Hivda Zizan Alp: Bir 'Hassas Kalpler Kulübü' üyesiyim, gücüm kırılganlığımdan geliyor
Hivda Zizan Alp, buluşacağımız gün gülen yüzü ve güzel enerjisiyle geliyor röportaja. İçimden, “Epeydir böyle birini görmeye ne kadar ihtiyacım varmış” diye geçiriyorum. Konuşkan, ne dediğinin farkında; konuşurken pür dikkat dinletiyor kendini. Kanal D’nin üç sezondur başarıyla devam eden dizisi ‘Camdaki Kız’a Türkan olarak girdi ve bir anda çok öne çıkan bir karakter yarattı. Hem Türkan’ı hem de Hivda’yı konuştuk… Oya Çınar / oya.cinar@posta.com.tr
Son dönemin en iyi dizilerinden biri ‘Camdaki Kız’ ve üçüncü sezonunda. Bu kadar uzun zamandır devam eden bir işe sonradan dahil olunca, bir yabancılık hissi oluyor mu?
Zorlanma ihtimali tabii ki olabilir ama ben en küçük bir yabancılık ya da zorlanma hissi yaşamadım. Zaten çok sıkı arkadaşlık bağları olan bir set ortamı olduğunu duymuştum ve karşılaştığım şey tam olarak bu oldu. Her şey nasıl görünüyorsa gerçekten öyleymiş. Kimsenin kişisel egosu yok. Herkes çok samimi, sakin ve huzurlu.
Hayat verdiğiniz Türkan karakteri; eğitimsiz, ezilmiş, edilgen bir kadın. Güçlü bir kadınla, ezilmiş bir kadını canlandırmak arasında empati yaparken ciddi bir fark oluyor mu?
Bana göre hayatta da hiçbir şey ak ya da kara değil. Türkan dışarıdan bakıldığında çok edilgenleşmiş bir karakter olabilir ama onun hiç kırılmaz, bükülmez bir yanı da var; o da anneliği. Orada o kadar güçlü ki… Gerçek hayatta da hepimizin çok güçlü ve zayıf yanları var. Türkan bu yanıyla da çok gerçek bir karakter.
TOPLUM, BİZ KADINLARA HEP BEDENİMİZİ SAKLAMAMIZ GEREKTİĞİNİ AŞILIYOR
Zaman zaman Hivda olarak da benzer duygular yaşadığınız, kendinizi bir nedenle manipüle ettiğiniz ya da geri plana ittiğiniz oluyor mu?
Zaten toplumsal olarak bu bize çok küçük yaşta öğretiliyor. Bize bedenimizi saklamamız, belli yerlerde gülmememiz, belli yerlerde ağlamamamız, hep belli sınırlar içinde hareket etmemiz gerektiği fikri bir şekilde aşılanıyor. Ne kadar özgürlükçü bir ailede yetişirseniz yetişin, toplum size bu rolü yüklemeye çalışıyor. Kadınlar olarak, hep bir adım atmadan önce 10 kez düşünme düsturunu edinmiş varlıklarız. Kadınları her zaman manipülasyona açık hale getiren bir düzenin içinde yaşıyoruz maalesef.
GENÇLİKLE YETİŞKİNLİK ARASINDA BİR EVREDEYİM, BENCE BİR KADININ EN GÜZEL ZAMANLARI
Sizin de zaman zaman kendinizi korumak adına, kadınlığınızı bastırmaya çalıştığınız oluyor mu bu durumda?
İster istemez oluyor ama şu var; ben şu an 29 yaşındayım. Bir kadının bence en güzel zamanları. Gençlikle yetişkinlik arasında bir evredeyim. “Artık bir bireyim, hayatımın sorumluluğunu alıyorum” farkındalığına eriştiğimi düşünüyorum. Bunun yolu da önce gerektiği yerde “Hayır” diyebilmeyi öğrenmekten geçiyor. Bu söylediklerinizin hepsini yaşadım tabii ki kendi ölçülerimde. Kendi aileme karşı bile. “Bunu yapmamalıyım, bunu yaparsam o üzülür mü?” gibi düşüncelerle hareket ettiğim oldu. Ama sonra bakıyorsunuz ve, “Peki, birileri benim ne istediğimi, ne düşündüğümü ne kadar önemsiyor?” diyorsunuz. Büyümek galiba tam olarak böyle bir şey; kendi sınırlarını net bir şekilde çizebilmek…
Kendinizi güçlü buluyor musunuz?
Bir dans hocasının öğrencisine ettiği bir söz var; senin en büyük gücün kırılganlığın… Bir şeyin ne kadar sert, köşeli yanları varsa, düşünce canı o kadar acır. Zaten bu oldukça, o sert köşelerimiz törpülendikçe güçlenmeye başlarız. Yumuşak, esnek olduğumuz zaman bence daha çok göğüs gerebiliyoruz hayata. Bence en büyük güç insanın acılarını, korkularını görebilmesi ve kabul edebilmesi. Ben de çok ‘hassas kalpler klubü’ üyesiyim (Gülüyor) ve varsa bir gücüm, buradan geliyor.
ÇOK SABIRLIYIM, HIZLI AKAN ŞEYLERİ YAKALAYAMIYORUM
En zayıf hissettiğiniz ya da zaaf olarak kabul ettiğiniz bir yanınız var mı?
Başarı takıntım olabilir. Ama hırs demem ona. Hırs yıkıcı bir şeye dönüşebiliyor. Ben azimli olduğumu düşünüyorum.
Puzzle delisi olduğunuzu okudum. Ben asla uğraşamam çünkü yavaş ilerleyen şeylere hiç sabrım yok. O yüzden sizin çok sabırlı bir insan olduğunuzu düşündüm. Doğru bir çıkarım mı bu?
Evet; hem çok sabırlı biriyim hem de çok hızlı olan şeyleri zaten yakalayamıyorum. Ayrıntıları seviyorum… Küçük bir şeyin içinde kaybolmayı, ona tekrar tekrar bakmayı seviyorum. Sporda bile öyle. Hızla yapılan şeylerin duygusunu alamıyorum.
KENDİMİ KONTROLLÜ SANIRDIM AMA BİR KEZ AŞIK OLDUM VE NASIL KONTROLSÜZ OLDUĞUMU GÖRDÜM
Aşkta sabırlı mısınız?
Bilmiyorum… Bunu yaşamayalı bayağı oldu. Ama şöyle sabırlı olabilirim aşkta. Günümüzdeki hali için söylüyorum; yalnızlığımı bastırmak için gerçekten hayatıma kimsenin girmesine gerek yok. Bir gün gerçekten güzel, saygılı, kendini de seven bir insanla olabileceğimi biliyorum; bu bir gün olacak. Ama bu olana kadar ben hayatımı, “Aa, belki bu olur, bir de şansımı şöyle deneyeyim” diyerek geçirmeyeceğim. Sabırlı bir şekilde doğru insanı bekliyorum.
Aşık olunca gözü dünyayı görmeyenlerden misiniz, her zaman kontrollü olanlardan mı?
Bu soruya daha önce hep çok kontrollü derdim. Hep çok temkinli olduğumu düşünürdüm ama hayatımda bir kez aşık oldum ve o zaman anladım ki ayağın yerden kesiliyor. Her şey çok hızlı oluyor. Asla hiçbir şeyi kontrol edemiyorsunuz.
Ne olunca bir şeyden kolay vazgeçersiniz?
Karşımdaki insanın kendine gözü körse; arkadaşlık, ilişki hiç fark etmez… Böyle birinden çok kolay vazgeçerim çünkü kendini göremeyen beni de gerçek anlamda göremez zaten. Kendine hayrı olmayanın bana da bir hayrı olmaz diye bakarım.
Fotoğraflar: CELAL YURTTAŞ
- Kalsiyum deposu besin! Kemikleri taş gibi kuvvetlendiriyor: Bağırsakları motor gibi çalıştırıyor
- Aç karnına yarım bardak için! Her sabah içinler mum gibi eriyor: Yağları cayır cayır yakıp aç kalmadan zayıflatıyor
- Turistler kapış kapış alıyor! Sütten daha fazla kalsiyum içeriyor, vücuda tek seferde vitamin ve mineral depoluyor, kemikleri betona çeviriyor
- Zeytinyağı ile karıştırıp saçınıza sürün! Saç dökülmesini tarihe karıştırıyor: Telleri güçlendirip yeni saçların çıkmasını destekliyor
- 40 yıllık İtalyan şefin makarna tarifi! Evde İtalyan makarnası nasıl yapılır? Makarna yapmanın püf noktaları