Hayat Van Eck: Naim Süleymanoğlu boşu boşuna genç yaşta rahmetli olmadı, çok bedel ödedi
‘Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu’ 22 kasım’da vizyonda. Daha fragmanını izlerken gözlerimi dolduran filmin başrol oyuncusu naim Süleymanoğlu’nu canlandıran Hayat Van Eck’le bir araya geldik. Kendinden emin, ne istediğini bilen bu genç adam henüz 18 yaşında. 50 yaşında aramızdan ayrılan Naim Süleymanoğlu’nun başarı hikayesini kendi yol haritası olarak bellemiş. Şimdi söz onda...
Suna AKYILDIZ / suna.akyildiz@posta.com.tr
Seni biraz tanıyabilir miyiz?
Ben Amsterdam’da doğdum. Annem Türk, babam ise Hollandalı. Yedi yaşından beri İzmir’de yaşıyorum. Eğitimime Türkiye’de başladım. Keyifli eğlenceli bir yaşamım var.
Peki, oyunculuk eğitimi aldın mı?
Bahar Kerimoğlu’ndan oyunculuk dersleri aldım. Bu ilk oyunculuk tecrübem değil. 2016 yılında Onur Saylak’ın ‘Dağ’ filminde Ahmet Mümtaz Taylan’la birlikte oynadım. Bir baba-oğul hikayesiydi. Karşıma çıkan şansları iyi değerlendirdim.
Seni Naim Süleymanoğlu’na benzetiyorlar mıydı? Rol nasıl geldi?
Bu projeden çok önce sadece bir kişi benzetmişti. Menajerim bu filmden haberdar olmuş. Filmin cast’ı ile iletişime geçti. Biz filme başvurduk kısacası. Sonra da gerisi geldi.
İki omzumda da genetik sakatlık var, halteri kaldıramam diye çok korktum
İlk kez tek başına bir filmin başrolü olacaksın. Bu seni korkuttu mu?
Korkuttu tabii... Halter kaldırma, fiziki olarak benzeme, saç uzatmak bile korku faktörüydü benim için. Anlaştığımız süre ile çekim süresi arasında boşluk vardı ama “O zamana kadar saçım yeteri kadar uzayacak mı?” diye endişeleniyordum. İki omzumda genetik sakatlık var. “Bunlara rağmen ben halteri kaldırabilecek miyim?” deyip duruyordum. Bir de tabii Bulgaristan Türkçesi öğrenmem gerekiyordu. Aksan konusu gözümde büyüyordu ama hepsinin üstesinden geldim.
Film için mi vücut yaptın, yoksa önceden de böyle miydin?
Geçmişte de vücut çalışıyordum ama mutlu olacağım şeyler bulamıyordum. Baskete gittim, futbol oynadım ama çok başarılı olamadım. En çok yüzmeye vakit ayırdım. Evde de sıklıkla barfiks yapıyordum, şınav çekiyordum.
Bu rol için her gün 20 kiloluk çanta taşıyordum
Bu role ne kadar zamanda hazırlandın?
Ortalama yedi ay kadar sürdü. Spor olarak. Mehmet Kasap’la birlikte vücut geliştirme serüvenine atıldık. Haftada beş gün, günde 2,5 saat çalıştık. Yanımda iki öğün yemeğimi okul eşyalarımı, üç litre suyumu ve spor kıyafetlerimi getiriyordum. Bu role hazırlanmak için her gün 20 kiloluk bir çanta taşıyordum. Hem üniversiteye hem de filme hazırlandım. Sonunda hem bilgisayar mühendisliğini kazandım hem de filmi başarıyla bitirdik.
Naim Süleymanoğlu’nun mimikleri ve duruşu için nasıl hazırlık süreci geçirdin?
Bolca videolarını izledim. Konuşmasından, bakışına kadar her detayı defalarca izledim. Küçük tikleri var. Kendimden kattığım, uygun olacağını düşündüğüm bir kaç huyu var. Belgesellerde ve videolarda onu hiç gergin görmüyoruz.
İnsanüstü bir çabayla siyasi hedefini sporla açığa vurdu
Naim Süleymanoğlu’nun hayatını incelerken seni en çok etkileyen şey neydi?
Genç yaşında bu kadar büyük bir sorumluğun altından kalkmasından çok etkilendim. Bu adam insanüstü bir çabayla siyasi hedefini sporla açığa vurdu. Bulgaristan’daki Türklere uygulanan baskı politikası döneminde Türk bölgeleri dış dünyaya kapalıydı. O zamanlar Türk bölgelerinde insanlar ne olduğunu bilmiyordu. Naim Süleymanoğlu bu olanları dünyaya duyurdu. Bu çok büyük bir kahramanlık hikayesidir. Ve bunu benim yaşlarımda yaptı. İnanılmaz.
Çok etkilemiş seni...
Hem de nasıl. Bu çok klişe bir laf ama “İnsan isterse başaramayacağı hiçbir şey yok.” Naim Süleymanoğlu bunun en güzel örneği. Benim için büyük bir ilham kaynağı oldu.
Süleymanoğlu’nun ailesinden kimlerle tanıştın?
Bir tek küçük kardeşi Muharrem ile tanıştım. O bana halter sürecinde çok yardımcı oldu. Halteri ondan öğrendim. Tabii bir de Bulgaristan’da ve Türkiye’de birçok arkadaşıyla tanıştım.
Arkadaşları sana neler anlattı?
Kırcaali’de Mestanlı’da Naim’in evini çekerken bir teyze geldi. Yanaklarımdan tuttu ve “Ben Naim’e ilkokuldayken yemekhanede yemek verirdim. Hakkım ona helal olsun” dedi. Çok duygulandım tüylerim diken diken oldu.
Yalnızlığın gözyaşları
Çektiğiniz sahneler içinde en çok hangisinden etkilendin?
Kamera karşısında boş bir salonda ağlıyor. Çektiği acıların, yalnızlığın ve sorumluluğun gözyaşları... Bu adam boşu boşuna genç yaşta rahmetli olmadı. Çok bedel ödedi. Çok fedakarlık yaptı.
Şu an karşımda olsa 'Çok büyük adamsın umarım sana layık iş çıkarmışımdır' derdim
Şu an karşında olsaydı ona ne söylemek isterdin?
“Büyük adamsın. Umarım sana layık bir iş çıkarmışımdır. Hakkını helal et” derdim ona.
Filmden sonra şöhretin artacak. Bu korkutuyor mu?
Şöhret korkulacak bir şey değil. Sadece çevremdeki insanların rahatsız olabilme düşüncesi beni tedirgin ediyor. Benim çok umurumda değil çünkü ben kendimi biliyorum. Ama değer verdiğim insanların bundan etkilenmesinden çok rahatsız olurum.
Oynadığın rol üzerine yapışır da başka bir teklif gelmezse ne hissedersin?
Ben işimi severek ve en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Elimden geleni yapıyorum. Bu son işim de olsa hiç üzülmem. Çünkü ben bu projenin tadını çıkarıp keyfini sürüyorum. Bana çok şey kattı. Film çekmek harika bir deneyim. Dünyanın en önemli sporcularından biri olan Naim Süleymanoğlu’nun ruhunu canlandırmak muhteşemdi.
Peki, halter nasıl bir spormuş? Kaç kilo kaldırdın?
Zormuş! Omuz sakatlıklarım olduğundan projeyi riske atmamak için çok fazla kaldırmadım. Silkmede en fazla 35 kilo kaldırdım. Koparmada da 27-28 kilo civarıydı. Sonuçta kaldırırken bir duygu vermem gerekiyordu.
Yetkin Abi'ye içimden gelerek 'Baba' dedim
Yetkin Dikinciler babanı, Selen Öztürk de anneni oynadı. Set ortamı nasıldı?
Ben Yetkin Abi’ye “Baba” derken rol icabı değil içimden gelerek söyledim. Selen Abla’ya “Anaam” diye içimden hissederek sarıldım. Birbirimizi severek ve anlayarak bir iş çıkardık. Onlarla zaman inanılmaz güzel geçti. Kafamda 10 çark dönüyorsa ikisi onların sayesinde. Çok seviyorum onları.
Kız arkadaşın var mı?
Şu an yok.
Hedefin ve hayalin nedir?
Uygun zaman ve uygun projeleri takip edip oyunculuğa da devam etmek.
Naim Süleymanoğlu’nun anı olarak kalacak bir eşyası var mı?
Naim Süleymanoğlu’nun kendi şahsi bir eşyası değil ama çok yaşlı bir beyefendi bana bir hediye verdi. Naim Süleymanoğlu’nun Türkiye için altın madalya kazandığı bir fotoğrafı var. Fotoğrafta kolunu kaldırdığı ikonik hareketini yapmış. Doğum tarihi ve ölüm tarihi yazıyor. Bu benim için değerli ve güzel bir hediye.
- Deneyenler komşusuna bile öneriyor! Karaciğeri temizleyip karnı dümdüz yapıyor, şipşak hazırlanıyor: Yağları yaktırıp kalori açığı yaratıyor
- 1 parça eklemek yetiyor! Turşunun ömrünü uzatıp kütür kütür olmasını sağlıyor, sebzelerin erimesini engelliyor!
- Türk çipurası Yunan çipurasını solda sıfır bıraktı! Tanesi 170 TL: Bağışıklık sistemini güçlendiriyor, omega üç depolarını dolduruyor
- Magnezyum ve potasyum depolarını fullüyor! Kemikleri betona çevirip kabızlığı tarihe gömüyor, C vitamini kralı!
- Kilosu 25 TL'den satılıyor: Bağırsakları makine gibi çalıştırıp vücudu C vitamini ve demire boğuyor