Haftada 2 gün diş kliniğinde

Çok yetenekli, zeki, hazırcevap ve bir de üzerine çok güzel! Biz onu oyunculuğuyla, göz önünde olan yanlarıyla tanıyoruz daha çok ama Beyza Casim aynı zamanda bir diş hekimi. Sosyal medyada merakla takip ediliyor. ‘Arka Sokaklar’da Zuhal olarak karşımıza çıkınca merakımızı iyice kaşıdı. Onu daha yakından tanımak istedik…

HİÇBİR ŞEYİN ÜSTÜNE ATLAMAM ONU KENDİME ÇEKERİM

Beyza, uzun zamandır oyunculuk eğitimi alıyorsun. Artık dizilerde karşımıza çıkıyorsun. Diş hekimliğini ailenin ‘kolunda bir altın bilezik olsun’ yönlendirmesiyle mi okudun?

Oyunculuk hep içimde yanan bir ateşti ama ben Fen Lisesi çıkışlıyım, tüm ailem mühendis. Bu isteğe yönelecek bir durumum ve o yaşlarda bunu söyleyecek bir cesaretim yoktu. Üniversitede oyunculuk teklifleri gelmeye başlayınca babam benden, “Okul bitene kadar oyunculuğa yönelmeyeceksin, sonra ne yaparsan yap” sözü aldı. Okulu bitirince de zaten hemen eğitim almaya ve kendimi bu konuda geliştirmeye başladım.

Ama bir yandan diş hekimliğini de fiilen yapıyorsun, değil mi?

Evet çünkü zaten çok severek, isteyerek okudum onu da. New York’ta Estetik Diş Hekimliği üzerine staj yaptım. Şu an haftada iki gün klinikteyim. İnsanları mutlu edeyim, ağrısını dindireyim, onlara yeni bir gülüş kazandırayım… Bunlar çok keyif aldığım şeyler ama oyunculuk çok başka bir kendini ifade etme şekli benim için.

Tek çocuksun sanırım, önce aileyi mutlu etme motivasyonunun altında bu da olabilir mi?

Aslında bence ben bunun avantajını yaşadım hep. Baskıcı bir ailem yok ama disiplinliler. Bu da beni kendimi daha çok geliştirmeye yöneltti hep. Tüm odak sende ve senden her şeyin en iyisi bekleniyor… Bu insanı gerçekten gelişime daha açık hale getiriyor. Ama pandemiden sonra başka bir farkındalık geldi. Eni sonu ölüp gideceğiz ve geriye bakınca, “Kendini mutlu etmek için ne yaptın?” demeye başladım. Sonra da zaten oyunculuğa daha çok ağırlık verdim.

Nasıl bir ailede büyüdün?

Annem ve babam mühendis. Çok mutlu, çok sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Hiçbir zaman tek çocuk olmanın şımarıklığını da yaşamadım. Her istediği alınan, her dediği yapılan bir çocuk değildim. Her zaman bir disiplin vardı evde. Hâlâ var. Hâlâ ben gece 12.00’den sonra eve giremem.

Bu, bir yerden sonra zor gelmiyor mu? O duvarı yıkma isteği geldiğinde ne yapıyorsun?

İşte ben o duvarı yıkmak istemem zaten çünkü o taraftan çok keyif almıyorum. Oradan beslenmiyorum. Sahilde kitap okuyayım, kaostan uzak olayım… Böyle biriyim yapı olarak da. Belki o tarafı çok deneyimlemediğim için de böyle bir ihtiyaç hissetmiyorum.

ROL MODELİM ANNEM

Seni ilk gördüğümde bir davette yanında annen vardı. Sosyal hayatında da annenle çok vakit geçirdiğini görüyorum. Nasıl bir ilişkiniz var?

Annemi çok güçlü buluyorum. Bir de ben hayalciyimdir o materyalist. O yüzden birbirimizi çok dengeliyoruz bence. Rol modelimdir annem. Sağduyusuna çok inanırım. Hiçbir zaman beni sadece kızıyım diye kayırmaz mesela. Her zaman bir konuda gerçek fikri neyse onu söyler.

‘ARKA SOKAKLAR’ GÖZLERİME IŞIK GETİRDİ

‘Arka Sokaklar’ gibi bir televizyon klasiğinde Zuhal olarak karşımıza çıktın. Nasıl bir deneyim oldu senin için?

Rutininde giderken birden bir şey olur ve gözlerin parlamaya başlar ya yeniden… O hisle tarif edebilirim tam. Çok muhteşem, çok heyecan dolu bir deneyim. Zuhal karakterini de çok sevdim. Çalışkan, kendi ayaklarının üzerinde durmaya çalışan, tuttuğunu koparan bir genç kadın.

Sen de Zuhal gibi tuttuğunu koparan biri misin?

Kesinlikle! Ben de tuttuğumu koparırım. Eğer gerçekten çok istediğim bir şeyse koparmak için o çapayı veririm mutlaka. Hiç yorulmam.

BİRİNİ SEVDİĞİM ZAMAN MANTIĞIM DEVREDEN ÇIKIYOR

Zuhal dışarıdan çok ‘çakal’ görünüyor ama içeride bir saflığı da var. Sen de bana dışarıdan hep ‘cin gibi’ görünüyorsun ama senin de saflıkların var mıdır?

Ben bir insanı sevdiğim ve hayatıma dahil ettiğim zaman mantık kısmı devreden çıkıyor, orayı çok kullanmıyorum ama genel olarak zeki bir kadın olduğumu düşünüyorum.

Bir şeyi çok istiyorsun ama seni yoracak, sana zarar verebilecek yanları da var diyelim. Üstüne gider misin, atlar mısın yine de o yöne?

Güzel soru… (Gülüyor) Ben galiba ne kadar istersem isteyeyim, atlamam, onu kendime çekmek isterim. Atlamam demek çaba göstermem anlamında değil ama. Elimden geleni yaparım ama baktım beni çok yoruyor, o zaman o zaten bana uygun değil diye düşünürüm.

ROMANTİK İLİŞKİDE BİLE SINIRLARI KORURUM

İkili ilişkilerde nasılsın? Sınırların var mıdır yoksa hep veren taraf mısın?

Fazla fedakarım bence, bunu biraz törpülemeye çalışıyorum. Sınırlarım, kendi alanım vardır ama romantik ilişki bile olsa her günümü o insana ayırmam, ayırmak da istemem. O sınırları aştığın zaman karşılıklı çok beklenti doğuyor ve beklenti uzun vadede insanı çok yoran bir şey bence.

Gelecekle ilgili en belirgin hayallerin neler?

Cannes’te ödül almak çok hayal ettiğim bir şey. Bir festival filminde oynamayı çok istiyorum. Kendim de yapmak isterim. O kadar çok ki…

CİNSİYET ROLLERİ KONUSUNDA GELENEKÇİYİM ERKEK MASKÜLEN OLMALI

Sabah uyandığında elin ilk neye gider?

Kuş yemine gidiyor şu ara. Penceremde yem vermeye alıştırdığım kumrular ve güvercinler var. Ben geç uyandığımda camı tıklamaya başlıyorlar. (Gülüyor)

Uyumadan önce mutlaka dediğin bir şey?

Meditasyon yaparım. Oturup kendimi gözlemlerim...

Totemlerle, enerji ve burç dünyasıyla ilişkin nasıl?

Astroloji konusunda çok bilgim yok ama enerji benim için her şey. Bir de ben hissederim. Hatta tüm kadınların süper gücü bu bence. (Gülüyor)

Yakın zamanda izlediğim bir komedyen cinsiyet rollerinin çok değiştiğini söylüyor ve bu durumu eleştiriyordu. Katılıyor musun?

Ben de bu konuda gelenekçi bir insanım. Erkek maskülen olması lazım bence. Kadının da feminen yanlarını bastırmasını doğru bulmam.

Sence ilk date’te asla yapılmaması gereken bir şey?

Uzun süre telefona bakmak. Zaten birbirini tanımak için az zaman ayırılan bir dönemdeyiz. Bir zahmet o sırada telefon yerine yüzüme baksın.