Öykü Serter: Zayıfım çünkü hastayım
Onun için çok soğuk dediler, serttir dediler, ağzı, dudağı estetik dediler. Öykü Serter’le buluştuk; öncüsü olduğu gri saçlarından, evlilik meselesine, zekâsından zayıflığının sebebine her şeyi sorduk
RÖPORTAJ: NAZENİN TOKUŞOĞLU
FOTOĞRAFLAR: CEM TALU
■ Bize Öykü’yü anlatır mısınız?
Yeminli mali müşavir baba ile ev hanımı bir annenin çocuğuyum. TED Ankara Koleji’nde, Hacettepe Üniversitesi’nde okudum, Galatasaray’da yüksek lisans yaptım. Bahçeşehir Üniversitesi’ndeki doktoramı bitiriyorum. Los Angeles’ta oyunculuk eğitimi aldım. Çok okurum. Kendime yatırım yaparım. Arada fışkırıyor bilgiler, ukalalıktan değil yani…
■ Neden başka bir işe yönelmediniz? Daha çok para ya da ün müydü mesele?
Şöhretle hiç alakam yok. Memur zihniyetiyle yaşarım. 1994’te radyo sayesinde bir yol açıldı. Akademik kariyeri isterdim ama biraz tanınınca olamadı. Akademi popüleri sevmez. Bir hocam, “Ne oldu, Brooke Shields’ın doktorası var, seninki eksik kalmasın diye mi geldin” dedi. Soğudum.
■ Sizin için çok şey söylendi. Çok soğuk, çok güçlü, çok güzel, çok zayıf, çok elit, çok zeki, çok katı… Ne kadarı doğru?
Hiçbiri… Ne kadar insan, o kadar görüş. Ağırbaşlı bir duruşum var, kabul ediyorum. Cıvıklık sevmem, sadece kendimde değil, özel hayatımdaki erkekte de sevmem. Kesinlikle ağırbaşlı ve olgun olması gerek. İşim gereği böyle bir imajım oldu ama bu imajımı korumazsam kıyamet kopabilir.
UZUN ZAMAN İŞSİZDİM
■ Aşırı paralar kazandınız mı?
Banka genel müdürü kadardır en fazla. Para peşinde koşan, ücreti yüksek biri değilim. Devamlılık ve kalite önemli. Uzun zaman işsizdim, birikimim de tükendi ama çıkıp fakir edebiyatı yapmadım. Yokluktan konuşamam, kol kırılır yen içinde kalır.
■ “Ya kapım çalınmazsa” korkusu oldu mu?
Olmadı. Köpeklerime kıyafet örüyordum. Bunu bir internet sitesi üzerinden ticarete dönüştürmeyi düşündüğüm anda, Bu Tarz Benim teklifi geldi. Her türlü iş bulurum kendime.
■ Kimden akıl alırsınız?
Annem dev motivasyondur benim için. Annem Nur Serter değil bu arada, buna da açıklık getireyim.
■ Ankaralı olmak nasıl bir şey?
Bir söz var: “Aşkı Ankaralı kadından öğrendiyseniz, İzmir’e ancak tatile gidersiniz.” Çok güzel değil mi? Ankaralı kadınlar güçlüdür. Düşüp yeniden kalkarlar, her şeye yeniden ve daha güçlü başlarlar.
■ Türkiye’de ‘sunuculuk’ denince akla ilk gelenlerdensiniz...
16 yıl önce ‘Biri Bizi Gözetliyor’u sunarken kafayı kırdım ve oturdum, kendi formülümü yazdım. Kendi lugatımı ve tarzımı belirledim. En önemlisi kendin olmak. Şimdi ‘İşte Benim Stilim’in başında. Caner Erdem ve Haluk Şirin gibi iki başarılı yapımcı var. Çok şanslıyım. Geçen yıl Altın Kelebek’te en iyi program seçildik. Umarım böyle devam eder.
■ Gri saç akımını başlattınız. Yaşlı gösterir de derler…
Değişiklik olur diyerek griye boyattım. Yaşla ilgili takıntım yok. O tarafı hiç umursamadım.
■ Çok zayıf olmanız eleştiriliyor. Eski yüzücüsünüz, sporla aranız iyi ama az mı yiyorsunuz?
İBS (İrritabl Bağırsak Sendromu) olarak bilinen bir hastalığım var. Her şeyi yiyemiyorum çünkü sindiremiyorum. Diyetisyenlerin hazırladığı bir yemek listem var, ona uymak zorundayım. ‘Akdeniz diyeti’ dedikleri, balık ve sebze ağırlıklı beslenme şekli mecburiyetim oldu. Çikolata, şeker sevmem, çay tiryakisiyim. Bu yüzden de çok zayıfım.
■ Ağız estetiği yaptırdığınız doğru mu?
Yok öyle bir şey. Ağzım büyük, yapacak bir şey yok. Dudaklarım da kendi dudaklarım.
■ 16 yılda nasıl aynı kaldınız? Yaşlanmamak için hiç yan yatmayan kadınlar tanıyorum. Sizde ne tüyolar var?
15 yıl boyunca sabah akşam yüzdüm. Yüzmek sadece vücudu değil, yüzü de dinç tutuyor. Onun dışında bir şey yapmıyorum. Yaşım gerçekten umurumda değil. Evlenip çocuk sahibi olma aşamalarında yaş korkusu devreye giriyor.
■ O aşamaya hiç gelmediniz mi?
Bir kere evlilik aşamasına geldim ama olmadı. Hayatı paylaşabileceğim biri karşıma çıkmayınca, yaş konusu beni hiç rahatsız etmedi. Aşk, arayınca bulunan bir şey değil. Yaş ilerledikçe daha da zorlaşıyor. Ben de çocuk gibi, hayatı çok ciddiye almayan biri olarak yoluma devam ediyorum.
TELEVİZYON APTALLAŞTIRMAZ
■ Televizyon aptallaştırır mı?
‘Aptallaştırmak’ ağır bir kelime ama televizyondan beklentiyi düşük tutmak gerekiyor. Biraz kafa dağıtmak, hoş vakit geçirmek için tercih edilen bir şey. Benim yaptığım reality show’lar biraz laboratuvar gibi, insanın kendini görmesini, oradaki bir karakterle kendini özdeşleştirmesini sağlıyor. Bu da kötü değil. “Gençlere kötü örnek oluyor” diye şikayetler geliyor. Ama bu bizimle değil, kişinin eğitim seviyesiyle alakalı.
■ Türkiye’nin en zeki kadınlarındansınız ama bu programlarda kültür seviyenizden çok uzaktaki karakterlerle yıllarınız geçti.
Çok zeki kızlar da var ama öncelikleri dış görünüşleriyle popülarite elde etmek ve para kazanmak. Hayallerini değiştirdiklerinde ya da gerçek zenginliği anladıklarında –ki umudum yok– zekâlarıyla her şeyi yapabilirler. Haddim olmadığını düşünerek, çok rahatsız etmeden, bunu anlatmaya çalışıyorum. Gerisi onlara kalmış. Baskıyla gelen bir dejenerasyon var. İnsanlar kendi haline bırakılsa kimse kimseye bulaşmaz.
- Bağırsakları tıkır tıkır çalıştırıyor! Mutfağınızdan eksik etmeyin: Damarları kireç sökücü gibi temizliyor
- Özel izinle ekiliyor! Kilosu 6 bin TL: Yorgunluğu tarihe karıştırıyor: Şişkinlik ve hazımsızlığın kökünü kurutuyor
- 1 litre suyla karıştırıp için! Göbekte biriken yağları eritiyor: Kalori yakımını hızlandırıyor
- Selçuklu sarayından eksik edilmeyen meyve! Konya'nın verimli topraklarında yetişiyor: Zengin antioksidan deposu besinler listesinde ilk sırada
- Dibi tutmuş tavayı, tencereyi eski haline çeviriyor! Yandı diye çöpe atan pişman oluyor