“Hipnozla cinsel sorun çözülür”

Röportaj: Nilüfes Kas
n.kas@hotmail.com

“Her şart altında kendini korumalısın” telkiniyle büyüyen kızlar evlendikten sonra da kendini kocasından korumayı sürdürünce sorunlar başlıyor: Sebepsiz yere hamile kalamayan, ağrılı adetten yakınan, vajinismus nedeniyle evliliği üzerinde kara bulutlar dolaşan, doğum korkusuna kapılıp anneliği erteleyen kadınlar... İşte bu noktada devreye Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Ayşe Duman giriyor. Ayşe Hanım, hipnoz ve EFT (Duygusal Özgürleşme Teknikleri) ile kadının cinselliğini keşfetmesini, bedenini sevmesini, kadınlığıyla barışık olmasını sağlıyor. Türbanlı bir doktordan duymaya alışmadığımız açıklıkta bilgiler veriyor ve önerilerde bulunuyor...

Sizi tanıyabilir miyiz?

16 yıldır kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak çalışıyorum. Son 2 yıldır zihinsel iyileştirme teknikleriyle hastalarıma yardımcı oluyorum. Hipnoz ve EFT’yi (Duygusal Özgürleşme Teknikleri) doğumda ve cinsel sorun çözümünde kullanıyorum.

Neden zihinsel iyileşme tekniklerine ihtiyaç duydunuz?

Süleymaniye Doğum Evi’nde ihtisas yaptım. Orada doğumun doğallığına, kolaylığına şahit oldum. Gelen hamile doğuruyor, ertesi sabah bebeğini alıp evine dönüyordu. Aslında doğum çok sıradan ve doğal bir süreç. Ama son 10 yılda kadınların hamile kalmaktan, normal doğumdan korktuğunu, anneliğini ertelediğini gördüm. Kadınların kadınlıklarıyla bir sorunu var. Kadın olmaktan dolayı memnuniyetsizlik duyuyorlar.

Bu korkuyu artıran faktör ne?

Yanlış bilgiler. Kadınlığın doğal sürecinde yaşanmasının önünde engeller var. Kariyer, para kazanma, tek başına mücadele isteğinde olan kadınlar, kendini başarılı bir iş kadını, iyi bir eş ve anne olmak zorunda hissediyor. Oysa gücümüz sınırlı. Kadın, kadınlığından memnun olmalı. Bu olduğunda daha kolay hamile kalıyor, anneliği daha iyi tolere ediyor.

“Kısırlık ve doğum korkusu hipnozla tarihe karışıyor”

Hangi cinsel sorunlarda hipnozu ve EFT’yi kullanıyorsunuz?

Doğum korkusunda, nedensiz kısırlıkta, tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında, vajinismusta, erken menopozda, adet düzensizliklerinde bu yöntemleri kullanıyoruz. Sezaryen olan kadında da bu teknikler işe yarıyor. Hızlı iyileşiyor, bebeğiyle iyi iletişim kurduğu için kendisiyle de barışıyor.

Vajinismus hastalık mıdır?

Hastalık değil, fonksiyon bozukluğu.

Vajinismus konusunda kimler daha çok risk altında?

Çocukluğunda yanlış telkin alan, cinsel tacize uğrayan, kadınlığın utanılması gereken bir durum olduğu öğretilen genç kızlar evlendiğinde vajinismus sorununu yaşıyor. Bunun eğitimle alakası yok. Vajinismus olan bir kadın doğum uzmanı arkadaşım vardı. Olay tamamen zihinseldi. Sorununu, hipnozla çözmek için bana geldiğinde çok şaşırmıştım. Zihinsel iyileşme tekniği ile sorun çözümlendi.

Hipnozla vajinismus tedavisi kişiden kişiye değişiyor mu?

10 kadından biri vajinismus. Tedavi süreci kişiden kişiye değişse de ben ortalama 3 seansta sorunu çözüyorum. İlk seansa eşin de gelmesini istiyorum.

Erkek hasta geliyor mu size?

Kadın olduğum için hemcinslerimi sahipleniyorum. Hipnozda karşılıklı etkileşim çok önemlidir. Erkekte bu olamayacağı için faydam dokunacağını düşünmüyorum. Sadece teorik bilgi veririm ama o da havada kalır.

“Karısı için randevu isteyen erkeği almam”

Tedavi olmayı kadınlar mı istiyor, kocaları mı ellerinden tutup size getiriyor?

Bir koca, karısı için randevu almaya kalktığında kabul etmem. Herkes, kendi sorununa sahip çıkmalı. Kadın sorununu kendisi için çözmek istemeli, eşini memnun etmek için değil. Çünkü o zaman sorun çözülmüyor.

Evlilikte cinsellik yaşamadan da mutlu olmak mümkün müdür?

Ben böyle bir örneğe rastlamadım. İşin doğası gereği cinsellik olmalı. Cinsellik sadece orgazm değildir. Beden ve ruhun doyuma ulaşmasıdır. Bunun için kadının ve erkeğin kendi kimliklerinden memnun olması lazım.

Kadınlar cinsel sorunlarını rahat konuşuyor mu?

Başta rahat olmuyorlar. Üstü kapalı anlatmaya çalışıyorlar. Mesela “Biz o işi yapamıyoruz” diyor. “Nedir o iş? Bulaşık mı, çamaşır mı yıkayamadın?” diye özellikle soruyorum. Sorunlarını açıkça dile getirmelerini istiyorum. Saatler sonra ıkına sıkıla söylüyorlar. Toplumumuz daha derdini anlatmayı beceremiyor. Nasıl eyleme geçecekler?

Hipnoz çalışmalarınız toplu mu bireysel mi?

‘Spiritüel Cinsellik’ diye toplu bir eğitim programımız var. Ortalama 20 kişi katılıyor. 8 dersten oluşuyor. Her ders 3 saat sürüyor. Kadının kendi cinselliğini keşfetmesini, bedeninden memnun olmasını sağlıyoruz. Normal, keyfine varılarak yapılan doğum bedene ve ruha artı değer katıyor. Bu değer, su dalgası gibi aileye, topluma yayılıyor. Hamilelik sürecinin keyifli ve huzurlu geçmesi için de programımız var.

Hipnozla ağrısız normal doğum yapılır mı gerçekten?

Kadınlara ağrı kesme yöntemini öğretiyoruz. Ağrı algısını değiştiriyoruz. Doğum, normal sürecinde ilerlediğinde ağrılı bir olay değildir. Korku, panikle beden kendini kasar, doğum kanalı da kasılır. Rahim kası yorulur. Yorulan her kas da ağrır. Doğum, içi boşluklu bir organın. içindeki maddeyi boşaltmasıdır. Bedeninizi gevşettiğinizde rahim kasılır ve bebek rahatlıkla dışarı çıkar. Bu kasılmayı hipnoz seanslarıyla gevşemeye çeviriyoruz. Anne, her kasılmayı gülerek karşılıyor.

Dizilerde doğumlar büyük acı içinde gösteriliyor, kadınlar korkuyor. Senaristler hatalı mı?

En büyük hayalim, bir dizide doğum sahnesini yönetmek. Mesela ‘MuhteşemYüzyıl’da Hürrem Sultan’ın dördüncü çocuğunu ben doğurtsam... Sakin bir şekilde doğum yapılabileceğini göstermek istiyorum. Cinsellikle ilgili de o kadar çok şehir efsanesi var ki! Bunları yıkmak lazım.

“Çoğu rahatsızlığın altında zihinsel sorunlar yatıyor”

Cinsel sorunlar en çok hangi yaş grubunda görülüyor?

25-35 yaş grubunda. Üç çocuk doğurduktan sonra vajinismus olan kadınınki, organik bir sorun değil. Kadın, zihninde cinselliği bitirmiş, eşine kapısını açmıyor. Tekrarlayan enfeksiyonların, ağrılı adetin altında zihinsel problemler yatıyor. Kadın cinselliği yaşamak istemiyor ama bunu eşine söyleyemiyorsa bilinçaltı ona ‘merak etme, ben bedeninin reddetmesini sağlayacak ortamı hazırlarım, haklı gerekçeler bulurum’ diyor.

Bu sorunlar muhafazakar ailelerin çocuklarında mı, modern ailelerin çocuklarında mı daha fazla görülüyor?

Fark etmiyor. Kadına, çocukluğundan beri kendini koruması dikte ettirilmiş. Bu uyarı, tabuya dönüşüyor ve bilinçaltına yerleşiyor. Bilinçaltı evlendikten sonra da bu yasağa uymayı sürdürüyor. O saatten sonra kadına “Kocanla her şeyi yaşayabilirsin” desen de fark etmiyor. Kadın, kocasının yanında soyunamaz hale gelmiş oluyor. O virüslü yazılımı silmek gerekiyor.

(22.10.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır. )