Sinem Ünsal: Güzel giden bir ilişkim var ama benim ayaklarım yerden kesilmez, şuurumu yitirdiğim bir ilişki istemiyorum
Kendini cesur ve net buluyor. “Fikrim sorulduğunda kibarlık denilen o ikiyüzlülüğü yapmam, her zaman netimdir” diyor. Sohbetini dinlerken de kendini doğruladığını görüyorsunuz. Kelimelerle çok oynamadan, direkt konuşuyor. Sinem Ünsal’ı yarın başlayacak olan ‘Elbet Bir Gün’ün başrolünde geçmişinden kaçan Gizem olarak izleyeceğiz. Hem yeni dizisini ve rolünü hem de Sinem’in iç dünyasını konuştuk. Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Merakla beklenen ‘Elbet Bir Gün’ yarın akşam Fox’ta izleyiciyle buluşacak. Bir yandan da ekranda o kadar çok dizi var ki… ‘Elbet Bir Gün’ü neden izleyelim? Nasıl bir hikaye bekliyor izleyiciyi?
Evet, nihayet seyirciyle kavuşuyoruz ve ben nefesimi tutmuş durumdayım artık heyecandan. Haklısınız, televizyonda gerçekten o kadar çok dizi var ki… Benim genel olarak naçizane önerim; seyircinin zekasıyla dalga geçmeyen ya da ayırdıkları vaktin kıymetini karşılayan işlerin izlenmesi. Bizim dizimiz senaryosu, yapım aşaması, oyuncuların disiplini gibi işi yüceltecek açılardan son derece titizlikle çekiliyor. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Hikayenin sizi en heyecanlandıran yanı neydi?
İşlediğimiz konu itibarıyla televizyon dizilerinde yıllardır gördüğümüz mağdur ve güçsüz kadın figürlerinin tam tersinin işleniyor olması. Hikayemiz, tek bir çatışma etrafında dönüp durmuyor. Her karakterin derinlikle yazıldığı, kendi içinde çatışmalarının olduğu ve organik bir biçimde ana aksa temas ettiği bir iş izleyecek seyirci. Hikayemizin merkezini oluşturan iki kadının güçlü ve sağlam karakterlerinin olması çekti beni en çok.
Gizem, adı üzerinde gizemli bir karakter sanırım ve geçmişinden kaçan bir karakter.
Gizem; küçük Feride’nin kendi çabalarıyla hayata tutunduktan sonraki ismi. Minicik bir kız çocuğunun kader diyebileceğimiz bir hayat akışına meydan okuması da diyebiliriz. Evet geçmişinden bağımsız yepyeni bir hayat kuruyor Feride ama ne kadar bağımsız kalabilir ki? Ben Gizem’le sadece benim değil mevcut evrensel koşullarda hayatta kalmayı beceren tüm kadınların ortak hisleri olduğunu düşünüyorum. Kadın olarak travmatik birtakım olaylara maruz bırakılmamak, takdir edersiniz ki çok zor bu dünyada.
ÇOCUKLUĞUM VE İLK GENÇLİĞİM ÇOK İÇ AÇICI GEÇMEDİ
Siz Sinem olarak, geçmişinizden bir bölümü hayatınızdan çıkarmayı ister miydiniz? Travma değilse bile “Keşke yaşamasaydım, maruz kalmasaydım” dediğiniz şeyler var mı?
Çok iç açıcı bir çocukluk yaşamadım açıkçası ve uzun süre “Çocukluğum başka türlü olmalıydı, ilk gençliğim başka türlü olmalıydı” diye kendimi yiyordum ama son yıllarda ne yaşadıysam ve yaşayacaksam “İyi ki” diyorum. Ne olursa olsun mevcut Sinem’i onlar yarattı…
“Şimdiye kadar izlemediğiniz bir Sinem izleyeceksiniz” demişsiniz. Bu kez farklı olan ve size bu cümleyi kurduran şeyler neler?
Şimdiye kadar her ne kadar derinlikli yazılmış olsa da tek yönlü karakterler canlandırdım. Gizem’in geçmişinde kocaman bir Feride var. (Gülyor) O geride bıraktığını zannettiği geçmişinin yoğurduğu ve kendi çabalarıyla oluşturduğu iki kadın barındırıyor içinde. Daha ne olsun!
Biz aslında geçmişinden kaçan iki kız kardeşin sır dolu hikayesini izleyeceğiz. Peki, Sinem olarak sizin hayatta sırlarınız var mıdır?
Kimin sırları yok ki... Elbette insanın bazen bilinçli olarak ya da bilinçsizce sadece kendine sakladığı şeyler olabiliyor. Ama günlük yaşamımda fazlasıyla direkt olduğumu söyler çevremdekiler. Bir konuda fikrim soruluyorsa gerçek fikrimi söylerim, kibarlık dediğimiz ikiyüzlülüğü yapmam. Ama ketum olunması gereken şeylerde de fena ketumumdur. Ortası yok. (Gülüyor)
ZAAFLARIM VAR AMA KENDİMİ ÇOK GÜÇLÜ BULUYORUM
Kendiniz güçlü buluyor musunuz ya da her koşulda güçlü olmak zorunda hissediyor musunuz?
Kendimi çok güçlü buluyorum ve bu sohbeti okuyan herkese de kendilerinin ne kadar güçlü olduğunu hatırlatmak istiyorum. Yapamayacağım, yapamayacağımız şey yok. Ama tabii ki zaaflarım var, olmalı da. Önemli olan onlarla başa çıkabilmek.
Sizce Sinem cesur biri mi?
Evet, bence cesurum. Çok istediğim, inandığım her konuda çok cesurum.
ZEKAMLA DALGA GEÇENLERDEN UZAK DURURUM
Neyin karşısında korkar ve geri çekilirsiniz?
Hani bazen karşınızdakinin sizi aptal yerine koyduğu olur ya… Yalanın bambaşka bir çeşididir o. Zekanızla alay edercesine... Hemen geri çekilirim, uğraşmam.
AŞKI TARİF EDEMEM ÇÜNKÜ YAŞAYIP YAŞAMADIĞIMI BİLE BİLMİYORUM
Aşkı nasıl tarif ediyorsunuz?
Aşkın tanımını yapmakta her seferinde zorlanıyorum. Aşkı tarif edemem, yaşayıp yaşamadığımı bile bilmiyorum ki bence kimse bilemez. Herkese göre anlamı değişen, mutlak tabiri olmayan bir şeyi yaşadığımızı nereden bilelim?
Ciddi misiniz?
Ciddiyim. (Gülüyor) Gerçekten aşık oldum mu bilmiyorum. Ama daha önce olmadığı kadar yoğun hislerim olduğu zamanlar diye düşünürsek bende bir şey değişmiyor zaten. Kontrolü elden bırakmayı pek sevmiyorum.
Şu an hayatınızda biri var mı?
Güzel giden bir ilişkim var evet.
Aşkın o yüksek duyguları, ayakların yerden kesilmesi… Böyle şeyler yaşamıyor musunuz?
Ayaklarım yerden kesilmiş değil, kesilmesin de bence. Kendim gibi olamadığım, şuurumu yitirdiğim bir ilişki istemiyorum.
Peki nasıl birinin size duygusal olarak ulaşma ihtimali yoktur? Nasıl biriyle asla olmaz?
Benim alanıma saygı göstermeyen, kendini sevmeyen biriyle olacağını sanmıyorum.
Kıskançlıklarınız var mıdır?
Kıskançlıklarım tabii ki var ama daha çok mesleki anlamda. Hayattaki en büyük tutkum oyunculuk ve bu konuda hep daha iyisini başarmak adına. Çok beğendiğim bir filmdeki, dizideki, oyundaki oyuncuları kıskanırım mesela.
Gündeme bakınca ne hissediyorsunuz? En çok nelere üzülüyorsunuz?
Hayvanlara olan uygunsuz tavırların hala tartışılıyor olması beni çok yoruyor. Hayvanlara yapılan eziyeti görünce insanoğlu, yüzyıllardır bir arpa boyu yol ilerleyemedi diyorum.
Kısa kısa…
EĞLENMEYİ BİLMİYORUM
Başka biri olsanız Sinem’in en çok hangi yanına hayran olurdunuz?
Hayalperestliğine…
En çok hangi yanına sinir olurdunuz?
Eğlenmeyi bilmemesine…
Kendinizi güzel ve seksi buluyor musunuz?
Kendimden memnunum.
“Hayattaki en büyük başarım” dediğiniz o şey ne?
Bu coğrafyada kadın olarak birey olmayı becermem başlı başına büyük bir başarı bence.
- 1 kaşık yiyen 30 yıl öksürmüyor! Zencefille karıştırmak yetiyor: Balgam, hırıltı ve kuru öksürüğü kesiyor
- Kuru kuru öksürüğe son veriyor! Babaannelerimizin yaptığı tarif: Meğer böyle 100 yaşına kadar yaşıyorlarmış
- Kahvenin içine 1 çay kaşığı ekleyin! Her gün içenler tüm kış hastalanmıyor: Bağışıklık sistemini turp gibi yapıyor
- Türkiye'nin tamamını etkileyecek! İstanbul'da alarm verildi: Baş ağrısı ve halsizlik yaşayanlar dikkat
- 2 hafta boyunca her gün için! Cildi bebek gibi yapıyor: Kırışıklıkları santim santim açıyor, cilde kolajen banyosu yaptırıyor