Fiziğim engel değil köylü kadını da oynarım
Türk-Alman oyuncu Wilma Elles 'Çiçekçi sokağı' müzikaliyle tiyatro sahnesinde. Oyunda Türkan adlı bir anneyi canlandırıyor. 37 yaşındaki yıldız "Fiziğimin dezavantajı yok. Köylü bir kadını da rahatlıkla oynarım" derken, "Türkiye'de güvende hissediyorum. Paris'te sokakta yürürken bile bu kadar rahat değilim" diye de ekliyor.
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
Kendini güçlü, çalışkan ve disiplinli diye tarif ediyor. “Hayal ettiğim her şeyi başardım, şimdi kendime yeni ufuklar arıyorum” diyor. Wilma Elles şu sıra ‘Çiçekçi Sokağı’ müzikaliyle tiyatro sahnesinde. Yakında da yeni filmi geliyor. Almanya’da doğup büyüyen oyuncuyla Türkiye’deki kariyerini ve yeni projelerini konuştuk.
HAYATTA İSTEDİĞİM HER ŞEYİ BAŞARDIM
Nasılsınız, nasıl geçiyor günleriniz?
Her şey çok güzel, teşekkür ederim. Tiyatro oyunumuz ‘Çiçekçi Sokağı’ devam ediyor. Çok güzel dönüşler alıyoruz. Yakında yeni sinema filmim de vizyona girecek. Yoğun ve güzel geçiyor.
Henüz izleme fırsatı bulamayanlar için nasıl anlatırsınız ‘Çiçekçi Sokağı’nı?
Bir annenin hikayesini konu alıyor temelde. O anne, kendi kızını evlendirmek istiyor ama doğru bir aday arıyor. Çok zorluklar yaşamış bir kadın aynı zamanda. Çok katmanlı bir hikaye ama benim karakterim olan Türkan’ın temel hikayesi böyle.
Türkan hayattan çok darbe almış ama bir o kadar güçlü ve tuttuğunu koparan bir kadın. Siz kendinizi güçlü buluyor musunuz?
Çok güçlü buluyorum hem de. Hayatta istediğim her şeyi başardığımı düşünüyorum. Yıllardır Türkiye’de çalışıyorum ve olduğum yere tek başıma, tabii ki güzel insanlarla tanışarak, güzel projelerde çalışarak ama temelde kendi çabalarımla geldim. Oyuncu olmak istedim, oldum. Anne olmak istedim, oldum. Şimdi kendime yeni hedefler koymaya, yeni ufuklar açmaya çalışıyorum.
‘Çiçekçi Sokağı’ 28 Nisan Pazar günü saat 20.00’de Kadıköy Eğitim Merkezi’nde izlenebilir
TÜRKİYE’DE ÇOK ÖZGÜR VE GÜVENDEYİM PARİS’TE SOKAKTA BU KADAR RAHAT HİSSETMİYORUM
‘Çiçekçi Sokağı’ özünde bir kadın hikayesi aslında. Siz Almanya’da doğup büyümüşsünüz. Kadın olmakla ve bunun farklı toplumlardaki dertleriyle ilgili neler söylersiniz?
Kadın olmanın dertleri dünyanın her yerinde aynı maalesef. Olaylar, deneyimler değişiyor ama zorlukları aynı. Kendimiz yaşamasak da yaşayan kadınlarla empati kurmayı çok önemsiyorum. Türkiye’de hem doğu hem batı kültürü var. Tüm dünyadaki kültürlerin yansıması İstanbul’da var. Ben burada çok güvende ve özgür hissediyorum. Kadın arkadaşlarım da aynısı söylüyor. Ben Paris’te gezerken o kadar güvende hissetmiyorum kendimi.
Fiziksel olarak alışık olduğumuz genel Türk kadını profilinden farklısınız. Oyunculukta bunun avantajlarını mı dezavantajlarını mı daha çok yaşıyorsunuz?
Fiziksel görünüm elbette belli roller için belirleyici olabiliyor ama ben bunu kısıtlayıcı bir durum olarak görmüyorum. Daha çok avantajlarını görmek lazım her zaman. Saç rengini duruma göre değiştirebiliyorum zaten. O yüzden bir dezavantajını görmedim henüz.
Diksiyonunuz size gelen rollerde belirleyici oluyor mu?
O da belli roller için avantaj oluyor. Ben bir rolümde diksiyonumu tamamen yok etmiştim örneğin. O yüzden yapımcılar da bana bu konuda çok güveniyor
FİZİĞİMİN DEZAVANTAJI YOK KÖYLÜ BİR KADINI DA RAHATLIKLA OYNARIM
Bir köylü kadınını rahatlıkla oynayabilir misiniz mesela?
Çok rahatlıkla oynarım hem de. Türkan da biraz öyle bir kadın aslında. Köylü bir kadın değil ama çok batılı, modern bir kadın da değil.
Sokaktaki deneyimleriniz nasıl? İlgi görünce rahatsız olanlardan mısınız yoksa sever misiniz ilgiyi?
Ben bu ilgi için şükrediyorum her zaman. İşime çok güzel yansımaları oluyor. Ama normal şartlarda şöhretin getirdiği o ilgiden aslında çok hoşlanmıyorum. Bazen sokakta “Siz Wilma Elles değil misiniz?” diye geliyorlar. “Çok benzetiyorsunuz sadece” diyorum. Fotoğraf çektirmek isteyen kimseyi kırmıyorum, “Hayır” demiyorum ama çok da hoşlanmıyorum.
Peki siz aynada gördüğünüz Wilma’yı çok beğeniyor musunuz?
Her zaman Allah’a şükrediyorum. Sahip olduğumuz her şeye minnettar olmak lazım. Bedenime iyi bakmaya çalışıyorum. Sporumu, uykumu ihmal etmiyorum. Sağlıklı insan güzel insandır.
DOĞAL DOKUNUŞLARA EVET DOLGUYA HAYIR
Son dönemde kadınlara yönelik estetik algısıyla ilgili çok eleştiri var. Tek tipleşme eleştirisi var. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Benim hiç estetiğim yok. Mezoterapi gibi, vitamin gibi doğal dokunuşları seviyorum ama dolgu gibi yüzün genel görünümünü etkileyen müdahalelerden hoşlanmıyorum. Bu akım tersine dönmeye başladı zaten. Artık benzeşmek için değil farklılaşmak için müdahale yaptıran kadınlar var. Trendler durmadan değişiyor. O trendleri kendimize uydurmaya çalışmaktansa kendi doğallığımızı korumanın önemine inanıyorum.
OYUNCU OLMAYA DÖRT YAŞINDA KARAR VERDİM
İlkokuldan itibaren tiyatro, müzik ve dans varmış hayatınızda. Oyunculuk çocukluk hayaliniz miydi?
Evet dört yaşından beri oyuncu olmak istiyordum. 10 aşından itibaren oyunculuk dersi aldım. 16 yaşıma kadar 25 tane tiyatro oyununda oynadım. 40 tane kısa filmde oynadım. Çok fazla emek verdim mesleğime.
Çalışkan ve hırslı mısınız?
Ben çok çalışkanım. Etrafımda herkes de söyler bunu. Bazen, “Yeter, bir dur, bir otur” derler hatta. Babam işkolikti. O özelliğini bana vermiş.
İslam Bilimleri okumuş ve bölümü birincilikle bitirmişsiniz. İnançlı biri misiniz? Böyle bir tercih yapmanızda neler etkili olmuştur?
İnançlı biriyim. Annem bana bu tavsiyede bulunmuştu. Dinlerin karşılaştırmasını okumuştu kendisi. Dinleri anlamak hem kedi hayatını hem toplumu anlamak için çok faydalı bence. Ben de her zaman farklı kültürlere ilgi duydum. O yüzden böyle bir tercih yaptım.
Başarılı kariyerinizin yanında aynı zamanda annesiniz. Nasıl bir annesiniz peki?
Gayet iyi bir anneyim. Çok araştırıyorum, çok okuyorum. Başka annelere, doktorlara danışıyorum. Bir insan bütün olarak büyümeli. Bir çocuğun nasıl matematik bilmesi gerekiyorsa aynı şekilde hayal gücünün de gelişmesi için çalışmalı. Oyun da oynamalı. Bunlara çok dikkat ediyorum. Denge çok önemli.
Yeni bir sinema filminin çekimlerini bitirdiniz. Biraz ondan bahseder misiniz? Nasıl bir film geliyor?
Eskişehir’de çektik. Adı, ‘Evde Kalmış Kızlar Köyü’. Mustafa Özer yönetmenliğini yaptı. Bir komedi filmi. Tatlı ve komik bir hikayesi var. Çok kız olan bir köye turizm amaçlı bir erkek grubu geliyor ve olaylar gelişiyor. Daha fazla ipucu vermeyeyim.
ŞÜKRETMEYİ BİLEN BİRİYİM
Sizi hiç tanımayan birine kendinizi üç kelimeyle anlatacak olsanız ne derdiniz?
Güçlü, çalışkan ve şükretmeyi bilen biriyim.
İkili ilişkide eğlenceli misinizdir?
Eğlenceli ve sadığım ilişkide her zaman. Hayatımdaki insana her zaman vakit ayırırım.
Batıl inançlarınız var mı?
Çok fazla hem de. Fiziki kurallar var ya; bir nesne yer çekiminden nasıl aşağı düşerse, aynı şekilde tüm hayatın akışının bu kurallara göre işlediğini düşünüyorum. Mesela kendini yükseltirsen aşağı düşersin, mütevazıysan seni hayat yukarı taşır. Şükretmenin önemine çok inanırım. Allah’tan hediyeler alıyorsun, şükretmezsen sana daha fazla hediye vermiyor. Bunlara çok inanıyorum.
Bir erkekte ilk neye bakarsınız?
Ben her zaman Mehmet Şah’a, eşime bakarım. (Gülüyor)
Fiziksel olarak en beğendiğiniz yanını sorayım o zaman?
Çok yakışıklı buluyorum eşimi. Bir de çok akıllı ve sadık. Çok şanslıyım.
Aşkın zamanla değişen bir duygu olduğuna inanıyor musunuz?
O yere kadar gelmedim henüz, bilmiyorum. Şu an çok aşığım eşime.
- 1 bardak suya ekleyip için! İnsülin direncini terazi gibi dengeliyor: Vücudun savunma mekanizmasını makine gibi çalıştırıyor
- Sokak pilavcısı tane tane pilavın sırrını verdi! Böyle yapınca lezzeti 2 kat artıyormuş: Akşam yemeğinin yıldızı olacak
- Kaynatmadan içmeyin! Vücudu bakteri yuvasına çeviriyor: Bağışıklık sistemini günden güne zayıflatıyor
- 2 beden incelme garantili karışım! Günde bir bardak içince yağları şıpır şıpır eritiyor, vücuda enerji depoluyor, aç kalmadan zayıflamanın formülü
- 'Bugün ne pişirsem' diyenlere günün menüsü (20 Aralık 2024)