİŞKİLERDE HEP BİR HÜZÜN VAR, ŞARKILARIMIZIN ÖZNESİ DE BU DUYGULAR
“Bu müziği kadınlara yapıyoruz. Gripin, kutusunun üzerindeki kadının hüznü lumbago ağrısı falan değil, aşk acısı o” demişsiniz. Peki, kadının yüzüne yansıyan o duygunun, erkekteki karşılığı tam olarak ne?
Kadınlar… Çok değer veriyoruz… Hatta bu dünya üzerinde insanlığın bir umudu varsa o, kadınların yönetiminde olur düşüncesindeyiz. Ama hayat içerisinde, ikili ilişkilerde hep bir hüzün var. Bizim şarkılarımızın öznesi de bu duygular.
Bugüne kadar yaptığınız şarkılar içinde, sizce aşkı en güzel anlatan şarkınız hangisi?
‘Karışmasın Kimseler’ ve ‘Aşk Nereden Nereye’ diyebiliriz.
‘Yalnızlığın Çaresini Bulmuşlar’ dediğinizde buna inanıyor muydunuz? Geldiğiniz noktada, o çarenin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Yalnızlık isteyerek yaşanıyorsa bazen ihtiyaç dahi olabiliyor. Ama mesela “Yalnız olduğumdan değil yalnızlığım, yalnız olduğumu söyleyebileceğim kimse olmadığı için yalnızım ben” cümlesine gizli özne oluyorsanız problem. Çaresi her şey olabilir. İyi bir şarkı, eski bir dost, bir kitap belki…
ARADA İPİN UCUNU KAÇIRIYORUZ AMA ÇILGINLIKTAN ÇILGINLIĞA KOŞMUYORUZ
Rock’çıların hayatları dışarıdan biraz savruk görünür. Bildiğim kadarıyla siz öyle yaşamıyorsunuz. ‘Bozma, dağıtma’ yeriniz sadece sahne ve müzik mi?
Sahne ve sahne sonrası beraber olduğumuz zamanlar… Ara ara ipin ucunu kaçırdığımız oluyor tabii, özellikle yurt dışı turnelerinde. Ama genel olarak hayatımızda çılgınlıktan çılgınlığa koşmuyoruz. (Gülüyor)
KENDİMİZİ, EN FAZLA 90 SENE MİSAFİRİ OLDUĞUMUZ DÜNYANIN SAHİBİYİZ SANIYORUZ
‘Nasılım biliyor musun?’ şarkınızdan yola çıkarak sorsam; şu an, ülkenin ve dünyanın genel haline bakınca ne hissediyorsunuz? Sizi en çok ne kırıyor?
İnsan kırıyor. İnsanın doğaya yaptıkları, insanın insana yaptıkları… Haksızlıklar, adaletsizlik kırıyor. Güçlü olanın, haklı olmadığı halde yaptığını kabullendirmesi kırıyor. Sahibiymişiz gibi davrandığımız dünya, milyarlarca yıldır dönüyor ve biz 90 sene misafir oluyoruz burada. Neyse ki insanlık yok olsa da dünya kendini kendisi için kısa bir sürede toparlayacak.
Tüm bu olan bitenin, üretiminize etkileri nasıl oluyor?
Elbette ki etkileniyoruz. Hem insanı, insan gibi yaşatmak sanıldığı gibi zor değil hem de doğayla uyumlu yaşamak. Hem bu dünyada hem de ülkemizde yaşanmış, tecrübe edilmiş koca bir tarih var, bilgi var, bilim var! Aksine hareket edince neler olduğu çok açıkça yazılı tarihte. Önce gücü doğru kullanmayı öğrenmemiz lazım. Sürücüysen arabanın gücünü, sosyal medyada yazıyorsan kalemin gücünü, yetkiliysen yetkinin verdiği gücü kurallar içinde, adil, doğru kullanmak lazım.
Şarkılara da sirayet ediyor elbette. Sadece aşk şarkıları için değil tüm samimi şarkılarda öyle. 'Baba Mesleği' nde anlattığımız şeyin geçerliliğini sürdürüyor olması gibi mesela. Ya da 'Nasılım Biliyor musun?'un Atatürk'e yazılan bir mektup olması gibi.
Sizce çözüm ne?
Dünya için kurtuluş ümidi daha fazlasını değil, yeterli olanı istemekte. Ülkemiz için ise adaleti, aklı ve bilimi; kolaycılığın, liyakatsizliğin yerine koymakta olsa gerek.
- Egzama, sedef ve mantarın kökünü kazıyor! Ciltteki yaraları iyileştiriyor, sebum dengesi sağlıyor! Tek gecede 10 yaş gençleştiren bakım
- Yağmurlu havada çamaşırları 5 dakikada kurutuyor! Çamaşırlarını hızlıca kurutmak isteyenler denesin
- New York Post duyurdu: Sakın mutfağınıza sokmayın: Tütün kadar zehirli
- Böbrekleri resmen diyalize sürülüyor! Bardak bardak içiyoruz ama ömrü 10 yıl kısaltıp organları çürütüyor, keşke zehir içseydik dedirtiyor!
- Ağda, ip, cımbız ve tıraş bıçağını unutun! 1 kaşığı tüylerin kökünü kurutuyor