Herkese başta 10 puan veririm kazık yedikçe notu düşer
Erkan Petekkaya insanlara kolay güvendiğini söylüyor ve ekliyor: “Çok darbe yedim, sesimi çıkarmadım, çıkarınca da sinirli çıkardım, bu kez haklı olduğum yerde bile haksız oldum. Baktım Don Kişot gibi yel değirmenlerine karşı savaşıyorum. O yüzden hiç sesimi çıkarmıyorum artık.”
RÖPORTAJ: OYA ÇINAR
Onu hep çok başarılı projelerde izliyoruz. Deyim yerindeyse kariyerinde boşu yok. Hatta ‘kırılma noktası’ yok. Hemen her rolü bir kırılma noktası. Hayat verdiği karakterleri fenomen haline getiriyor. Şimdi yeni filmi ‘Filme Gel’le sinema seyircisinin karşısında. Erkan Petekkaya’yla yeni filmini, Kadırgalı karakterini ve biraz da özel hayatını konuştuk.
KARIMLA YAŞLANIP ÖLMEK ALT ALTA ÜST ÜSTE GÖMÜLMEK İSTİYORUM
Yeni filminiz ‘Filme Gel’ vizyona girdi. Bir absürt komedide ilk kez izleyeceğiz sanırım sizi?
Aslında sinemada ilk kez ama TV’de çok yaptım. ‘Serseri’ bir absürt komediydi mesela, ‘Kırmızı Oda’da oynadığım Delikanlı Sadi yine öyle. Devlet Tiyatroları’na girerken de bir absürt komedi oynayarak geçmiştim sınavı. Çok seviyorum çünkü kendine ait bir felsefesi var absürt komedinin. O felsefeye göre oynamazsanız soytarılığa dönebilir. O yüzden risklidir de.
Bu kez ‘Kadırgalı’ olarak karşımızdasınız. Kimdir Kadırgalı? Nasıl biri?
Kadırgalı, bir mafya babası. Ama o işlerden kurtulmaya çalışıyor. Buna çabalarken de filmcilerle tanışıyor ve film çekmeye karar veriyor. Kendini Robert De Niro sanıyor.
Kadırgalı denince insanın gözü bir korkuyor. Sizin oynadığınız karakter de böyle biri mi?
Gözün korkacağı bir tip ama komedisi de oradan çıkıyor. Fazla ipucu vermeyeyim. Seyircimiz sinemada izleyip değerlendirsin.
Gerçek hayatta görüntünüz biraz sert ama yakından tanıyanlar sizi çok eğlenceli diye tabir ediyor. Dışarıdan bakınca bu algı neden var?
Ben çok komik bir adamım ya… (Gülüyor) O algı niye var, bilmiyorum. Allah beni böyle yaratmış ama eğlenceliyimdir ben.
Oyunculukta iyiden iyiye duayenliğe gelmiş hissediyor musunuz?
Hayır, onu dediğin gün bittiğin gündür. Bu işte hep daha iyisi vardır. O kadar övgü alıyorum ama izlerken hâlâ kendimi çok eleştiriyorum. Hâlâ küçük büyük demeden her role çok çalışıyorum. Çalışmadan olmaz.
DOKTOR DA OLSAM, KAPICI DA OLSAM İŞİMİ EN İYİ ŞEKİLDE YAPMAYA ÇALIŞIRDIM
“Şöhretle pek ilgim yok” demişsiniz. Bu işi size yaptıran, sizi en motive eden şey ne peki?
Onu tarif etmek zor ama ben işimi çok seviyorum ve en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Ben doktor olsam iyi bir doktor olmak için, çaycı olsam en iyi çayı yapmak için, kapıcı olsam iyi bir kapıcı olmak için yine çok çalışırdım ve olurdum. Hangi işi yapsaydım da bu kadar çok çalışırdım. Sadece şöyle bir fark var; iyi bir restoran işletiyorsan seni oraya gelen insanlar tanır, över ya da eleştirir. Bizim yaptığımız işler milyonlara ulaşıyor. İyi olursa milyonlarca insandan övgü alırsın, kötü olursa kötü yorum alırsın. O kötü yorumları göze alamadığım için belki de çok çalışıyorum. (Gülüyor)
Hırslı mısınız?
İşimde evet, kendimi yenmeye çalışırım, başkasını değil.
Kolay özür diler misiniz
Çok kolay! Hatamı anlarsam hemen özür dilerim. Gönlünü almak için hediye alırım, çiçek alırım. İnsanız, hata yapabiliriz. Yanlış yapmak başka ama. Hata bilmeden yapılır, yanlış bilerek, planlayarak yapılır. Onu yapanı affetmem.
Egolu olduğunuz konular yok mudur hiç?
Ben egolu bir adam değilim, keşke olsam. (Gülüyor) Öyle olmadığım için çok şey kaybettiğimi düşünürüm hatta.
BİR SAHNEYİ ÜÇ KERE TEKRARLAMAM BİR KEREDE HATASIZ OYNARIM O GÜN SET, EVİNE ERKEN GİDER
Sette nasılsınız? Sizinle çalışmak kolay mıdır?
Aynı böyleyim, gidin beni set çalışanlarına sorun. Disiplinliyimdir örneğin. Ezbersiz gittiğim gün yoktur. Bir sahneyi üç kere tekrarlamam, bir kerede, hatasız oynarım. Benim setim olduğu gün çalışanlar evine erken gider o yüzden. Ama hakkımda acayip dedikodular dönüyor çünkü bir menajerim yok.
7 YAŞIMDAN BERİ ÇALIŞIYORUM İLK TATİLİMİ 28 YAŞIMDA YAPTIM
Çocukken kısa bir süre yetiştirme yurdunda kalmışsınız, bunun belirgin yansımaları olmuş mudur hayatınıza?
Onu bilmiyorum, küçüktüm illaki bazı travmalar olmuştur. Zaten kolay çocukluk geçirmedim ama ‘fukara edebiyatı’ da yapmayayım, herkes gibi bir çocukluğum oldu işte ama ben 7 yaşımdan beri çalışıyorum. İlk tatilimi 28 yaşımda yaptım. Durmadan çalıştım. Okul biterdi, bir hafta dinlenir, hemen çalışmaya başlardım. Çıraklık, kalfalık, yapmadığım iş kalmamıştır.
Parasızlık yüzünden mi?
Yok hayır, severdim çalışmayı, duramazdım. İlk başlayışımın komik bir hikayesi vardır hatta. İlkokul ikideyim daha. Bir arkadaşımızın uzaktan kumandalı arabası vardı. Annesi de bizim oynamamıza izin vermiyordu. İki dakika anca oynayabiliyorduk. Gıcık olmuştum. Gittim uzaktan kumanda araba satan bir yer buldum, tüm yaz orada çalıştım. (Gülüyor)
HERKESE BAŞTA 10 PUAN VERİRİM KAZIK YEDİKÇE DÜŞÜRÜRÜM NOTLARI
İnsanlara kolay güvenir misiniz?
Maalesef evet. Herkese başta 10 puan vererek başlarım ilişkiye. Sonra kazık yiye yiye iner o puanlar. Herkes şeytan olmuş ama ben değişmem. Güvenmek lazım insanlara.
“Hiç beklemezdim bana bu yapılmamalıydı” dediğiniz, sizi hayal kırıklığına uğratan çok insan olmuş mudur?
Var ama söylemem; piyasamdan da var. Çok darbe yedim, sesimi çıkarmadım, çıkarınca da sinirli çıkardım, bu kez haklı olduğum yerde bile haksız oldum. Baktım Don Kişot gibi yel değirmenlerine karşı savaşıyorum. O yüzden hiç sesimi çıkarmıyorum artık.
BİZİM AŞKIMIZ ARTIK DEMİNİ ALMIŞ ÇAY GİBİ
Biraz da aşk ve evlilik konuşalım. 21 yıldan sonra aşk ne durumda?
Valla çok şükür her şeye! İnsan kendiyle bile zor geçinen bir yaratık. Ben aynada kendimle çok kavga etmişimdir mesela. Hal böyleyken, birden hayatına biri giriyor ve yanında uyanmaya başlıyor, enteresan bir durum aslında! (Gülüyor) ilk zamanlar çok şaşırdım. Baktım, yanımda biri yatıyor, geldi ve gitmeyecek. Ama tabii ki aşk yerini zamanla saygıya, sevgiye bırakırsa kıymetleniyor. Bizim de zor zamanlarımız oldu ama birbirimizi anladık, dinledik, hatalarımızı telafi ettik.
İnsan ilişkide değişebiliyor mu sizce?
Değişmek mi bu bilemem ama törpülenebiliyorsun, biz birbirimizi eğittik. Kırmadan, dökmeden beraber üretiyorsan o, aşktan daha kıymetli bir şeye dönüşüyor. Güzel demlenmiş bir çayın tadını düşünün işte. Ben karımla yaşlanıp ölmek, hatta mümkünse alt alta, üst üste gömülmek istiyorum. (Gülüyor)
70 yaşındaki Erkan Petekkaya’yı nasıl hayal ediyorsunuz?
Bir katamaran istiyorum, orada yaşamak ve dünyayı gezmek istiyorum. Deniz tutkunuyum ben. Güzel bir denizde yüzmek için 10 saat yol gider, ertesi gün dönerim. Seyahati çok seviyorum. 40’ın üstünde ülke gezdim. Güvenli bir tekneyle, karımla dünyayı gezmek istiyorum.
Güven deyince, ölüm korkusu geldi aklıma. Ölüm korkunuz var mı?
Yok ve hiç olmadı. Ölümün bir bitiş olduğuna inanmıyorum, belki ondan… Başka bir boyuta geçeceğimizi düşünüyorum. Daha lisedeyken mikroskopla bir ele, onun hücrelerine bakınca düşünmüştüm bunu ilk. Uzaydan bakınca da biz öyleyiz işte muhtemelen. Vızır vızır çalışıyoruz, oradan oraya gidiyoruz, çiftleşiyoruz, arabalar yapmışız… Düşündüm, nasıl ki çocuk anne karnından ‘ıngaaa’ diyerek çıktığında bambaşka bir dünyanın içine giriyor. Belki biz de ölürken ‘ıngaaa’ deyip başka bir boyuta geçeceğiz.
- Eldivenle tek tek toplanıyor! Portakaldan 7 kat fazla C vitamini içeriyor, böbrekleri diyalizin pençesinden kurtarıyor! Kabızlığı bitiren şifa deposu
- Sütün kalbi olarak biliniyor, D ve B12 seviyelerini zirveye taşıyor! Dünyanın en sağlıklı yağı, kaşık kaşık yiyince kemikleri beton gibi yapıyor!
- Özel izinle ekiliyor! Kilosu 6 bin TL: Yorgunluğu tarihe karıştırıyor: Şişkinlik ve hazımsızlığın kökünü kurutuyor
- 2 yılda 1 kendiliğinden yetişiyor: Şeker, böbrek ve tansiyona iyi geliyor! Çayını yapıp içince karaciğer ve safra kesesindeki toksinleri temizliyor
- Botoksa para dökmeye hiç gerek yok! Uyumadan 1 damla süren sabah 10 yaş gençleşiyor