Selen Görgüzel Alkan: Ben 70'ime geldiğimde bol estetikli ikinci Ajda Pekkan olacağım
Selen Görgüzel Alkan, yakında ‘Seviyorsan Git Ayrıl’ oyunuyla tiyatro sahnesinde olacak. Bir yandan hayatını yazıyor, bir yandan kitabı filme aktarmak için hazırlıklarla uğraşıyor “Yazdıkça arındım, çok ağır fiziksel şiddet gördüm, okuyunca beni sevmeyenler bile halime ağlayacak” diyor. Hamdi Alkan ile boşanma haberlerine ise ise şöyle cevap veriyor: Yedi yılın hatırına boşanmaktan vazgeçtik. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Yakında ‘Seviyorsan Git Ayrıl Bence’ oyunuyla tiyatro sahnesinde olacaksınız. Oyunun adı çok manidar. Nasıl bir oyun ‘Seviyorsan Git Ayrıl’?
Gerçekten şahane ve çok komik bir oyun. Uzun yıllardır İrfan Kargı ile bir oyun yapmak ve onunla beraber oynamak istiyordum çünkü kalemini çok beğendiğim bir arkadaşım. Ben onu aramayı düşünürken İrfan beni aradı. “Selen, tiyatro yapmak istiyor musun?” dedi. Coşkuyla “Evet” dedim. Hemen provalara başladık. 17 Kasım’da da izleyiciyle buluşacak.
Oyunda severek ayrılan bir çift mi var?
Hani çiftler birbirlerini ölümüne severler ama Sezen Aksu’nun şarkısındaki gibi, “Git, git, git… Gitme dur yalan söyledim” durumu vardır ya… Birbirini deli gibi seven bir karı-koca ama armudun sapı, üzümün çöpü diyerek, girdikleri ego savaşını anlatıyor. Bence zaten gerçek sevgi içinde ayrılık vardır.
Bunu biraz açar mısınız?
Leyla ile Mecnun da hiç kavuşamamıştır. Bir insan gerçekten seviyorsa gururludur. Günümüzde bazı evliliklere inanamıyorum. Aldatılıyor, şiddet görüyor, küçük duruma düşürülüyor ama karı-koca bu durumu affedip devam ediyorlar. Bunun içinde sevginin olması imkansız. Gerçek sevgi, üçüncü kişiyi asla hazmetmez. Gerçek sevgide ayrılık mubahtır.
Yazdan bu yana da sesinizle sahnedesiniz. Sanki yeniden dört elle işine sarılmış gibi görünüyorsunuz…
Bugüne kadar beni sahnede çok görmemenizin nedeni benim daha önce hep dizi ve tiyatroya ağırlık vermiş olmamdan. Şimdi yine yeni bir dizi projemiz de olacak zaten ama bir daha sahneyi geri plana atmayacağım.
TIRNAKLARIMIN İÇİNDE KAN VAR, TIRMANA TIRMANA GELDİM BURALARA
Sizi biraz araştırınca, 15 yaşından beri çalıştığınızı öğrendim ama basına yansıyan imajınız işinizin hep önüne geçmiş sanki.
Ben eğlenceli bir tipim ve bu yanım herhalde insanların daha çok ilgisini çekiyor. Tanınmış bir insanla evli olmam da işlerimi biraz geri planda bıraktı sanırım. Amiyane bir tabir olacak ama benim tırnaklarımın içinde gerçekten kan var. Tırmana tırmana, aşındıra aşındıra, ciddi mücadelelerle meslek hayatımı devam ettirdim. Ama işin o kısmı değil, hayatımın konforlu kısmı ön plana çıktığı için belki de Selen Görgüzel bu kadar parantez içine alınıyor.
BENİ ELEŞTİRENLER ASLINDA BENİM GİBİ OLMAK İSTİYORLAR
İnsanların sizin hakkınızda ne düşündüğünü önemser misiniz? Yoksa hayatı tamamen içinizden geldiği gibi mi yaşıyorsunuz?
Hasta olacak kadar çok üzüldüğüm oldu. Kendimi imaj olarak çok değiştirmeye çalıştım. Onlara “Ben, sizin kafanızda yarattığınız Selen” değilim demek için bazen hiç bana ait olmayan bir tarzda giyindim, oturdum kalktım ama kendi ruhuma nasıl bir işkence ettiğimin farkına vardım. Bunun aslında hiçbir şeyi değiştirmediğini, beni eleştiren insanların aslında benim gibi olmaya çalıştıklarını gördüm. 40 yaşından sonra, bu farkındalıkla resmen yeniden doğdum. Artık, her koşulda “Önce ben” diyecek kadar acımasızım.
Yaşadığınız hayat size ne öğretti?
Pandemi sürecinde kendi hayatımı yazdım. Yazarken, bir gece yarısı böğüre böğüre ağladım çünkü yaşadıklarımla yüzleştim. O kadar arındığımı hissettim ki anlatamam. İyi ki yaşamışım, tabii ki tecrübe oldular ama bir taraftan da ne kadar ruhumu ezmişim, büzmüşüm gereksizce. Bunu fark ettim.
BOŞ BOŞ TENEKE GİBİ SES ÇIKARMAYIN, GERÇEK BİR KADIN HAREKETİNE İHTİYACIMIZ VAR
Genel olarak kadınlardan çok destek görmediğinizi söylemişsiniz…
Kadın, kadının dostu olması gerekirken, çok fazla birbirlerine düşmanlık ettiklerine şahit oldum. Kıskançlık duygusu elbette hepimizde var ama bizi insan yapan şey; içgüdülerinizi ve zaaflarınızı kontrol edebilmemiz. Maalesef kadınlarımız, bu zaaflarını kontrol edemedikleri gibi bu yüzden etraflarına zarar veriyorlar. Bir kadın, kocası kendini aldattığında kocasına değil, diğer kadına düşmanlaşıyor. Adama kimse ‘tu kaka’ demiyor ama kadın ‘yuva yıkan kadın’ oluyor.
Kendi hayatınızda ne gibi tecrübeleriniz var bununla ilgili?
Ben, kadınlardan en çok destek göreceğimi zannettiğim durumlarda hep kadınlardan daha kötü bir tavır gördüm. En basit örneği; normal bir şekilde plajda mayomla fotoğraflarım çekildiği zaman, 40 yaşında ve doğum yapmış bir kadın olarak, kendine bu kadar iyi bakan bir kadına “Helal olsun” demeleri gerekirken, “Vay senin kocan nasıl buna izin veriyor? Bir çocuk annesi olarak nasıl böyle pozlar verirsin?” diyorlar.
‘HELAL OLSUN!’ DİYECEKLERİNE ‘VAY SENİN KOCAN BUNA NASIL İZİN VERİYOR?’ DİYORLAR
Bu, size ne düşündürüyor?
Bu, bir kadının düşmanlığını bence çok net ele veriyor. Bu sebeple kocam bana şiddet gösterse ya da biz boşanacak olsak bu durumdan mutlu olacaklar demek ki! O zaman ben de tabii ki sorguluyorum. Hani, nerede kadın hakları? Boş boş teneke gibi ses çıkarmaktansa gerçekten söylediklerimizin ve duruşumuzun arkasında duran bir kadın hareketine ve birliğine ihtiyacımız var.
ÇOK AĞIR FİZİKSEL ŞİDDET GÖRDÜM, BENİ SEVMEYENLER BİLE HALİME AĞLAYACAK
Hiç fiziksel şiddete maruz kaldınız mı?
Kaldım… Hamdi Bey ile asla öyle bir şey yaşamadım ama daha önce çok ağır bir şekilde yaşadım bunu ve zaten yazdığım kitapta okuyacaksınız ve belki beni sevmeyenler bile benim için üzülecek, halime ağlayacaklar.
EVLİ DE OLSANIZ DIŞARIDAN TALEP GÖRÜYORSUNUZ, BUNLARLA MÜCADELE EDEN BİR KADINLA EVLİ OLMAK ZORDUR TABİİ
Başka biri olsanız, Selen Görgüzel’i kıskanır mıydınız? Nelerini kıskanırdınız?
Dün aynı şeyi düşündüm ve kendime, “Erkek olsan kendinle sevgili olur muydun?” diye sordum.
Cevabınız ne oldu?
Hiç kaçırmazdım kendimi. (Gülüyor) Ama şu da var; ben zor bir kadınım. Hiçbir zaman kendimi birine teslim etmem. Hiçbir zaman kocamı arayıp da “Başıma şu geldi, trafikte şu oldu” demem. Kendi işimi hep kendim halletmişimdir. Bu kadar güçlü karakterle birlikte olmak bir erkek için zorlayıcı olabilir.
Bir de evli de olsanız dışarıdan talep görüyorsunuz. Hatta geçen gün, sosyal medya üzerinden böyle talepkar mesajlar atan birine, “Ya arkadaşım, ben evli barklı bir kadınım. Bu cesareti sana ben mi veriyorum yoksa sen mi çok ahlaksızsın? Evli bir kadına asılma cüretini nereden buluyorsun?” dedim. Sonra düşündüm… Bunlarla mücadele eden bir kadınla evli olmak kolay değildir elbette.
BOŞANMIYORUZ, O SINAVI ATLATTIK
Zaman zaman ‘boşanıyorlar’ haberleri gündeme geliyor. Şu an gündeminizde böyle bir şey var mı?
Böyle bir karar aldık. Oturduk ciddi ciddi konuştuk fakat sonra yedi seneyi heba etmemek adına ve birbirimize hala sevgimizin ve saygımızın devam ettiğinin farkında olarak o sınavı atlattık.
Bundan sonrası için nasıl bir hayat hayal ediyorsunuz? 70’lerinize geldiğinizde nasıl bir kadın olmak istiyorsunuz?
Ajda Pekkan gibi olmazsam çok üzülürüm. Ben, tecrübemin ve mesleki başarımın getirilerine biraz geç kavuştum. O yüzden işimin tadını çıkarmak ve sadece başarı grafiğiyle yukarı doğru tırmanmak dışında hiçbir hedefim yok. 70 yaşında bol estetikli ikinci Ajda Pekkan vakasına hazır olun.
- Temizlik suyuna 1 kaşık eklemek yetiyor! Parkeleri ve fayansları ışıl ışıl yapıyor
- Yeni yıla girmeden iğne ipliğe döndürüyor! Her gün 1 kaşık yetiyor: Metabolizmayı makine gibi çalıştırıyor, adeta yağları akıtıyor
- Tahini yıllarca yanlış yemişiz! Kalsiyum ve demir deposu karışım: Kemikleri taş gibi yapıyor, bağırsakları makine gibi çalıştırıyor
- Pazarda gören kapış kapış alıyor! Bağırsakları motor gibi çalıştırıyor: Damarları hortum gibi açıyor
- Cilde A vitamini yüklüyor! Bal ve yoğurtla karıştırıp için: Cildi 10 yaş gençleştiriyor, kolajen üretimini hızlandırıyor