'Kadınlara bakarım ama taciz etmem'
Onu tanıyorsunuz. Oynadığı her film ve dizi, oyunculuğunu pekiştirdi, onu sektörün vazgeçilmezi yaptı. Geçmişte 'Kurtlar Vadisi'nin hovarda ruhlu 'Fuat'ıydı, bugün 'Canan' dizisinin aşktan gözü körleşmiş 'Mahir'i...
NİLÜFER KAS
İzleyici onu ‘evin efendi çocuğu’ olarak görse de ciddi serserilikler yaptığını itiraf ediyor. 40 yaşında hayatının kadınını bulan ve evliliğe ‘evet’ diyen Ragıp Savaş küçük kızına aşık bir baba... Ragıp Savaş’tan mesleğini, titizliğini, ülke gündemine ilişkin açıklamalarını dinledik...
Aslen tiyatrocusunuz. Turnelere çıkıyorsunuz. Göçebe bir ruhunuz olmalı ki bundan rahatsız değilsiniz.
Tam tersine evimi, yatağımı, yastığımı çok ararım. Hatta bazı turnelere yastığımı da götürürüm. Ama tiyatrocular için her turne yeni bir heyecandır. Yeni şehirler, insanlar, kültürler, yemeklerle tanışmak heyecan vericidir.
Erkekler için “Kız babası olunca hayatı anlar” denir. Öyle mi?
Babalığı tadınca daha iyi bir insan oldum. Duygusallığım arttı. Geç evlendim. Çapkındım. Kızım beni olgunlaştırdı.
Çapkın mı? Çok düzgün bir insan profiline sahipsiniz oysa. Hiç sınırlarınızı aşmak, kötü çocuk olmak istediğiniz dönemler yaşıyor musunuz?
Yok canım, iyi çocuk filan değilim. Benim de çok serseriliklerim oldu. Anlatamayacağım şeyler bunlar. Bugün de çok durulduğumu söyleyemem. Karşınızda paşa paşa oturduğuma bakmayın.
Eskiden yaptığınız ama şimdi ‘asla yapmam’ dediğiniz şeyler var mı?
Hızlı araba kullanmak, tehlikeli sporlar yapmak... Hızlı araba kullanmayı severim. Ama artık benim için tehlikeli olabilecek durumlarda baba olduğum aklıma geliyor. Bu da beni frenliyor.
Ya ölüm korkusu?..
Sevdiğim insanları arka arkaya kaybettim: Annemi, babamı, teyzemi, yengemi... Kızım Nil doğunca ‘aşırı duyarlı baba sendromu’ denilen psikolojik bir durum yaşadım. Bir süre evden çıkamadım. Kızıma ve eşime bir şey olacak diye korktum. Travmatik bir durumdu. Meğer anne-babalar bu duyguyu sıklıkla yaşarmış. Psikolog bir arkadaşım destek verdi. Nil de büyüdükçe bu korkum azaldı. Ama tamamen yok olmadı.
Geç evlenmişsiniz. Bekarken de çapkınmışsınız. İnsanın alışkanlıklarını değiştirmesi zordur.
Ben de evlendikten sonra çok duvara çarptım. “İyi mi, kötü mü yaptım” diye çok düşündüm. Ama çok eşli olmaktan sıkılmıştım. Artık mutluyum. Çok sevdiğim, beni anlayan bir eşim var. Mesleğimi seviyor, saygı duyuyor. İşimle ilgili görmediğim birçok şeyde kapılar açıyor.
Evli erkeğin özgürlük sınırı nerede başlayıp nerede biter?
Cinsellik, aşk, flört evlenince biter. Aksini düşünüyorsanız evlenmeyin. Ama diğer özgürlükler sürmeli. Erkek arkadaşlarla buluşmak, tatile gitmek, bir-iki akşam vakit geçirmek gerekir. Suistimal etmemek şartıyla biz böyleyiz. Kadınlar için de bu geçerli. Kimse kimsenin sahibi değil. Eşlerin birbirini özlemesi önemli. Her dakika ağız ağıza, burun buruna bir ilişkinin sonu iyi olmuyor.
‘Eşimin hayatını cehenneme çevirdim’
Aynı anda birkaç işi yapıyorsunuz. İşkolik misiniz?
Çalışmayı çok seviyorum. Uzun yıllar spor yaptığım için güne erken başlarım. Üretken olmayı severim. Bu yaz Bozcaada’ya gittim, çok sıkıldım. Çalışmak, hep dinamik tutar.
Tam titizliğinizi soracaktım. Obsesif yaşamak sizi yormuyor mu?
Çok yoruyor. Öncelikle eşimin hayatını cehenneme çeviriyorum.
Üniversite döneminde ev arkadaşınız olmadı mı?
Yok, asla olmadı. Dayanamam. Çekilmez biri gibi görünmeyi istemiyorum ama evlenince bunu törpüledim. Eşim de kendini bana göre ayarladı, ortada buluştuk. Değişmek için çaba gösteriyorum.
Sektörünüzün en önemli kusuru hangisi?
Kıskançlık, sevgisizlik, çekememezlik, dedikodu... Hepsi var, normal buluyorum. Çünkü yetenek yarıştırıyoruz. Ben bu sektörün en yeteneklisi ya da yakışıklısı olamam. Avrupa’da farklı sistem işler. Oyuncuların sınıfı vardır: 1’inci, 2’nci, 3’üncü sınıf oyuncu... Görüşmeye gittiğinizde sınıfınıza göre rolünüzü konuşursunuz. Bizde herkes kendini Hamlet görüyor. Adamın boyu 1.60, senin boyun 1.85, o da Hamlet oynayabileceğini sanıyor. Farkında olmak lazım. Ben bu tarafımı törpülüyorum. Oynayamayacağım roller de var. Bununla yüzleşmek şart.
Kaçıncı sınıf oyuncusunuz?
1. sınıf olduğumu düşünürüm. Birçok özelliğe sahibim ama hâlâ çalışıp öğreniyorum.
‘Sosyal demokratım ama milliyetçi yanım da var’
Ülke gündemiyle ne kadar ilgilisiniz?
Duyarlı bir vatandaş kadar. Borsayı, siyaseti, sanatı, ekonomiyi takip ederim. Bizim işimiz hepsini kapsıyor. Politika merakım var. İlerde milletvekili olmak istiyorum.
Siyasi görüşünüz ne?
Sosyal demokratım. Sosyal demokrasinin tüm dünya insanları için ideal bir görüş olduğunu düşünüyorum. Bir yandan milliyetçiliğim de var. Türk olmaktan ve Türkiye’de yaşamaktan gurur duyuyorum.
Paranız var, işleri niz iyi. Sırça köşkünüzde elinizde kadeh, hayatın tadını çıkarabilirsiniz. Ama huzurlu değilsiniz. Hayatla mı, insanlarla mı alıp veremediğiniz var?
Hayatla derdim var. Çatışmayı, farkındalık yaratmayı seviyorum.
Her şeye muhalif misiniz?
Değilim. Başbakan Erdoğan’ı lider olarak çok beğeniyorum. Ama vatandaş olarak siyaseti düşünmemeliyim, korkularım olmamalı.
‘Göz çapkınıyım’
Tornadan çıkmış mı özgün kadınlar mı sizi etkiler?
Özgün kadınlar. Botoks çıktı çıkalı, Nişantaşı’nda bütün kadınlar aynı. Herkes tek tip giyiniyor. Oysa kadın Chanel mi giyiyor, Hermes çanta mı takıyor, beni ilgilendirmez. Öyle kendine özgü stili olan bir kadın geçer ki bakakalırsınız.
Göz çapkınısınız desenize...
Evet, ama baktığımı karşı taraf anlamaz, kimseye de sulanmam.
‘Canan’ dizisinde tutkulu bir aşıksınız. Tutku uzun süre canlı tutulur mu?
Dizideki karakterim Mahir için “Ne biçim adam bu?” diyorum. Aşkta o kadar tutkulu olmadım. Kimsenin peşinden koşmam.
‘Ergenekon’u anlamadım’
Türkan Saylan’ın son 15 gününü anlatan filmde para almadan oğlunu oynadınız. Ergenekon İddianamesi’nde adı geçen böyle bir ismin projesinde neden yer aldınız?
Ergenekon’a inanmıyorum, ne olduğunu da anlamıyorum. Tutuklananların suçları açıklanmadıkça anlamayacağım. bu yüzden Türkan Saylan’ı bilim insanı olarak görüyorum.
Ülkede sizi en çok ne rahatsız ediyor?
‘Siz-biz’in ortaya çıkması gelecek için korkutuyor. Gözaltına alınanların suçu açıklanmalı. Suçlarını bilelim, hükümete destek olalım. Bu insanlar belirsizlik içinde. Aileleri ve çocukları var.
(17.09.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)
3- Kırmızı et sevmeyen kaşık kaşık tüketsin! Resmen protein ve kalsiyum ambarı: Kemikleri kolon gibi güçlendiriyor, dünyanın en sağlıklı peyniri
- Ilık suyla karıştırıp için! Göbekte biriken yağları eritiyor: Kalori yakımını hızlandırıyor
- Aydın'dan Japonya'ya kilo kilo satılıyor! 1 ay kuyuda bekletiliyor: Soğuk kış günlerinin vazgeçilmezi, Uzakdoğu sofralarını süslüyor
- Yemeklerin lezzetini 2 kat artırıyor! Zengin besin içeriğine sahip: Bakliyatların gazını alıyor, sindirim sistemini çalıştırıyor
- İkisini bir araya getirince etkisi 20 katına çıkıyor! Yağları şıpır şıpır eritip metabolizmayı fişekliyor! Kabızlık, gaz ve şişkinliğe son verip karnı dümdüz yapıyor