Pazar PostasıZeynep Tuğçe Bayat: Cansel'le tanışana kadar 'Tek tabanca'ydım, onunla yalnızlığımı paylaştım
Paylaş
Zeynep Tuğçe Bayat: Cansel'le tanışana kadar 'Tek tabanca'ydım, onunla yalnızlığımı paylaştım

Zeynep Tuğçe Bayat, Marmara Üniversitesi, Hukuk Fakültesi’nin ardından Anadolu Üniversitesi, Devlet Konservatuarı’nda tiyatro okumuş. Azimli, çalışkan, disiplinli ve ne istediğini bilen biri. Kendisi gibi oyuncu olan Cansel Elçin ile bir yıldır evli ve “Onunla yalnızlığımı paylaştım” diyor. ‘Baba’ dizisinde Haluk Bilginer’in gelini Şahika’yı canlandıran yetenekli oyuncuyla hem yeni dizisini hem de kendi dünyasını konuştuk. Oya ÇINAR / oya.cinar@posta.com.tr

‘Baba’, son dönemde televizyonda izlediğimiz en dikkat çeken işlerinden biri. Siz bu hikayeyle nasıl buluştunuz?

Haberin Devamı

İlginç gelişti biraz. Ben o süreçte neredeyse yurt dışına yerleşiyordum. Sürekli kalmak için değil ama bir ayağımın da sürekli orada olmasını istiyordum. Bir ev tutmak amacıyla İspanya’ya gitmiştim. Bir ay kadar kaldım. Ama bazı işleri halletmek için döndüğümde bu proje geldi ve senaryoyu okuyunca çok etkilendim. Epeydir bu kadar gerçekçi, çok karakterli ve güzel oluşturulmuş bir dünyaya denk gelmemiştim.

Dizide Şahika Saruhanlı rolüne hayat veriyorsunuz. Oynaması keyifli biri mi Şahika?

Henüz seyircinin bilmediği ama yönetmenimizin ve senaristlerimizin bizimle paylaştığı küçük sırları var Şahika’nın. Nasıl bugünkü kadın olduğunu da göreceğiz ileride. O yüzden hem sürprizli ve eğlenceli hem de  oynaması çok keyifli.

Haberin Devamı

Zeynep Tuğçe Bayat: Canselle tanışana kadar Tek tabancaydım, onunla yalnızlığımı paylaştım

BAŞKA İNSANLARIN HAYATLARIYLA UĞRAŞMAK SEVİLMEMİŞ İNSANLARA HAS BİR ÖZELLİK

Yakınlık kurmakta zorlandığınız yanları var mı Şahika’nın?  

Ben değişken ruh hallerine sahibim. Bir gün çok çocuksu, ertesi gün 70 yaşında gibi, ertesi gün kadın enerjisiyle dolu olabiliyorum. Şahika’nın çok feminen bir enerjisi var ve hiçbir durumda o enerjisi değişmiyor.

Bir de ‘başarıya giden yolda her şey mubahtır’ anlayışı vardır ya… Şahika da biraz böyle bir kadın. Tuğçe olarak benim hakkaniyet dünyamda öyle bir şey olamaz. O duygumun aksine bir şey yaparsam geceleri uyuyamam, o zaman da başarının tadını çıkaracak bir huzurum olmaz.

Dizide büyük bir aileyi izliyoruz. Sizin aile tanımınız ne?

Ben çok şanslı bir çocuktum, hala öyle hissediyorum. Hiçbir zaman ailemin beni sevip sevmediğine dair bir şüpheye düşmedim. Etraftaki mutsuz insanları ya da kendinden başka şeylerle uğraşan insanları görünce direkt aklıma bu geliyor. Elbette hepimizin mutsuzlukları var ama kendinden başka insanların mutsuzluğuyla uğraşmak ancak  sevilmemiş insanlara has olabilir.

Zeynep Tuğçe Bayat: Canselle tanışana kadar Tek tabancaydım, onunla yalnızlığımı paylaştım

SEVGİYİ BİR ALIŞVERİŞ GİBİ GÖRMEK EN BÜYÜK HATALARDAN BİRİ

Sizi biraz araştırınca; tutkulu, meraklı, istediklerinin peşinden giden, kendini sürekli geliştirme derdinde bir kadın hissi geçti bana. Doğru mu bunlar?

Azimliyim. Kendimi geliştirme çabam her zaman var. Bunun da en büyük tetikleyicisi mesleğime duyduğum aşk. Bu işi yapıyorsan biraz öyle olmak gerekiyor. Ama genel olarak kendimle ilgili tanımlamalardan çekinirim çünkü insan nasıl başkasıyla ilgili yorum yaparken yanılıyorsa kendini de çok yanlış değerlendiriyor olabilir.

Haberin Devamı

Yine de insanın kendiyle ilgili olumlu ya da olumsuz bazı kesin fikirleri oluyor…

Tek net olarak söyleyebileceğim şu olur herhalde. Ben galiba çocuk yaştan itibaren hayatta ne isteyip ne istemediğimi biliyordum. Yapı olarak zor yolları seviyorum. Bir konuda içimde yanan bir ateş varsa bunu görmezden gelemiyorum. Mutsuzken gidip bir yerlerde mutlu taklidi yapamam.

Zeynep Tuğçe Bayat: Canselle tanışana kadar Tek tabancaydım, onunla yalnızlığımı paylaştım

ATAERKİL BİR ORTAMDA BÜYÜSEM BELKİ BEN DE ERKEĞİN TANRI OLDUĞUNA VE BENİM ONA HİZMET İÇİN VAR OLDUĞUMA İNANIRDIM

Size de ödül getiren oyununuz, ‘Sevgi Neden Yetmez’den yola çıkarak sorsam; hayatta bazı şeyler için sevgi neden yetmez sizce?

Bence sevgi yetiyor ama sevginin ne demek olduğunu bilmiyoruz belki de. Sevgiyi hep karşılıklı bir alışveriş gibi görmek yapılan en büyük hatalardan biri. Biri beni sevmiyorsa onunla birlikte olmamayı seçerim ama biri beni sevmiyor diye onu sevmekten vazgeçmeyi hiç anlamıyorum mesela.

Haberin Devamı

Tamamen karşılıksız bir sevgi çeşidi var mı sizce gerçekten? Benim de şöyle bir tespitim var; anne çocuğunu bile ayırabiliyor bazen. Başarılı çocuk daha çok seviliyor sanki…

Doğru ama bence bu örnek de aslında şartlı sevilmiş bir annenin büyüyüp anne olmuş hali. Ya da bir insan ileride kendine bakacak biri olsun diye de çocuk dünyaya getiriyor olabilir. Ama bu yanlış ve bu yanlıştan da her zaman kişiler kendileri sorumlu değil.

Nasıl mesela?

Her şey biraz toplumsal kodlarla, yetiştirilme şeklimizle ilgili. En basitinden “Kadın, kadının kurdudur” diye yaygın bir anlayış var. Benim karşımda biri erkek, diğeri kadın olan iki insan varsa ben önce kadına güvenirim her zaman. O kadında bunun karşılığı yoksa bunun için de onu değil, sistemi sorgularım. Ben de ataerkil bir ortamda büyüsem belki ben de onun gibi olacaktım, belki ben de erkeğin Tanrı olduğuna ve benim ona hizmet için var olduğuma inanacaktım.

Haberin Devamı

Zeynep Tuğçe Bayat: Canselle tanışana kadar Tek tabancaydım, onunla yalnızlığımı paylaştım

BİRİYLE BERABERSİN, EVLİSİN DİYE  HEP YAPIŞIK YAŞAMAK ZORUNDA DEĞİLSİN, BU ALGI ÇOK YANLIŞ

Uzun zamandır Cansel Elçin ile berabersiniz ve bir yıldır da evlisiniz. Nasıl bir ilişkiniz var?

Başından beri birbirimize karşı çok filtresiziz. Sürekli fıs fıs halindeyiz, (Gülüyor) sürekli her şeyi kritik ederiz. Düşüncelerimizden ya da bunları dile getirmekten korkmuyoruz. Bir de yeni yeni her tartışmanın ille bir galibi olması gerekmediğini de gördük. Sanki tartışma mutlaka birinin diğerini ikna etmesi için yapılır ya. Halbuki bazen sonuçsuzluk da bir sonuçtur.

Birbirinizi değiştirdiğinizi, dönüştürdüğünüzü düşünüyor musunuz?

Mutlaka oluyordur. Ben Cansel’le tanışana kadar ‘tek tabanca’ bir insandım. Çok arkadaşım vardı, sosyaldim ama her şeyi kendim halletmeyi seviyordum. Bir gün zorlandığımı düşündüğü bir konuda Cansel, “Neden yardım kabul etmiyorsun?” dedi. O, bu soruyu sorana kadar bunun farkında bile değildim. Belki de bunu bir tür güçsüzlük ifadesi olarak görüyordum. Artık sevdiğim insanların yardımını kabul etmeye başladım ve “Ne tatlı bir şeymiş bu aslında” diyorum.

Eski bir röportajınızda siz “Dünyada tek başıma yaşamayı deneyimlemek isterdim” diyorsunuz. Cansel Elçin de “Hayır, yapamazdın, bensiz çok canın sıkılırdı” diyor.

Aslında şu yanıyla doğru bir tespit. Her şeyi yine yapardım ama onunla yapmaktan daha keyif aldığım bir gerçek. “Onsuz yaşayamam” gibi büyük laflardan her zaman çekinirim. İnsanın içgüdüsü her koşulda kendini var etmeye yönelik. Öyle olmasa dünyada bu kadar kötü şey olup biterken biz burada yaşamaya devam edemezdik. Her koşulda yaşama içgüdüsü insanı hayvan olmaktan hiç ayırmayan müthiş bir güç.

Zeynep Tuğçe Bayat: Canselle tanışana kadar Tek tabancaydım, onunla yalnızlığımı paylaştım

‘AŞIK OLMAK İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ AŞIK OLUNCA HATA YAPIYORUM’ DİYENLERİ ANLAMIYORUM

E YAPMA!

Aşk tanımınız ne?

Tanımlayınca kural koymuş oluyorsun bence. Mesela şöyle diyenleri duyuyorum bazen, “Aşık olmak istemiyorum, aşık olunca hata yapıyorum. “E yapma!” Aşk öyle bir şey değil ki… Benim için Cansel’le kurduğum ilişki üzerinden de bir yorum yapacaksam en önemli işareti onunla yalnızlığımı paylaşmış olmak. Sırt çantamla dünyayı geziyorken, yalnızlığımla bu kadar mutluyken, bunu onunla paylaştım.

Siz zaten işiniz gereği sık sık ayrı ayrı uzun seyahatler de ediyorsunuz bildiğim kadarıyla.

Evet mesela, bunu da çok yargılayan insanlar oluyor. Benim en son uzun süreli seyahatimde insanlar bizim aramızın iyi olmadığını düşünmüş mesela. Sanki biriyle berabersen ya da evliysen hep yapışık yaşamak zorundaymışsın gibi bir algı var. Bunu hiç doğru bulmuyorum. “Hiç rahatsız olmuyor musun?” diyorlar. Neden olayım? Ben, tutkusuz insanla birlikte olmaktan rahatsız olurdum, yapamazdım zaten. Çok canım sıkılırdı.

Zeynep Tuğçe Bayat: Canselle tanışana kadar Tek tabancaydım, onunla yalnızlığımı paylaştım

BİR GÜN EŞİMİ KISKANIRSAM KENDİ DUYGUMA BAKARIM, AŞKIM MI AZALDI ACABA DİYE DÜŞÜNÜRÜM

Cansel Elçin, “Kıskançlık kendini geliştirememiş, ilkel insan özelliğidir” demişti. Katılıyor musunuz?

Bana da doğru geliyor ama kimseyi de yargılamak istemem. Belki sadece bir kişilik özelliğidir de bazılarında vardır, bazılarında yoktur. Benim hayatımda pek yeri olan bir duygu değil. Eğer bir gün Cansel’i kıskanırsam kendi duyguma, ilişkimize bakarım. Ne değişti, aşkım mı eksildi ya da güven duygum mu zedelendi diye düşünürüm. Bir de şundan çok eminim. Bazen çiftler birbirinin başarısını bile kıskanabiliyor. Bu konuda büyük konuşurum mesela. Cansel’in de sevdiğim herhangi birinin de başarılı olması en çok beni mutlu eder.

Fotoğraflar: OZAN GÜZELCE