'Hiç evlilik teklifi almadım çünkü...'
Uzun süredir basından uzak duran Öykü Serter, hiç evlilik teklifi almamış. O bu durumu “cilveden yoksun yontulmuş biri” olmasına bağlıyor
Öykü Serter’le Show TV’nin İstanbul stüdyolarında buluşuyoruz. Dışarısı buz gibi, lapa lapa kar var ama onun içi yanıyor. Sadece incecik bir elbise var üzerinde... “Ben de Ankara TED’liyim” cümlesi çıkıyor ağzımdan ne alakaysa. “Oh bee Ankaralı mısın” diyor. İyi bir şey demişim, arada olur böyle. 2007’de başına gelen korkunç pitbull olayından beri basına konuşmayan Öykü Serter yaptıklarını, yapmadıklarını, yapmak istediklerini anlatıyor.
*** Ortalarda gözükmediğiniz dönemde neler yaptınız?
Galatasaray Üniversitesi’nde Radyo-TV yüksek lisansı yaptım. Bahçeşehir Üniversitesi’nde sinema-medya doktorasına devam ediyorum. Akademisyen olmak istiyorum. İkinci üniversitemde de aftan yararlanacağım inşallah.
*** Okulda “Kadına bak ünlü olmuş buralarda dolaşıyor” der gibi süzüyorlar mı?
Hiç! Akademik ortam da burayı hor görüyor. U2’nun bir şarkısı var “Stuck in a moment and get out of it” (Bir anın içinde kal ve ondan kurtul) diye, okulda “Niye buradayım” diyorsun, sette tam tersi. Mark Twain “Başarı için cehalet ve özgüven yeterlidir” der. Özgüven bir kenarda duruyor ama bu işler için cehaletimi yitirdiğimi düşünüyorum. Olsam da olur, olmasam da gibi bir şey televizyon. “Ne zannediyor kendini?” diyecekler, bu zannediyorum.
*** Hocalarla zorlanmadınız mı?
Doktora mülakatında zorlandım. Ciddiye almayacağımı düşündü hocalarım. “Brooke Shields da doktora almış galiba, çok mu lazım” dedi bir hocam. Moralim bozuldu tabii.
*** Dizi denemeniz oldu. Oyunculuk sarmadı mı?
Bu furyadan önce Los Angeles’ta ilk eğitim alanlardanım. Ama temelden eğitim almadıysanız saygısızlık olacağını düşünüyorum. “Gideceğin nokta nedir?” dediklerinde “Oscar” dersen karikatüre dönersin. Kendini zorlayıp rezil etmenin bir anlamı yok. İz bırakamayacaksan neyin savaşını veriyorsun.
*** Yine sıra dışı bir işte, yine delikanlı Öykü mü olacak, televizyon diline “izlek” gibi yeni kelimeler katan?
Farklı bir program ama ben trafik polisiyim yine. Görüş bildirmek gibi bir durumum yok, bu hep böyledir. Sonradan gurme olmayan bir jüri, özenle seçilmiş yarışmacılarla olacağım. Bütün günah jürinin. Eleme aşaması çok zorluydu ama. 3 binden fazla kişi yemek yaparak yarıştı. Saatlerce süren eleme çekimleri yapıldı, zor kısmı bitti açıkçası.
*** Jüri bayağı acımasız duruyor...
Bu kişiler kullandıkları malzemelere aşırı saygı gösteriyor. Domatesi soyuyorsan, o domates soyulduğu için mutlu olmalı. Ya da bir tavuğu parçalıyorsan deri çöpe gitmemeli. Restoranlarında mutfakta çalışanlara nasıl davranıyorlarsa yarışmacılara da aynı muameleyi gösteriyor. Ferrari’sini satan yemek yapıyor. Sigortacı, reklamcı... Fırsatı değerlendireni farklı bir gelecek bekliyor. Gittikçe zorlaşacak yarışma. Kaçacak köşe yok. Neyi kaybettiğini bildiği için elenen ağlayarak gidiyor.
*** Kıyafetleriniz çok konuşuluyor. “Neden öyle uzaylı gibi giydiriyorlar?” şeklinde yorumlar var.
Umursamıyorum. Modada herkesin söz hakkı var, herkes takı tasarımcısı bizde. Özenli olmaya çalışıyorum, beğenmiyorlarsa yapacak bir şey yok.
*** Anneniz “Kızım evlilik yaşın geldi” diyor mu?
Annem ben 5 yaşındayken “Kızım neden böyle yapıyorsun?” diye sormuş. “Anneciğim normal bir hayatım olacağını zannediyorsan yanılıyorsun, kendini buna hazırla” demişim. Babam da “Sen evlenemezsin çünkü korkutuyorsun” dedi. Hiç evlenme teklifi almadım. Allar, güller, dallarla sürpriz yapılmadı. Sıkı delikanlı tavrım var ya, yapacağı varsa da yapmıyor. Cilveden tamamen yoksun yontulup bırakılmış biriyim. Bir kere de ben birine dayanayım ya... Tabii o kadar çok gösteren kadın var ki niye uğraşsın adam!
*** Erkek bir tarafım var demişsiniz bir röportajda...
Çok densizlik etmişim. O benim cahil zamanım.
*** Çok zayıf buluyorlar sizi. Gerçi ekrandakinden daha iyi görünüyorsunuz.
Plazmada insanlar genişler, ben ekranda da zayıf gözüküyorum. “Vah vah, tüh tüh” denecek bir durumum yok, gayet sağlıklıyım. Hem neden hesap vereyim ki? Yemiyorum çünkü sevmiyorum. Canım isterse çok yiyorum.
*** Öykü’nün mutfağında ne var?
Öykü’nün mutfağında bulsan bulsan taze avokado bulursun. Limon, biberli zeytinyağı, cesaretin varsa bir de pul biber katarsın bu kadar.
"Pitbull bacaklarımda iz bıraktı"
Dört yıl önceki pitbull köpeği saldırısından izler taşıyorum hâlâ. Bacağımın bir kısmında, ayak bileğimde ama en çok iz şu, parça kopan kalçama yakın yerde. O kötü kaldı. Magazinle yüzleşmem köpeğin ısırdığı dönemdir. Gündem yoktu herhalde. Yok yeni başlayan program için yapmışım! Bir köpeğin ısırması nasıl organize edilir? Biri sırtında taşıyor çünkü yürüyemiyorum. O görüntüler anında ekranda. İnsanların içindeki kötülüğün sonsuzluğunu algıladığım andır bu. O anda nefret ettim içinde bulunduğum meslekten. Basına yansıyan, bacağımın paramparça fotoğraflarını dava için çektirmiştik. Ama biraz da bu fotoğraflar yüzünden davayı geri çektim. Ağzı salyalı bir köpekle yan yana fotoğrafımı görmekten sıkıldım. En son ‘pitbull’lar toplatılacak’ diye bir karar çıktı ya, hâlâ yetkili merci gibi beni arıyorlar. Başıboş köpekten korkuyorum ama hayvan sevgimde değişiklik yok. (Habertürk)
- Yoğurdun içine kaşık kaşık ekleyin! Kabızlığın kökünü kurutup kemikleri betona gibi yapıyor, doğadaki en kuvvetli magnezyum ve demir deposu!
- Faydasını duyan torba torba alıyor! Kilosu 50 TL: Doğal şeker ilacı, böbreklere reset atıp bağırsakları harıl harıl çalıştırıyor!
- Mantarın kökünü kurutuyor! Nasır, egzama ve mantara 5 dakikada çözüm, 1 damlası bile yetiyor, ayakları yumuşacık yapıyor
- Uzmanı uyarıyor: Göz çevresi kırışıklıkları olanlar dikkat! 4 Altın yöntemle kırışıklıkların önüne geçebilmek mümkün
- 1 bardak suya ekleyip için! İnsülin direncini terazi gibi dengeliyor: Vücudun savunma mekanizmasını makine gibi çalıştırıyor