MagazinFaydalı olacağına inandığım her projede yer alırım

Faydalı olacağına inandığım her projede yer alırım

Paylaş
Faydalı olacağına inandığım her projede yer alırım

Eski Türkiye ve Dünya Güzeli, oyuncu Azra Akın, güzelliğinin yanı sıra üzerinde çalıştığı projeler, kadına ve çocuklara dair yürüttüğü kampanyalarla da tanınıyor. Geçtiğimiz günlerde, ‘Normal Doğum Eylem Planı’na destek verdiği ve tanıtım toplantısına katıldığı kampanyanın amacına ulaştığını söyleyen Azra Akın ile buluştuk, hem bu meseleyi hem de yeni oyunu ‘Kaktüs Çiçeği’ni konuştuk.

Sevgili Azra en son üç yıl evvel röportaj yapmıştık, o günden bugüne aileye katılan yeni minik birey dışında başka neler değişti hayatında?

Haberin Devamı

İki çocuklu aile olmanın getirdiği değişiklikler oluyor tabii. Zamanımı daha iyi yönetmem gerektiğini anladım. Aynı zamanda çalışmak için enerjim yükseldi. Hayalimde çok proje var. Çalışmak, üretmek ve iki çocuğuma, özellikle kızıma iyi bir rol model olmak istiyorum.

İkinci çocukla birlikte hayat zorlaştı mı senin için?

Hiç kolay değilmiş ancak bu beni daha da büyüttü, kendimi daha da geliştirmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu arada mesleğimden dolayı ve gerekli olduğu için yardım da alıyorum elbette.

Birçok kişi ‘aman fiziğim bozulur aman kariyerim aksar’ diye çocuk fikrinden kaçınıyor. Sen ikisinin de bir arada yapılabileceğini gösteriyorsun…

Günümüzde pek çok kadın hem çocuk hem kariyer yapabiliyor. Çalışırken çok mutlu oluyorum ve anne mutluysa çocuğun da mutlu olacağına inanıyorum. Çocuklarımın da ileride benimle gurur duymalarını arzu ediyorum. Fiziğe gelince, kadınların her dönemi çok değerli, 9 ay boyunca bir insan geliştirmek için değişiyor bedenimiz. Emzirmek istiyorum bebeklerimi, istediğim zaman kilo veririm diye düşündüm ve sevgiyle zaman tanıdım kendime. Doya doya güzelce yaşadım bu süreci, çok şükür.

Haberin Devamı

Peki, anne olunca hayata yönelik kaygıların arttı mı?

Duyarlı ve hassas bir yapım var. Anne olduktan sonra ‘Nasıl bir dünyada yaşıyoruz?’ sorusunu daha fazla düşünmeye başladım. Özellikle çocukları ilgilendiren konularda.

SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN KAMU SPOTU FARKINDALIK SAĞLADI

Sağlık Bakanlığı’nın normal doğumu teşvik için düzenlediği kampanya kapsamında yapılan toplantıya katıldın ve eleştirildin. Bu durum ne hissettirdi sana?

Aslında benim konuşma içeriğime yorum yapılmadı. Bununla ilgili açıklama da yaptım. Ankara’da katıldığım proje benim söylemek istediğim konular için doğru bir platformdu. Buradan tekrar belirtmek isterim ki; öncelikle sosyal içerikli ve benim ilgi ve bilgi alanıma giren, faydalı olacağımı düşündüğüm her projede yer alabilirim.

Kampanyanın etkisi nasıl oldu?

Tabii ki kısa bir konuşmada fazla detaya giremiyorsun. Orada amaç aslında bir kamu spotuyla dikkat çekmekti. Farkındalık sağladı, gündem yarattı. Bu kamu amacına ulaştı. Ben dert ettiğim konuları Instagram’dan yazmayı bilirim ama ne kadar etkili olur bilmiyorum. O videoyu daha farklı çekerdim ama o dikkat çekmezdi. Tabii bu açıdan bakınca farkındalık sağladı, gündem yarattı. Kamu spotunu beğenmezsiniz, haklı da olabilirsiniz ama amacına ulaştı. Ben dert ettiğim konuları Instagram’dan yazmayı bilirim ama ne kadar etkili olur bilmiyorum.

Haberin Devamı

KUTUPLAŞMADAN EN ÇOK YAKINANLAR BAYRAĞI EN ÖNDE TAŞIYOR

‘Sezaryenle doğum yapan kadınlar ötekileştirildi’ eleştirilerine ne diyorsun?

İnsanların algıları farklı olabilir. Saygı duyarım. Ancak burada algılama şeklinden ziyade verilen tepki üzücü. Beni asıl üzen insanlar arasında bu kadar kutuplaşmanın olması. Sezaryen, herhangi bir nedenle tıbbi zorunluluk olduğunda hayat kurtaran bir operasyondur. Ayrıca anneyle çocuk arasındaki sevgi bağının doğum şekliyle bir ilgisi yoktur. Kimse sezaryenle doğum yapmış bir anneyi veya evlat edinmiş bir anneyi, annelik bağlarının güçlü ya da güçsüz olmasıyla ilgili sorgulayamaz, yargılayamaz.

Haberin Devamı

O zaman neden o toplantı bu kadar olay oldu?

Bugün üzülerek görmekteyim ki ülkenin kutuplaşmasından en çok yakınan kesimleri, aynı konuda bayrağı en önde taşıyorlar. Konuları derinine düşünme ve değerlendirme fırsatını ellerinin tersiyle itiyorlar. Tamamen kadını ilgilendiren ve kadın vücudunun mucizelerinden biri olan kutsal doğum işlevinde, öncelikle ve elbette kimin nasıl ve ne şekilde doğuracağı kadının kararı olmalıdır. Ancak bu kararı alırken de bebek ve anne sağlığını ikinci plana atan yanlış öğreti ve korkuların esiri olmamalılar. Yanlış anlaşılmamak adına, tıbbi olarak gerekli durumlarda sezaryen iyi ki var. Bebeğimizi ve bizi kurtarıyor.

O halde kampanya yanlış mı anlaşıldı?

Bakın benim derdim; ülkemdeki kadınların güçlü varlıklar olduklarının farkında olmaları, hamilelik sürecinde ise özel ve güzel hissetmeleri, olanakları kısıtlı olan kadınların da gebelik sürecinde eğitim alabilmeleriyle ilgili. Normal doğumdan korkmamaları ancak tabii ki doktorlarına danışmaları ve nasıl doğuracaklarına o şekilde karar vermeleri yönünde. Ben, tıbbi bir zorunluluk olmadığı sürece normal doğum yapmayı tercih ettim. Amacım hamilelik, doğum ve doğum sonrası yolculuğumda öğrendiğim hem olumlu hem olumsuz konuları paylaşmak. Sonuçta herkesin kendi kararı.

Haberin Devamı

YENİ TÜRKİYE GÜZELİMİZE BAŞARILAR...

‘Dünya güzelliğinin tek bir misyonu var bence, o da sessizlerin sesi olmak’ demiştin. Halen aynı fikirde misin?

Kesinlikle aynı fikirdeyim. Çünkü yarışmanın amacı bu. Çocukluğumdan beri çevremde olan bitene duyarlıyım, haksızlığa toleransım yok. Dünya güzeli olmak benim için her zaman bir sorumluluktu ve toplumun önünde biri olarak sessizlerin sesi olmak için dert ettiğim projelerde yer almaya devam edeceğim.

Bu yıl Türkiye Güzeli seçilen İdil Bilgen, ‘yeterince güzel değil’ denilerek linç edildi. Bu konuda ne düşünüyorsun?

Güzellik göreceli bir kavram ve ben sadece dayatılmış fiziksel ölçülerle değerlendirmiyorum güzelliği. Bu yarışmaya onlarca farklı ülkeden kızlar geliyor, her biri kendi coğrafyasının güzeli. Dolayısıyla kim olursa olsun, güzel mi değil mi tartışmalarına girmek istemiyorum. Türkiye güzelimize de başarılar diliyorum.

YENİ OYUNUM İÇİN MUTLU VE HEYECANLIYIM

Oyunculuk yeteneğini zaten biliyorum ama tiyatroya da el attın. ‘72. Koğuş’ zaten şahaneydi. Sevdin tiyatroculuğu sanırım…

Tiyatroyla Hollanda’da tanıştım. Eğitim aldığım okulda çok güzel bir sahnemiz vardı. Oyunculuk başta olmak üzere sahne tasarımı, dekor, kostüm, ışık, aksesuar konularında kapsamlı bir eğitim verildi bize. Bale eğitimi de aldığım için hem bale hem de pek çok tiyatro oyunuyla sahnede yer aldım. O zamandan beri tiyatroyu çok severim.

‘Kaktüs Çiçeği’ oyununun 11 Kasım’da prömiyeri var. Biraz oyunu dinlemek isterim senden?

‘Kaktüs Çiçeği’ bir romantik komedi. Burada başrolü oynayacağım Stephane, hikayede dönüşen bir karakter, keyifle keşfediyorum. Oyunda dans edeceğim bir sahne de var. Çok özenli bir prodüksiyonla çalışıyoruz. Mutlu ve heyecanlıyım.