Sercan Öztürk: Gerçekten derviş olan 'Ben dervişim' diye gezinmez

Sizi biraz yakından tanıyalım…

İstanbul doğumluyum, aslen Sivaslıyım. Müzikle iç içe geçmiş bir çocukluğum var. Anadolu’nun köylerinde kaydedilmiş eski ses kayıtlarından oluşan ufak bir arşivim var. Her gün mutlaka bu kayıtları dinliyorum… Seviyorum o otantikliği, sadeliği, özü… Aşık Murtaza Kurt, Aşık Ali Kurt, Aşık Veysel, Büyük Tacim Dede, Aşık Ali Metin, Haydar Acar, Nesimi Çimen dinlemekle geçiyor zamanlarım.

‘Deli Derviş’ mahlasıyla tanınıyorsunuz. Neden Deli Derviş?

Aslında bu mahlas Aşık Feryadi’ye aittir. 1800’lerde Sivas’ın Zara ilçesinin Zoğallı köyünde dünyaya gelmiş olan bir aşık. ‘Deli Derviş’ kendisine ait enstrümantal bir ezginin adı aynı zamanda. İlk kez Tokat’ın Çakırçalı köyünden, Aşık Ali Kurt’un sözlü varyantını dinledim. Aşık Ali Kurt’un babası Aşık Murtaza Kurt’un ‘Deli Derviş’i orta telden çaldığını duymuştum. Beni çok etkileyen özel bir çalışmadır. İşin diğer yanına gelirsek, derviş olan ‘Ben dervişim’ diye ortada gezinmez. Deli Derviş’i dinlemeyi çok sevdiğimden bir kez kendimi öyle ifade etmiş bulundum ve öyle kaldı.

BİZDE ÇALAN OLMASA DAHİ, HER EVDE BİR SAZ BULUNUR

Müziğe ilginiz tam olarak nasıl başladı?

Müziğe ilgim; evde dinlenen deyişler, türkülerle başladı. Ali Ekber Çiçek, Mahzuni Şerif, Arif Sağ, Musa Eroğlu, Feyzullah Çınar, Muhlis Akarsu dinlenirdi evde. Bizim inancımızda, kültürümüzde, çalan olmasa dahi hemen hemen her evde bir saz bulunur. Saz evin duvarında asılıydı… Dünyamın içindeydi hep, olmaya da devam edecek.

Tamamen aileden gelen bir durum yani aslında?

Evet, aileden geliyor. Bizim evde hep deyiş, türkü dinlenirdi. Haliyle, neredeyse hiç özel çaba göstermeden, kendiliğinden içselleştirdiğim bir durum.

Farklı müzik türlerinde kimleri dinliyorsunuz?

B.B. King ve Bob Marley’i çok severim.

AVRUPA’NIN BİRÇOK ÜLKESİNDE KONSERİMİZ OLDU

2013 yılında ‘Makam-ı Vahdet’ adıyla ilk single çalışmanızı müzikseverle buluşturdunuz…

Evet; ilk single çalışmam ‘Makam-ı Vahdet’, daha sonra müzisyen Hüseyin Korkankorkmaz ile muhabbetimiz oldu. 2014 yılında albümün asıl emektarı Hüseyin Korkankorkmaz’la ‘Pir ile Talip’ isimli albüm için stüdyoya gittik, geldik. ‘Pir ile Talip’ten sonra yoğun bir şekilde yurt dışı etkinliklerimiz başladı. Yaklaşık dört yıl, Avrupa’nın birçok ülkesine gittik, çaldık, söyledik… Son olarak 2019 yılında ‘Hece’ albümü için stüdyoya girdik. ‘Hece’de yine Hüseyin Korkankorkmaz ile birlikte çaldık, söyledik.

Şu an neler yapıyorsunuz?

1500-1900 yılları arası Anadolu’da varlığını sürdürmüş, Alevi Bektaşi Kadın Hakk Aşıkları’nın deyişlerinden oluşacak olan bir albüm çalışması içerisindeyim. Ayrıca iki telli cura ile, karma deyişlerden oluşacak olan bir proje hazırlamaya çalışıyorum.

GELECEKTE, GEÇMİŞE YAKLAŞMAYI ÇOK İSTERİM

Ocak ayı içerisinde de online bir konseriniz olacak. biraz onun detaylarını anlatır mısınız?

Evet; Zoom uygulaması üzerinden online bir dinleti gerçekleştireceğim. Hazırlamış olduğum deyişleri ‘iki telli nesimi düzeni cura’ ve ‘dede sazıyla’ icra etmeye çalışacağım. Tarihini ve saatini Instagram’dan paylaşacağım.

Bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz? Müziğinizi taşımak istediğiniz yer neresi?

Stüdyo çalışmalarına ağırlık vermeyi düşünüyorum. Gelecekte, geçmişe yaklaşabilmeyi çok isterim… Geçmişten gelen müziği bugüne taşımaya çalışıyorum ben. Özünü bozmadan aktarma gayretindeyim. Umarım başarılı olabilirim. Daha sağlıklı zamanlarda, konserlerde, sevdiklerimle cemal cemale buluşmak ümidindeyim.