Hepgül Özdemiroğlu: Sezen Aksu'nun dediği gibi 'Ati, Tanrı'nın okulundan gelmişti'
Attila Özdemiroğlu, Türkiye’nin en kıymetli ve başarılı müzisyenlerinden biriydi. Ömrünü sanata ve müziğe adamıştı. Onu dört yıl önce kaybettik ama anılarıyla, müziğiyle yaşamaya devam ediyor. Anısına saygı göstermek için ‘Attila Özdemiroğlu Besteleri’ adında özel bir albüm hazırlandı. 20’nin üzerine çok önemli sanatçı bu albümde buluştu. Şimdi, en güzel aşk şarkılarını yapan, besteleriyle Türk pop müziğine damga vuran o kıymetli insanı, bir de eşi Hepgül Özdemiroğlu’ndan dinleyin. Alev Gürsoy Cimin / alev.gursoy@posta.com.tr
Attila Bey kendini ne kadar da sevdirmiş!
Ona duyulan saygı ve sevgiye hayran oldum. Ati, çok sevilesi ve sayılası bir insandı. İnsanların ona olan saygı ve sevgisine hiç şaşırmıyorum. Onu tanıdığım günden itibaren hiç değişmedi, hep gelişti. Hep çocuk gibiydi. Sanıyorum bu kadar yetenekle donanan insanların çoğunda bu çocuksuluk var. Bunu şahane bir şey zannetmeyin. Küçük çocukların zihin ve yaşamdaki özgürlüklerinde karşısındakinin kırılma ihtimalini hiç düşünememek de var ya, işte öyle… Ati, dünyaya öğrenmeye gelmiş bir insandı. Çok güldürürdü ama aynı anda beni çileden çıkartabilirdi. “Ne yapsa haklıdır ve ben onu koruyup kollamalıyım” diye hissettirirdi bana. Ati, dünyaya düşmüş bir sihirdi.
Sizin gözünüzden nasıl biriydi?
Ati, sanki dünyalı değildi. Ona hep “Peter Pan” derdim. Var olmayan bir ülkede, hâlâ arkadaşlarıyla uçtuğuna inanıyorum. Hayata başka yerlerinden ama çok geniş açıyla bakardı. Hayran olmamak mümkün değildi ona. Sezen Aksu onun için “Onun geldiği yer aklın alabileceği yer değil. Ati, Tanrı’nın okulundan geldi” dediğinde benim için de onun tarifi tamamdı.
Size her şeyini anlatır mıydı? Geçmişte yaşadığı fırtınalı ilişkilerden bahseder miydi?
Ati, çok konuşan bir insan değildi. Bazen ben çok soru sorardım. Biraz sıkılırdı. Bu arada sorularım hep eserleriyle alakalı olurdu. Geçmişte ne yaşadığı beni hiç ilgilendirmedi. O beni sevdi, bende onu… Bu da yeterliydi bana göre.
İÇİNİZDE KISKANÇLIK YOKSA KARŞINIZA YUNAN TANRIÇASI GELSE UMURUNUZDA OLMAZ
İşi gereği ünlü kadınlarla çok vakit geçiriyordu. Kıskançlıklar oluyor muydu?
Dünyayla ilişiği kesilmiş birinin ardından, onunla ilgili konuşulabileceğimiz alanlarla da ilişiğimizin kesildiğine inanıyorum. Fakat Ati’den bağımsız olarak sorarsanız; kıskançlığın ünlülükle, ünsüzlükle bir alakası olduğunu zannetmiyorum. Kıskançlık duygusu sizde varsa taşı toprağı bile kıskanırsınız ama eğer yoksa karşınıza Yunan Tanrıçası gelse umurunuzda olmaz.
Aranızdaki aşk bağı ne kadar güçlüydü?
Hâlâ yaşayacak kadar güçlü.
Beş büyük aşk, dört nikah, dört çocuk…
Zor biriymiş gibi hissettiriyor insana, belki de siz çok güçlü bir kadındınız… Ati’nin zorluğu bütün bu saydıklarınızdan değil. Onun herkese karşı koruduğu, tam olarak aşıp aşamadığınıza hiçbir zaman emin olamadığınız, hayranlık duymakla hakarete uğramış olmak arasında gidip geldiğiniz mesafesiydi.
ATİ, EVLİ OLMADAN DURAMIYORMUŞ, 21 YAŞINDAYDIM VE TANIŞTIKTAN 22 GÜN SONRA EVLENDİK
Sizinle evlenmeden önce hep güçlü ve ünlü kadınlarla birlikte olmuş. Bu durum sizi korkutmadı?
Ati ile tanıştıktan 22 gün sonra evlendik, 21 yaşındaydım. Bütün bunları sorgulayacak bir zihin yapım yoktu. Aslında ben evlenmek istemedim. Evliliğe çok inanan biri değildim o yıllarda. O da evli olmadan duramıyormuş meğerse. Bence tüm beraber olduğu kadınları; aşka, aşkın gücüne inandırmıştır. Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama Ati’nin eşleri hiç yaşlanmıyor, hepsi yaşsız…
Attila Bey’le aranızda 31 yaş vardı ama aşka engel olmamış. Yaş farkı hiç sorun olmadı mı?
Sorun olmaz mı, çok oldu. Çünkü o, 0-6 yaş zihniyle yaşayan yetişkin görünümlü bir oğlan çocuğuydu. Kızlarımızı büyütürken “Seninle büyütmek istiyorum, sana rağmen değil” derdim. Sanıyorum onu anormal şımartmıştım. Ve bugün “İyi ki” diyorum…
BİZİM ŞARKIMIZ ‘YARA’ İLE KALBİ DURMADAN VEDA ETTİM ONA
Vedanız nasıl oldu?
Hastanede refakatçi kalması gerekiyordu. “İstersen kalırım” dedim. Güldü ve “Bana senin bakman en doğrusu” dedi. Bir süre hastane, bir süre kendi evi derken... Benim evime gelmesini istedim. Gelmez diye düşünmüştüm ama geldi. Ertesi sabah tüm doktorlarıyla konuştum. “Ne kadar süremiz var?” dedim. Süre söyleyemezler zannediyordum ama söylediler. Ve tam da söyledikleri gibi 18 ay sonra Ati, tüy hafifliğinde ayrıldı aramızdan. Sanki her yere peri tozları dökülmüş gibiydi. Bizim şarkımızla “Yara” ile kalbi durmadan veda ettim ona. Öptüm, öptüm, öptüm...
İnsan hayat arkadaşını yitirince yarısını da yitirirmiş. Kuşkusuz çok zor bir süreç geçirmişsinizdir. Neler yaşadınız?
Babamı kaybedeli 41 yıl oldu. Kendimi bildim bileli haftada iki gün babamın ziyaretine giderim. Kuşlara su verir, mezarını sularım. Yani ben, kaybettiklerimi yitirmeye unutuşa direnir gibi direnen biriyim. Benim devam etme şeklim böyle. n Şimdi yanınızda olsa ona ne söylemek isterdiniz? Galiba bütün söylemek istediklerimi unutur uzun süre tek kelime edemeden sarılıp kalırdım ona.
Türkiye’nin kıymetli müzisyenlerinden biriydi Attila Özdemiroğlu. Sizce gerçekten kıymeti biliniyor muydu?
Gerçekten kıymetli olan sanatı, kişilerden çok zaman sınar. Galiba Ati de eserlerini zamana yazmıştı.
Attila Özdemiroğlu’nun Ayla Pelit’le olan evliliğinden olan çocukları Sarp ve Yaprak’la ve sizin ikiz kızlarınız Lara ve Lidya’yla arası nasıldı? Nasıl bir babaydı?
Bunu tüm çocuklarına sormak lazım ama kızlarımın muhteşem bir ilişkisi vardı babalarıyla.
ARAMIZDA 31 YAŞ VARDI AMA ONUN KRİTERLERİNE GÖRE YAŞLANMIŞ OLMALIYIM Kİ GENÇ BİR KIZA AŞIK OLUP BENİ TERK ETMİŞTİ
Hastalık sürecinde neler yaşadınız?
Ati’nin hastalanmasından iki sene önce ayrılmıştık. Daha doğrusu onun kriterlerine göre yaşlanmış olmalıyım ki o, genç bir kıza aşık oldu gitti. Resmi olarak boşanmadık. Ati’de 17 sene akciğer kanseri aradım. Çok sigara içiyordu, sabah yatıyordu, sürekli stüdyosunda çalışıyordu. Her check-up’dan sonra “Yavrum yine hastalık bulamamışsın bende” der, dalga geçerdi benimle. Ati, evden gittikten sonra yine rutin kontrollerini organize ettim ama gitmedi. Kontrollere gitmesine ısrar etseydim erken yakalayabilir miydik, diye düşünüyorum hep ama hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz bunu. Kızlar, Ati’nin yüzünün şiştiğini söyleyince, ablalarını aramalarını ve hemen hastaneye gitmelerini söylemiştim.
ONUN HASTALIĞI ARAMIZDAKİ YENİ BİR OYUNUN BAŞLANGICIYDI, O ÖLECEKTİ VE BEN BU YOLDA ONUN ELİNİ BIRAKMAYACAKTIM
Ne yıkıcı olmuştur hastalığını öğrendiğiniz o an, değil mi?
Hiç unutmuyorum; o zamanlar yabancı bir yapım şirketinde çalışıyordum. Kanala bir dizi satmıştık, inanılmaz mutluyduk. 17 Kasım saat 16:00’da telefon çaldı ve ben o haberi aldım. Dördüncü evre akciğer kanseri… O an, İstanbul Boğazı’nı gören güzel ofiste tüm renkler kayboldu, soldu.
Aklımda binlerce düşünce su gibi akıyordu, sanki yer ile gök birbirine girmiş gibiydi. Dizlerimden aşağısını hissetmiyordum. Bir saat boyunca durmadan ağladım. Kızlarıma ne diyecektim? Onlar daha üniversiteye gidiyordu. Ati’ye çok düşkünlerdi, babaları en yakın arkadaşlarıydı. Aklımda sorularla kan çanağına dönen gözlerim için eczaneden bir göz damlası alıp odasına çıktım.
“Yavrum, artık ilgimi çekmek için kanser bile olmuşsun. Korkma kimse ölmüyor artık kanserden” dedim. Gözlerimin içine o bakışını asla unutamam. Bu, aramızda yeni bir oyunun başlangıcı olacaktı. O sahtelik içinde çiçekli bir yolda yürüyecektik el ele. O ölecekti ve ben bu yolda elini bırakmayacaktım.
ATİ VEFATINDAN BEŞ GÜN ÖNCE BU ALBÜM İÇİN ONAY VERMİŞTİ
‘Attila Özdemiroğlu Besteleri’ albüm projesi nasıl başladı?
Ati, vefatından beş gün önce albüm için onay vermişti. Bir liste hazırlayıp şarkılarla şarkıcıları eşleştirdi ve buna sadık kalmamı istedi. Yapımcımız Baki Bey ile albümün yapım aşaması dört yılımızı aldı ama içimize sindi.
Sanatçıları aradığınızda ilk tepkileri ne oldu?
Aslında hepsi kızım Lidya’nın hazırladığı podcast’lerde duygularını anlattı. O kadar içten ve doğrudan anlattılar ki anlattıklarına aracılık etmek veya duygularını özetlemek ya fazla kaçar ya haksızlık olur. Bu videolar YouTube ve Spotify’da yayında. İsteyenler oradan izleyebilir.
Albümde çok iyi sanatçılar var. Peki, katılmasını çok istediğiniz ama projede olmayan sanatçılar oldu mu?
Albümde olmasını istediğimiz ve olması gereken herkes yer aldı.
Şimdi hayatta olsa bu albüm için ne düşünürdü?
Ati’nin bu albümden memnun kalacağını düşünme sebebim onun söylediği bir lafla bağlantılıdır. “Yaptığı şeyde önerisi olmalı insanın” derdi. 30 çalışma, 32 icracı ve 23 aranjör… Çok sayıda müzisyenin emeği ile toplu bir öneri sunulduğunu görüp sevinirdi. n Kızınız Lara da babasının izinden gidiyor galiba? Kızım Lara, babasından farklı olarak müzisyenliğinin yanı sıra aynı zamanda icracı ve söz yazarı.
- Günlük burç yorumları! Filiz Özkol yazdı: Başak, Akrep, Balık ve diğer burç yorumları
- Egzamanın kökünü kurutuyor! Nasır, mantar ve egzamayı anında geçiriyor, 2 malzemeyle hazırlanıyor, kaşıntıyı anında kesiyor
- Saç kremine para dökmeyin! Pahalı ürünlere taş çıkarır: Saçları parlatıp kafa derisini canlandırıyor, saçları pamuk gibi yapıyor
- Tarçınlı suyun içine 1 kaşık ekleyin! Yağları cayır cayır yakıyor, meğer mum gibi erimenin sırrı gözümüzün önündeymiş
- İsveçli bilim insanlarından şok keşif: 100 yıl yaşamanın formülü açıklandı: Bunu yapanlar uzun yaşıyor